CHP'linin Ödevi
Başlık:
CHP'linin Ödevi
Kaynak:
Ulus, "Günaydın" ss. 1, 2
Tarih:
1961-03-27
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi, "Günaydın Yazı Dizisi 1960-61"
Metin:
GÜNAYDIN
BÜLENT ECEVİT
C.H.P. linin ödevi
Cumhuriyet Halk Partisi çok partili demokratik rejimi Türkiye'ye, yurttaşlar cephe cephe bölünüp de biribirlerine düşman kesilsinler diye getirmedi. Tersine, yurttaşlar cephe cephe bölünüp biribirlerine düşman kesilmeden de ayrı düşünebilsinler ,ayrı siyasal görüşlere bağlanabilsinler, iktidarları denetleyebilsin ve değiştirebilsinler diye getirdi. İnönü'nün 12 Temmuz Beyannamesi, bu anlayışı yurttaş bilincine ve yönetim kadrosuna yerleştirebilmek için atılmış bir büyük adımdı.
O gün bugündür Cumhuriyet Halk Partisinin davranışına, demokrasinin çığırından çıkarılarak, ulusal birliği parçalayıcı, kardeşi kardeşe kırdırıcı bir yola girmesini önleme kaygısı hâkim olmuştur.
Türk toprağını ve ulusunu parçalanmaktan kurtarma, bütünlüğe ve birliğe kavuşturma savaşı içinde doğmuş bir siyasal partiden zaten başka türlüsü beklenemezdi. C.H.P., yalnız ayrı düşünenlerin, siyasal görüşleri ayrılanların değil, Türkiye'de ayrı din ve mezhepten olanların, kendilerini ayrı ırklardan bilenlerin de ulusdaşlık duygusuna varabilmelerini, milliyetçi ve lâik Cumhuriyetin başlıca amaçlarından sayagelmiştir.
Fakat bütün partiler için aynı şey söylenemez. Örneğin Demokrat Parti, daha kuruluş yıllarında, saflarına adam toplama ve güçlenip yaşama imkânını, «husumet andı»nda aramıştır. Bir başkası, zamanın Millet Partisi «husumet andı»nı kendine bayrak yapan bir Demokrat Partiyi bile fazla yumuşak bularak, C.H.P. iktidarı ile D.P. arasında muvazza olduğunu ileri sürmüş; saflarına adam toplayabilmek için, D.P. ninkinden de ileri bir husumet dozunun çekiciliğinden fayda ummuştur.
Demokrat Parti, iktidara geldikten sonra, iç sükûnetine kavuşup muhalefet yıllarında yarattığı husumeti ve ulusal birliğin parçalanması tehlikesini gidermeğe çalışacak yerde, husumeti, kardeş düşmanlığını büsbütün tahrik etmiştir. İktidarda başarısızlığı arttıkça, partili kütleyi kenetli halde tutabilmek için, bir yandan ona imtiyazlar, menfaatler sağlamak, bir yandan da onun kin ve husumet duygularını sürekli olarak besleyip körüklemek yoluna gitmiştir. Hem lâiklikten ayrılarak, Türkiye'de cemaat duygusunu yeniden canlandırmış, öylece din ve mezhep ayrılıklarının yeniden ulusal birliği parçalayıcı bir nitelik edinmesine yol açmış; hem de, devletin bütün propaganda araçlarından yararlanarak, parti ayrılığını, iki ulus arasındaki ayrılıktan daha kesin hale, din savaşlarının yapıldığı çağlardaki hale getirmeğe çalışmıştır. «Vatan cephesi» ile «ehlisalip cephesi» diye, ulusu iki cephe gibi göstermeğe kalkışmıştır. Bir «cephe»ye Anayasanın ve kanunların üstünde imtiyazlar tanırken, «öbür» cepheyi en basit insan haklarından yoksun bırakmıştır. Sonunda, kendi «cephe»sinin, yani «vatan cephesi»nin adamlarını, o «cephe» den olmayanlara, yani vatanı cephelere bölünmüş görmek istemeyenlere karşı silâhlandıracak kadar ileri gitmiştir. Bunun sonucu olarak da karşısında, bu vatanın bütünlüğünü korumakla ödevli kuvvetin silâhlarını bulmuştur.
Şimdi Demokrat Parti kapanmıştır. Fakat varlığının ve gücünün başlıca dayanağı olarak yarattığı husumet, yıllarca körüklediği kin ve husumet yaşamaktadır.
Demokrat Parti kapandıktan sonra onun oylarını tevarüs etmek isteyenler, onun ruhlarda körüklediği bu kin ve husumeti de tevarüs etmektedirler.
Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi, Demokrat Parti oylarını kendine çekebilmek için sözde kurnazca bir buluş olarak, Demokrat Partili husumetinin ilk tahrik edildiği yılların arşivlerine dönmekte, ve, daima olduğu gibi yüzü geriye dönük, o geçmiş yılların husumet tahrik edici haberlerini seçip, üstüne baharat ekleyerek, taze bir yemek gibi, her sabah, eski Demokrat Partili gazetecilere çıkarttığı gazetesinde, eski Demokrat Partililere sunmaktadır.
Eski Demokrat Partililerin doğrudan doğruya sözcülüğünü yapmak iddiasında olan, ve Demokrat Parti oyları için bazı partiler arasında girişilen rekabette fiyat arttırıcılığı görevini üzerine almış görünen bir İstanbul gazetesi ise, bunları her sabah kendi sütunlarına sadakatle aktarmaktadır.
Demokrat Parti oylarına sahip çıkmak gibi yüksek bir prensibe dayanan bazı yeni «prensip »partileri de, bu oyları kendilerine çekebilmek için, Cumhuriyet Halk Partisine ve Cumhuriyet Halk Partililere karşı husumet tahriki yarışında kimseden geri kalmamağa çalışmaktadırlar.
Eğer kin ve husumet uygar ve olgun insanlar için bir hak olsa idi, geride bıraktığımız 10 yılın baskı ve zulmünden, eşitsizlik ve adaletsizliğinden sonra, kimse bu hakka Cumhuriyet Halk Partililer kadar sahip olamazdı. Fakat hem geçen 10 yılda en çok ıstırap çekenler Cumhuriyet Halk Partililerdi, hem de bugün 10 yıllık o ıstırap devresinden sonra kin ve husumete maruz bırakılmak istenenler Cumhuriyet Halk Partililerdir.
Eğer Cumhuriyet Halk Partisi, kin ve husumet duygularının barınabileceği bir ocak olsa idi, eğer Cumhuriyet Halk Partisi, saflarını sağlam tutabilmek için kin ve husumet gibi uygar insanlara yaraşmayan aşağılık duyguları tahrik etmeğe ihtiyaç duyacak kadar ilkeden ve ülküden yoksun, yurt ve ulus sevgisinden uzak bir parti olsa idi, İhtilal sonrasının en çetin memleket meselesi olarak, bugün, Cumhuriyet Halk Partisi saflarından 10 yıllık ıstırabın, mağdurluğun biriktirmiş olacağı kin ve husumeti yatıştırmak gibi bir meseleyle karşılaşılmış olurdu. Oysa bugün böyle bir mesele yoktur. Tersine, bugün, İhtilal sonrasının en çetin meselesi, ihtilâlle uğradıkları bütün mağdurluk, zulm etme haklarının ve yolsuzluk imkânlarının sona erdirilmesinden ibaret bulunan bazı eski Demokrat Partilileri, kin ve husumet duygularının kölesi olmaktan; daha doğrusu, onları, kin ve husumet duygularının ağı içinde kolayca ve topluca avlayıp oylarına sahip çıkmağa kalkışan ilkesiz ve ülküsüz politika fırsatçılarının ellerinden, tahriklerinden, kin ve husumet körükleyiciliğinden kurtarmaktır.
Bu durumda, başlıca kuruluş sebeplerinden biri Türkiye'nin ve Türk ulusunun birliğini, bütünlüğünü sağlamak ve korumak olan Cumhuriyet Halk Partisi için, 10 yılın isyan ettirici ıstırabından, mağdurluğundan sonra, kin ve husumet duygusu bir hak haline gelmek şöyle dursun, kin ve husumet duygusunun ağına düşürülenleri bu ağdan, yıllardır kin ve husumet ağusuyla beslenenleri, insanlık erdemlerini çürütücü, ulusal birliği çözücü bu ağudan kurtarmağa çalışmak, Cumhuriyet Halk Partisinin başlıca ödevi haline gelmektedir.
1 Nisan'dan itibaren başlıyacak siyasal faaliyet, Cumhuriyet Halk Partililer için, her şeyden önce, 16 yıldır kendilerine düşman gözüyle bakmağa alıştırılmış yurttaşlarına, 16 yıldır kin ve husumetle zehirlenenlere, insanlar arasında kardeşliği, ulus içinde birliği, ayrı siyasal görüşler arasında karşılıklı saygıyı öğretme faaliyeti olacaktır.
Böyle bir ödev, böyle bir siyasal faaliyet, her Cumhuriyet Halk Partili için, geride bıraktığımız yılların gerektirdiğinden daha çok sabır, daha çok tahammül gerektirecektir.
Bu sabrın, bu tahammülün mükâfatı isterse iktidar olmasın! Bu sabrın, bu tahammülün sonunda, Türk demokrasisi esenliğe, Türk ulusu yeniden birliğe kavuşacaktır. Hürriyeti ve uluslarını sevenler için hangi mükâfat bundan daha değerli olabilir?
BÜLENT ECEVİT
C.H.P. linin ödevi
Cumhuriyet Halk Partisi çok partili demokratik rejimi Türkiye'ye, yurttaşlar cephe cephe bölünüp de biribirlerine düşman kesilsinler diye getirmedi. Tersine, yurttaşlar cephe cephe bölünüp biribirlerine düşman kesilmeden de ayrı düşünebilsinler ,ayrı siyasal görüşlere bağlanabilsinler, iktidarları denetleyebilsin ve değiştirebilsinler diye getirdi. İnönü'nün 12 Temmuz Beyannamesi, bu anlayışı yurttaş bilincine ve yönetim kadrosuna yerleştirebilmek için atılmış bir büyük adımdı.
O gün bugündür Cumhuriyet Halk Partisinin davranışına, demokrasinin çığırından çıkarılarak, ulusal birliği parçalayıcı, kardeşi kardeşe kırdırıcı bir yola girmesini önleme kaygısı hâkim olmuştur.
Türk toprağını ve ulusunu parçalanmaktan kurtarma, bütünlüğe ve birliğe kavuşturma savaşı içinde doğmuş bir siyasal partiden zaten başka türlüsü beklenemezdi. C.H.P., yalnız ayrı düşünenlerin, siyasal görüşleri ayrılanların değil, Türkiye'de ayrı din ve mezhepten olanların, kendilerini ayrı ırklardan bilenlerin de ulusdaşlık duygusuna varabilmelerini, milliyetçi ve lâik Cumhuriyetin başlıca amaçlarından sayagelmiştir.
Fakat bütün partiler için aynı şey söylenemez. Örneğin Demokrat Parti, daha kuruluş yıllarında, saflarına adam toplama ve güçlenip yaşama imkânını, «husumet andı»nda aramıştır. Bir başkası, zamanın Millet Partisi «husumet andı»nı kendine bayrak yapan bir Demokrat Partiyi bile fazla yumuşak bularak, C.H.P. iktidarı ile D.P. arasında muvazza olduğunu ileri sürmüş; saflarına adam toplayabilmek için, D.P. ninkinden de ileri bir husumet dozunun çekiciliğinden fayda ummuştur.
Demokrat Parti, iktidara geldikten sonra, iç sükûnetine kavuşup muhalefet yıllarında yarattığı husumeti ve ulusal birliğin parçalanması tehlikesini gidermeğe çalışacak yerde, husumeti, kardeş düşmanlığını büsbütün tahrik etmiştir. İktidarda başarısızlığı arttıkça, partili kütleyi kenetli halde tutabilmek için, bir yandan ona imtiyazlar, menfaatler sağlamak, bir yandan da onun kin ve husumet duygularını sürekli olarak besleyip körüklemek yoluna gitmiştir. Hem lâiklikten ayrılarak, Türkiye'de cemaat duygusunu yeniden canlandırmış, öylece din ve mezhep ayrılıklarının yeniden ulusal birliği parçalayıcı bir nitelik edinmesine yol açmış; hem de, devletin bütün propaganda araçlarından yararlanarak, parti ayrılığını, iki ulus arasındaki ayrılıktan daha kesin hale, din savaşlarının yapıldığı çağlardaki hale getirmeğe çalışmıştır. «Vatan cephesi» ile «ehlisalip cephesi» diye, ulusu iki cephe gibi göstermeğe kalkışmıştır. Bir «cephe»ye Anayasanın ve kanunların üstünde imtiyazlar tanırken, «öbür» cepheyi en basit insan haklarından yoksun bırakmıştır. Sonunda, kendi «cephe»sinin, yani «vatan cephesi»nin adamlarını, o «cephe» den olmayanlara, yani vatanı cephelere bölünmüş görmek istemeyenlere karşı silâhlandıracak kadar ileri gitmiştir. Bunun sonucu olarak da karşısında, bu vatanın bütünlüğünü korumakla ödevli kuvvetin silâhlarını bulmuştur.
Şimdi Demokrat Parti kapanmıştır. Fakat varlığının ve gücünün başlıca dayanağı olarak yarattığı husumet, yıllarca körüklediği kin ve husumet yaşamaktadır.
Demokrat Parti kapandıktan sonra onun oylarını tevarüs etmek isteyenler, onun ruhlarda körüklediği bu kin ve husumeti de tevarüs etmektedirler.
Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi, Demokrat Parti oylarını kendine çekebilmek için sözde kurnazca bir buluş olarak, Demokrat Partili husumetinin ilk tahrik edildiği yılların arşivlerine dönmekte, ve, daima olduğu gibi yüzü geriye dönük, o geçmiş yılların husumet tahrik edici haberlerini seçip, üstüne baharat ekleyerek, taze bir yemek gibi, her sabah, eski Demokrat Partili gazetecilere çıkarttığı gazetesinde, eski Demokrat Partililere sunmaktadır.
Eski Demokrat Partililerin doğrudan doğruya sözcülüğünü yapmak iddiasında olan, ve Demokrat Parti oyları için bazı partiler arasında girişilen rekabette fiyat arttırıcılığı görevini üzerine almış görünen bir İstanbul gazetesi ise, bunları her sabah kendi sütunlarına sadakatle aktarmaktadır.
Demokrat Parti oylarına sahip çıkmak gibi yüksek bir prensibe dayanan bazı yeni «prensip »partileri de, bu oyları kendilerine çekebilmek için, Cumhuriyet Halk Partisine ve Cumhuriyet Halk Partililere karşı husumet tahriki yarışında kimseden geri kalmamağa çalışmaktadırlar.
Eğer kin ve husumet uygar ve olgun insanlar için bir hak olsa idi, geride bıraktığımız 10 yılın baskı ve zulmünden, eşitsizlik ve adaletsizliğinden sonra, kimse bu hakka Cumhuriyet Halk Partililer kadar sahip olamazdı. Fakat hem geçen 10 yılda en çok ıstırap çekenler Cumhuriyet Halk Partililerdi, hem de bugün 10 yıllık o ıstırap devresinden sonra kin ve husumete maruz bırakılmak istenenler Cumhuriyet Halk Partililerdir.
Eğer Cumhuriyet Halk Partisi, kin ve husumet duygularının barınabileceği bir ocak olsa idi, eğer Cumhuriyet Halk Partisi, saflarını sağlam tutabilmek için kin ve husumet gibi uygar insanlara yaraşmayan aşağılık duyguları tahrik etmeğe ihtiyaç duyacak kadar ilkeden ve ülküden yoksun, yurt ve ulus sevgisinden uzak bir parti olsa idi, İhtilal sonrasının en çetin memleket meselesi olarak, bugün, Cumhuriyet Halk Partisi saflarından 10 yıllık ıstırabın, mağdurluğun biriktirmiş olacağı kin ve husumeti yatıştırmak gibi bir meseleyle karşılaşılmış olurdu. Oysa bugün böyle bir mesele yoktur. Tersine, bugün, İhtilal sonrasının en çetin meselesi, ihtilâlle uğradıkları bütün mağdurluk, zulm etme haklarının ve yolsuzluk imkânlarının sona erdirilmesinden ibaret bulunan bazı eski Demokrat Partilileri, kin ve husumet duygularının kölesi olmaktan; daha doğrusu, onları, kin ve husumet duygularının ağı içinde kolayca ve topluca avlayıp oylarına sahip çıkmağa kalkışan ilkesiz ve ülküsüz politika fırsatçılarının ellerinden, tahriklerinden, kin ve husumet körükleyiciliğinden kurtarmaktır.
Bu durumda, başlıca kuruluş sebeplerinden biri Türkiye'nin ve Türk ulusunun birliğini, bütünlüğünü sağlamak ve korumak olan Cumhuriyet Halk Partisi için, 10 yılın isyan ettirici ıstırabından, mağdurluğundan sonra, kin ve husumet duygusu bir hak haline gelmek şöyle dursun, kin ve husumet duygusunun ağına düşürülenleri bu ağdan, yıllardır kin ve husumet ağusuyla beslenenleri, insanlık erdemlerini çürütücü, ulusal birliği çözücü bu ağudan kurtarmağa çalışmak, Cumhuriyet Halk Partisinin başlıca ödevi haline gelmektedir.
1 Nisan'dan itibaren başlıyacak siyasal faaliyet, Cumhuriyet Halk Partililer için, her şeyden önce, 16 yıldır kendilerine düşman gözüyle bakmağa alıştırılmış yurttaşlarına, 16 yıldır kin ve husumetle zehirlenenlere, insanlar arasında kardeşliği, ulus içinde birliği, ayrı siyasal görüşler arasında karşılıklı saygıyı öğretme faaliyeti olacaktır.
Böyle bir ödev, böyle bir siyasal faaliyet, her Cumhuriyet Halk Partili için, geride bıraktığımız yılların gerektirdiğinden daha çok sabır, daha çok tahammül gerektirecektir.
Bu sabrın, bu tahammülün mükâfatı isterse iktidar olmasın! Bu sabrın, bu tahammülün sonunda, Türk demokrasisi esenliğe, Türk ulusu yeniden birliğe kavuşacaktır. Hürriyeti ve uluslarını sevenler için hangi mükâfat bundan daha değerli olabilir?
Koleksiyon
Alıntı
“CHP'linin Ödevi,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1361 ulaşıldı.