Erginleşen Demokrasi
Başlık:
Erginleşen Demokrasi
Kaynak:
Ulus, "Günaydın" ss. 1, 2
Tarih:
1961-03-21
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi, "Günaydın Yazı Dizisi 1960-61"
Metin:
GÜNAYDIN
BÜLENT ECEVİT
Erginleşen Demokrasi
1957 - 60 arasında bir gün, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Bütçe Encümeninde Millî Savunma Bakanlığı bütçesi görüşülürken, Cumhuriyet Halk Partili Milletvekillerinden biri, subaylara oy hakkı tanınması gerektiğini belirtmişti. Demokrat Partili bir milletvekili oturduğu yerden,
— Allah göstermesin!
diye haykırdı.
Kendi iktidarları sırasında gerçi Allah onlara subayların oy kullandığını göstermedi ama, oy kullanma hakkı esirgenmekle, uyanık bir yurttaş topluluğunu memleket meselelerinden uzak memleketin kaderiyle ilgisiz tutmanın mümkün olmayacağını pek ağır bir dersle gösterdi.
Temsilciler Meclisi, oy kullanma hakkını, subay ve astsubaylarla jandarma subay ve astsubaylarını ve polisleri de kapsıyacak şekilde genişletmekle, Türk demokrasisinin bir eksiğini daha gidermiş olmaktadır.
Demokrasiyi sınırlamak, yersiz bir ürkeklik olduğu gibi demokrasinin gereği gibi işlemesini, verimli olmasını da engelliyicidir. Denize giren insanın üşümekten ürküp omuzlarını ve başını suya sokmak istemeyişi gibi yanlış ve zararlı bir tedbirdir. Nasıl serin suda üşümekten kurtulmanın çaresi bütün bütün suya dalmaksa, demokrasinin sakıncalarını azaltmanın da çaresi, demokrasinin bütün isterlerine uymak, demokrasiye bütün bütün kendini bırakmaktır.
Türkiye'de subay, bir çok bakımlardan toplumun önünde giden, hem dışarda demokrasi âlemiyle hem içerde halk kütleleriyle en sıkı teması olan bir zümreye mensuptur. Oy hakkına sahip olmamak, onun, siyasal meseleler üzerinde düşünmesini. bazı kanılara varmasını, hattâ bu kanılarını kendi çevresinde belirtmesini önleyemezdi ve önleyememiştir. Siyasal inancını seçim günü oyu ile belli edememek, böyle uyanık bir zümreyi, siyasetle ilgilenmez hale gelmeğe değil, ancak, normal siyaset mekanizmasının dışında bir büyük siyasal kuvvet haline gelmeğe yöneltebilirdi. Nitekim öyle olmuştur. Şimdi, siyasal inançlarını, hoşnutsuzluk veya sempatisini, günü gelince oyu ile belirtme imkânına sahip olduğunu bilmenin vereceği huzur, subayı, görevi başında siyasal akımlara karşı gerektiği kadar korumağa yetecektir.
Polis ise, oy hakkına sahip kılınmakla, oy hakkının değerini artık kendi benliğinde duyacaktır. Daha şuurlu bir şekilde, o hakkın koruyucuları arasında yer alacaktır. Oy hakkının tadına varmış bir polisi, hiç bir iktidar, kolay kolay, demokratik hak ve hürriyetleri engelleyici bir kuvvet olarak kullanamıyacaktır.
Kısacası, artık Türk subayı da Türk polisi de, seçmen kütlesinin dışında değil, içinde yer alacaktır. Bu durum, Türk demokrasinin, toplumdaki bütün kuvvetleri bir tek siyasal mekanizma içinde kavramasını, öylece daha düzgün ve daha emniyetli işlemesini sağlıyacaktır.
Siyasal inançları ne olursa olsun, bir subayın da, bir polisin de, görevinde elbette tarafsız olması gerekir. Fakat her halde bir subayın, bir polisın, görevinde örneğin bir yargıçtan daha tarafsız olması beklenemez. Tarafsızlığın sembolü olan, hattâ onun için seçimlere nezaret etmekle görevlendirilen yargıca bile tanınmış oy kullanma hakkını, subaydan, polisten esirgemek pek yersiz bir çekingenlikti.
Bu çekingenliği yenmekle, Türk demokrasisi, erginliğinin yeni bir belirtisini vermiş olmaktadır.
BÜLENT ECEVİT
Erginleşen Demokrasi
1957 - 60 arasında bir gün, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Bütçe Encümeninde Millî Savunma Bakanlığı bütçesi görüşülürken, Cumhuriyet Halk Partili Milletvekillerinden biri, subaylara oy hakkı tanınması gerektiğini belirtmişti. Demokrat Partili bir milletvekili oturduğu yerden,
— Allah göstermesin!
diye haykırdı.
Kendi iktidarları sırasında gerçi Allah onlara subayların oy kullandığını göstermedi ama, oy kullanma hakkı esirgenmekle, uyanık bir yurttaş topluluğunu memleket meselelerinden uzak memleketin kaderiyle ilgisiz tutmanın mümkün olmayacağını pek ağır bir dersle gösterdi.
Temsilciler Meclisi, oy kullanma hakkını, subay ve astsubaylarla jandarma subay ve astsubaylarını ve polisleri de kapsıyacak şekilde genişletmekle, Türk demokrasisinin bir eksiğini daha gidermiş olmaktadır.
Demokrasiyi sınırlamak, yersiz bir ürkeklik olduğu gibi demokrasinin gereği gibi işlemesini, verimli olmasını da engelliyicidir. Denize giren insanın üşümekten ürküp omuzlarını ve başını suya sokmak istemeyişi gibi yanlış ve zararlı bir tedbirdir. Nasıl serin suda üşümekten kurtulmanın çaresi bütün bütün suya dalmaksa, demokrasinin sakıncalarını azaltmanın da çaresi, demokrasinin bütün isterlerine uymak, demokrasiye bütün bütün kendini bırakmaktır.
Türkiye'de subay, bir çok bakımlardan toplumun önünde giden, hem dışarda demokrasi âlemiyle hem içerde halk kütleleriyle en sıkı teması olan bir zümreye mensuptur. Oy hakkına sahip olmamak, onun, siyasal meseleler üzerinde düşünmesini. bazı kanılara varmasını, hattâ bu kanılarını kendi çevresinde belirtmesini önleyemezdi ve önleyememiştir. Siyasal inancını seçim günü oyu ile belli edememek, böyle uyanık bir zümreyi, siyasetle ilgilenmez hale gelmeğe değil, ancak, normal siyaset mekanizmasının dışında bir büyük siyasal kuvvet haline gelmeğe yöneltebilirdi. Nitekim öyle olmuştur. Şimdi, siyasal inançlarını, hoşnutsuzluk veya sempatisini, günü gelince oyu ile belirtme imkânına sahip olduğunu bilmenin vereceği huzur, subayı, görevi başında siyasal akımlara karşı gerektiği kadar korumağa yetecektir.
Polis ise, oy hakkına sahip kılınmakla, oy hakkının değerini artık kendi benliğinde duyacaktır. Daha şuurlu bir şekilde, o hakkın koruyucuları arasında yer alacaktır. Oy hakkının tadına varmış bir polisi, hiç bir iktidar, kolay kolay, demokratik hak ve hürriyetleri engelleyici bir kuvvet olarak kullanamıyacaktır.
Kısacası, artık Türk subayı da Türk polisi de, seçmen kütlesinin dışında değil, içinde yer alacaktır. Bu durum, Türk demokrasinin, toplumdaki bütün kuvvetleri bir tek siyasal mekanizma içinde kavramasını, öylece daha düzgün ve daha emniyetli işlemesini sağlıyacaktır.
Siyasal inançları ne olursa olsun, bir subayın da, bir polisin de, görevinde elbette tarafsız olması gerekir. Fakat her halde bir subayın, bir polisın, görevinde örneğin bir yargıçtan daha tarafsız olması beklenemez. Tarafsızlığın sembolü olan, hattâ onun için seçimlere nezaret etmekle görevlendirilen yargıca bile tanınmış oy kullanma hakkını, subaydan, polisten esirgemek pek yersiz bir çekingenlikti.
Bu çekingenliği yenmekle, Türk demokrasisi, erginliğinin yeni bir belirtisini vermiş olmaktadır.
Koleksiyon
Alıntı
“Erginleşen Demokrasi,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1360 ulaşıldı.