Devlet Adamında Şahsiyet Duruluğu
Title:
Devlet Adamında Şahsiyet Duruluğu
Source:
Ulus, "Günün Işığında", s. 1
Date:
1955-07-13
Location:
Rahşan Ecevit Arşivi
Text:
13-VII-1955
GÜNÜN Işığında
Devlet adamında şahsiyet duruluğu
Devlet idaresi sorumluluğunu yüklenecek insanlarda kişiliğin, değişen rüzgârlara göre değişmiyecek bir halde bulunması beklenir. Bir halkın kendini idare edenlere güvenebilmesi, idarecilerin yalnız idare ve çalışış tarzındaki değil, biraz da karakter ve davranışındaki istikrara bağlıdır.
Bir halkın bir insana inanabilmesi için, her şeyden, eserlerini, çalışmasının verimini bile görmeden önce, o insanı tanıyabilmesi gereklidir.
Bir halk, devlet adamı diye karşısında yalnız, günün havasına göre biri çıkartılıp bir başkası takılan, kimi güleç kimi asık, kimi alaycı kimi ciddî, kimi nazik kimi haşin birtakım maskeler görürse, o halk elbette kendini idare edenleri tanımaya, içinde onlara karşı bir güven uyandırmaya fırsat bulamaz.
Devlet idaresi bir sahne oyunu, halk bir tiyatro seyircisi, devlet adamı da, oynamakta olduğu oyunun icaplarına göre yüzündeki ifadeyi, sesindeki tonu, kullandığı dili değiştiren bir aktör değildir.
Bir devlet adammındaki âni karakter ve davranış değişmelerine özür olarak şartlardaki değişmelerin gösterilmesi, bir aczin ifadesinden başka bir şey olamaz. Bir memleketin idare edilebilmesi, ayakta durabilmesi için, şartlara göre değişecek kadar zayıf değil, şartlara rağmen değişmiyecek, şartları bile değiştirebilecek kadar kuvvetli devlet adamlarına ihtiyaç vardır.
Bir memleket ancak, kendine belirli bir yön seçerek ilerliyebilir. Daha gündelik hayatta kendi davranışını yönlendirememiş bir devlet adamındansa, memleketini öyle bilirli bir yönde sevk ve idare edebilmesi herhalde beklenemez.
Başta böyle devlet adamlarının bulunması, hele partiler arasında normal siyasî münasebetler kurulmasını büsbütün güçleştirse gerektir.
Bir gün siyasî rakiplerine en efendice sözlerle hitabeden bir devlet adamı, ertesi gün gene o rakiplerine halk huzurunda, parlâmento kürsüsünde yahut bir hükümet tebliğinde hakaret ve küfür ederse; bir gün bir muhalifinin elini, yüzünde en geniş bir tebessümle ve saygıdan yerlere eğilerek sıkıp da ertesi gün o muhalifini halk ve dünya huzurunda, söz misali, «vatan haini» diye suçlandınrsa, vatandaşın içinde ona karşı, bir devlet adamı için beslenmesi doğru olmıyan duygular uyanmaya başlar.
Eğer vatandaş bir devlet adamı için, acaba bu sabah yatağından nasıl kalktı, diye düşünmeğe başlamışsa, o devlet adamının dinlenmeye çekilme vakti gelmiş, hiç değilse, buna yetecek kadar «sıhhî sebep» birikmiş demektir.
Bülend ECEVİT
GÜNÜN Işığında
Devlet adamında şahsiyet duruluğu
Devlet idaresi sorumluluğunu yüklenecek insanlarda kişiliğin, değişen rüzgârlara göre değişmiyecek bir halde bulunması beklenir. Bir halkın kendini idare edenlere güvenebilmesi, idarecilerin yalnız idare ve çalışış tarzındaki değil, biraz da karakter ve davranışındaki istikrara bağlıdır.
Bir halkın bir insana inanabilmesi için, her şeyden, eserlerini, çalışmasının verimini bile görmeden önce, o insanı tanıyabilmesi gereklidir.
Bir halk, devlet adamı diye karşısında yalnız, günün havasına göre biri çıkartılıp bir başkası takılan, kimi güleç kimi asık, kimi alaycı kimi ciddî, kimi nazik kimi haşin birtakım maskeler görürse, o halk elbette kendini idare edenleri tanımaya, içinde onlara karşı bir güven uyandırmaya fırsat bulamaz.
Devlet idaresi bir sahne oyunu, halk bir tiyatro seyircisi, devlet adamı da, oynamakta olduğu oyunun icaplarına göre yüzündeki ifadeyi, sesindeki tonu, kullandığı dili değiştiren bir aktör değildir.
Bir devlet adammındaki âni karakter ve davranış değişmelerine özür olarak şartlardaki değişmelerin gösterilmesi, bir aczin ifadesinden başka bir şey olamaz. Bir memleketin idare edilebilmesi, ayakta durabilmesi için, şartlara göre değişecek kadar zayıf değil, şartlara rağmen değişmiyecek, şartları bile değiştirebilecek kadar kuvvetli devlet adamlarına ihtiyaç vardır.
Bir memleket ancak, kendine belirli bir yön seçerek ilerliyebilir. Daha gündelik hayatta kendi davranışını yönlendirememiş bir devlet adamındansa, memleketini öyle bilirli bir yönde sevk ve idare edebilmesi herhalde beklenemez.
Başta böyle devlet adamlarının bulunması, hele partiler arasında normal siyasî münasebetler kurulmasını büsbütün güçleştirse gerektir.
Bir gün siyasî rakiplerine en efendice sözlerle hitabeden bir devlet adamı, ertesi gün gene o rakiplerine halk huzurunda, parlâmento kürsüsünde yahut bir hükümet tebliğinde hakaret ve küfür ederse; bir gün bir muhalifinin elini, yüzünde en geniş bir tebessümle ve saygıdan yerlere eğilerek sıkıp da ertesi gün o muhalifini halk ve dünya huzurunda, söz misali, «vatan haini» diye suçlandınrsa, vatandaşın içinde ona karşı, bir devlet adamı için beslenmesi doğru olmıyan duygular uyanmaya başlar.
Eğer vatandaş bir devlet adamı için, acaba bu sabah yatağından nasıl kalktı, diye düşünmeğe başlamışsa, o devlet adamının dinlenmeye çekilme vakti gelmiş, hiç değilse, buna yetecek kadar «sıhhî sebep» birikmiş demektir.
Bülend ECEVİT
Collection
Citation
“Devlet Adamında Şahsiyet Duruluğu,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, accessed November 21, 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1410.