Kanunî Devrine Doğru Terakkî

Başlık: 
Kanunî Devrine Doğru Terakkî 
Kaynak: 
Halkçı (Yeni Ulus), "Günün Işığında" s. 3 
Tarih: 
1954-04-27 
Lokasyon: 
Rahşan Ecevit Arşivi 
Metin: 
GÜNÜN IŞIĞINDA:

Kanunî devrine doğru terakkî

Demokrat Parti liderleri, demokrasiden uzaklaştıkça geçmişten yardım umuyorlar. Geçmişle bugün arasında demokrasi bakımından mukayeseler yapıp bugünün üstünlüğünü isbata çalışıyorlar. İktidara yeni geldikleri sıralarda, mukayese için, nisbeten yakın tarihleri seçerlerdi. Fakat zamanla o yakın tarihler işlerine yaramaz oldu. Mukayese imkânlarını daha da gerilerden aramıya koyuldular. 1946 yı ileride bırakıp, günümüzü tek parti devriyle mukayeseye başladılar. Gün geldi, o da yetmedi. Daha gerilere uzandılar. Günümüzü, İkinci Dünya Harbi sırasındaki sıkıyönetim devresile mukayese ettiler. Gün geldi, sıkıyönetim de günümüzün ilerisinde kaldı. Nihayet Başbakan, cesurâne bir geri hamleyle, İstiklâl Mahkemesi günlerine kadar gitti. Üç gün önce Samsun’da yaptığı konuşmada, İstiklâl Mahkemesi günlerine nazaran şimdi daha demokratik bîr hayat sürdüğümüzü, biz seçmen vatandaşlara hatırlattı.

Belki yerinde bir mukayeseydi bu! Ama, seçmen vatandaşlardan büyükçe bir kısmı, böyle bir mukayese yapamazlardı. Çünkü İstiklâl Mahkemesi günlerinde ya çocuktular ya da henüz doğmamışlardı.

Bu yazının yazarı da böyle bir mukayese yapabilecek durumda olmadığı için, bir yaşlı tanıdığına başvurmayı düşündü. Ona, İstiklâl Mahkemesi günleri hakkında sorular soracak, aldığı cevaplar, kendisine, bir mukayese imkânını sağlıyacaktı. Neticede belki o da, İstiklâl Mahkemesi günlerine nazaran daha demokratik bir devirde yaşadığına kanaat getirerek tesellî bulacaktı. Baş vurduğu yaşlı tanıdıkla arasında şu konuşma geçti:

— İstiklâl Mahkemesi günlerinde hükümet, Meclise danışmadan bir harb kararı verebilir miydi?

— Asla! İstiklâl Savaşı için, milleti temsil eden kongreler karar vermişti. Cephede düşmanla yapılan savaşlar bile Büyük Millet Meclisinde müzakere konusu olurdu.

— Bu Meclis, bir kimseyi mahkemeye vermeden mahkûm edip cezasını infaz edebilir miydi?

— Hiç öyle bir şey yapıldığını hatırlamıyorum!

— İktidardakiler, akıllarına eserse yabancılara imtiyaz verebilir miydi?

— Senin bahsettiğin günler, yabancılara verilmiş imtiyazların kaldırıldığı günlerdir!

Bütün ümitlerin boşa çıktığını düşünüyordum. Fakat bir soru daha aklıma geldi:

— O günlerde bir devlet adamı, halkın önünde, Orduya bir bozguncu ruhun yayıldığını söylese ne olurdu?

— Her halde o devlet adamı İstiklâl Mahkemesine verilirdi!

Çok şükür!.. Demek bir bakıma olsun, İstiklâl Mahkemesi günlerine kıyasla daha geniş bir hürriyet havası içinde yaşıyoruz! Ordu hakkında yukarıdaki sözleri söyliyen bir Başbakan, bugün yurdumuzda elini kolunu sallıyarak dolaşabiliyor! Sayın Başbakan da, yaşadığımız günleri İstiklâl Mahkemesi günlerile mukayese ederken, olsa olsa bunu kasdetmiş olabilir.

Çünkü, başka birçok bakımlardan bu mukayese de yaşadığımız günlerin aleyhine çıkıyor. Bu durumda, seçimleri gene Demokrat Parti kazanırsa, kendimizi tesellî edebilmek için artık İstiklâl Mahkemesi günlerinden de gerilere gidip Osmanlı devrile mukayeseler yapmak zorunda kalacağız demektir!

Nitekim Başbakan bunun da kapısını şimdiden hazırlamış, son yaptığı konuşmalarda, Demokrat Parti devrini, Kanunî Süleyman devrine benzetmiştir. Kapitülâsyonların başladığı Kanunî Süleyman devrile Menderes devri arasında göze çarpan bazı benzerlikler, gerçekten üstünde durulmaya değer!

Bülend ECEVİT 

Dosyalar

1954.04.27.RE_B.jpg
1954.04.27.RE_B.txt

Koleksiyon

Alıntı

“Kanunî Devrine Doğru Terakkî,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/220 ulaşıldı.