Barıştaki Er Meydanı
Başlık:
Barıştaki Er Meydanı
Kaynak:
Halkçı (Yeni Ulus), "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1954-05-22
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/28
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA:
Barıştaki er meydanı
Sanki bizde kahramanlık baba yadigârı bir harb silâhıdır. Harbden harbe kuşanılıp cephede düşmana karşı kullanılır, sonra barış geldi mi, lâvanta çiçeği kokulu bir bohçaya sarılıp sandığa kaldırılır.
Barış yılları boyunca bu silah, sandıktan çıkarılmaz. Yalnız, varlığı unutulmasın diye, zaman zaman yapılan törenlerde meziyetleri övülür, başarıları anılır.
Harp olmasa sanki hiç kahraman olmıyacaktık.
İşte onun için bizim harb menkibelerimiz çoktur da barış menkıbelerimiz yok denilecek kadar azdır. Nasıl olsun ki barışla beraber kahramanlığımız derin ve müsterih bir uykuya dalar. Harbdeki er meydanında dağları deviren bu millet, barışta, dünyanın en uysal, en çekingen milleti olur.
Oysa ki kahramanlık, insanın en büyük meziyetlerinden biridir. Bu meziyet harbten harbe ortaya çıksın da barışta bir köşeye çekilip sinsin, reva mıdır?
Ve zaten biz o yüzden, tarih boyunca, harbte kazandığımız zaferleri barışta kaybetmişizdir.
Bugün memleketimizde, uğradığı haysiyet kırıcı muameleler karşısında boyun eğip susan aydın, kanunsuz muameleler karşısında sinen vatandaş, gerçekleri yazmıya korkan gazeteci, doğru bildiğini açığa vurmaktan ürken bilim adamı, hepsi, hepsi, biliyoruz ki, bir harb olursa, baba yadigârı kahramanlık silâhını, sandıktaki lâvanta çiçeği kokulu bohçasından çıkarıp kuşanacak ve savaş meydanında, cetlerinin bıraktığı üne lâyık olduğunu bir kere daha gösterecektir.
Fakat barışa, daha doğrusu, barış içinde insanlık haysiyetine uygun bir hayat sürmiye hak kazanabilmemiz için, barıştaki er meydanında da kahramanlığımızı kuşanabilmeliyiz!
Harbde olduğu gibi barışta da hürriyetimizin, insanlık haysiyetimizin ve saadetimizin düşmanları vardır. Harpte bu düşmanlar karşı saftadır; barışta ise kendi aramızda, hattâ çoğu defa başımızdadır, onun için, harbdeki düşmanlarımızdan daha da tehlikelidir.
Biz eğer, yüzyıllardanberi harbden harbe cephede gösterdiğimiz kahramanlığı, barışta, hürriyet, saadet ve insanlık haysiyetimizin kendi aramızdaki düşmanlarına karşı da göstermeğe alışmazsak, demokrasimiz temelsiz kalıp yıkılmıya mahkûmdur. Çünkü demokrasinin temelinde, "medenî cesaret" vardır. Barış devrinin er meydanındaki kahramanlığa verilen ad budur.
Bülent ECEVİT
Barıştaki er meydanı
Sanki bizde kahramanlık baba yadigârı bir harb silâhıdır. Harbden harbe kuşanılıp cephede düşmana karşı kullanılır, sonra barış geldi mi, lâvanta çiçeği kokulu bir bohçaya sarılıp sandığa kaldırılır.
Barış yılları boyunca bu silah, sandıktan çıkarılmaz. Yalnız, varlığı unutulmasın diye, zaman zaman yapılan törenlerde meziyetleri övülür, başarıları anılır.
Harp olmasa sanki hiç kahraman olmıyacaktık.
İşte onun için bizim harb menkibelerimiz çoktur da barış menkıbelerimiz yok denilecek kadar azdır. Nasıl olsun ki barışla beraber kahramanlığımız derin ve müsterih bir uykuya dalar. Harbdeki er meydanında dağları deviren bu millet, barışta, dünyanın en uysal, en çekingen milleti olur.
Oysa ki kahramanlık, insanın en büyük meziyetlerinden biridir. Bu meziyet harbten harbe ortaya çıksın da barışta bir köşeye çekilip sinsin, reva mıdır?
Ve zaten biz o yüzden, tarih boyunca, harbte kazandığımız zaferleri barışta kaybetmişizdir.
Bugün memleketimizde, uğradığı haysiyet kırıcı muameleler karşısında boyun eğip susan aydın, kanunsuz muameleler karşısında sinen vatandaş, gerçekleri yazmıya korkan gazeteci, doğru bildiğini açığa vurmaktan ürken bilim adamı, hepsi, hepsi, biliyoruz ki, bir harb olursa, baba yadigârı kahramanlık silâhını, sandıktaki lâvanta çiçeği kokulu bohçasından çıkarıp kuşanacak ve savaş meydanında, cetlerinin bıraktığı üne lâyık olduğunu bir kere daha gösterecektir.
Fakat barışa, daha doğrusu, barış içinde insanlık haysiyetine uygun bir hayat sürmiye hak kazanabilmemiz için, barıştaki er meydanında da kahramanlığımızı kuşanabilmeliyiz!
Harbde olduğu gibi barışta da hürriyetimizin, insanlık haysiyetimizin ve saadetimizin düşmanları vardır. Harpte bu düşmanlar karşı saftadır; barışta ise kendi aramızda, hattâ çoğu defa başımızdadır, onun için, harbdeki düşmanlarımızdan daha da tehlikelidir.
Biz eğer, yüzyıllardanberi harbden harbe cephede gösterdiğimiz kahramanlığı, barışta, hürriyet, saadet ve insanlık haysiyetimizin kendi aramızdaki düşmanlarına karşı da göstermeğe alışmazsak, demokrasimiz temelsiz kalıp yıkılmıya mahkûmdur. Çünkü demokrasinin temelinde, "medenî cesaret" vardır. Barış devrinin er meydanındaki kahramanlığa verilen ad budur.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Barıştaki Er Meydanı,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 23 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/236 ulaşıldı.