Demokrat Parti'nin Diktatörlü Beyannamesi
Başlık:
Demokrat Parti'nin Diktatörlü Beyannamesi
Kaynak:
Halkçı (Yeni Ulus), "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1954-04-13
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Demokrat Partinin diktatörlük beyannamesi
Zafer gazetesinde dün, imza yerinde içi boş bir yıldızla çıkan, ve belli ki bu partinin en yetkili bir şahsiyetti tarafından yahut onun ağzından kaleme alınmış «Demokrat Parti listeleri gecekondu sahası değildir» başlıklı yazı, Demokrat Parti içinde diktatörlüğün ilânıdır. Demokrat Parti bir daha iktidara gelecek olursa, bu açık diktatörlük ilânının derhâl bütün memlekete teşmil edileceğinden şüpheye yer yoktur. Hattâ, insanın ifade etmekten bile ürktüğü daha korkunç bir ihtimâl de akla geliyor: Bu diktatörlük beyannamesiyle D.P. yoklama kurulları üyelerinin siyasi haklarına yapılan tecavüz, genel seçimler D.P. nin yenilgisiyle neticelenirse, belki bütün Türk seçmenlerinin siyasi haklarına yapılmak istenecektir. Fakat böyle bir şeye kalkışacak diktatör kop yaları, karşılarında, kuzu gibi bir Demokrat Parti topluluğu bulamıyacaklardır.
Hikâye şu:
Amerika’da, Birleşmiş Milletlerde çalışan bir Çanakkaleli vatandaş, hemşehrilerrinin isteği üzerine, Çanakkale’de Demokrat Partiden adaylığını koymak için müracaat ediyor, Demokrat Parti yoklama kurulu da kendisini aday seçiyor. Şimdi Zafer gazetesindeki diktatörlük beyannamesinin bu konuda ileri sürdüğü mütalâaya bakın:
«Nasıl olur da, Demokrat Parti mücadelesine aslâ katılmamış ve daha düne kadar bunun yabancısı kalabilmiş bir insan, teşkilâtı ikna ve iğva ederek, kollarını sallıya sallıya bu partinin listesinde kendine yer temin eder?»
Bu vatandaşın büyük bir kabahati daha neymiş, onu da beyennameden okuyalım:
«Usulen, mebusluğunu yapacağı partinin merkez teşkilâtı ile tanışması lâzımdır. Bu zat bunu yapmıyor. Çanakkale il teşkilâtına müracaatı kâfi görüyor.»
Bunlar yetmiyormuş gibi, bir kabahati daha var:
«Sadece üye olmak istese, gene mesele yok. Fakat mebusluk istiyor. Ve teşkilâtın müsamahası ile, mahallî listede yerleşmeğe muvaffak olarak, bu listenin içinde ötedenberi hizmet görmüş, parti uğruna mücadele etmiş ve mebusluk etmiş partililerden bir tanesinin liste haricinde kalmasına sebep oluyor.»
Şimdi, beyannamede, Muammer Baykan adındaki bu vatandaşın asıl affedilmez suçuna geliyoruz:
«Çanakkale listesinin bu gibi yeniler yüzünden eskileri dışarıda tuttuğu öğrenilince», parti merkezi, «daha yakından tanışmak» için, bu vatandaşı Ankara'ya çağırıyor. Fakat, «dünyada bundan daha tabiî bir hareket olmadığı hâlde», Bay Muammer Baykan bu emri dinlemiyor.
Şimdi de, yoklama kurullarının temsil yetkisine nasıl tecavüz edildiğini, ve parti genel merkezine nasıl dokunulmazlık izafe edildiğini gene beyannameden okuyalım:
«Yoklamaları idare eden teşkilâtın daha ötesinde, Çanakkale vilâyetimizdeki binler ve onbinler duruyor. Ayrıca, Demokrat Partiye mütemayil olan büyük rey kitlesi duruyor. Bunlar, nasıl olsa, partililerinin genel merkezleriyle hareket edecekler ve Hasan'ı yahut Hüseyin'i değil, Demokrat Partiyi seçeceklerdir.»
Yani, Demokrat Parti üyelerinin oyu ile seçilmiş yoklama kurulları yok, aday tesbitinde partilileri temsil yetkisini haiz bu yoklama kurullarının seçtiği milletvekili adayları yok, vatandaş «Hasan», vatandaş «Hüseyin» yok, sadece ve sadece hâkim-i mutlâk bir «Genel Merkez» var.
Bu Genel Merkez, «nasıl adayların yüzde seksenini gayet iyi seçmek hususunda teşkilâttan emin bulunuyorsa, teşkilât da, en son tadilleri yapmakla, merkezin daha büyük bir tecrübe ve vukuf ile hareket edeceğinden emin olmalı» imiş!
Beyannameden aldığımız bu sözü daha açık bir şekle sokalım:
Nasıl Genel Merkez, adaylarının yüzde seksenini gayet iyi seçmek hususunda teşkilâttan emin bulunuyorsa, teşkilât da, bu yüzde seksenin en münasip bir şekilde değiştirilmesi hususunda Genel Merkezden emin olmalıdır!
Biraz daha açık ve kısa yazalım:
Vatandaş, nasıl senin serbestçe oy kullanma hakkın varsa, Demokrat Parti Genel Merkezinin de bu oyları tanımamak hakkı vardır!
Ve nihayet en açık ve kısa bir ifadeyle:
İyi ama, diyeceksiniz, vatandaş oyu bir müktesep haktır, bu hak nasıl tanınmıyabilir? Beyannamede bunun da cevabı hazır:
«Parti işleri... müktesep haklar kaidesine göre muamele göremez.»
Hangi oy hakkından bahsediyonsunuz?..
Bülend ECEVİT
DÜZELTME
Bülend Ecevit’in, dün çıkan «Hoşnutsuz Demokratlar başlıklı yazısında, ikinci paragrafın sondan ikinci satırında, «bilmiyoruz» kelimesinden sonra şu cümle olacaktır: «Yeni Ulus ancak, Genç Demokratların üzerlerindeki baskıdan duydukları hoşnutsuzluğu belirtmiştir.» Sondan üçüncü paragrafta, onuncu satırdaki «partilerden» kelimesi «partilerinden» sondan ikinci paragrafta, ikinci satırdaki «yenileme» kelimesi, «yenilme» olacaktır.
Demokrat Partinin diktatörlük beyannamesi
Zafer gazetesinde dün, imza yerinde içi boş bir yıldızla çıkan, ve belli ki bu partinin en yetkili bir şahsiyetti tarafından yahut onun ağzından kaleme alınmış «Demokrat Parti listeleri gecekondu sahası değildir» başlıklı yazı, Demokrat Parti içinde diktatörlüğün ilânıdır. Demokrat Parti bir daha iktidara gelecek olursa, bu açık diktatörlük ilânının derhâl bütün memlekete teşmil edileceğinden şüpheye yer yoktur. Hattâ, insanın ifade etmekten bile ürktüğü daha korkunç bir ihtimâl de akla geliyor: Bu diktatörlük beyannamesiyle D.P. yoklama kurulları üyelerinin siyasi haklarına yapılan tecavüz, genel seçimler D.P. nin yenilgisiyle neticelenirse, belki bütün Türk seçmenlerinin siyasi haklarına yapılmak istenecektir. Fakat böyle bir şeye kalkışacak diktatör kop yaları, karşılarında, kuzu gibi bir Demokrat Parti topluluğu bulamıyacaklardır.
Hikâye şu:
Amerika’da, Birleşmiş Milletlerde çalışan bir Çanakkaleli vatandaş, hemşehrilerrinin isteği üzerine, Çanakkale’de Demokrat Partiden adaylığını koymak için müracaat ediyor, Demokrat Parti yoklama kurulu da kendisini aday seçiyor. Şimdi Zafer gazetesindeki diktatörlük beyannamesinin bu konuda ileri sürdüğü mütalâaya bakın:
«Nasıl olur da, Demokrat Parti mücadelesine aslâ katılmamış ve daha düne kadar bunun yabancısı kalabilmiş bir insan, teşkilâtı ikna ve iğva ederek, kollarını sallıya sallıya bu partinin listesinde kendine yer temin eder?»
Bu vatandaşın büyük bir kabahati daha neymiş, onu da beyennameden okuyalım:
«Usulen, mebusluğunu yapacağı partinin merkez teşkilâtı ile tanışması lâzımdır. Bu zat bunu yapmıyor. Çanakkale il teşkilâtına müracaatı kâfi görüyor.»
Bunlar yetmiyormuş gibi, bir kabahati daha var:
«Sadece üye olmak istese, gene mesele yok. Fakat mebusluk istiyor. Ve teşkilâtın müsamahası ile, mahallî listede yerleşmeğe muvaffak olarak, bu listenin içinde ötedenberi hizmet görmüş, parti uğruna mücadele etmiş ve mebusluk etmiş partililerden bir tanesinin liste haricinde kalmasına sebep oluyor.»
Şimdi, beyannamede, Muammer Baykan adındaki bu vatandaşın asıl affedilmez suçuna geliyoruz:
«Çanakkale listesinin bu gibi yeniler yüzünden eskileri dışarıda tuttuğu öğrenilince», parti merkezi, «daha yakından tanışmak» için, bu vatandaşı Ankara'ya çağırıyor. Fakat, «dünyada bundan daha tabiî bir hareket olmadığı hâlde», Bay Muammer Baykan bu emri dinlemiyor.
Şimdi de, yoklama kurullarının temsil yetkisine nasıl tecavüz edildiğini, ve parti genel merkezine nasıl dokunulmazlık izafe edildiğini gene beyannameden okuyalım:
«Yoklamaları idare eden teşkilâtın daha ötesinde, Çanakkale vilâyetimizdeki binler ve onbinler duruyor. Ayrıca, Demokrat Partiye mütemayil olan büyük rey kitlesi duruyor. Bunlar, nasıl olsa, partililerinin genel merkezleriyle hareket edecekler ve Hasan'ı yahut Hüseyin'i değil, Demokrat Partiyi seçeceklerdir.»
Yani, Demokrat Parti üyelerinin oyu ile seçilmiş yoklama kurulları yok, aday tesbitinde partilileri temsil yetkisini haiz bu yoklama kurullarının seçtiği milletvekili adayları yok, vatandaş «Hasan», vatandaş «Hüseyin» yok, sadece ve sadece hâkim-i mutlâk bir «Genel Merkez» var.
Bu Genel Merkez, «nasıl adayların yüzde seksenini gayet iyi seçmek hususunda teşkilâttan emin bulunuyorsa, teşkilât da, en son tadilleri yapmakla, merkezin daha büyük bir tecrübe ve vukuf ile hareket edeceğinden emin olmalı» imiş!
Beyannameden aldığımız bu sözü daha açık bir şekle sokalım:
Nasıl Genel Merkez, adaylarının yüzde seksenini gayet iyi seçmek hususunda teşkilâttan emin bulunuyorsa, teşkilât da, bu yüzde seksenin en münasip bir şekilde değiştirilmesi hususunda Genel Merkezden emin olmalıdır!
Biraz daha açık ve kısa yazalım:
Vatandaş, nasıl senin serbestçe oy kullanma hakkın varsa, Demokrat Parti Genel Merkezinin de bu oyları tanımamak hakkı vardır!
Ve nihayet en açık ve kısa bir ifadeyle:
İyi ama, diyeceksiniz, vatandaş oyu bir müktesep haktır, bu hak nasıl tanınmıyabilir? Beyannamede bunun da cevabı hazır:
«Parti işleri... müktesep haklar kaidesine göre muamele göremez.»
Hangi oy hakkından bahsediyonsunuz?..
Bülend ECEVİT
DÜZELTME
Bülend Ecevit’in, dün çıkan «Hoşnutsuz Demokratlar başlıklı yazısında, ikinci paragrafın sondan ikinci satırında, «bilmiyoruz» kelimesinden sonra şu cümle olacaktır: «Yeni Ulus ancak, Genç Demokratların üzerlerindeki baskıdan duydukları hoşnutsuzluğu belirtmiştir.» Sondan üçüncü paragrafta, onuncu satırdaki «partilerden» kelimesi «partilerinden» sondan ikinci paragrafta, ikinci satırdaki «yenileme» kelimesi, «yenilme» olacaktır.
Koleksiyon
Alıntı
“Demokrat Parti'nin Diktatörlü Beyannamesi,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 6 Ekim 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1422 ulaşıldı.