Kürkçü Dükkânında Batı Kültürü
Başlık:
Kürkçü Dükkânında Batı Kültürü
Kaynak:
Halkçı (Yeni Ulus), "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1954-02-19
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA:
Kürkçü dükkânında Batı kültürü
İkinci Dünya Harbi bittiğinden beri gençlerimiz, yurt dışı gezilere çıkar dururlar.. Ay geçmez ki gazetelerde şöyle bir haber okumıyalım:
«Falanca fakülte öğrencilerinden bir kafile, başlarında profesörleri olduğu hâlde, -meselâ- Şam’a gitmişlerdir. Şam ve civarında ilmî incelemelerde bulunacaklardır.»
Şam’a değilse Bağdat’a, Beyrut’a, Hama’ya, Humus’a gitmişlerdir. Gittikleri bu büyük irfan merkezlerinde ilmî incelemelerde bulunmadan da yapamazlar. Sonra incelemelenirin sonuçlarını çaylarda, balolarda teşhir ederek, böyle incelemelere maddî gücü yetmiyen vatandaşlarını da aydınlatırlar.
Burnumuzun dibınde Şam, Hama, Humus, Bağdat, Beyrut gibi irfan merkezleri dururken, ne akla hizmet içinse, İtalya’ya, Fransa’ya, Ingiltere’ye giden kafileler de vardır. Neyseki böyleleri daha az! O uzak Batı ülkelerinde istifade edecek, ilmî incelemelere konu yapacak ne bulurlar, bilmem!
Böyle bir üniversiteli öğrenci kafilesine Londra’da rastgelmlştim:
Birgün kapı çalındı. Yıllardan beri görmediğim bir AnkaralI arkadaşımla karşıılaşınca çok sevindim. Oturur, biraz memleketten konuşuruz diye düşündüm. Fakat arkadaşımın oturacak vakti yoktu. Çok meşguldü. Meğer kalabalık bir öğrenci kafilesiyle üç hafta önce Londra’ya gelmiş, fakat programları o kadar yüklüymüş ki beni aramaya ancak o gün vakit bulabilmiş.
- Üç haftada neler gördünüz, neler yaptınız? dedim.
O sırada henüz gazeteci olmadığım için,
- İlmî incelemelerde bulunduk, gibi tefsirlere kaçmadı. Açık konuştu:
- Doğrusunu istersen pek eğlenemedik, dedi. Yalnız kız arkadaşlar hâllerinden hoşnut! Burada kürk meğer çok ucuzmuş, hepsi birer kürk aldılar. Şimdi de gene kürkçüye gittiler; onlarla kürkçüde buluşmam lâzım, onun için oturamıyacağım, kusura bakma!
- Pekiyi ama hiç görüşemiyecek miyiz?
- Yarın akşam gidiyoruz, onun için belki görüşemeyiz. Ama istersen bu akşam sen de bizimle beraber tiyatroya gel!
- Üç haftada bütün görülmeğe değer piyesleri bitirmişsinizdir, dedim; bu akşam da gitmen şart mı?
- Yok, dedi, tiyatroya ilk defa bu akşam gideceğiz. Dedim ya, programımız çok yüklüydü, vakit olmadı.
- Pekiyi, hangi piyese gidiyorsunuz?
- Oklahoma diye bir Amerikan rövüsü varmış, çok methediyorlar, ona gideceğiz!
- Müzelere gittiniz mi?
- Hayır, vakit olmadı!
- Yazık, National Gallery’ye olsun gitmeliydiniz!
- Ha, sahi, ona yarın gideceğiz!
- Yarın pazar, yalnız yarım gün açıktır. Yarım günde koca müze gezilmez.
- Canım, biz müzeyi gezecek değiliz zaten, yalnız Fatih'in portresini göreceğiz.
- Göremezsiniz, dedim; Fatih’in portresi asılı değil.
- Oh, öyleyse mesele yok, dedi. Biz de Hayvanat Bahçesine gider, oradan rahat rahat trene yetişiriz. Zaten müzeye de Hayvanat Bahçesinden vakit kalırsa gidecektik.
Sonra arkadaşım, kürkçü dükkânında üniversiteli arkadaşlariyle buluşmak üzere, bir acele elimi sıkıp gitti.
Dedim size: Batı kültürünü kürkçü dükkânında arıyacak olduktan sonra, tâ Ingilterelere, Fransalara gidilir mi? Şam, Hama, Humus, Bağdat, Beyrut gibi irfan ve medeniyet merkezleri bizim nemize yetmiyor?
Bülend ECEVİT
Kürkçü dükkânında Batı kültürü
İkinci Dünya Harbi bittiğinden beri gençlerimiz, yurt dışı gezilere çıkar dururlar.. Ay geçmez ki gazetelerde şöyle bir haber okumıyalım:
«Falanca fakülte öğrencilerinden bir kafile, başlarında profesörleri olduğu hâlde, -meselâ- Şam’a gitmişlerdir. Şam ve civarında ilmî incelemelerde bulunacaklardır.»
Şam’a değilse Bağdat’a, Beyrut’a, Hama’ya, Humus’a gitmişlerdir. Gittikleri bu büyük irfan merkezlerinde ilmî incelemelerde bulunmadan da yapamazlar. Sonra incelemelenirin sonuçlarını çaylarda, balolarda teşhir ederek, böyle incelemelere maddî gücü yetmiyen vatandaşlarını da aydınlatırlar.
Burnumuzun dibınde Şam, Hama, Humus, Bağdat, Beyrut gibi irfan merkezleri dururken, ne akla hizmet içinse, İtalya’ya, Fransa’ya, Ingiltere’ye giden kafileler de vardır. Neyseki böyleleri daha az! O uzak Batı ülkelerinde istifade edecek, ilmî incelemelere konu yapacak ne bulurlar, bilmem!
Böyle bir üniversiteli öğrenci kafilesine Londra’da rastgelmlştim:
Birgün kapı çalındı. Yıllardan beri görmediğim bir AnkaralI arkadaşımla karşıılaşınca çok sevindim. Oturur, biraz memleketten konuşuruz diye düşündüm. Fakat arkadaşımın oturacak vakti yoktu. Çok meşguldü. Meğer kalabalık bir öğrenci kafilesiyle üç hafta önce Londra’ya gelmiş, fakat programları o kadar yüklüymüş ki beni aramaya ancak o gün vakit bulabilmiş.
- Üç haftada neler gördünüz, neler yaptınız? dedim.
O sırada henüz gazeteci olmadığım için,
- İlmî incelemelerde bulunduk, gibi tefsirlere kaçmadı. Açık konuştu:
- Doğrusunu istersen pek eğlenemedik, dedi. Yalnız kız arkadaşlar hâllerinden hoşnut! Burada kürk meğer çok ucuzmuş, hepsi birer kürk aldılar. Şimdi de gene kürkçüye gittiler; onlarla kürkçüde buluşmam lâzım, onun için oturamıyacağım, kusura bakma!
- Pekiyi ama hiç görüşemiyecek miyiz?
- Yarın akşam gidiyoruz, onun için belki görüşemeyiz. Ama istersen bu akşam sen de bizimle beraber tiyatroya gel!
- Üç haftada bütün görülmeğe değer piyesleri bitirmişsinizdir, dedim; bu akşam da gitmen şart mı?
- Yok, dedi, tiyatroya ilk defa bu akşam gideceğiz. Dedim ya, programımız çok yüklüydü, vakit olmadı.
- Pekiyi, hangi piyese gidiyorsunuz?
- Oklahoma diye bir Amerikan rövüsü varmış, çok methediyorlar, ona gideceğiz!
- Müzelere gittiniz mi?
- Hayır, vakit olmadı!
- Yazık, National Gallery’ye olsun gitmeliydiniz!
- Ha, sahi, ona yarın gideceğiz!
- Yarın pazar, yalnız yarım gün açıktır. Yarım günde koca müze gezilmez.
- Canım, biz müzeyi gezecek değiliz zaten, yalnız Fatih'in portresini göreceğiz.
- Göremezsiniz, dedim; Fatih’in portresi asılı değil.
- Oh, öyleyse mesele yok, dedi. Biz de Hayvanat Bahçesine gider, oradan rahat rahat trene yetişiriz. Zaten müzeye de Hayvanat Bahçesinden vakit kalırsa gidecektik.
Sonra arkadaşım, kürkçü dükkânında üniversiteli arkadaşlariyle buluşmak üzere, bir acele elimi sıkıp gitti.
Dedim size: Batı kültürünü kürkçü dükkânında arıyacak olduktan sonra, tâ Ingilterelere, Fransalara gidilir mi? Şam, Hama, Humus, Bağdat, Beyrut gibi irfan ve medeniyet merkezleri bizim nemize yetmiyor?
Bülend ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Kürkçü Dükkânında Batı Kültürü,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/181 ulaşıldı.