Esrar ve Demokrasi

Başlık: 
Esrar ve Demokrasi 
Kaynak: 
Ulus, "Günün Işığında", Sayı: 11668, s. 1 
Tarih: 
1955-06-15 
Lokasyon: 
Atatürk Kitaplığı, 152/29 
Metin: 
GÜNÜN Işığında

Esrar ve Demokrasi

TÜRKİYE, demokrasinin demokratik usullerle ortadan kaldırılabileceği bir memlekettir. Son birkaç yıllık gelişmeler bunu göstermiştir. Basın ve söz hürriyeti, yargıç teminatı, üniversite bağımsızlığı, ve demokrasinin bunlar gibi daha ne kadar temel direği varsa hepsi birer birer sökülebilir, sonra buğdayın alım fiyatına geçim endeksindeki yükselişin onda biri kadar bir zam yapılıp birkaç minareye de hoparlör takıldıktan sonra geniş, seçmen kütlesine sorulabilir: Bizi destekliyor musun?

Alınacak cevabın kesin bir evet olacağından şüpheye artık yer kalmamıştır.

Üniversite bağımsızlığı ile ilgilenmek şöyle dursun, köyünde tek odalı bir ilkokul yapıldığı için bir siyasi partiye düşman olan... basın hürriyetiyle ilgilenmek şöyle dursun, istasyonlarda tren yolcularından topladığı gazetelerle bütün yaptığı, camsız pencerelere tıkaç, istasyonda satacağı erik ve kirazlara kesekağıdı olan... ve mahkemelerin durumu ile ilgilenmek şöyle dursun, dâvasını elinden geldiği kadar mahkemelerden uzakta kendi bileği ve silâhiyle halletmeğe alışık olan bir seçmen çoğunluğuna bir zavallı aydının gidip de, o çoğunluğun ayak bile kasmadığı büyük şehirlerdeki antidemokratik gelişmelerden dert yanması ne kadar gülünç düşer!

Zaten son yıllar içinde demokrasinin temel direklerini yıkmak için ne yapıldı ise halk adına, o seçmen çoğunluğunun adına yapılmıştır.

Makable şâmil bir kanunla bir siyasi partinin malları alındığında, bu demokrasiye, hukuk devleti anlayışına sızmaz diye itirazda bulunanlara, seçmen böyle istiyor denilmiş ve birkaç ay sonra yapılan seçimlerde seçmen bu iddiayı yalanlıyacak bir harekette bulunmamıştır. Bir il cezalandırılıp ilce yapılmış, radyolarda muhalefete tanınan bir nefeslik söz hakkı kaldırılmış, hürriyetlerimiz birer birer kısılmıştır: Hep seçmen böyle istiyor diye. hep halk adına..

Memleketimizin gerçeği, beğensek de beğenmesek de budur. Yüzyıllarca bilgi ışığından yoksun, teknik ilerlemenin hızından habersiz bırakılmıs bir memlekette, sanayilesmis ve okur yazar sayısı nüfusun yüzde yüzüne yaklaşmış memleketlere ait meseleleri bizim de mesele edinmek istememiz, realist bir görüşle, elbette bir hayal peşinde koşmaktan başka bir şey sayılamaz.

Fakat gene o derece realist bir görüşle, bizim böyle bir hayal peşinde koşup o hayali biran önce gerçekleştirmeğe çalışmaktan başka da kurtuluş çaremiz yoktur.

Memleketimizin sosyal gelişmesini tabiî seyrine bırakmak, yani, nüfusumuzun yüzde 30 u okuma yazma biliyorsa geri kalan yüzde 70 inin de okuma yazma öğrenmesini, ve Türkiyenin bir tarım memleketi olmaktan kurtulup bir endüstri memleketi haline gelmesini beklemek, baş döndürücü bir hızla ilerliyen batı dünyasiyle aramızdaki mesafeyi büsbütün açmaktan başka bir sonuç vermiyecektir.

Türkiye her şeye geç kalmış memleketlerden biridir. Türkiye yirminci yüzyıla yetişememiştir. Türkiye'nin yükselirken basamaklar atlaması, koşarken kestirme yollar araması gereklidir. Aşmamız, kısa zamanda aşmamız gereken mesafe, «cigara içimlik» ölçülerle hesaplanamıyacak kadar uzundur.

Biz gelişmelere takaddüm etmek, ihtiyaçları daha belirmeden karşılamak, sebepleri beklemeden neticelere hazırlanmak zorundayız.

Bugün Türkiye'de Batı kültürünü ve medeniyetini hazmedebilecek bir seviyeye ulaşmış bir aydın azınlık vardır. Bu aydın azınlıktan ancak hürriyet ve demokrasi şartları altında tam verim alınabilir.

Oysaki şimdi yapılan, bu aydın azınlığa, «Sen bekle,» demekten ibarettir... «Sen bütün Türk köylüsünün de okuma yazma öğrenmesini, bilgi ışığına kavuşmasını, Türkiye'nin sanayileşmesini, ve hürriyet ve demokrasi ihtiyacının memleket ölçüsünde kendiliğinden ortaya çıkmasını bekle!.. Senin hakların, senin isteklerin, senin ihtiyaçların ancak ondan sonra, sen de çoğunluk haline geldikten sonra saygı ve ilgi görecektir.»

Bu demokrasiye bağlılık değildir.

Türkiye'de demokrasiyi ortadan kaldırırken seçmen çoğunluğunun bu husustaki ilgisizliğini aydın azınlığa mazeret diye göstermek eğer meşru ve demokratikse, yakın zamana kadar emperyalist devletlerin Çin köylüsüne esrar satmaları da bir o kadar meşru ve demokratikti demektir: Çünkü esrarı da isteyen bizzat Çin köylüsü idi.

Bülend ECEVİT 

Dosyalar

1955.06.15.jpg
1955.06.15_B.jpg
1955.06.15_B.txt

Koleksiyon

Alıntı

“Esrar ve Demokrasi,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 16 Nisan 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/388 ulaşıldı.