"Beraber Yaşayacağız"
Başlık:
"Beraber Yaşayacağız"
Kaynak:
Ulus, "Günaydın" s. 1
Tarih:
1961-10-19
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi, "Günaydın Yazı Dizisi 1960-61"
Metin:
GÜNAYDIN
BÜLENT ECEVİT
"Beraber yaşayacağız"
16 yıllık demokrasi denemesinde, seçimlerden, bir tarafın kesin zaferle, öbür tarafın kesin yenilgiyle çıkmasına alışmış Türk halkı için, 15 Ekim 1961 seçimlerinin sonuçları bir hayli şaşırtıcı olsa gerektir. Ortada ne seçimi bütün bütün kazanan ne seçimde bütün bütün yenilen vardır. İktidarın da muhalefetin de nerede başlayıp nerede bittiği belirsizdir.
Fakat bu durumdan doğan şaşkınlığın, kısa zamanda, yerini huzura bırakması; geceyle gündüz kadar, akla kara kadar ayrı ve bağdaşmaz sanılanların yakınlaşıp kaynaşması; ve dinmez sanılan kinlerin, yatışmaz sanılan düşmanlıkların bu kaynaşmada eriyip gitmesi beklenebilir.
Aslında ortada nisbî temsil ölçüleriyle, şaşılacak bir durum da yoktur.
İsmet İnönü, daha 27 Ağustos günü, Cumhuriyet Halk Partisi Kurultayında söylemişti:
«Nisbî temsilin yürüdüğü bir memlekette, muhtelif siyasi partilerle beraber yaşıyacağız. Siyasi partiler demek, vatandaşın hemen hepsini kaplayan teşekküller demektir. Beraber yaşayacağız... Iktidarda olursak, muhalefette olursak; barışta olursak. harbte olursak...»
İşte şimdi, «muhtelif siyası partiler» olarak. «vatandaşın hemen hepsini kaplayan teşekküller» olarak, beraber yaşamayı mutlaka öğrenmemiz gereken bir durumdayız.
Biribirimizi beğensek de beğenmesek de, hepimiz bir yurdun, bir ulusun insanlarıyız. Ne iktidarda daha üstün ne muhalefette daha aşağıyız... Partilerimiz ayrı olsa da devletimiz bir, kaderimiz birdir. Çok partili siyasal düzende de beraber yaşamaya, ayrı partilerden de olsak biribirimizi sevmeğe, ayrı düşünsek de gene biribirimizi düşünmeğe alışmalıyız.
Gerçi yılların yığdığı ağır iktisadî ve sosyal meselelere, ancak, programı, yönü belli olan bir güçlü partinin iktidarında kesin ve süratli çareler bulunabilirdi. Ama, hiç şüphe yok, siyasal hayatımızda huzurun, beraberliğin, dayanışmanın yeniden kurulması, o iktisadî ve sosyal meselelerin yeterli bir şekilde ele alınabilmesi için de şarttır.
Taraflardan birinin «husumet andı» içmesiyle başlayan çok partili hayatımız, Türk Ulusuna neredeyse hasım cephelere bölen bir durum yaratmıştır. Nisbî temsil usulüne göre yapılan ilk genel seçimlerin sonuçları, Türkiye'de, bu durumun ortadan kalkmasını kolaylaştırıcı bir ortam hazırlayabilir.
Şimdi, ister istemez bir koalisyon hükümeti kurulacaktır. Yani, hükümet kurmak için, Büyük Millet Meclisindeki partilerden ya hepsi ya üçü ya ikisi işbirliği yanacaklardır. Fakat önemli olan, koalisyonun nasıl ve hangi partiler arasında olacağı değildir. Önemli olan odur ki, herhangi bir parti kendini, ne ötekileri ezebilecek veya «intikam» almağa kalkışabilecek kadar güçlü, ne de ötekilere yardımcı olmaktan kaçınabilecek kadar güçsüz ve sorumsuz hissedebilecektir. Büyük Millet Meclisindeki üye sayısı ne olursa olsun, her parti, yasamada, denetlemede ve devlet yönetiminde kendine de bir sorumluluk payı düştüğünü bilmenin ağır başlılığı ile davranmağa, öbür partilere karşı düşmanlık duygularını yenmeğe mecbur olacak, öbür partilerle bir kader birliği duygusu içine girecektir.
Memlekete ne yolda hizmet etmek istediğini bilen bir siyasal teşekkül olarek, Cumhuriyet Halk Partisi, Seçim Beyannamesi ile verdiği sözleri yerine getirmesini mümkün kılacak bir durumda olmayı elbette tercih ederdi. Bu imkânın olmaması halinde, Cumhuriyet Halk Partisi için, iktidarın veya İktidar ortaklığının hiç bir çekiciliği yoktur.
Fakat hükümet kurulabilmesi için baş vurulacak tertibin içinde de dışında da yer alsa. Cumhuriyet Halk Partisi, vatandalşardan en çok oy aldığı ve Meclise en çok sayıda milletvekili ile geleceği anlaşılan en tercrübeli parti olarak, çok partili düzen içinde beraberliğin, ayrılık içinde işbirliğinin şartlarını, en başta kendi davranışı ile yerine getirmeyi ödev bilecektir. Cumhuriyet Halk Partisinin, seçim kampanyası süresince hiç bir tahrik karşısında aksamaksızın devam eden ağırbaşlı, itidalli davranışı. bu bakımdan açık bir teminattır.
BÜLENT ECEVİT
"Beraber yaşayacağız"
16 yıllık demokrasi denemesinde, seçimlerden, bir tarafın kesin zaferle, öbür tarafın kesin yenilgiyle çıkmasına alışmış Türk halkı için, 15 Ekim 1961 seçimlerinin sonuçları bir hayli şaşırtıcı olsa gerektir. Ortada ne seçimi bütün bütün kazanan ne seçimde bütün bütün yenilen vardır. İktidarın da muhalefetin de nerede başlayıp nerede bittiği belirsizdir.
Fakat bu durumdan doğan şaşkınlığın, kısa zamanda, yerini huzura bırakması; geceyle gündüz kadar, akla kara kadar ayrı ve bağdaşmaz sanılanların yakınlaşıp kaynaşması; ve dinmez sanılan kinlerin, yatışmaz sanılan düşmanlıkların bu kaynaşmada eriyip gitmesi beklenebilir.
Aslında ortada nisbî temsil ölçüleriyle, şaşılacak bir durum da yoktur.
İsmet İnönü, daha 27 Ağustos günü, Cumhuriyet Halk Partisi Kurultayında söylemişti:
«Nisbî temsilin yürüdüğü bir memlekette, muhtelif siyasi partilerle beraber yaşıyacağız. Siyasi partiler demek, vatandaşın hemen hepsini kaplayan teşekküller demektir. Beraber yaşayacağız... Iktidarda olursak, muhalefette olursak; barışta olursak. harbte olursak...»
İşte şimdi, «muhtelif siyası partiler» olarak. «vatandaşın hemen hepsini kaplayan teşekküller» olarak, beraber yaşamayı mutlaka öğrenmemiz gereken bir durumdayız.
Biribirimizi beğensek de beğenmesek de, hepimiz bir yurdun, bir ulusun insanlarıyız. Ne iktidarda daha üstün ne muhalefette daha aşağıyız... Partilerimiz ayrı olsa da devletimiz bir, kaderimiz birdir. Çok partili siyasal düzende de beraber yaşamaya, ayrı partilerden de olsak biribirimizi sevmeğe, ayrı düşünsek de gene biribirimizi düşünmeğe alışmalıyız.
Gerçi yılların yığdığı ağır iktisadî ve sosyal meselelere, ancak, programı, yönü belli olan bir güçlü partinin iktidarında kesin ve süratli çareler bulunabilirdi. Ama, hiç şüphe yok, siyasal hayatımızda huzurun, beraberliğin, dayanışmanın yeniden kurulması, o iktisadî ve sosyal meselelerin yeterli bir şekilde ele alınabilmesi için de şarttır.
Taraflardan birinin «husumet andı» içmesiyle başlayan çok partili hayatımız, Türk Ulusuna neredeyse hasım cephelere bölen bir durum yaratmıştır. Nisbî temsil usulüne göre yapılan ilk genel seçimlerin sonuçları, Türkiye'de, bu durumun ortadan kalkmasını kolaylaştırıcı bir ortam hazırlayabilir.
Şimdi, ister istemez bir koalisyon hükümeti kurulacaktır. Yani, hükümet kurmak için, Büyük Millet Meclisindeki partilerden ya hepsi ya üçü ya ikisi işbirliği yanacaklardır. Fakat önemli olan, koalisyonun nasıl ve hangi partiler arasında olacağı değildir. Önemli olan odur ki, herhangi bir parti kendini, ne ötekileri ezebilecek veya «intikam» almağa kalkışabilecek kadar güçlü, ne de ötekilere yardımcı olmaktan kaçınabilecek kadar güçsüz ve sorumsuz hissedebilecektir. Büyük Millet Meclisindeki üye sayısı ne olursa olsun, her parti, yasamada, denetlemede ve devlet yönetiminde kendine de bir sorumluluk payı düştüğünü bilmenin ağır başlılığı ile davranmağa, öbür partilere karşı düşmanlık duygularını yenmeğe mecbur olacak, öbür partilerle bir kader birliği duygusu içine girecektir.
Memlekete ne yolda hizmet etmek istediğini bilen bir siyasal teşekkül olarek, Cumhuriyet Halk Partisi, Seçim Beyannamesi ile verdiği sözleri yerine getirmesini mümkün kılacak bir durumda olmayı elbette tercih ederdi. Bu imkânın olmaması halinde, Cumhuriyet Halk Partisi için, iktidarın veya İktidar ortaklığının hiç bir çekiciliği yoktur.
Fakat hükümet kurulabilmesi için baş vurulacak tertibin içinde de dışında da yer alsa. Cumhuriyet Halk Partisi, vatandalşardan en çok oy aldığı ve Meclise en çok sayıda milletvekili ile geleceği anlaşılan en tercrübeli parti olarak, çok partili düzen içinde beraberliğin, ayrılık içinde işbirliğinin şartlarını, en başta kendi davranışı ile yerine getirmeyi ödev bilecektir. Cumhuriyet Halk Partisinin, seçim kampanyası süresince hiç bir tahrik karşısında aksamaksızın devam eden ağırbaşlı, itidalli davranışı. bu bakımdan açık bir teminattır.
Koleksiyon
Alıntı
“"Beraber Yaşayacağız",” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1388 ulaşıldı.