Yeni Partiler
Başlık:
Yeni Partiler
Kaynak:
Ulus, "Günaydın" ss. 1, 2
Tarih:
1961-03-22
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi, "Günaydın Yazı Dizisi 1960-61"
Metin:
GÜNAYDIN
BÜLENT ECEVİT
YENİ PARTİLER
İhtilâlden ve Demokrat Partinin kapanışından sonra, demokratik hayatımızda yeni bir devreye girilirken yeni partiler kurulması bekleniyor, isteniyor, teşvik ediliyordu.
Geçen ay içinde kuruluşları tamamlanan yeni partilerden çoğu, amatör partileridir. Bunların, hiç değilse şimdilik, kimseye ne yararı ne zararı olacaktır. Fakat büyük iddialarla kurulan başka bazı yeni partilerin hayata atılış tarzı, gerçek demokrasiye bir an önce geçilmesini özleyen bir çok yurttaşlar ve demokrasiyi daha sağlam temeller üzerinde yeniden kurma sorumluluğunu yüklenen kimseler arasında umuttan çok kaygı uyandırmıştır. İhtilâlle kurtarıldığı sanılan bazı müesseselerin, bazı mânevi değerlerin yeniden tehlikeye düştüğü, İhtilâlle giderildiği sanılan bazı kötü alışkanlıkların, demokrasiyi içten çürütücü davranışların, bir Demokrat Parti mirası olarak, siyaset alanında gene geçer akçe haline getirilmek istendiği görülmektedir.
Öyle ki, bu gidişin sonu ancak, rejimin yeniden çıkmaza düşmesi, yurttaşlar arasında kin ve küskünlüğün müzminleşmesi olabilir düşüncesi, haklı veya haksız, bazı zihinlerde yer etmeğe başlamıştır.
O yüzden, Millî Birlik İdaresi tedbirler almak ihtiyacını duymaktadır. Daha siyasal faaliyet başlamadığı halde, şimdiden, bazı yeni partiler hakkında soruşturmalar açılmıştır. Bu partilerden birinin ileri gelenleri arasında tevkif edilenler olmuştur. Bunlar, şüphesiz, demokratik rejime geçişin kolaylığı bakımından huzur verici gelişmeler değildir.
İhtilâlden ve Demokrat Partinin kapanışından sonra yeni partiler kurulması gibi umutla beklenen bir olay neden bu kadar umut kırıcı, kaygı verici bir mecraya dökülmüştür?
Bunu, yeni partileri kuranların — daha doğrusu, bunların kurulmasında önayak olanların — kötü niyetliliğine, demokrasi düşmanlığına, ya da Millî Birlik İdaresini tâciz etme hevesine yormak, haksızlık ve kötümserlik olabilir.
Fakat iyi niyetlilik, yanılmaya karşı, yanlış hesaplara veya görüş alanı darlığına karşı bir sigorta değildir.
Bu yeni partilerden bazısının kuruluşuna önayak olanları böylesine umut kırıcı, kaygı verici bir mecraya, böylesine tehlikeli bir yola sürükleyen, niyetlerin iyiliğinden veya kötülüğünden önce, bazı yanılmalar, yanlış hesaplar, görüş eksiklikleri olsa gerektir.
*
Bir kere, büyük iddialarla ortaya atılan yeni partiler, daha hareket noktalarında bir çıkmaza düşmüşlerdir. Demokrat Partinin yerini almak, Demokrat Partinin bıraktığı boşluğu doldurmak düşüncesine o kadar kapılmışlardır ki, parti olarak Demokrat Partiden ayrı birer şahisyet edinebilme şanslarını doğuştan yitirmişlerdir. Eski Demokrat Partililerin karşısına, onları Demokrat Partinin anılarından, etkilerinden çekip kurtarıcı bir yeni cazibeyle çıkacak yerde, kendileri eski Demokrat Partinin cazibesine kapılmışlardır. Türk toplumunda adetâ bir «eski Demokrat Partili» lik kültü varatmak yoluna gitmişlerdir. Sırf 1957 de milletvekili seçilememek gibi mutlu bir tesadüfle Yassıada'ya gitmekten kurtulmuş bazı eski Demokrat Parti ileri gelenlerinin itibarını, siyaset pazarında, transfer oyuncuları gibi açık arttırmaya çıkarmışlardır.
Yurttaşın karşısına,
— Demokrat Parti yok, ben varım; diye değil,
— Demokrat Partinin yerinde ben varım!, diye çıkmış; yurttaştan, yeni birer parti olarak kendi değerleri, kendi vaadleri karşılığında değil, sırf Demokrat Partinin mirasçıları olarak oy ister gibi bir tavır takınmışlardır.
Böylelikle, sanki bir Demokrat Parti kapanıp yerine bir kaç Demokrat Parti kurulmuş ve bunlar Demokrat Partililikte yarışa çıkmış gibi bir durum yaratmışlardır.
*
Daha kurulurken yaptıkları bir başka yanlışlık da, başlıca kuruluş sebeplerinden biri olarak Türk demokrasisinin muhalefet ihtiyacını göstermeleri, yurttaştan bu gerekçe ile oy beklemeleri olmuştur:
— Biz kurulup kısa zamanda teşkilâtlanmaz ve yarının muhalefeti olarak kuvvetlenmezsek, Cumhuriyet Halk Partisinin karşısına geçmezsek, C.H.P. büyük çoğunluka iktidara gelecek, Türkiye'de yeniden bir tek partili rejim kurulacak!, yollu düşünceler öne sürmüşlerdir.
Bu zihniyet, bu hareket noktası, daha ortada muhalefet için zemin ve zaman yokken, yeni partilerden bazısını bir muhalefet kompleksi, hatta psikozu içine düşürmüştür.
Normal olarak demokraside, hiç bir parti muhalefete aday olmaz. Hiç bir seçmen de oyunu, muhalefete getirmek istediği partiye vermez. Partiler iktidara adaydırlar. Seçmenler de oylarını iktidara gelmesini istedikleri partiye verirler.
Bizdeki bazı yeni partilerse, kuruluşlarında, bu sıhhatli demokratik davranışın tersini benimsedikleri için, daha Millî Birlik İdaresi iş başında iken, daha Türkiye'de bir ihtilâl rejimi hüküm sürerken, birer muhalefet partisi gibi davranmağa başlamışlardır.
Muhalefet!.. Fakat neye muhalefet?..
İktidarda, muhalefetle devrilecek bir parti yok, bir İhtilâl İdaresi var. İhtilâl İdaresi, geniş görüşlülüğü oranında tenkid edilir ve edilmektedir. Ama tenkid başka, muhalefet başkadır. İhtilâl İdaresine, hele en kısa zamanda seçim yapacağını, bu seçimde kendisinin taraf olmayacağını, seçimi kim kazanırsa iktidarı ona bırakacağını ilân etmiş bir İhtilal İdaresine muhalefet etmenin pratik bir faydası olmasa gerektir. Tersine bu, İhtilâl İdaresini, yerinden ayrılmakta tereddüde, çekingenliğe sevkedebilir.
Nitekim, daha doğuştan davranışlarını muhalefete göre ayarlayan yeni partiler de, İhtilâl İdaresine açıktan muhalefeti göze alamamakta, suni muhalefet ödevlerinin hedefi olarak Cumhuriyet Halk Partisini seçmektedirler.
Fakat, ancak iktidardaki bir partiye muhalefet edilir. Cumhuriyet Halk Partisi ise iktidarda değildir. Kurucu Meclisin mahdut sorumluluk alanı dışında, C.H.P., bugünkü iktidarın icraatını etkileyebilecek durumda da değildir.
Bu gerçekleri bile bile, bir parti iktidarı olmayan geçici bir İtilâl İdaresi karşısında veya iktidarda olmayan bir parti karşısında muhalefet rolüne çıkmanın, bu yeni partilerde samimiyetsizliği bir tabiat haline getirmesinden korkulabilir.
*
Doktrindi, programdı, hattâ fikirdi, bütün bunlardan vazgeçilebilir! Fakat demokrasimizin esenliği için bugün partilerde iki şart aranmalıdır: Bu şartlardan biri şahsiyettir, biri de samimiyet... Bütün amacı süratle gerçek demokrasiyi kurmak olan bir Millî Birlik İdaresi altında muhalefet rolüne çıkmayacak kadar olsun; demokratik bir muhalefetin henüz şartları kurulmadan muhalif pozu takınıp da bazı eski Demokrat Partililerin İhtilâle karşı hoşnutsuzluğunu, hattâ belki düşmanlığını istismar etmeyecek kadar olsun samimiyet!..
Demokrat Partinin bıraktığı yeri dodurabilmeyi, Demokrat Parti oylarının mirasçısı olabilmeyi, bir parti sayılmak için, bir parti olarak yurttaş karşısına çıkabilmek için yeter görecek kadar şahsiyet kaygısından yoksun; süratle seçim yapıp iktidarı bırakmak isteyen partisiz bir İhtilâl İdaresine, veya ona diş geçiremeyince, iktidarda olmayan bir partiye muhalefet edecek kadar da samimiyetten yoksun partilerle, sağlam bir demokrasi kurabilmek, Türk halkının bugün varmış olduğu siyasal erginlik seviyesinde imkânsız değildir ama, pek kolay da olmasa gerektir.
Gönül ister ki, bütün partiler, karanlık bir geçmişi örtmek isteyen ve Türkiye'de pek çok şeye yeniden başlamayı mümkün kılan şu İhtilâl rejimi sırasında, geçmişi ve hâli bırakıp yarına yönelsinler; yurttaştan ölü partilerin değil, kendi değerlerinin karşılığı olan oyları istesinler: yeni Türk demokrasisini, Demokrat Partinin değil, 27 Mayıs İhtilâlinin hatırası üzerinde kurabilmek için uğraşsınlar!.
BÜLENT ECEVİT
YENİ PARTİLER
İhtilâlden ve Demokrat Partinin kapanışından sonra, demokratik hayatımızda yeni bir devreye girilirken yeni partiler kurulması bekleniyor, isteniyor, teşvik ediliyordu.
Geçen ay içinde kuruluşları tamamlanan yeni partilerden çoğu, amatör partileridir. Bunların, hiç değilse şimdilik, kimseye ne yararı ne zararı olacaktır. Fakat büyük iddialarla kurulan başka bazı yeni partilerin hayata atılış tarzı, gerçek demokrasiye bir an önce geçilmesini özleyen bir çok yurttaşlar ve demokrasiyi daha sağlam temeller üzerinde yeniden kurma sorumluluğunu yüklenen kimseler arasında umuttan çok kaygı uyandırmıştır. İhtilâlle kurtarıldığı sanılan bazı müesseselerin, bazı mânevi değerlerin yeniden tehlikeye düştüğü, İhtilâlle giderildiği sanılan bazı kötü alışkanlıkların, demokrasiyi içten çürütücü davranışların, bir Demokrat Parti mirası olarak, siyaset alanında gene geçer akçe haline getirilmek istendiği görülmektedir.
Öyle ki, bu gidişin sonu ancak, rejimin yeniden çıkmaza düşmesi, yurttaşlar arasında kin ve küskünlüğün müzminleşmesi olabilir düşüncesi, haklı veya haksız, bazı zihinlerde yer etmeğe başlamıştır.
O yüzden, Millî Birlik İdaresi tedbirler almak ihtiyacını duymaktadır. Daha siyasal faaliyet başlamadığı halde, şimdiden, bazı yeni partiler hakkında soruşturmalar açılmıştır. Bu partilerden birinin ileri gelenleri arasında tevkif edilenler olmuştur. Bunlar, şüphesiz, demokratik rejime geçişin kolaylığı bakımından huzur verici gelişmeler değildir.
İhtilâlden ve Demokrat Partinin kapanışından sonra yeni partiler kurulması gibi umutla beklenen bir olay neden bu kadar umut kırıcı, kaygı verici bir mecraya dökülmüştür?
Bunu, yeni partileri kuranların — daha doğrusu, bunların kurulmasında önayak olanların — kötü niyetliliğine, demokrasi düşmanlığına, ya da Millî Birlik İdaresini tâciz etme hevesine yormak, haksızlık ve kötümserlik olabilir.
Fakat iyi niyetlilik, yanılmaya karşı, yanlış hesaplara veya görüş alanı darlığına karşı bir sigorta değildir.
Bu yeni partilerden bazısının kuruluşuna önayak olanları böylesine umut kırıcı, kaygı verici bir mecraya, böylesine tehlikeli bir yola sürükleyen, niyetlerin iyiliğinden veya kötülüğünden önce, bazı yanılmalar, yanlış hesaplar, görüş eksiklikleri olsa gerektir.
*
Bir kere, büyük iddialarla ortaya atılan yeni partiler, daha hareket noktalarında bir çıkmaza düşmüşlerdir. Demokrat Partinin yerini almak, Demokrat Partinin bıraktığı boşluğu doldurmak düşüncesine o kadar kapılmışlardır ki, parti olarak Demokrat Partiden ayrı birer şahisyet edinebilme şanslarını doğuştan yitirmişlerdir. Eski Demokrat Partililerin karşısına, onları Demokrat Partinin anılarından, etkilerinden çekip kurtarıcı bir yeni cazibeyle çıkacak yerde, kendileri eski Demokrat Partinin cazibesine kapılmışlardır. Türk toplumunda adetâ bir «eski Demokrat Partili» lik kültü varatmak yoluna gitmişlerdir. Sırf 1957 de milletvekili seçilememek gibi mutlu bir tesadüfle Yassıada'ya gitmekten kurtulmuş bazı eski Demokrat Parti ileri gelenlerinin itibarını, siyaset pazarında, transfer oyuncuları gibi açık arttırmaya çıkarmışlardır.
Yurttaşın karşısına,
— Demokrat Parti yok, ben varım; diye değil,
— Demokrat Partinin yerinde ben varım!, diye çıkmış; yurttaştan, yeni birer parti olarak kendi değerleri, kendi vaadleri karşılığında değil, sırf Demokrat Partinin mirasçıları olarak oy ister gibi bir tavır takınmışlardır.
Böylelikle, sanki bir Demokrat Parti kapanıp yerine bir kaç Demokrat Parti kurulmuş ve bunlar Demokrat Partililikte yarışa çıkmış gibi bir durum yaratmışlardır.
*
Daha kurulurken yaptıkları bir başka yanlışlık da, başlıca kuruluş sebeplerinden biri olarak Türk demokrasisinin muhalefet ihtiyacını göstermeleri, yurttaştan bu gerekçe ile oy beklemeleri olmuştur:
— Biz kurulup kısa zamanda teşkilâtlanmaz ve yarının muhalefeti olarak kuvvetlenmezsek, Cumhuriyet Halk Partisinin karşısına geçmezsek, C.H.P. büyük çoğunluka iktidara gelecek, Türkiye'de yeniden bir tek partili rejim kurulacak!, yollu düşünceler öne sürmüşlerdir.
Bu zihniyet, bu hareket noktası, daha ortada muhalefet için zemin ve zaman yokken, yeni partilerden bazısını bir muhalefet kompleksi, hatta psikozu içine düşürmüştür.
Normal olarak demokraside, hiç bir parti muhalefete aday olmaz. Hiç bir seçmen de oyunu, muhalefete getirmek istediği partiye vermez. Partiler iktidara adaydırlar. Seçmenler de oylarını iktidara gelmesini istedikleri partiye verirler.
Bizdeki bazı yeni partilerse, kuruluşlarında, bu sıhhatli demokratik davranışın tersini benimsedikleri için, daha Millî Birlik İdaresi iş başında iken, daha Türkiye'de bir ihtilâl rejimi hüküm sürerken, birer muhalefet partisi gibi davranmağa başlamışlardır.
Muhalefet!.. Fakat neye muhalefet?..
İktidarda, muhalefetle devrilecek bir parti yok, bir İhtilâl İdaresi var. İhtilâl İdaresi, geniş görüşlülüğü oranında tenkid edilir ve edilmektedir. Ama tenkid başka, muhalefet başkadır. İhtilâl İdaresine, hele en kısa zamanda seçim yapacağını, bu seçimde kendisinin taraf olmayacağını, seçimi kim kazanırsa iktidarı ona bırakacağını ilân etmiş bir İhtilal İdaresine muhalefet etmenin pratik bir faydası olmasa gerektir. Tersine bu, İhtilâl İdaresini, yerinden ayrılmakta tereddüde, çekingenliğe sevkedebilir.
Nitekim, daha doğuştan davranışlarını muhalefete göre ayarlayan yeni partiler de, İhtilâl İdaresine açıktan muhalefeti göze alamamakta, suni muhalefet ödevlerinin hedefi olarak Cumhuriyet Halk Partisini seçmektedirler.
Fakat, ancak iktidardaki bir partiye muhalefet edilir. Cumhuriyet Halk Partisi ise iktidarda değildir. Kurucu Meclisin mahdut sorumluluk alanı dışında, C.H.P., bugünkü iktidarın icraatını etkileyebilecek durumda da değildir.
Bu gerçekleri bile bile, bir parti iktidarı olmayan geçici bir İtilâl İdaresi karşısında veya iktidarda olmayan bir parti karşısında muhalefet rolüne çıkmanın, bu yeni partilerde samimiyetsizliği bir tabiat haline getirmesinden korkulabilir.
*
Doktrindi, programdı, hattâ fikirdi, bütün bunlardan vazgeçilebilir! Fakat demokrasimizin esenliği için bugün partilerde iki şart aranmalıdır: Bu şartlardan biri şahsiyettir, biri de samimiyet... Bütün amacı süratle gerçek demokrasiyi kurmak olan bir Millî Birlik İdaresi altında muhalefet rolüne çıkmayacak kadar olsun; demokratik bir muhalefetin henüz şartları kurulmadan muhalif pozu takınıp da bazı eski Demokrat Partililerin İhtilâle karşı hoşnutsuzluğunu, hattâ belki düşmanlığını istismar etmeyecek kadar olsun samimiyet!..
Demokrat Partinin bıraktığı yeri dodurabilmeyi, Demokrat Parti oylarının mirasçısı olabilmeyi, bir parti sayılmak için, bir parti olarak yurttaş karşısına çıkabilmek için yeter görecek kadar şahsiyet kaygısından yoksun; süratle seçim yapıp iktidarı bırakmak isteyen partisiz bir İhtilâl İdaresine, veya ona diş geçiremeyince, iktidarda olmayan bir partiye muhalefet edecek kadar da samimiyetten yoksun partilerle, sağlam bir demokrasi kurabilmek, Türk halkının bugün varmış olduğu siyasal erginlik seviyesinde imkânsız değildir ama, pek kolay da olmasa gerektir.
Gönül ister ki, bütün partiler, karanlık bir geçmişi örtmek isteyen ve Türkiye'de pek çok şeye yeniden başlamayı mümkün kılan şu İhtilâl rejimi sırasında, geçmişi ve hâli bırakıp yarına yönelsinler; yurttaştan ölü partilerin değil, kendi değerlerinin karşılığı olan oyları istesinler: yeni Türk demokrasisini, Demokrat Partinin değil, 27 Mayıs İhtilâlinin hatırası üzerinde kurabilmek için uğraşsınlar!.
Koleksiyon
Alıntı
“Yeni Partiler,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 3 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1358 ulaşıldı.