Cinlerin Dönüşü

Başlık: 
Cinlerin Dönüşü 
Kaynak: 
Halkçı, "İncelemeler", s. 2 [Yazının son paragrafları bulunamadı.] 
Tarih: 
1955-04-13 
Lokasyon: 
Rahşan Ecevit Arşivi 
Metin: 
İNCELEMELER

Cinlerin Dönüşü

Yazan: BÜLENT ECEVIT

MAÇ seyrine gitseniz stadyumda, güreş seyrine git şeniz minder başında, film seyrine gitseniz sinemada, piyasaya çıksanız sokakta, yemeğe çıksanız lokantada, içecek olsanız meyhanade, kitap almak isterseniz kitapçıda, gazeteci iseniz matbaada, Tıp Fakültesinde öğrenci yahut bir konferans salonunda dinleyici iseniz kürsüde, aklınızı kaçırır gibi olsanız psikiatri kliniğınde, ve kimbilir daha akla hayale gelmedik nerelerde, hergün rastlıyabileceğiniz, orta boylu fakat irice yapılı, çatık kaşlı fakat güler yüzlü bir insandır.

Doktordur, psikologdur, profesördür, yazardır.

Hızlı işliyen bir makina gibi konuşur. Başkasının iki saatte anlatabileceğini 15 dakikada anlatıp «çok meşgûlüm» der ve kalkar gider.

24 saatlik günü 48 saate çıkartmanın sırrına ermiş sayılı insanlarımızdandır.

Bu saydığımız ve saymadığımız bir çok iş ve merakları arasında, Prof. Dr. Rasim Adasal verimli bir bilgin olmaya da vakit ayırabilmiştir.

Son yıllar içinde 3 cilt olarak yayınladığı «Ruh Hastalıkları Serisi» (1) ile, memleketimize gerçek bir hizmette bulunduğuna inanıyoruz.

Kendi bilim kolunda çalışan ve yetişenler için bu 3 kitabın ne değer taşıdığını biz bilemeyiz. Bu kitapların bilimsel seviyesi üzerinde fikir yürütmeye de yetkisisiz.

Fakat bu eserleriyle, Dr. Adasal, fikir hayatımızdaki bir boşluğun doldurulmasına da hizmet etmiş olmaktadır. Biz, eserlerini ancak o yönden ele almaya cüret edebiliriz.

Sikmund Freud’dan beri ruh bilimin geçirdiği gelişme, gerek sanat ve edebiyat gerek sosyal bilimler gerek tıp alanındaki etkilerile Batının fikir hayatında bir devrim meydana getirmiştir.

Dr. Adasal, bu devrimi değişik yönlerile ve bir uzman kalemiyle dilimizde anlatmaya teşebbüs eden bir yazardır.

Onun için, sanat adamlarımızın, yazarlarımızın, sosyal bilimlerle uğraşanlarımızın, ve insan üzerinde düşünmek lüzumunu kavramış aydınlarımızın bu 3 kitaptan edecekleri istifade, hekimlerinki kadar, belki daha da geniştir.

Meselâ, son gelişmelere göre yapılan değişikliklerle ikinci baskısı yeni yayınlanmış olan «Psikonevrozlar ve Seksüel İflâslar» (2) adlı eserin kapsadığı «Harp Nöro - Psikiatrisi» ve «Psikosomatik Tababet» gibi konular, bütün aydınları ilgilendirebilecek konulardır. (3)

*

RUH bilgisile vücût bilgisinin izdivacından doğan psikosomatik tababet, kitapta belirtildiği gibi, «vücûdun bütün normal ve anormal fonksiyonlarının fizyolojik ve psikolojik cephelerini bütün münasebetlerile mütalea» etmektedir.

«Bu izaha göre, hastalığı sırf hasta görünen organa olan tesirlerile değil, bütün şahsiyete olan akislerile mütalea etmeli... hastalığın muhtemel ruhi kaynaklarını veya hastanın psikolojik behavior’larını da aynı önemle incelemelidir. Buna psikofizyolojik tababette demek caizdir.»

Yazar, tababet bir müsbet bilim hâline gelmeden öncü de, «şeytanların ve cinlerin insan vücûtlarına girerek hastalık yarattıkları» nın kabûl edildiğini hatırlatıyor.

İnsanlığın müsbet bilim ışığından yoksun bulunduğu çağlarda, insan vücûduna girerek birçok hastalıkları doğurduğu farzolunan ve karanlık bir kuvvet olarak varlığı tasavvur edilen «cin»lerle mücadele, gözler kapalı yapılırdı. Bu gözü kapalı mücadele kimi yerde «büyücülük» kimi yerde «okumak» diye anılırdı. Tababetin bir müsbet bilim hâline gelmeye başladığı alacakaranlık devrede ortaya çıkan «mesmerism» de bu gözü kapalı mücadelenin nisbeten ileri bir şeklinden başka bir şey değildi.

Fakat, zaman zaman vücûdumuza girdiği farzolunan «cin» 1er, ruhbilimle koşut olarak gelişen psikiatri’nin ışığında aydınlanmaya başlamış, aydınlandıkça da bu «cin» lerin, çoğu zaman, fizik ve sosyal etkiler altında insan ruh ve vücûdunun meydana getirdiği karşılıklı tepkilerden ibaret olduğu görülmüştür.

Böylece, ruh bilgisile vücût bilgisinin izdivacından sonra, «cin» ler, insan düşüncesinin kavradığı alana, çağımıza yeniden dönmüş olmaktadır. Fakat artık bir kara kuvvet olarak, değil, bilim ışığında içyüzü anlaşılmaya başlamış, vücûdumuza dışarıdan giren değil, kendi içimizde doğan ve doğmasından çoğu hallerde kendimizin yahut çevremizin sorumlu bulunduğu bir kuvvet olarak...

Psikosomatik, tababet işte içyüzü anlaşılmaya başlamış bu «cin» lerin dizginlerini kendi elimize almak yolunda atılmış bir adımdır.

Artık bu «cin» leri körükörüne inkârın da onlarla gözü kapalı mücadelenin de lüzûmu kalmamıştır.

İnsanın kendi kendini tanıma yolunda son yüzyıl içinde sarfettiği gayretlerin bilim alanında verdiği bu gibi sonuçları, Prof. Dr. Rasim Adasal, yalnız uzmanlara değil, bütün aydınlara hitap ederek anlattığı içindir ki, 3 cilt olarak yayınladığı «Ruh Hastalıkları Serisi»ni fikir hayatımız bakımından bir kazanç sayıyoruz.

*

DR. Adasal, kitap rafları arasına kapanmış bilginlerden olsa idi, herhalde vereceği eserlerin tesir sahası
bu kadar geniş, insanî değen bu kadar çok olmazdı.

O, maçında, sinemasında, meyhana ve lokantasında, ders odası, klinik ve matbaasında, hepimizle beraber yaşıyan, imkân bulabildiği ölçüde hepimizin, her zümre ve seviyeden, her karakterde insanın hayatını paylaşmıya, hiç değilse görüp tanımaya çalışan bir ruhbilimci ve hekimdir.

Onun için, konu olarak kendine İnsan’ı almış olan Dr. Adasal’ın bilimsel yetkisini değerlendirmek bize düşmezse de hayat tarzı ve toplumsal tavrı bakımından o, giriştiği işi en iyi başarabilecek evsaftadır.

Eserlerinden birer uzman olarak değil de birer meslekdışı insan. («layman») olarak faydalanmayı uman bizlerin, Dr. Adasal'dan bekliyebileceğimiz bir hizmet daha olabilir, o [...] konuyu ele alış ve açık[...] tarzını olduğu gibi, kullan[...] yazı dilini de meslekdışı [...]lara göre, ayarlamasıdır.

Türkçe’nin bilimsel ter[...] bakımından yoksulluğu, [...] bakımdan kendi[...] aşılması güç bir engel [...] dır. Ama bu engeli [...] yıkması gerekenler, [...] okurlar değil, yazı [...]rumluluğunu yükle... ...lek adamlarının [...]

Günlük hayatın[...] tan görebildiğin[...] 24 saatlik iş, harek[...] [...]mayı ba[...] saati b[...] [...]landığını[...] [...]rilme[...] [...]lir, [...] yerl[...] [...]lir. 

Dosyalar

1955.04.13.RE_B1.jpg
1955.04.13.RE_B.txt

Koleksiyon

Etiketler

Alıntı

“Cinlerin Dönüşü,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 23 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/32 ulaşıldı.