Amerikan Yardımında Yeni Bir Çığır
Başlık:
Amerikan Yardımında Yeni Bir Çığır
Kaynak:
Ulus, "Günaydın" ss. 1, 2
Tarih:
1961-03-23
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi, "Günaydın Yazı Dizisi 1960-61"
Metin:
GÜNAYDIN
BÜLENT ECEVİT
Amerikan yardımında yeni bir çığır
Ülkelerin kalkınmasına, toplumların refaha kavuşmasına sadece maddî imkan bolluğu yetse idi, petrol zengini bazı ülkeler Ortaçağ geriliği içinde kalmaz, o ülkelerin halkı yoksulluk içinde bulunmazdı. Bir ülkede maddî imkânların verimli kullanılması, servetin adaletli dağıtılması, o ülkenin yoksul veya varlıklı oluşundan çok daha önemlidir.
Şimdiye kadar Birleşik Amerika, dünyaya cömertçe yardım dağıtırken, bu gerçeği gereği kadar göz önünde tutmamıştı. Bir yandan, yardım ettiği bağımsız ülkelerin içişlerine karışmamak gibi saygıdeğer bir düşünce ile, yardımın kullanılışında Hükümetleri geniş ölçüde serbest bırakmış; bir yandan da belki kendi kapitalist dünya görüşünün etkisi ile, bu yardımdan toplumların yararlanışında âdil ölçüler, sosyal amaçlar gözetilmesi için telkinde bulunmaktan, tedbirler almaktan kaçınmıştı.
Bu tutum, az gelişmiş bazı ülkelerde, iktidardaki zümrelerin zenginleşip güçlenmelerine, ulusal ekonominin ise zayıf kalmasına, gerekli gelişme hızı içine girememesine, toplumun yoksulluktan ve sosyal huzursuzluktan kurtulamamasına, hattâ yer yer bu yoksulluk ve huzursuzluğun artmasına sebep olmuştur.
O yüzden, az gelişmiş ülkelerden bazısında, Amerikan yardımı, demokrasi adına yapıldığı halde, otoriter rejimlere fırsat vermiş, hür dünya uluslarının refahını gözettiği halde halk kitlelerinin yoksulluktan kurtulmasını sağlıyamamıştır.
1950 — 1960 arasında, Türkiye, Amerikan dış yardım politikasındaki bu yetersizlikleri en çok duyan ülkelerden biri olmuştur. Plân program kavramlarını reddeden müsrif ve sorumsuz bir iktidar bu yardımı o kadar hesapsız ve verimsiz bir şekilde kullanmıştır ki, birkaç yıl içinde Türk maliyesi, yardımın başladığı sırada olduğundan çok daha zayıf düşmüş; tarım ülkesi Türkiye, kendi ekmek ihtiyacını bile karşılıyamaz duruma gelmiştir. Amerikan yardımı başladığı sırada tek partili rejimden çok partili demokratik rejime geçişin bütün hür dünyayı hayran bırakan bir örneğini vermiş bulunan Türkiye, 1960 yılında koyu bir istibdadın içine düşmüş ve bu durumdan ancak bir ihtilâle kurtulabilmiştir.
Gerek Türk ekonomi ve maliyesinin gerek Türk demokrasisinin 10 yıllık Demokrat Parti iktidarı sırasında düştüğü buhrandan Amerikan yardımını sorumlu tutmak gerçi insafsızlık olabilir. Fakat bu yardımın, Türkiye'yi böyle bir buhrana düşmekten kurtarmak hususunda hiç bir faydası dokunamadığını söylemek herhalde gerçeğe aykırı olmaz.
Bu da, Amerikan yardımının, şimdiye kadar, bir çok başka ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de kendi amacına hizmet edememiş olduğuna, Türk demokrasisine ve Türk toplumunun refahına umulduğu kadar yararlı olamadığına yeter delil sayılabilse gerektir.
Onun için, bir çok yönlerde Birleşik Amerika'nın tutumuna yeni bir görüş ve canlılık getiren Kennedy idaresinin, dış yardımlarla ilgili son kararı, hür dünyanın ve Amerika'dan yardım gören az gelişmiş ülkelerin kaderini değiştirebilecek kadar önemlidir.
Dün gazetelerde çıkan bir habere göre, Başkan Kennedy, az gelişmiş ülkelerin sosyal kalkınması için 8 milyar dolarlık yeni bir dış yardım programını Kongre'ye sunmak üzeredir. Bu yardım programından yararlanmak isteyen ülkeler, alacakları krediyi ancak, topraksız köylüye toprak dağıtımı, küçük çiftçiye küçük iş adamlarına yardım gibi maksatlarla kullanabilecekler, halk kütlelerinin ekonomik ve sosyal kalkınması uğrunda harcayacaklardır.
Haberde belirtildiğine göre, Birleşik Amerika, bundan böyle, az gelişmiş ülkelere yapacağı yardımın topluma dağılışında daha âdil bir denge sağlanmasını gözetecek, «dış yardımı saraylar inşasına veya idarecilerin lüksüne sarfeden memleketlere yardımı kesecek» tir.
Amerikan dış yardımını bu yönde kayıt ve şartlara bağlamak, asla, yardım gören ülkelerin iç işlerine karışmak sayılamaz. Amerika, belirli bir maksat uğrunda dış yardım yapmaktadır. Hiç bir devleti, bu maksadı benimseyip kendisinden yardım kabul etmeğe zorlamamaktadır. Bu durumda, yardım kabul eden bir devletin, yardımı, yapılış maksadına uygun bir şekilde kullanmasını beklemekten daha tabiî şey olamaz. Kaldı ki, Amerikan yardımının maksadı, ulusların bağımsızlık ve hürriyetlerini kısmak değil, sağlamlaştırmaktır. Bu yardımın otoriter idarelere imkân verecek ve belirli zümreleri zenginleştirip büyük servet farkları yaratacak şekilde kullanılmasına göz yummak, komünizm için elverişli bir ortam hazırlamaktan, öylelikle, Amerikan yardımının maksadına, hür insanlık ülküsüne tamamiyle aykırı sonuçlar elde etmekten başka işe yaramaz.
Amerikan dış yardım programı, bundan böyle, Kennedy'nin düşündüğü gibi yürütülebilirse, bu yardım, dünyada hürriyet ve demokrasinin zaferine, az gelişmiş toplumların demokratik usullerle kalkınması ve kütlelerin refaha kavuşması amacına, şimdiye kadar olduğundan çok daha iyi hizmet edebilecektir.
Az gelişmiş ülkelere yaptığı yardımla, Birleşik Amerika, şimdiye kadar, daha çok hükümetlerin şükran duygularını kazanıyordu. Bundan böyle, doğrudan doğruya halkların, işindeki, köyündeki, hasta yatağındaki insanların şükran duygularını kazanabilecektir.
BÜLENT ECEVİT
Amerikan yardımında yeni bir çığır
Ülkelerin kalkınmasına, toplumların refaha kavuşmasına sadece maddî imkan bolluğu yetse idi, petrol zengini bazı ülkeler Ortaçağ geriliği içinde kalmaz, o ülkelerin halkı yoksulluk içinde bulunmazdı. Bir ülkede maddî imkânların verimli kullanılması, servetin adaletli dağıtılması, o ülkenin yoksul veya varlıklı oluşundan çok daha önemlidir.
Şimdiye kadar Birleşik Amerika, dünyaya cömertçe yardım dağıtırken, bu gerçeği gereği kadar göz önünde tutmamıştı. Bir yandan, yardım ettiği bağımsız ülkelerin içişlerine karışmamak gibi saygıdeğer bir düşünce ile, yardımın kullanılışında Hükümetleri geniş ölçüde serbest bırakmış; bir yandan da belki kendi kapitalist dünya görüşünün etkisi ile, bu yardımdan toplumların yararlanışında âdil ölçüler, sosyal amaçlar gözetilmesi için telkinde bulunmaktan, tedbirler almaktan kaçınmıştı.
Bu tutum, az gelişmiş bazı ülkelerde, iktidardaki zümrelerin zenginleşip güçlenmelerine, ulusal ekonominin ise zayıf kalmasına, gerekli gelişme hızı içine girememesine, toplumun yoksulluktan ve sosyal huzursuzluktan kurtulamamasına, hattâ yer yer bu yoksulluk ve huzursuzluğun artmasına sebep olmuştur.
O yüzden, az gelişmiş ülkelerden bazısında, Amerikan yardımı, demokrasi adına yapıldığı halde, otoriter rejimlere fırsat vermiş, hür dünya uluslarının refahını gözettiği halde halk kitlelerinin yoksulluktan kurtulmasını sağlıyamamıştır.
1950 — 1960 arasında, Türkiye, Amerikan dış yardım politikasındaki bu yetersizlikleri en çok duyan ülkelerden biri olmuştur. Plân program kavramlarını reddeden müsrif ve sorumsuz bir iktidar bu yardımı o kadar hesapsız ve verimsiz bir şekilde kullanmıştır ki, birkaç yıl içinde Türk maliyesi, yardımın başladığı sırada olduğundan çok daha zayıf düşmüş; tarım ülkesi Türkiye, kendi ekmek ihtiyacını bile karşılıyamaz duruma gelmiştir. Amerikan yardımı başladığı sırada tek partili rejimden çok partili demokratik rejime geçişin bütün hür dünyayı hayran bırakan bir örneğini vermiş bulunan Türkiye, 1960 yılında koyu bir istibdadın içine düşmüş ve bu durumdan ancak bir ihtilâle kurtulabilmiştir.
Gerek Türk ekonomi ve maliyesinin gerek Türk demokrasisinin 10 yıllık Demokrat Parti iktidarı sırasında düştüğü buhrandan Amerikan yardımını sorumlu tutmak gerçi insafsızlık olabilir. Fakat bu yardımın, Türkiye'yi böyle bir buhrana düşmekten kurtarmak hususunda hiç bir faydası dokunamadığını söylemek herhalde gerçeğe aykırı olmaz.
Bu da, Amerikan yardımının, şimdiye kadar, bir çok başka ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de kendi amacına hizmet edememiş olduğuna, Türk demokrasisine ve Türk toplumunun refahına umulduğu kadar yararlı olamadığına yeter delil sayılabilse gerektir.
Onun için, bir çok yönlerde Birleşik Amerika'nın tutumuna yeni bir görüş ve canlılık getiren Kennedy idaresinin, dış yardımlarla ilgili son kararı, hür dünyanın ve Amerika'dan yardım gören az gelişmiş ülkelerin kaderini değiştirebilecek kadar önemlidir.
Dün gazetelerde çıkan bir habere göre, Başkan Kennedy, az gelişmiş ülkelerin sosyal kalkınması için 8 milyar dolarlık yeni bir dış yardım programını Kongre'ye sunmak üzeredir. Bu yardım programından yararlanmak isteyen ülkeler, alacakları krediyi ancak, topraksız köylüye toprak dağıtımı, küçük çiftçiye küçük iş adamlarına yardım gibi maksatlarla kullanabilecekler, halk kütlelerinin ekonomik ve sosyal kalkınması uğrunda harcayacaklardır.
Haberde belirtildiğine göre, Birleşik Amerika, bundan böyle, az gelişmiş ülkelere yapacağı yardımın topluma dağılışında daha âdil bir denge sağlanmasını gözetecek, «dış yardımı saraylar inşasına veya idarecilerin lüksüne sarfeden memleketlere yardımı kesecek» tir.
Amerikan dış yardımını bu yönde kayıt ve şartlara bağlamak, asla, yardım gören ülkelerin iç işlerine karışmak sayılamaz. Amerika, belirli bir maksat uğrunda dış yardım yapmaktadır. Hiç bir devleti, bu maksadı benimseyip kendisinden yardım kabul etmeğe zorlamamaktadır. Bu durumda, yardım kabul eden bir devletin, yardımı, yapılış maksadına uygun bir şekilde kullanmasını beklemekten daha tabiî şey olamaz. Kaldı ki, Amerikan yardımının maksadı, ulusların bağımsızlık ve hürriyetlerini kısmak değil, sağlamlaştırmaktır. Bu yardımın otoriter idarelere imkân verecek ve belirli zümreleri zenginleştirip büyük servet farkları yaratacak şekilde kullanılmasına göz yummak, komünizm için elverişli bir ortam hazırlamaktan, öylelikle, Amerikan yardımının maksadına, hür insanlık ülküsüne tamamiyle aykırı sonuçlar elde etmekten başka işe yaramaz.
Amerikan dış yardım programı, bundan böyle, Kennedy'nin düşündüğü gibi yürütülebilirse, bu yardım, dünyada hürriyet ve demokrasinin zaferine, az gelişmiş toplumların demokratik usullerle kalkınması ve kütlelerin refaha kavuşması amacına, şimdiye kadar olduğundan çok daha iyi hizmet edebilecektir.
Az gelişmiş ülkelere yaptığı yardımla, Birleşik Amerika, şimdiye kadar, daha çok hükümetlerin şükran duygularını kazanıyordu. Bundan böyle, doğrudan doğruya halkların, işindeki, köyündeki, hasta yatağındaki insanların şükran duygularını kazanabilecektir.
Koleksiyon
Alıntı
“Amerikan Yardımında Yeni Bir Çığır,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 24 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1359 ulaşıldı.