Yedeksubay Öğretmenler ve "Kardeş Okullar"
Başlık:
Yedeksubay Öğretmenler ve "Kardeş Okullar"
Kaynak:
Ulus, "Günaydın" ss. 1, 2
Tarih:
1961-12-31
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi, "Günaydın Yazı Dizisi 1960-61"
Metin:
GÜNAYDIN
BÜLENT ECEVİT
Yedeksubay öğretmenler ve "Kardeş okullar,,
Meseleleri en iyi çözme, güçlükleri en çabuk yenme yolunun açıklık olduğuna, dertleri, şikâyetleri, hak taleplerini, çekinmeden, yüksek sesle söyliyerek halkoyunun ilgisini çekmek olduğuna, yedeksubay öğretmenlerin durumu belirli bir örnektir.
Çoğu zaman, halkın sağduyusu, şikâyetlerin, itirazların haklısını haksızından kolaylıkla ayırd edebilir.
Nitekim, doğrudan doğruya, yedeksubaylara köyde öğretmenlik yaptırma sistemine karşı yükselen ilk şikâyet ve itirazlar, halkoyunda hemen hiç yankı uyandırmamış, hattâ soğuk karşılanmıştı. Belliydi ki şikâyetler, köye gitmeyi gözlerinde fazlasiyle büyülten bazı kendi gençlerin yersiz çekingenliğinden ileri geliyordu.
Bu çekingenliğin yersizliğini, köyelre yerleşip çalışmağa başladıktan kısa bir süre sonra, gençler de anlamağa başladılar. Yüklendikleri ödevin şerefi ve zevki, en ağır maddî şartlara katlanabilecek gücü bulmalarına yetiyordu.
Fakat ödevlerini yaparken ciddî bazı engel ve ihtiyaçlarla karşılaşıyorlardı. Bunları kendi başlarına yenemezlerdi. Doğrudan doğruya sisteme itiraz edildiği vakit hiç yankı vermeyen halkoyu, köylere giden öğretmenlerin, karşılaştıkları ciddî engel ve ihtiyaçları açık sözlülükle dile getirmeleri üzerine kayıtsız kalmadı. Mesele üzerine halkoyunun ilgisini çekmek için ellerinden geleni yapan yedeksubay öğretmenler, az zamanda, köylü eğitimini kentli aydınların gereken önemle üzerine eğildikleri bir dâva haline getirmeğe muvaffak oldular.
*
Türk toplumu gibi, demokratik ifade serbestliğine tamamiyle kavuşamamış toplumlarda, herhangi bir ödevi meslek olarak benimseyenler, çoğu zaman, o ödevi gereği gibi yapabilmelerine engel olan şartları olağan saymağa veya bu şartlara şikâyetsiz katlanmağa eğilimlidirler. Yedek subay öğretmenlerin köydeki ödevi ise, sürekli bir meslek değil, geçici bir hizmetti; susmak, elverişsiz şartlara sessizce katlanmak için sebep görmüyorlardı. Üstelik, büyük merkezlerde, son yılların demokrasi mücadelesini yakından izlemek, hattâ zaman zaman bu mücadeleye katılmak suretiyle, şikâyet ve hak iddialarını yüksek sesle ve etkili bir eşkilde belirtmek yollarını öğrenmiş, bu alışkanlığı edinmişlerdi.
Onların açık sözlülüğünün, dertlerini ve karşılaştıkları güçlük, engel ve ihtiyaçları serbestçe dile getirişlerinin, halk sesine kulak veren bir idareyi ne kadar süratle gerekli tedbirleri almağa yönelttiğini, Millî Eğitim Bakanı Prof. Turhan Feyzioğlu'nun dün, bir soru önergesine cevap olarak Temsilciler Meclisinde yaptığı açıklamadan sevinerek öğrendik. Yedek subay öğretmenlerin bazı maddî ihtiyaçlarını karşılamak üzere de harekete geçildiği gazete haberlerinden anlaşılıyor.
*
Yedek subay öğretmenlerin açık sözlülüğünün, meselelerini halkoyuna benimsetmekte gösterdikleri başarının başka bir umut verici sonucu da «kardeş okullar» teşebbüsüdür.
«Kardeş okullar» fikrini ilk olarak, «Kim» Dergisine yazdığı bir yazı ile — daha önce, bu sütunda, derneklerin köy okullarına yardımı için yapılan bir teşebbüs vesilesi ile de bahsetmiş olduğumuz (x) — Nezih Neyzi ortaya attı. Bu yazı üzerine «Kim» Dergisinin açtığı kampanyaya derhal müsbet cevaplar gelmeğe başladı.
Şimdi Millî Eğitim Bakanlığa da «kardeş okullar» sistemini benimsemiş ve desteklemeğe karar vermiştir.
Bu sistem, kısaca şudur: Kentlerdeki ilkokullar, köy ilkokulları arasından kendilerine birer «kardeş» seçeceklerdir. Kentlerdeki ilkokulların öğrencileri, köylerdeki «kardeş» ilkokul öğrencilerinin okuma ve öğrenme imkânlarını arttırmağa, dünya görüşlerini genişletmeğe yardım edeceklerdir.
Bu amaçla, köy okullarına kitap, dergi, defter, kalem gibi ders araçları göndereceklerdir. Ayrıca, kentteki ve köydeki kardeş okulların öğrencileri birbirleriyle mektuplaşarak, şimdilik uzaktan uzağa da olsa, arkadaşlık kuracaklardır.
Bu arkadaşlık bağlarının, Türkiye'de, köylü ile kentliyi yakınlaştıracak, birbirlerini daha iyi tanıyıp anlar hale getirecek sağlam bir köprü teşkil etmesi beklenir. Köydeki çocuk, kentliyi, kendisine, şimdiye kadar olduğundan daha yakın bilerek büyüyecek, köyünde kendini daha az yalnız, gönüllerden daha az ırak hissedecek, çevresindeki meselelere daha geniş açıdan bakmayı öğrenecektir. Kentteki çocuksa, köylüsünün ve memleketinin dertlerini küçük yaşından itibaren öğrenmeğe, topluma karşı sorumluluk duygusu ilkokul sıralarında gelişmeğe başlamış bir aydın olarak yetişebilecektir.
Nitekim, dün Meclis kürsüsünde Sayın Turhan Feyzioğlu'nun belirttiği gibi, Millî Eğitim Bakanlığı da bu teşebbüsü «çocuklarda sosyal yardım, millî beraberlik, kadar beraberliği ruhunu uyandırmak bakımından» desteklenmeğe değer bulmuştur.
Bakanlık, bu kampanyanın desteklenmesi için teşkilâta yolladığı genelgede, kentli okul öğrencilerine, köy okulları ile kardeşlik kurmanın, zorla değil, telkin yoluyla, kendiliklerinden bağlanacakları bir fikir olarak benimsetilmesini salık vermıştır.
«Kardeş okullar» kampanyasının değeri, halkın ve çocukların kendi içlerinden gelen bir hareket oluşudur. Bu bakımdan, Millî Eğitim Bakanlığının, kampanyaya destek olurken, bu hususta öğrencilere herhangi bir mecburiyet yüklemekten kaçınması, çok yerinde bir davranıştır.
«Kardeş okullar» tesebbüsü, her şeyi, her derdimizin çaresini, sadece devletten bekleme alışkanlığından yeni yetişenleri olsun kurtarma yolunda atılmış ileri bir adımdır.
Bu gibi teşebbüsler çoğalıp tutundukça, kısaca halkın kendi kendini idaresi demek olan demokrasi de, yurdumuzda, daha verimli bir ortama kavuşacaktır.
Dileriz ki, yedeksubay öğretmenlerin, karşılaştıkları meseleleri halkoyuna benimsetmek suretiyle köylü eğitimi dâvası üzerine çektikleri ilgiden, yalnız yedeksubay öğretmenler ve onların öğrencileri değil, 10 yıldır kaderleri ile başbaşa bırakılmış olan, çok ağır şartlar altında şerefli ödevlerini yapmağa çalışan bütün fedakâr köy öğretmenleri ve bütün köylü çocukları yararlanabilsinler!
(X) «Ulus» — 28 Aralık 1960
BÜLENT ECEVİT
Yedeksubay öğretmenler ve "Kardeş okullar,,
Meseleleri en iyi çözme, güçlükleri en çabuk yenme yolunun açıklık olduğuna, dertleri, şikâyetleri, hak taleplerini, çekinmeden, yüksek sesle söyliyerek halkoyunun ilgisini çekmek olduğuna, yedeksubay öğretmenlerin durumu belirli bir örnektir.
Çoğu zaman, halkın sağduyusu, şikâyetlerin, itirazların haklısını haksızından kolaylıkla ayırd edebilir.
Nitekim, doğrudan doğruya, yedeksubaylara köyde öğretmenlik yaptırma sistemine karşı yükselen ilk şikâyet ve itirazlar, halkoyunda hemen hiç yankı uyandırmamış, hattâ soğuk karşılanmıştı. Belliydi ki şikâyetler, köye gitmeyi gözlerinde fazlasiyle büyülten bazı kendi gençlerin yersiz çekingenliğinden ileri geliyordu.
Bu çekingenliğin yersizliğini, köyelre yerleşip çalışmağa başladıktan kısa bir süre sonra, gençler de anlamağa başladılar. Yüklendikleri ödevin şerefi ve zevki, en ağır maddî şartlara katlanabilecek gücü bulmalarına yetiyordu.
Fakat ödevlerini yaparken ciddî bazı engel ve ihtiyaçlarla karşılaşıyorlardı. Bunları kendi başlarına yenemezlerdi. Doğrudan doğruya sisteme itiraz edildiği vakit hiç yankı vermeyen halkoyu, köylere giden öğretmenlerin, karşılaştıkları ciddî engel ve ihtiyaçları açık sözlülükle dile getirmeleri üzerine kayıtsız kalmadı. Mesele üzerine halkoyunun ilgisini çekmek için ellerinden geleni yapan yedeksubay öğretmenler, az zamanda, köylü eğitimini kentli aydınların gereken önemle üzerine eğildikleri bir dâva haline getirmeğe muvaffak oldular.
*
Türk toplumu gibi, demokratik ifade serbestliğine tamamiyle kavuşamamış toplumlarda, herhangi bir ödevi meslek olarak benimseyenler, çoğu zaman, o ödevi gereği gibi yapabilmelerine engel olan şartları olağan saymağa veya bu şartlara şikâyetsiz katlanmağa eğilimlidirler. Yedek subay öğretmenlerin köydeki ödevi ise, sürekli bir meslek değil, geçici bir hizmetti; susmak, elverişsiz şartlara sessizce katlanmak için sebep görmüyorlardı. Üstelik, büyük merkezlerde, son yılların demokrasi mücadelesini yakından izlemek, hattâ zaman zaman bu mücadeleye katılmak suretiyle, şikâyet ve hak iddialarını yüksek sesle ve etkili bir eşkilde belirtmek yollarını öğrenmiş, bu alışkanlığı edinmişlerdi.
Onların açık sözlülüğünün, dertlerini ve karşılaştıkları güçlük, engel ve ihtiyaçları serbestçe dile getirişlerinin, halk sesine kulak veren bir idareyi ne kadar süratle gerekli tedbirleri almağa yönelttiğini, Millî Eğitim Bakanı Prof. Turhan Feyzioğlu'nun dün, bir soru önergesine cevap olarak Temsilciler Meclisinde yaptığı açıklamadan sevinerek öğrendik. Yedek subay öğretmenlerin bazı maddî ihtiyaçlarını karşılamak üzere de harekete geçildiği gazete haberlerinden anlaşılıyor.
*
Yedek subay öğretmenlerin açık sözlülüğünün, meselelerini halkoyuna benimsetmekte gösterdikleri başarının başka bir umut verici sonucu da «kardeş okullar» teşebbüsüdür.
«Kardeş okullar» fikrini ilk olarak, «Kim» Dergisine yazdığı bir yazı ile — daha önce, bu sütunda, derneklerin köy okullarına yardımı için yapılan bir teşebbüs vesilesi ile de bahsetmiş olduğumuz (x) — Nezih Neyzi ortaya attı. Bu yazı üzerine «Kim» Dergisinin açtığı kampanyaya derhal müsbet cevaplar gelmeğe başladı.
Şimdi Millî Eğitim Bakanlığa da «kardeş okullar» sistemini benimsemiş ve desteklemeğe karar vermiştir.
Bu sistem, kısaca şudur: Kentlerdeki ilkokullar, köy ilkokulları arasından kendilerine birer «kardeş» seçeceklerdir. Kentlerdeki ilkokulların öğrencileri, köylerdeki «kardeş» ilkokul öğrencilerinin okuma ve öğrenme imkânlarını arttırmağa, dünya görüşlerini genişletmeğe yardım edeceklerdir.
Bu amaçla, köy okullarına kitap, dergi, defter, kalem gibi ders araçları göndereceklerdir. Ayrıca, kentteki ve köydeki kardeş okulların öğrencileri birbirleriyle mektuplaşarak, şimdilik uzaktan uzağa da olsa, arkadaşlık kuracaklardır.
Bu arkadaşlık bağlarının, Türkiye'de, köylü ile kentliyi yakınlaştıracak, birbirlerini daha iyi tanıyıp anlar hale getirecek sağlam bir köprü teşkil etmesi beklenir. Köydeki çocuk, kentliyi, kendisine, şimdiye kadar olduğundan daha yakın bilerek büyüyecek, köyünde kendini daha az yalnız, gönüllerden daha az ırak hissedecek, çevresindeki meselelere daha geniş açıdan bakmayı öğrenecektir. Kentteki çocuksa, köylüsünün ve memleketinin dertlerini küçük yaşından itibaren öğrenmeğe, topluma karşı sorumluluk duygusu ilkokul sıralarında gelişmeğe başlamış bir aydın olarak yetişebilecektir.
Nitekim, dün Meclis kürsüsünde Sayın Turhan Feyzioğlu'nun belirttiği gibi, Millî Eğitim Bakanlığı da bu teşebbüsü «çocuklarda sosyal yardım, millî beraberlik, kadar beraberliği ruhunu uyandırmak bakımından» desteklenmeğe değer bulmuştur.
Bakanlık, bu kampanyanın desteklenmesi için teşkilâta yolladığı genelgede, kentli okul öğrencilerine, köy okulları ile kardeşlik kurmanın, zorla değil, telkin yoluyla, kendiliklerinden bağlanacakları bir fikir olarak benimsetilmesini salık vermıştır.
«Kardeş okullar» kampanyasının değeri, halkın ve çocukların kendi içlerinden gelen bir hareket oluşudur. Bu bakımdan, Millî Eğitim Bakanlığının, kampanyaya destek olurken, bu hususta öğrencilere herhangi bir mecburiyet yüklemekten kaçınması, çok yerinde bir davranıştır.
«Kardeş okullar» tesebbüsü, her şeyi, her derdimizin çaresini, sadece devletten bekleme alışkanlığından yeni yetişenleri olsun kurtarma yolunda atılmış ileri bir adımdır.
Bu gibi teşebbüsler çoğalıp tutundukça, kısaca halkın kendi kendini idaresi demek olan demokrasi de, yurdumuzda, daha verimli bir ortama kavuşacaktır.
Dileriz ki, yedeksubay öğretmenlerin, karşılaştıkları meseleleri halkoyuna benimsetmek suretiyle köylü eğitimi dâvası üzerine çektikleri ilgiden, yalnız yedeksubay öğretmenler ve onların öğrencileri değil, 10 yıldır kaderleri ile başbaşa bırakılmış olan, çok ağır şartlar altında şerefli ödevlerini yapmağa çalışan bütün fedakâr köy öğretmenleri ve bütün köylü çocukları yararlanabilsinler!
(X) «Ulus» — 28 Aralık 1960
Koleksiyon
Alıntı
“Yedeksubay Öğretmenler ve "Kardeş Okullar",” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 6 Ekim 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1394 ulaşıldı.