Liderlerin Sorumluluğu
Başlık:
Liderlerin Sorumluluğu
Kaynak:
Ulus, "Günaydın" s. 1
Tarih:
1961-11-21
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi, "Günaydın Yazı Dizisi 1960-61"
Metin:
GÜNAYDIN
BÜLENT ECEVİT
Liderlerin sorumluluğu
Daha birbuçuk yıl önceye kadar yıkılmasına âlet oldukları demokrasinin şimdi yeniden kurulmasiyle ortaya çıkan bazı kabadayılık heveslileri, demokrasiyi soysuzlaştırmak için gene ellerinden geleni yapmağa başladılar.
Hürriyet şehidi Turhan Emeksizin vurulduğu yeri kirletmeğe kalkışacak kadar hürriyete saygısız, hürriyete liyakatsiz bu adamlar, şimdi, kendilerine rağmen kazanılmış hürriyeti alabildiğine istismar etmektedirler.
28 Nisan 1960 öncesinde kaldıkları noktadan başlayarak tehditler savurmakta, tecavüz etmekte, yol kesmektedirler.
Tuttukları parti iktidara gelmediği halde davranışları bu... Bir de kazara partileri iktidara gelecek olsa idi, belli ki bu memlekete, düşmanın yapamayacağı kötülükleri yapmayı göze alacaklardı.
Fakat eski efendileri, iktidarın bütün imkânları ile, devletin bütün kuvvetleri ile onları korur ve teşvik ederken bile, bu adamlar, kabadayılıklarını söktürememişlerdi. Hâlâ neye güvenmektedirler?..
10 yılın ağır baskısından, zûlmünden kurtulmuş insanlardan pek küçük bir kısmının birkaç yerdeki duygu boşanmalarını, yıkılan zûlüm idaresinin özlemcileri birbuçuk yıl dillerine dolamışlardır. Fakat kendilerinin seçim öncesi ve seçim sonrası şu birkaç gün içindeki taşkınlık ve saldırganlıkları yanında, o olaylar şimdiden pek sönük kalmıştır.
Durumun asıl üzücü yönü şudur: Bu kendini bilmezlerin büyük kısmının bağlı bulunduğu parti hâlâ susmaktadır. O partinin liderleri, yöneticileri, bütün bu taşkınlıkların, bu çirkin tecavüzlerin karşısında seslerini bile çıkarmaktadırlar.
Oysa, hatırlardadır, daha ihtilâl olur olmaz, Cumhuriyet Halk Partisi'nin yöneticileri, bütün teşkilâta üstüste genelgeler yollamış, en küçük bir taşkınlık yapılmaması, karşı partiden yurttaşların kalbi kırılmaması için, bütün Cumhuriyet Halk Partilileri defalarca uyarmışlardı. 15 Ekim seçiminden birgün önce de, C.H.P. Genel Başkanı İnönü, bütün teşkilâta bir genelge yollayarak, seçimleri Cumhuriyet Halk Partisi kazandığı takdirde, karşıdakilere nisbet verir yolda taşkınlık ve kutlamaları yasak etmişti.
Şimdi, en çok oy almış olmanın da değil, ancak Cumhuriyet Halk Partisi'nden sonra en çok oy alabilmiş olmanın verdiği bir şımarıklık ve cür'etkârlıkla, hem Cumhuriyet Halk Partililere meydan okumağa hem de hürriyet şehitlerinin aziz hatırasını kirletmeğe kalkışan bu hürriyet ve insanlık düşmanlarına karşı, kendi partilerinin yöneticileri, liderleri neden susmaktadırlar?.. Sözlerini geçiremiyeceklerse liderlikleri nerede kalmıştır?.. Böyle davranışların kimseye kuvvet sağlıyamayacağını yakın tarihten de mi anlıyamamışlardır?
Demokrasinin yaşaması, huzurun kurulması için partiler ve partililer arasında karşılıklı saygının, medenî münasebetlerin, hattâ yerine göre el ele çalışmanın, kaçınılmaz zaruret olduğunu, nisbî temsile göre yapılan son seçimler, bir matematik kesinlikle ortaya koymuştur.
Bu zarurete uyma yolunda Cumhuriyet Halk Partisi ve Cumhuriyet Halk Partililer ellerinden geleni yapmaktadırlar. Her yerde efendiliğini, nezaketin, insanlığın örneklerini vermekte, sabrın, tahammülün azamisini göstermektedirler. Fakat bir takım küstahların, şımarıkların, zorbalık heveslilerinin, hürriyeti de demokrasiyi de ulusal birliği de bir rakı masasında kadeh kırma kolaylığı ile parçalayıp dağıtmayı göze alabilen bir takım sorumsuzların, taşkınlığı, şirretliği karşısında bu sabır ve tahammül de tükenebilir. Cumhuriyet Halk Partililerin ve, partili partisiz bütün hürriyet aşığı Atatürkçülerin yıllardır çelikleşmiş sinirlerinin kopacağı noktaya da gelinebilir.
O noktaya gelinmeden bu had bilmezlere kendi partileri içinde hadleri bildirilmelidir!
Eğer buna kendi parti yöneticilerinin gücü yetmiyorsa, kimlerin gücü yeteceği 1960 yılının 28 - 29 Nisan'ından, 5 Mayıs'ından bellidir.
BÜLENT ECEVİT
Liderlerin sorumluluğu
Daha birbuçuk yıl önceye kadar yıkılmasına âlet oldukları demokrasinin şimdi yeniden kurulmasiyle ortaya çıkan bazı kabadayılık heveslileri, demokrasiyi soysuzlaştırmak için gene ellerinden geleni yapmağa başladılar.
Hürriyet şehidi Turhan Emeksizin vurulduğu yeri kirletmeğe kalkışacak kadar hürriyete saygısız, hürriyete liyakatsiz bu adamlar, şimdi, kendilerine rağmen kazanılmış hürriyeti alabildiğine istismar etmektedirler.
28 Nisan 1960 öncesinde kaldıkları noktadan başlayarak tehditler savurmakta, tecavüz etmekte, yol kesmektedirler.
Tuttukları parti iktidara gelmediği halde davranışları bu... Bir de kazara partileri iktidara gelecek olsa idi, belli ki bu memlekete, düşmanın yapamayacağı kötülükleri yapmayı göze alacaklardı.
Fakat eski efendileri, iktidarın bütün imkânları ile, devletin bütün kuvvetleri ile onları korur ve teşvik ederken bile, bu adamlar, kabadayılıklarını söktürememişlerdi. Hâlâ neye güvenmektedirler?..
10 yılın ağır baskısından, zûlmünden kurtulmuş insanlardan pek küçük bir kısmının birkaç yerdeki duygu boşanmalarını, yıkılan zûlüm idaresinin özlemcileri birbuçuk yıl dillerine dolamışlardır. Fakat kendilerinin seçim öncesi ve seçim sonrası şu birkaç gün içindeki taşkınlık ve saldırganlıkları yanında, o olaylar şimdiden pek sönük kalmıştır.
Durumun asıl üzücü yönü şudur: Bu kendini bilmezlerin büyük kısmının bağlı bulunduğu parti hâlâ susmaktadır. O partinin liderleri, yöneticileri, bütün bu taşkınlıkların, bu çirkin tecavüzlerin karşısında seslerini bile çıkarmaktadırlar.
Oysa, hatırlardadır, daha ihtilâl olur olmaz, Cumhuriyet Halk Partisi'nin yöneticileri, bütün teşkilâta üstüste genelgeler yollamış, en küçük bir taşkınlık yapılmaması, karşı partiden yurttaşların kalbi kırılmaması için, bütün Cumhuriyet Halk Partilileri defalarca uyarmışlardı. 15 Ekim seçiminden birgün önce de, C.H.P. Genel Başkanı İnönü, bütün teşkilâta bir genelge yollayarak, seçimleri Cumhuriyet Halk Partisi kazandığı takdirde, karşıdakilere nisbet verir yolda taşkınlık ve kutlamaları yasak etmişti.
Şimdi, en çok oy almış olmanın da değil, ancak Cumhuriyet Halk Partisi'nden sonra en çok oy alabilmiş olmanın verdiği bir şımarıklık ve cür'etkârlıkla, hem Cumhuriyet Halk Partililere meydan okumağa hem de hürriyet şehitlerinin aziz hatırasını kirletmeğe kalkışan bu hürriyet ve insanlık düşmanlarına karşı, kendi partilerinin yöneticileri, liderleri neden susmaktadırlar?.. Sözlerini geçiremiyeceklerse liderlikleri nerede kalmıştır?.. Böyle davranışların kimseye kuvvet sağlıyamayacağını yakın tarihten de mi anlıyamamışlardır?
Demokrasinin yaşaması, huzurun kurulması için partiler ve partililer arasında karşılıklı saygının, medenî münasebetlerin, hattâ yerine göre el ele çalışmanın, kaçınılmaz zaruret olduğunu, nisbî temsile göre yapılan son seçimler, bir matematik kesinlikle ortaya koymuştur.
Bu zarurete uyma yolunda Cumhuriyet Halk Partisi ve Cumhuriyet Halk Partililer ellerinden geleni yapmaktadırlar. Her yerde efendiliğini, nezaketin, insanlığın örneklerini vermekte, sabrın, tahammülün azamisini göstermektedirler. Fakat bir takım küstahların, şımarıkların, zorbalık heveslilerinin, hürriyeti de demokrasiyi de ulusal birliği de bir rakı masasında kadeh kırma kolaylığı ile parçalayıp dağıtmayı göze alabilen bir takım sorumsuzların, taşkınlığı, şirretliği karşısında bu sabır ve tahammül de tükenebilir. Cumhuriyet Halk Partililerin ve, partili partisiz bütün hürriyet aşığı Atatürkçülerin yıllardır çelikleşmiş sinirlerinin kopacağı noktaya da gelinebilir.
O noktaya gelinmeden bu had bilmezlere kendi partileri içinde hadleri bildirilmelidir!
Eğer buna kendi parti yöneticilerinin gücü yetmiyorsa, kimlerin gücü yeteceği 1960 yılının 28 - 29 Nisan'ından, 5 Mayıs'ından bellidir.
Koleksiyon
Alıntı
“Liderlerin Sorumluluğu,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1393 ulaşıldı.