Anayasa ve Gerçek Teminatı
Başlık:
Anayasa ve Gerçek Teminatı
Kaynak:
Ulus, "Günaydın" s. 1
Tarih:
1961-04-30
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi, "Günaydın Yazı Dizisi 1960-61"
Metin:
GÜNAYDIN
BÜLENT ECEVİT
Anayasa ve gerçek teminatı
Dün, Ankara'da Hukuk ve Siyasal Bilgiler Fakültelerinde, hürriyet savaşının birinci yıldönümü kutlanırken, Temsilciler Meclisinde Türkiye'nin yeni Anayasası doğuyordu.
Anayasa tasarısı üzerindeki birinci görüşme saat 13'te tamamlandı. Bu saat, geçen yıl aynı gün, Ankara'daki Siyasal Bilgiler Fakültesine, bu Fakültenin bahçesinde «hürriyet» diye haykıran gençlere ateş açıldığı saatti.
Dün saat 13'te, Temsilciler Meclisinde hürriyet, insan haklının bulabildiği en sağlam hukukî teminata bağlanıyordu. Geçen yıl o gün o saatte ise, Türkiye'de «hürriyet», ancak ölümü göze alarak söylenebilen bir söz; silâh sesleri, kurşun yağmuru, cop vuruşları altında yükselen bir haykırıştı.
Zulmün topuna, tüfeğine karşı şerefli insanların hürriyet isteği, İstanbul'daki meydan savaşından sonra, geçen yıl dün, Ankara'da, Hukuk ve Siyasal Bilgiler Fakültelerinin bahçelerinde de ilk meydan savaşını veriyordu. Zalimlerin düşünemedikleri, anlıyamadıkları bir gerçek, o topları, tüfekleri ateşleyecek ve ateşletecek olanlar arasında da büyük çoğunluğun, hürriyetsiz yaşamayı ve hürriyet ışığının söndürülmesine âlet olmayı reddedecek kadar şerefli, hürriyete bağlı insanlar oldukları idi. O silâhlar, bir ay içinde, hürriyet isteyenlerin safındaki yerini alacak, namlularını zulme karşı çevirecekti.
Hürriyet isteği, silâhlara karşı bir adım gerilemeden dikelebilecek kadar güçlü bir istekti ama, silâhsız kalan zulüm, desteksiz kalmış bir korkuluk gibi çökecekti.
Yeni Anayasanın getirmekte, hukukî teminata bağlamakta olduğu hürriyeti, hiç bir ulus Türk ulusundan daha çok hak etmiş değildir. Bu, verilmiş değil, alınmış hürriyettir.
Bir bakıma Anayasalar, kağıt üzerinde sözlerdir. Fakat bizim yeni Anayasamızdaki insan hak ve hürriyetlerini, Türk ulusuna bu Anayasa getirmiş olmayacaktır. Türk ulusunun o hak ve hürriyetlere bağlılığı, o hak ve hürriyetler uğrundaki fedakârlığı, bu Anayasayı meydana getirmiştir. Zaten kazanılmış, gençliğin kanıyla, ulusun iradesiyle kazanılmış hak ve hürriyetler, bu Anayasa ile ancak tescil edilmiş olmaktadır.
Anayasa, hak ve hürriyetlerimizin yalnız hukukî teminatıdır. Gerçek teminat, ulusun, o hak ve hürriyetlere bağlılığıdır. Ölesiye bağlılığı... Gerektiğinde silâhlara karşı göğüs geresiye, kurşun yağmuru altında «hürriyet» diyesiye bağlılığı...
Bu teminat, bu gerçek teminat, geçen yıl bugünlerde yurdumuzun toprağına, hürriyet uğrunda toprağa serilenlerin kanıyla yazılmaktaydı.
BÜLENT ECEVİT
Anayasa ve gerçek teminatı
Dün, Ankara'da Hukuk ve Siyasal Bilgiler Fakültelerinde, hürriyet savaşının birinci yıldönümü kutlanırken, Temsilciler Meclisinde Türkiye'nin yeni Anayasası doğuyordu.
Anayasa tasarısı üzerindeki birinci görüşme saat 13'te tamamlandı. Bu saat, geçen yıl aynı gün, Ankara'daki Siyasal Bilgiler Fakültesine, bu Fakültenin bahçesinde «hürriyet» diye haykıran gençlere ateş açıldığı saatti.
Dün saat 13'te, Temsilciler Meclisinde hürriyet, insan haklının bulabildiği en sağlam hukukî teminata bağlanıyordu. Geçen yıl o gün o saatte ise, Türkiye'de «hürriyet», ancak ölümü göze alarak söylenebilen bir söz; silâh sesleri, kurşun yağmuru, cop vuruşları altında yükselen bir haykırıştı.
Zulmün topuna, tüfeğine karşı şerefli insanların hürriyet isteği, İstanbul'daki meydan savaşından sonra, geçen yıl dün, Ankara'da, Hukuk ve Siyasal Bilgiler Fakültelerinin bahçelerinde de ilk meydan savaşını veriyordu. Zalimlerin düşünemedikleri, anlıyamadıkları bir gerçek, o topları, tüfekleri ateşleyecek ve ateşletecek olanlar arasında da büyük çoğunluğun, hürriyetsiz yaşamayı ve hürriyet ışığının söndürülmesine âlet olmayı reddedecek kadar şerefli, hürriyete bağlı insanlar oldukları idi. O silâhlar, bir ay içinde, hürriyet isteyenlerin safındaki yerini alacak, namlularını zulme karşı çevirecekti.
Hürriyet isteği, silâhlara karşı bir adım gerilemeden dikelebilecek kadar güçlü bir istekti ama, silâhsız kalan zulüm, desteksiz kalmış bir korkuluk gibi çökecekti.
Yeni Anayasanın getirmekte, hukukî teminata bağlamakta olduğu hürriyeti, hiç bir ulus Türk ulusundan daha çok hak etmiş değildir. Bu, verilmiş değil, alınmış hürriyettir.
Bir bakıma Anayasalar, kağıt üzerinde sözlerdir. Fakat bizim yeni Anayasamızdaki insan hak ve hürriyetlerini, Türk ulusuna bu Anayasa getirmiş olmayacaktır. Türk ulusunun o hak ve hürriyetlere bağlılığı, o hak ve hürriyetler uğrundaki fedakârlığı, bu Anayasayı meydana getirmiştir. Zaten kazanılmış, gençliğin kanıyla, ulusun iradesiyle kazanılmış hak ve hürriyetler, bu Anayasa ile ancak tescil edilmiş olmaktadır.
Anayasa, hak ve hürriyetlerimizin yalnız hukukî teminatıdır. Gerçek teminat, ulusun, o hak ve hürriyetlere bağlılığıdır. Ölesiye bağlılığı... Gerektiğinde silâhlara karşı göğüs geresiye, kurşun yağmuru altında «hürriyet» diyesiye bağlılığı...
Bu teminat, bu gerçek teminat, geçen yıl bugünlerde yurdumuzun toprağına, hürriyet uğrunda toprağa serilenlerin kanıyla yazılmaktaydı.
Koleksiyon
Alıntı
“Anayasa ve Gerçek Teminatı,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1395 ulaşıldı.