Türkün Efendiliği Nerede?
Başlık:
Türkün Efendiliği Nerede?
Kaynak:
Halkçı, "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1955-03-30
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA :
Türkün efendiliği nerede?
Bülend ECEVİT
Ortadoğu güvenliği için Hükümetin giriştiği yeni teşebbüsler, Mısır ve Suriye’de, esef edilecek bir anlayışsızlıkla karşılandı.
Cumhuriyet devrinde dış siyasetimize hâkim olan barışçı ilkelerden şüphe edip, Türkiye’nin komşuları üzerinde emeller beslediğini sanmak, iyiniyet noksanlığından doğan bir ruh haletinin belirtileri olsa gerektir.
Mısır ve Suriye Hükümetlerinin Türkiye’ye karşı takındıkları, dostluğa sığmıyan bu tavır, bizi ne kadar tizse yeridir.
Fakat aramızdaki gerginliğin bir mahalle kavgası hâline dökülmesinden bizim bazı sözcü ve yazarlarımızın da sorumlu oldukları inkâr edilemez.
Bu memleketlere karşı, iktidar sözcüsü sayılan gazetelerin, ajans bültenlerinin ve Devlet Radyosunun kullandıkları ağız, diplomaside kibarlığı nesilden nesle intikal etmiş bir millî gelenek sayan ve bu gelenekle öğünen birçok Türk vatandaşlarını, Mısır ve Türkiye’nin bize karşı takındığı tavır kadar üzüyor olmalıdır.
Bazı polemikçilerimizin Mısır ve Suriye ile giriştikleri ağır söz yarışında üstün çıkmaları bizim ne asaletimizi ne kahramanlık ve kuvvetimizi gösterecek ne de Ortadoğu güvenliği konusunda görüşlerimizin doğruluğunu isbat edecektir. Bu sadece bizim, ağır söz söylemeyi, Mısırlılarla Suriyelilerden daha iyi başardığımızı isbat edecektir.
Mısır ve Suriye’de sorumlu kişilerle basının zaman zaman Türkiye’ye karşı tahkir edici bir dil kullanmalarından bugüne kadar bizim itibarımız değil, o memleketlerin itibarı zarar görüyordu. Bazı yazar ve sözcülerin aynı silâhı neden bize de yakıştırdıklarını anlamak güçtür.
Milletimizi yakından tanıyan Batılılar, Türk’ten, «Ortadoğu'nun efendi adamı» diye bahsederler. Fakat birkaç haftadan beri biz, «Ortadoğunun efendi adamı» olmaktan vazgeçmiş gibi görünüyoruz.
Son aylarda memleketteki siyasi havaya nisbî bir yumuşaklık gelmesinden biraz da, artık siyasi polemiklerdeki çirkin üslûptan kurtulduğumuz için seviniyorduk. Şimdi ayni üslûbun, daha da ağırlaşmış olarak, dış münasebetlerimiz alanında ortaya çıkmış olması çok üzücüdür.
Resmî yahut yarı resmî bir hüviyet taşıyan yayın organlarının, belki iç siyaset polemiklerinden kalma bir alışkanlıkla, böyle bir üslûp kullanmaları, sorumlu devlet adamlarımızı da zor durumda bırakıyor olmalıdır. Çünkü bu üslûptaki asabiyetin dış siyasetimizi idare edenlere de mal edilmesi, bize güvenmek ihtiyacını duyan ve bizim serin kanlılığımızdan kuvvet alan dost ve müttefiklerimize herhalde iç huzuru vermiyecektir.
Temsilî bir hüviyet taşıyan yayın organlarının sorumlu kişilerine Hükümetin dış siyasetindeki ağır başlılığı aksettiren efendice bir üslûp kullanmalarının ihtar edilmesini beklemek, «Ortadoğunun efendi adamı» olarak kalmak isteyen Türklerin hakkıdır.
Türkün efendiliği nerede?
Bülend ECEVİT
Ortadoğu güvenliği için Hükümetin giriştiği yeni teşebbüsler, Mısır ve Suriye’de, esef edilecek bir anlayışsızlıkla karşılandı.
Cumhuriyet devrinde dış siyasetimize hâkim olan barışçı ilkelerden şüphe edip, Türkiye’nin komşuları üzerinde emeller beslediğini sanmak, iyiniyet noksanlığından doğan bir ruh haletinin belirtileri olsa gerektir.
Mısır ve Suriye Hükümetlerinin Türkiye’ye karşı takındıkları, dostluğa sığmıyan bu tavır, bizi ne kadar tizse yeridir.
Fakat aramızdaki gerginliğin bir mahalle kavgası hâline dökülmesinden bizim bazı sözcü ve yazarlarımızın da sorumlu oldukları inkâr edilemez.
Bu memleketlere karşı, iktidar sözcüsü sayılan gazetelerin, ajans bültenlerinin ve Devlet Radyosunun kullandıkları ağız, diplomaside kibarlığı nesilden nesle intikal etmiş bir millî gelenek sayan ve bu gelenekle öğünen birçok Türk vatandaşlarını, Mısır ve Türkiye’nin bize karşı takındığı tavır kadar üzüyor olmalıdır.
Bazı polemikçilerimizin Mısır ve Suriye ile giriştikleri ağır söz yarışında üstün çıkmaları bizim ne asaletimizi ne kahramanlık ve kuvvetimizi gösterecek ne de Ortadoğu güvenliği konusunda görüşlerimizin doğruluğunu isbat edecektir. Bu sadece bizim, ağır söz söylemeyi, Mısırlılarla Suriyelilerden daha iyi başardığımızı isbat edecektir.
Mısır ve Suriye’de sorumlu kişilerle basının zaman zaman Türkiye’ye karşı tahkir edici bir dil kullanmalarından bugüne kadar bizim itibarımız değil, o memleketlerin itibarı zarar görüyordu. Bazı yazar ve sözcülerin aynı silâhı neden bize de yakıştırdıklarını anlamak güçtür.
Milletimizi yakından tanıyan Batılılar, Türk’ten, «Ortadoğu'nun efendi adamı» diye bahsederler. Fakat birkaç haftadan beri biz, «Ortadoğunun efendi adamı» olmaktan vazgeçmiş gibi görünüyoruz.
Son aylarda memleketteki siyasi havaya nisbî bir yumuşaklık gelmesinden biraz da, artık siyasi polemiklerdeki çirkin üslûptan kurtulduğumuz için seviniyorduk. Şimdi ayni üslûbun, daha da ağırlaşmış olarak, dış münasebetlerimiz alanında ortaya çıkmış olması çok üzücüdür.
Resmî yahut yarı resmî bir hüviyet taşıyan yayın organlarının, belki iç siyaset polemiklerinden kalma bir alışkanlıkla, böyle bir üslûp kullanmaları, sorumlu devlet adamlarımızı da zor durumda bırakıyor olmalıdır. Çünkü bu üslûptaki asabiyetin dış siyasetimizi idare edenlere de mal edilmesi, bize güvenmek ihtiyacını duyan ve bizim serin kanlılığımızdan kuvvet alan dost ve müttefiklerimize herhalde iç huzuru vermiyecektir.
Temsilî bir hüviyet taşıyan yayın organlarının sorumlu kişilerine Hükümetin dış siyasetindeki ağır başlılığı aksettiren efendice bir üslûp kullanmalarının ihtar edilmesini beklemek, «Ortadoğunun efendi adamı» olarak kalmak isteyen Türklerin hakkıdır.
Koleksiyon
Alıntı
“Türkün Efendiliği Nerede?,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 9 Ekim 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1396 ulaşıldı.