"Düşük" ve "Kuyruk"
Başlık:
"Düşük" ve "Kuyruk"
Kaynak:
Ulus, "Günaydın" ss. 1, 2
Tarih:
1961-03-08
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi, "Günaydın Yazı Dizisi 1960-61"
Metin:
GÜNAYDIN
BÜLENT ECEVİT
«Düşük» ve «Kuyruk»
Türkiye Adalet Partisi Başkanı Sayın Ragıp Gümüşpala, 27 Mayıs İhtilâlinin sözlüğüne girmiş iki deyimi yasak etmek istiyor: Biri «düşük», biri «kuyruk»...
Sayın Ragıp Gümüşpala'ya göre, Türkiye'de «Sınıf olmadığı gibi düşük insan da yok» muş!.. «Kuyruk» sözü ise, Birinci Dünya Harbinden sonra Azerbaycan'da komünistlerin, daha sonra Türkiye'de Nâzım Hikmet'in kullandığı bir sözmüş... Onun için, Sayın Gümüşpala, «kuyruk» sözünü kullanıp kullanmamanın «takdirini nezih Türk matbuatına» bırakıyor.
Türkiye'de gerçek anlamı ile, sınıf olmadığına şüphe yok. Ama «düşük» adı, Türkiye'de, «vatan cephesi - Ehlisalip cephesi» diye, biri imtiyazlı, biri imtiyazsız, biri ezen, biri ezilen iki sınıf yaratmağa uğraşmış bir iktidarın sorumlularına 27 Mayıs İhtilâlinden sonra verilen bir addır.
Düşüklere «düşük» denmesin de ne densin?.. «Sabık» mı densin, «müstafi» mi densin?.. Demokrat Parti iktidarının sorumluları «sabık» olmağa, «müstafi» olmağa razı olsalardı, bugün kendilerine elbette «düşük», yani «sakıt» denmezdi. Onlar, seçimle geldikleri iktidardan seçimle inmemek için her çareye başvurdukları, her suçu işlemeyi göze aldıkları için düşmüş insanlardır. Onun için «düşük» türler. «Düşük» adını beğenmiyorsanız, Sayın Gümüşpala, daha uygun, daha «nezih» bir ad bulunuz!.. Bulunuz da Yüksek Adalet Divanı savcıları, İhtilâl önderleri, gazeteciler, yurttaşlar, düşüklere hâlâ bağlılık duyanları bu «düşük» sözü ile tedirgin etmesinler!.
«Kuyruk» sözüne gelince, şu satırların yazarının hafızası Birinci Dünya Harbine kadar gidemiyor. Komünistlerin bu sözü o sıralarda nasıl, niçin kullandıklarını bilmeğe yazarın yaşı elvermiyor. Ama gene de siyasal anlamda «kuyruk» sözünü ilk duyduğu ânı bugünmüş gibi hatırlıyor: Yıl 1955... Ankara'nın Büyük Sinemasındaki Demokrat Parti kongresi kürsüsünde zamanın Başbakanı, Demokrat Parti Genel Başkanı Adnan Menderes... Menderes sinirli, Menderes ateş püskürüyor; Menderes, kendine has jestleriyle elini kolunu sallıyarak, kürsüden «kuyruklar» diye haykırıyor... Menderes, Demokrat Partinin demokrasiden ayrılışına, insan haklarını çiğneyişine, hürriyetleri kısışına, her türlü yolsuzluğu teşvik edişine tahammül edemedikleri için partiden kovulanların veya ayrılmağa mecbur kalanların, partide kalmış bazı ülkü arkadaşlarına haykırıyor, «kuyruklar» diye...
Biz Menderes'in yalnız «vatan cephesi» adını komünist sözlüğünden aldığını sanırdık. Meğer «kuyruk» sözünü de o sözlükten almış. Sayın Ragıp Gümüşpala'nın verdiği tarihî bilgiden bunu da öğrenmiş olduk.
Şimdi Sayın Gümüşpala, Demokrat Parti içindeki idealist muarızlarına yani kendi partisinin bazı üyelerine «kuyruk» diyen Menderes'in kuyruklarına «kuyruk» denmesin istiyor. Belki bu «kuyruk» sözünü, İhtilâl önderlerinden bazısının da kullanmış olduklarını unutarak, yada unutmuş görünerek, «Kuyruk» diyenin Komünist olacağını söylemek istiyor.
27 Mayısa kadar Demokrat Partide kalmış herkese «düşük» demek, «kuyruk» demek, elbette doğru değildir. Zaten bütün eski D.P. lilere «düşük» diyen, «kuyruk» diyen de yoktur. Şu satırların yazarı, bugüne kadar, «kuyruk» denmeyi hak edenlere de «kuyruk» demiş değildir. Fakat dileyen niçin demesin?.. İhtilâlin sözlüğünde «düşük», bir siyasal durumu, «kuyruk» luk da bir siyasal davranışı ifade etmektedir.
Elleri «hürriyet» isteyenlerin kanına bulanmış olanları, suçlarıyla, yüz kızartıcı günahlarıyla adalet terazisinin kefesine siyaset tarihinde misli az görülmüş ağırlık yükleyenleri, iktidarda iken kanun çiğnemeyi marifet sayıp şimdi suçu birbirlerine veya müntehir Gedik'e atanları, yalanla, rüşvetle, din istismarıyla, yol kesicilikle, devlet idare etmeğe kalkışmış olanları, Başbakanlık kasasına kadar girmiş kirli çamaşırları ortaya serildiğinde yüzleri kızarmadan gülüp Yüksek Adalet Divanı huzurunda sulu şakalar yapanları bugün hâlâ başlarında görmek isteyenlere, bunların arasında en suçlusuna, utanma duygusundan en yoksununa hâlâ «evliya» lık, «Peygamber» lik atfetmeğe kalkışanlara niçin «kuyruk» denmesin?.. Türk Ulusuna haysiyetiyle yaşama imkânını geri kazandıran, hürriyeti geri getiren, tıkanmış demokrasi yolunu yeniden açan Devrim idaresine karşı Ankara'da, İstanbul'da, Aydında, İzmir'de komplolar hazırlıyanlara, İstanbul'da Silâhtarağa elektrik tesislerini havaya uçurmağa kalkanlara, bir cenazede bile dini siyaset için istismar etmeğe kalkışanlara, imzasız mektuplarla, yaftalarla bu memleketin kurtarıcılarına küfredenlere, tehditler savuranlara, «kuyruk» niçin denmesin?.. «Kuyruk» adını beğenmiyorsanız, Sayın Gümüşpala, daha uygun, daha «nezih» bir ad bulunuz da «kuyruk» lar incinmesinler!..
Fakat önemli olan «kuyruk» adının değil, «kuyruk» davranışının ortadan kalkmasıdır.
Bu memlekette 27 Mayıs Devrimini benimsemeyenler, hürriyete, demokrasiye ihanet edenleri hâlâ destekleyenler, yeniden ihanet edebilmek için fırsat kollayanlar oldukça; bu memlekette siyasal başarılarını, kendi değerlerinde, kendi niteliklerinde değil de, Demokrat Parti hatırasına bağlı kalmak isteyenlerin desteğinde ve oylarında görenler, onun için, Dermokrat Parti hatırasını canlı tutmak ve demokrasiye ihanet etmiş kuvvetleri o hatıra etrafında bir siyasal kuvvet olarak toplamak isteyenler, «Demokrat Parti» nin bir başka ad altında da olsa yeniden dirilişini sağlamağa kalkışanlar oldukça; kısacası, bu memlekette «Kuyruk» sözünden alınanlar, «kuyruk» sözünden alınacak şekilde davrananlar oldukça, bu memlekette «kuyruk» lar var demektir, ve dileyen, kuyruklara «kuyruk» demekte elbette serbesttir.
Sayın Gümüşpala'nın memlekette görmek istediği birlik ve kardeşlik, ancak «kuyruk» davranışının ortadan kalkmasiyle sağlanıcak, «kuyruk» sözü de ancak kuyruk davranışının ortadan kalkmasiyle, kuyrukların kıpırdanmaz oluşuyla, siyaset sözlüğümüzden silinebilecektir.
Sayın Gümüşpala palasını, «kuyruk» diyen dillere değil, kuyrukları zorla kıpırdatmağa uğraşan fırsatçı ellere indirirse, birliğe, kardeşliğe daha iyi hizmet edebilir.
BÜLENT ECEVİT
«Düşük» ve «Kuyruk»
Türkiye Adalet Partisi Başkanı Sayın Ragıp Gümüşpala, 27 Mayıs İhtilâlinin sözlüğüne girmiş iki deyimi yasak etmek istiyor: Biri «düşük», biri «kuyruk»...
Sayın Ragıp Gümüşpala'ya göre, Türkiye'de «Sınıf olmadığı gibi düşük insan da yok» muş!.. «Kuyruk» sözü ise, Birinci Dünya Harbinden sonra Azerbaycan'da komünistlerin, daha sonra Türkiye'de Nâzım Hikmet'in kullandığı bir sözmüş... Onun için, Sayın Gümüşpala, «kuyruk» sözünü kullanıp kullanmamanın «takdirini nezih Türk matbuatına» bırakıyor.
Türkiye'de gerçek anlamı ile, sınıf olmadığına şüphe yok. Ama «düşük» adı, Türkiye'de, «vatan cephesi - Ehlisalip cephesi» diye, biri imtiyazlı, biri imtiyazsız, biri ezen, biri ezilen iki sınıf yaratmağa uğraşmış bir iktidarın sorumlularına 27 Mayıs İhtilâlinden sonra verilen bir addır.
Düşüklere «düşük» denmesin de ne densin?.. «Sabık» mı densin, «müstafi» mi densin?.. Demokrat Parti iktidarının sorumluları «sabık» olmağa, «müstafi» olmağa razı olsalardı, bugün kendilerine elbette «düşük», yani «sakıt» denmezdi. Onlar, seçimle geldikleri iktidardan seçimle inmemek için her çareye başvurdukları, her suçu işlemeyi göze aldıkları için düşmüş insanlardır. Onun için «düşük» türler. «Düşük» adını beğenmiyorsanız, Sayın Gümüşpala, daha uygun, daha «nezih» bir ad bulunuz!.. Bulunuz da Yüksek Adalet Divanı savcıları, İhtilâl önderleri, gazeteciler, yurttaşlar, düşüklere hâlâ bağlılık duyanları bu «düşük» sözü ile tedirgin etmesinler!.
«Kuyruk» sözüne gelince, şu satırların yazarının hafızası Birinci Dünya Harbine kadar gidemiyor. Komünistlerin bu sözü o sıralarda nasıl, niçin kullandıklarını bilmeğe yazarın yaşı elvermiyor. Ama gene de siyasal anlamda «kuyruk» sözünü ilk duyduğu ânı bugünmüş gibi hatırlıyor: Yıl 1955... Ankara'nın Büyük Sinemasındaki Demokrat Parti kongresi kürsüsünde zamanın Başbakanı, Demokrat Parti Genel Başkanı Adnan Menderes... Menderes sinirli, Menderes ateş püskürüyor; Menderes, kendine has jestleriyle elini kolunu sallıyarak, kürsüden «kuyruklar» diye haykırıyor... Menderes, Demokrat Partinin demokrasiden ayrılışına, insan haklarını çiğneyişine, hürriyetleri kısışına, her türlü yolsuzluğu teşvik edişine tahammül edemedikleri için partiden kovulanların veya ayrılmağa mecbur kalanların, partide kalmış bazı ülkü arkadaşlarına haykırıyor, «kuyruklar» diye...
Biz Menderes'in yalnız «vatan cephesi» adını komünist sözlüğünden aldığını sanırdık. Meğer «kuyruk» sözünü de o sözlükten almış. Sayın Ragıp Gümüşpala'nın verdiği tarihî bilgiden bunu da öğrenmiş olduk.
Şimdi Sayın Gümüşpala, Demokrat Parti içindeki idealist muarızlarına yani kendi partisinin bazı üyelerine «kuyruk» diyen Menderes'in kuyruklarına «kuyruk» denmesin istiyor. Belki bu «kuyruk» sözünü, İhtilâl önderlerinden bazısının da kullanmış olduklarını unutarak, yada unutmuş görünerek, «Kuyruk» diyenin Komünist olacağını söylemek istiyor.
27 Mayısa kadar Demokrat Partide kalmış herkese «düşük» demek, «kuyruk» demek, elbette doğru değildir. Zaten bütün eski D.P. lilere «düşük» diyen, «kuyruk» diyen de yoktur. Şu satırların yazarı, bugüne kadar, «kuyruk» denmeyi hak edenlere de «kuyruk» demiş değildir. Fakat dileyen niçin demesin?.. İhtilâlin sözlüğünde «düşük», bir siyasal durumu, «kuyruk» luk da bir siyasal davranışı ifade etmektedir.
Elleri «hürriyet» isteyenlerin kanına bulanmış olanları, suçlarıyla, yüz kızartıcı günahlarıyla adalet terazisinin kefesine siyaset tarihinde misli az görülmüş ağırlık yükleyenleri, iktidarda iken kanun çiğnemeyi marifet sayıp şimdi suçu birbirlerine veya müntehir Gedik'e atanları, yalanla, rüşvetle, din istismarıyla, yol kesicilikle, devlet idare etmeğe kalkışmış olanları, Başbakanlık kasasına kadar girmiş kirli çamaşırları ortaya serildiğinde yüzleri kızarmadan gülüp Yüksek Adalet Divanı huzurunda sulu şakalar yapanları bugün hâlâ başlarında görmek isteyenlere, bunların arasında en suçlusuna, utanma duygusundan en yoksununa hâlâ «evliya» lık, «Peygamber» lik atfetmeğe kalkışanlara niçin «kuyruk» denmesin?.. Türk Ulusuna haysiyetiyle yaşama imkânını geri kazandıran, hürriyeti geri getiren, tıkanmış demokrasi yolunu yeniden açan Devrim idaresine karşı Ankara'da, İstanbul'da, Aydında, İzmir'de komplolar hazırlıyanlara, İstanbul'da Silâhtarağa elektrik tesislerini havaya uçurmağa kalkanlara, bir cenazede bile dini siyaset için istismar etmeğe kalkışanlara, imzasız mektuplarla, yaftalarla bu memleketin kurtarıcılarına küfredenlere, tehditler savuranlara, «kuyruk» niçin denmesin?.. «Kuyruk» adını beğenmiyorsanız, Sayın Gümüşpala, daha uygun, daha «nezih» bir ad bulunuz da «kuyruk» lar incinmesinler!..
Fakat önemli olan «kuyruk» adının değil, «kuyruk» davranışının ortadan kalkmasıdır.
Bu memlekette 27 Mayıs Devrimini benimsemeyenler, hürriyete, demokrasiye ihanet edenleri hâlâ destekleyenler, yeniden ihanet edebilmek için fırsat kollayanlar oldukça; bu memlekette siyasal başarılarını, kendi değerlerinde, kendi niteliklerinde değil de, Demokrat Parti hatırasına bağlı kalmak isteyenlerin desteğinde ve oylarında görenler, onun için, Dermokrat Parti hatırasını canlı tutmak ve demokrasiye ihanet etmiş kuvvetleri o hatıra etrafında bir siyasal kuvvet olarak toplamak isteyenler, «Demokrat Parti» nin bir başka ad altında da olsa yeniden dirilişini sağlamağa kalkışanlar oldukça; kısacası, bu memlekette «Kuyruk» sözünden alınanlar, «kuyruk» sözünden alınacak şekilde davrananlar oldukça, bu memlekette «kuyruk» lar var demektir, ve dileyen, kuyruklara «kuyruk» demekte elbette serbesttir.
Sayın Gümüşpala'nın memlekette görmek istediği birlik ve kardeşlik, ancak «kuyruk» davranışının ortadan kalkmasiyle sağlanıcak, «kuyruk» sözü de ancak kuyruk davranışının ortadan kalkmasiyle, kuyrukların kıpırdanmaz oluşuyla, siyaset sözlüğümüzden silinebilecektir.
Sayın Gümüşpala palasını, «kuyruk» diyen dillere değil, kuyrukları zorla kıpırdatmağa uğraşan fırsatçı ellere indirirse, birliğe, kardeşliğe daha iyi hizmet edebilir.
Koleksiyon
Alıntı
“"Düşük" ve "Kuyruk",” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 3 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1354 ulaşıldı.