Baltalara Sap
Başlık:
Baltalara Sap
Kaynak:
Halkçı (Yeni Ulus), "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1954-04-01
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA:
Baltalara sap
Üniversitelerimiz de dahil bütün okullarımızda öteden beri gaye, sadece öğretmektir. Öğrenciye okuma sevgisini, öğrenme isteğini aşılamak yolunda hiçbir şey yapılmamaktadır. Öğretmen sınıfa girer, anlatır, Öğrencilerden kimi not tutar, kimi aşk mektubu yazar, kimi uyur. Sınavlardan birkaç gün önce notlara ve ders kitaplarına göz gezdirilir, sınıflar geçilir, diplomalar alını, birer baltaya sap olunur, ve her şey unutulur.
Bütün eğitim sistemimize, en çıplak ifadesini «bir baltaya sap olmak» sözünde bulan bu basit ve geri hakimdir. Bu zihniyet değişmedikçe, okullarımızın, öğretmenlerimizin sayısı ne kadar artarsa artsın, Türkiye’de bir kültürel kalkınma olması, fikir hareketleri doğması ve fen sahasında yaratıcılığın başlaması beklenemez.
Memleketimizde verimli bir eğitim sistemi için en büyük engellerden biri, dilimizdeki bilimsel yayınların azlığı, kütüphanelerimizin yoksulluğudur. Bu yoksulluk, memlekeyimizde bilimsel eser yazılmasını da güçleştirmekte, böylece ortaya bir kapalı daire çıkmaktadır. Bu kapalı daireyi kırmak için akla en yakın görünen çare, yabancı dil eğitimine önem vermek, ve kütüphanelerimizdeki boşlukları şimdilik yabancı dillerde eserlerle doldurmaktır.
Oysa ki ortaokul ve lisede 6 yıl, üniversitede 4 yıl yabancı dil derslerine girip çıkan öğrenciler, eğer kendilerinden beklenenin çok üstünde bir gayret sarfetmemişlerse, hiçbir yaban dilde bilimsel eserler okuyabilecek duruma gelmeden diplomalarını almaktadırlar. Uzun eğitim yılları boyunca, öğrencilere, çoğu yabancı dillerden yalan yanlış aktarılmış birkaç ders kitabını beleltecek yerde, bir yabancı dil iyice öğretilse, ve, bu yabancı dil bilgisi ile kütüphaneelrden faydalanma yolları gösterilse, herhalde çok daha faydalı bir iş yapılmış olurdu.
Öğrencilerdeki yabancı dil bilgisinin yetersizliği, hâli ile, okulları ve fakülteleri çoğu zaman tek kitap usulüne bağlamakta, bu usul de, öğrencilere, kendi kendine öğrenme, araştırma ve yaratıcılık zevkini verememektedir. Tek kitap usulü yüzünden, çoğu öğrenciler, dar bir görüşle, ve doğmacılığın rahatlığına ve kaygısızlığına alışmış bir kafayla diplomalarını almaktadırlar. Kürtürel ve bilimsel hayatın gelişebilmesi için belki de baş şart olan şüphecilik, bu tek kitap usulü yüzünden öğrencilere aşılanamamaktadır.
Bu durumda okullarımız ve üniversitelerimiz baltalara sap yetiştirmekten başka bir işe yaramış olmuyorlar. Bir baltaya sap olmaktan daha ileri gidebilmiş gençlerimiz elbette vardır, ama, onlar, bu durumların okulalrımıza ve üniversitelerimize borçlu değillerdir. Onlar, eğitim sistemimizdeki yetersizliği sezip kendi başlarının çaresine bakmış olan gençlerdir.
Bülend ECEVİT
Baltalara sap
Üniversitelerimiz de dahil bütün okullarımızda öteden beri gaye, sadece öğretmektir. Öğrenciye okuma sevgisini, öğrenme isteğini aşılamak yolunda hiçbir şey yapılmamaktadır. Öğretmen sınıfa girer, anlatır, Öğrencilerden kimi not tutar, kimi aşk mektubu yazar, kimi uyur. Sınavlardan birkaç gün önce notlara ve ders kitaplarına göz gezdirilir, sınıflar geçilir, diplomalar alını, birer baltaya sap olunur, ve her şey unutulur.
Bütün eğitim sistemimize, en çıplak ifadesini «bir baltaya sap olmak» sözünde bulan bu basit ve geri hakimdir. Bu zihniyet değişmedikçe, okullarımızın, öğretmenlerimizin sayısı ne kadar artarsa artsın, Türkiye’de bir kültürel kalkınma olması, fikir hareketleri doğması ve fen sahasında yaratıcılığın başlaması beklenemez.
Memleketimizde verimli bir eğitim sistemi için en büyük engellerden biri, dilimizdeki bilimsel yayınların azlığı, kütüphanelerimizin yoksulluğudur. Bu yoksulluk, memlekeyimizde bilimsel eser yazılmasını da güçleştirmekte, böylece ortaya bir kapalı daire çıkmaktadır. Bu kapalı daireyi kırmak için akla en yakın görünen çare, yabancı dil eğitimine önem vermek, ve kütüphanelerimizdeki boşlukları şimdilik yabancı dillerde eserlerle doldurmaktır.
Oysa ki ortaokul ve lisede 6 yıl, üniversitede 4 yıl yabancı dil derslerine girip çıkan öğrenciler, eğer kendilerinden beklenenin çok üstünde bir gayret sarfetmemişlerse, hiçbir yaban dilde bilimsel eserler okuyabilecek duruma gelmeden diplomalarını almaktadırlar. Uzun eğitim yılları boyunca, öğrencilere, çoğu yabancı dillerden yalan yanlış aktarılmış birkaç ders kitabını beleltecek yerde, bir yabancı dil iyice öğretilse, ve, bu yabancı dil bilgisi ile kütüphaneelrden faydalanma yolları gösterilse, herhalde çok daha faydalı bir iş yapılmış olurdu.
Öğrencilerdeki yabancı dil bilgisinin yetersizliği, hâli ile, okulları ve fakülteleri çoğu zaman tek kitap usulüne bağlamakta, bu usul de, öğrencilere, kendi kendine öğrenme, araştırma ve yaratıcılık zevkini verememektedir. Tek kitap usulü yüzünden, çoğu öğrenciler, dar bir görüşle, ve doğmacılığın rahatlığına ve kaygısızlığına alışmış bir kafayla diplomalarını almaktadırlar. Kürtürel ve bilimsel hayatın gelişebilmesi için belki de baş şart olan şüphecilik, bu tek kitap usulü yüzünden öğrencilere aşılanamamaktadır.
Bu durumda okullarımız ve üniversitelerimiz baltalara sap yetiştirmekten başka bir işe yaramış olmuyorlar. Bir baltaya sap olmaktan daha ileri gidebilmiş gençlerimiz elbette vardır, ama, onlar, bu durumların okulalrımıza ve üniversitelerimize borçlu değillerdir. Onlar, eğitim sistemimizdeki yetersizliği sezip kendi başlarının çaresine bakmış olan gençlerdir.
Bülend ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Baltalara Sap,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 23 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/203 ulaşıldı.