Sınaileşmede Erginlik Çağına Girerken
Başlık:
Sınaileşmede Erginlik Çağına Girerken
Kaynak:
Ulus, "Günaydın" ss. 1, 2
Tarih:
1961-03-07
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi, "Günaydın Yazı Dizisi 1960-61"
Metin:
GÜNAYDIN
BÜLENT ECEVİT
Sınaileşmede erginlik çağına girerken
Makinasız, motorsuz sanayi, erginlik çağına varamamış demektir. Türkiye'de makina, motor yapımını geliştirme yolundaki çalışmaları, bu bakımdan, sınaileşmemizde yeni bir çağa, erginlik çağına giriş saymak gerekir. Ancak bu çalışmaların verimi alınmağa başladıktan sonra, kendimizi, yirminci yüzyıl teknolojisine ayak uydurmuş, çağdaş uygarlığın tabiî bir üyesi olmuş bir toplum sayabiliriz.
Türkiye'de bugün, birçok bakımlardan ihtiyacımızı karşılayacak seviyede bir makina, motor sanayii kurabilmek için gerekli bilgi ve işçilik de, ham malzeme ve sermaye imkânı da vardır. Nitekim şimdiden yurdumuzda, yer yer, türlü ihtiyaçları karşılayacak makinalar, motorlar, yedek parçalar, teknik âletler, hattâ presizyon âletleri yapılabilmektedir. Ama bunlar, daha çok amatörlük seviyesinde ve iktisadî bakımdan yetersiz kalmaktadır. Cumhuriyetten sonra sınaileşme yolunda atılan adımlar, Türk halkının tekniğe, makinaya karşı gizli kalmış istidadını ortaya çıkarmıştır. Bu istidat, çabuk kavrayışı ve beceriği aşmakta, yaratıcılık ölçüsüne varmaktadır.
Teknik alandaki beceriklilik ve yaratıcılık, yalnız büyük kentlerimizde değil, Bursa, Gaziantep gibi küçük kentlerde de kendini göstermektedir. Örneğin Gaziantep'te bu yaratıcılığın hiç yoktan, adetâ doğadan fışkırışı ve kendi kendini ifade imkânı bulabilmek için çırpınışı insana hem heyecan hem de üzüntü verir... Üzüntü verir, çünkü, küçücük atölyelerde, hem de gereği gibi teknik eğitim görememiş ustalar veya amatörler eliyle, dokuma makinalarından birçok otomobil yedek parçalarına, amplifikatörden ses alma cihazına kadar hemen herşeyin yapılabildiği, fakat hiç birinin verimli bir endüstri haline gelme fırsatı bulamadığı, hepsinin, serde yetiştirilen turfanda yemişler gibi, o küçücük atölyelere sıkışıp kaldığı görülür.
*
Türkiye'de mesele, var olan sermaye imkânlarını ve malzemeyi, var olan bilgi ve işçilikle —Türkiye'de işsiz kaldığı için şimdi Batı Almanya'ya kaçan işçilikle— ve yaratıcılık ölçüsüne varan istidatla birleştirmek öylece, makina, motor, hattâ bazı presizyon âletleri yapımını iktisadî bakımdan verimli duruma getirmektir.
Bu yönde ciddi hamleler süratle yapılmazsa, Batı Avrupa ile pazar ortaklığına girmek bizim için iktisadî bakımdan ölüm olacaktır... Girmemek de bir başka türlü ölüm... Yaşamamızı bu çıkmazdan kurtarmanın yolu, sanayiimizi, iktisadî bakımdan verimli bir şekilde makina, motor yapabilir duruma getirmek, erginleştirmektir.
Makina, motor yapımını geliştirme kararı alınması ile, bir plânlama teşkilâtı kurulmasının ve vergi mevzuatımızın yeniden incelenmesinin aynı zamana rastlaması çok iyi olmuştur. Makina, motor yapımının geliştirilmesi çabalarını daha başlangıçta gelişigüzellikten kurtarmak için, bunları bir genel kalkınma plânı çerçevesinde yürütmek gerekir. Vergi mevzuatımızda da, her biri kendi başına sınırlı ve kısır kalan küçük endüstri teşebbüslerini, hattâ atölye çalışmalarını birleştirmeğe, büyümeğe; ve bu teşebbüslere yatırımı arttırmağa teşvik edici değişiklikler yapılmalıdır! Türkiye'de endüstrinin, makina, motor yapımının, gelişememesinde başlıca etken, vergi sistemimizin çıkardığı engellerdir. Bu engellerin kaldırılması, sanayi alanında Türkiyeye, kendiliğinden, büyük bir hamle gücü kazandıracaktır.
*
Sınaileşmede erginlik çağına girerken, bu gelişmenin Türk toplumunda ekonomik ve sosyal dengesizlik ve hastalıklara yol açmasını önleyici tedbirler de şimdiden alınmalıdır. Böyle tedbirler şimdiden alınmazsa çok geç kalınmış olabilir. Böyle tedbirler alınmaz da sınaileşmemiz kendi haline bırakılırsa, kurulacak yeni endüstriler nisbeten varlıklı olan ve büyük bir nüfus akını meselesiyle karşı karşıya gelen bölgelerde büsbütün yoğunlaşacaktır. Oysa bu gelişmeyi yurdun geri kalmış bölgelerine doğru yaymak gerekir; bunun için geri kalmış bölgelerde yatırımı teşvik edici vergi kolaylıkları düşünülebilir.
Ayrıca, makina, motor endüstrisinin gelişmesi sadece, mahdut ellerde toplanan sermaye yoluyla yürütülürse, Türk toplumu, çok geçmeden, tehlikeli ölçüde bir kapitalist düzen içine düşebilecektir. Bunu önlemek için de, geniş ölçüde halkın ve işçinin katılacağı, hisselerin çok ellere dağılacağı teşebbüsler teşvik edilmelidir!.
Kısacası, sınaileşmede erginlik çağına girerken, Türkiye'de, ekonomik ve sosyal bakımdan sıhhatli, coğrafi bakımdan dengeli bir halkçı ekonominin temelleri atılmalıdır.
Sınaileşmemizin bu safhasında, devletçilik anlayışımız bazı değişikliklere uğrayacaksa, bu değişiklikler, ancak, halkçılık yönünde olmalıdır!
BÜLENT ECEVİT
Sınaileşmede erginlik çağına girerken
Makinasız, motorsuz sanayi, erginlik çağına varamamış demektir. Türkiye'de makina, motor yapımını geliştirme yolundaki çalışmaları, bu bakımdan, sınaileşmemizde yeni bir çağa, erginlik çağına giriş saymak gerekir. Ancak bu çalışmaların verimi alınmağa başladıktan sonra, kendimizi, yirminci yüzyıl teknolojisine ayak uydurmuş, çağdaş uygarlığın tabiî bir üyesi olmuş bir toplum sayabiliriz.
Türkiye'de bugün, birçok bakımlardan ihtiyacımızı karşılayacak seviyede bir makina, motor sanayii kurabilmek için gerekli bilgi ve işçilik de, ham malzeme ve sermaye imkânı da vardır. Nitekim şimdiden yurdumuzda, yer yer, türlü ihtiyaçları karşılayacak makinalar, motorlar, yedek parçalar, teknik âletler, hattâ presizyon âletleri yapılabilmektedir. Ama bunlar, daha çok amatörlük seviyesinde ve iktisadî bakımdan yetersiz kalmaktadır. Cumhuriyetten sonra sınaileşme yolunda atılan adımlar, Türk halkının tekniğe, makinaya karşı gizli kalmış istidadını ortaya çıkarmıştır. Bu istidat, çabuk kavrayışı ve beceriği aşmakta, yaratıcılık ölçüsüne varmaktadır.
Teknik alandaki beceriklilik ve yaratıcılık, yalnız büyük kentlerimizde değil, Bursa, Gaziantep gibi küçük kentlerde de kendini göstermektedir. Örneğin Gaziantep'te bu yaratıcılığın hiç yoktan, adetâ doğadan fışkırışı ve kendi kendini ifade imkânı bulabilmek için çırpınışı insana hem heyecan hem de üzüntü verir... Üzüntü verir, çünkü, küçücük atölyelerde, hem de gereği gibi teknik eğitim görememiş ustalar veya amatörler eliyle, dokuma makinalarından birçok otomobil yedek parçalarına, amplifikatörden ses alma cihazına kadar hemen herşeyin yapılabildiği, fakat hiç birinin verimli bir endüstri haline gelme fırsatı bulamadığı, hepsinin, serde yetiştirilen turfanda yemişler gibi, o küçücük atölyelere sıkışıp kaldığı görülür.
*
Türkiye'de mesele, var olan sermaye imkânlarını ve malzemeyi, var olan bilgi ve işçilikle —Türkiye'de işsiz kaldığı için şimdi Batı Almanya'ya kaçan işçilikle— ve yaratıcılık ölçüsüne varan istidatla birleştirmek öylece, makina, motor, hattâ bazı presizyon âletleri yapımını iktisadî bakımdan verimli duruma getirmektir.
Bu yönde ciddi hamleler süratle yapılmazsa, Batı Avrupa ile pazar ortaklığına girmek bizim için iktisadî bakımdan ölüm olacaktır... Girmemek de bir başka türlü ölüm... Yaşamamızı bu çıkmazdan kurtarmanın yolu, sanayiimizi, iktisadî bakımdan verimli bir şekilde makina, motor yapabilir duruma getirmek, erginleştirmektir.
Makina, motor yapımını geliştirme kararı alınması ile, bir plânlama teşkilâtı kurulmasının ve vergi mevzuatımızın yeniden incelenmesinin aynı zamana rastlaması çok iyi olmuştur. Makina, motor yapımının geliştirilmesi çabalarını daha başlangıçta gelişigüzellikten kurtarmak için, bunları bir genel kalkınma plânı çerçevesinde yürütmek gerekir. Vergi mevzuatımızda da, her biri kendi başına sınırlı ve kısır kalan küçük endüstri teşebbüslerini, hattâ atölye çalışmalarını birleştirmeğe, büyümeğe; ve bu teşebbüslere yatırımı arttırmağa teşvik edici değişiklikler yapılmalıdır! Türkiye'de endüstrinin, makina, motor yapımının, gelişememesinde başlıca etken, vergi sistemimizin çıkardığı engellerdir. Bu engellerin kaldırılması, sanayi alanında Türkiyeye, kendiliğinden, büyük bir hamle gücü kazandıracaktır.
*
Sınaileşmede erginlik çağına girerken, bu gelişmenin Türk toplumunda ekonomik ve sosyal dengesizlik ve hastalıklara yol açmasını önleyici tedbirler de şimdiden alınmalıdır. Böyle tedbirler şimdiden alınmazsa çok geç kalınmış olabilir. Böyle tedbirler alınmaz da sınaileşmemiz kendi haline bırakılırsa, kurulacak yeni endüstriler nisbeten varlıklı olan ve büyük bir nüfus akını meselesiyle karşı karşıya gelen bölgelerde büsbütün yoğunlaşacaktır. Oysa bu gelişmeyi yurdun geri kalmış bölgelerine doğru yaymak gerekir; bunun için geri kalmış bölgelerde yatırımı teşvik edici vergi kolaylıkları düşünülebilir.
Ayrıca, makina, motor endüstrisinin gelişmesi sadece, mahdut ellerde toplanan sermaye yoluyla yürütülürse, Türk toplumu, çok geçmeden, tehlikeli ölçüde bir kapitalist düzen içine düşebilecektir. Bunu önlemek için de, geniş ölçüde halkın ve işçinin katılacağı, hisselerin çok ellere dağılacağı teşebbüsler teşvik edilmelidir!.
Kısacası, sınaileşmede erginlik çağına girerken, Türkiye'de, ekonomik ve sosyal bakımdan sıhhatli, coğrafi bakımdan dengeli bir halkçı ekonominin temelleri atılmalıdır.
Sınaileşmemizin bu safhasında, devletçilik anlayışımız bazı değişikliklere uğrayacaksa, bu değişiklikler, ancak, halkçılık yönünde olmalıdır!
Koleksiyon
Alıntı
“Sınaileşmede Erginlik Çağına Girerken,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 9 Ekim 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1353 ulaşıldı.