Hürriyetin Bir Başka Yolu
Başlık:
Hürriyetin Bir Başka Yolu
Kaynak:
Halkçı, "Günün Işığında", s. 3
Tarih:
1955-03-22
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA :
Hürriyetin bir başka yolu
Bülend ECEVİT
Çocuk değildik ama biz, birkaç yüz, haydi haydi birkaç bin kişi, gazete ve dergi sütunlarında, siyasi toplantı yerlerinde, bize hürriyet verilsin diye, birkaç yıldır çocuklar gibi ağladık durduk.
Oysa ki tarih boyunca hiç bir zaman hürriyet, ağlayan çocuklara susmaları için verilen bir oyuncak olmamıştı.
Tarih boyunca hürriyet hep, verilen değil alman bir şey olmuştu.
Biz, bunu bilmezmiş, bir istisna olabilirmiş gibi davrandık. Sonunda, hürriyetin elimizde olan kadarı da bizden alındı.
Şimdi biz, hürriyeti uğrunda çocuklar gibi ağlıyan o birkaç yüz, haydi haydi birkaç bin kişi, sanıyoruz ki hürriyetsizlikten bütün millet bizim gibi bunalmaktadır.
Bunda ne kadar yanıldığımızı, hürriyeti bizden esirgiyenler, şüphe yok ki bizden çok daha iyi bilmektedirler.
Kimbilir bizler aslında belki de bencil insanlarız! Milletin umursamadığı bir şey, biz, bir avuç insan istiyoruz diye, bütün mililete verilmelidir diyoruz. inanıyoruz ki bu bir avuç isanın hürriyet işteği, büyük çoğunluğun hürriyeti umursamayısından daha makûl, daha saygıdeğerdir.
Sonra, oizim bu hürriyet isteğimize gereken saygı gösterilmedi diye kırılıp küsüyoruz.
Kırılıp küsmek kendi mantığımıza göre hakkımız bile olsa, biz bu hakkı kullanmakla yenilgimizin kesinleşmiş olacağını da düşünmeliyiz.
Ne yüzümüze kapanan kapıları zorlamaktan usanmalı, ne bizi saran duvarları aşmak için başka çareler de aramaya üşenmeliyiz.
Hürriyet uğrunda çalışmak ta hürriyetin kendi kadar tatlı olsa gerektir. Bir avuç insanı hürriyetten yoksun bırakması kolaydır ama, insanları hürriyet uğrunda çalışmanın hazzından yoksun bırakması kolay değildir.
Biz şimdilik bu ikinci hazla yetinmeye kendi kendimizi alıştırmalıyız.
Bu, kırılıp küsmekten, olana isteksiz boyun eğmekten daha iyidir.
Hürriyet uğrunda çalışmanın yolu bir değildir ki bir yol bize kapandı diye başka yollar aramaktan kaçınalım..
Biz, kendi istediği hürriyet büyün millete verilmelidir diye düşünen bir avuç bencil insan, bencilliğimizi sonuna kadar götürüp, bu milleti, hürriyetsizlikten rahatsız olacağı bir seviyeye ulaştırmak için çalışmalıyız.
Bunun için kendi iç huzursuzluğumuzun tohumlarını bütün memlekete serpmeli, fakat bu tohumların filiz verebilmesi için de, daha önce, memleketi o tohumları yaşatabilecek bir hâle getirmeliyiz.
Bu, eğitimle olur.
Türk halkını yüzyılların uykusundan uyandırmak için çalışmalı, ona bilginin, görgünün ışığını götürmeliyiz. Hürriyetin ne olduğu, neye yaradığı, niçin elde edilmesi, ve yokluğundan niçin huzursuzluk duyulması gerektiği ancak bu ışığın altında görülebilir.
Hürriyeti hakettiğini sanan aydın Türk gençliği, bu yolda çalışmanın külfetlerini göze almadıkça, hürriyeti zaten haketmiyor sayılır.
Simdi biz, meş’alesini aydın gençlerin kendi başlarına, devletten yardım ve ilgi beklemeksizin taşıyacakları bir eğitim, bir uyandırma seferberliğine muhtacız.
Köy köy dolaşıp kafaları zehirlemiye üşenmiyen yobazlardaki kadar idealizm birkaç bin aydın Türk gencinde de belirse belki hürriyete giden en kestirme yola çıkmış oluruz.
Hürriyetin bir başka yolu
Bülend ECEVİT
Çocuk değildik ama biz, birkaç yüz, haydi haydi birkaç bin kişi, gazete ve dergi sütunlarında, siyasi toplantı yerlerinde, bize hürriyet verilsin diye, birkaç yıldır çocuklar gibi ağladık durduk.
Oysa ki tarih boyunca hiç bir zaman hürriyet, ağlayan çocuklara susmaları için verilen bir oyuncak olmamıştı.
Tarih boyunca hürriyet hep, verilen değil alman bir şey olmuştu.
Biz, bunu bilmezmiş, bir istisna olabilirmiş gibi davrandık. Sonunda, hürriyetin elimizde olan kadarı da bizden alındı.
Şimdi biz, hürriyeti uğrunda çocuklar gibi ağlıyan o birkaç yüz, haydi haydi birkaç bin kişi, sanıyoruz ki hürriyetsizlikten bütün millet bizim gibi bunalmaktadır.
Bunda ne kadar yanıldığımızı, hürriyeti bizden esirgiyenler, şüphe yok ki bizden çok daha iyi bilmektedirler.
Kimbilir bizler aslında belki de bencil insanlarız! Milletin umursamadığı bir şey, biz, bir avuç insan istiyoruz diye, bütün mililete verilmelidir diyoruz. inanıyoruz ki bu bir avuç isanın hürriyet işteği, büyük çoğunluğun hürriyeti umursamayısından daha makûl, daha saygıdeğerdir.
Sonra, oizim bu hürriyet isteğimize gereken saygı gösterilmedi diye kırılıp küsüyoruz.
Kırılıp küsmek kendi mantığımıza göre hakkımız bile olsa, biz bu hakkı kullanmakla yenilgimizin kesinleşmiş olacağını da düşünmeliyiz.
Ne yüzümüze kapanan kapıları zorlamaktan usanmalı, ne bizi saran duvarları aşmak için başka çareler de aramaya üşenmeliyiz.
Hürriyet uğrunda çalışmak ta hürriyetin kendi kadar tatlı olsa gerektir. Bir avuç insanı hürriyetten yoksun bırakması kolaydır ama, insanları hürriyet uğrunda çalışmanın hazzından yoksun bırakması kolay değildir.
Biz şimdilik bu ikinci hazla yetinmeye kendi kendimizi alıştırmalıyız.
Bu, kırılıp küsmekten, olana isteksiz boyun eğmekten daha iyidir.
Hürriyet uğrunda çalışmanın yolu bir değildir ki bir yol bize kapandı diye başka yollar aramaktan kaçınalım..
Biz, kendi istediği hürriyet büyün millete verilmelidir diye düşünen bir avuç bencil insan, bencilliğimizi sonuna kadar götürüp, bu milleti, hürriyetsizlikten rahatsız olacağı bir seviyeye ulaştırmak için çalışmalıyız.
Bunun için kendi iç huzursuzluğumuzun tohumlarını bütün memlekete serpmeli, fakat bu tohumların filiz verebilmesi için de, daha önce, memleketi o tohumları yaşatabilecek bir hâle getirmeliyiz.
Bu, eğitimle olur.
Türk halkını yüzyılların uykusundan uyandırmak için çalışmalı, ona bilginin, görgünün ışığını götürmeliyiz. Hürriyetin ne olduğu, neye yaradığı, niçin elde edilmesi, ve yokluğundan niçin huzursuzluk duyulması gerektiği ancak bu ışığın altında görülebilir.
Hürriyeti hakettiğini sanan aydın Türk gençliği, bu yolda çalışmanın külfetlerini göze almadıkça, hürriyeti zaten haketmiyor sayılır.
Simdi biz, meş’alesini aydın gençlerin kendi başlarına, devletten yardım ve ilgi beklemeksizin taşıyacakları bir eğitim, bir uyandırma seferberliğine muhtacız.
Köy köy dolaşıp kafaları zehirlemiye üşenmiyen yobazlardaki kadar idealizm birkaç bin aydın Türk gencinde de belirse belki hürriyete giden en kestirme yola çıkmış oluruz.
Koleksiyon
Alıntı
“Hürriyetin Bir Başka Yolu,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/16 ulaşıldı.