"Bizim Radyo" ve Bizim Radyo
Başlık:
"Bizim Radyo" ve Bizim Radyo
Kaynak:
Ulus, "Günaydın" ss. 1, 2
Tarih:
1961-02-14
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi, "Günaydın Yazı Dizisi 1960-61"
Metin:
GÜNAYDIN
BÜLENT ECEVİT
"Bizim Radyo,, ve Bizim Radyo
«Menderes: Bizim Radyo iki yıldır tahrik ediyordu.
Başkan Başol: Sizin radyo sizin elinizde...
Menderes: O değil, Beyefendi, Rus Radyosu..»
(Yassıada duruşmaları G + 77)
Kendi kendine «Bizim Radyo» adını vererek, adını ananlara, bir kelime oyunu ile kendini mal etmeğe çalışan yabancı radyosu, yukarıdaki konuşma üzerine Yassıada tutanaklarına da geçmiş oldu.
Düşük Başbakan Menderes, bu sözleriyle, 28 Nisandan 27 Mayısa kadar Demokrat Parti iktidarına karşı ayaklanan aydın Türk Gençliğini, aklı sıra, Komünist propagandasına, Komünist tahrik ve telkinlerine kapılmış olmakla suçlandırmak istemiştir. Yalanla düzenle 10 yıl Hükümet başında kalan bu kimse, yargıç karşısında bile böylesine yalancı, Yassıada'da bile böylesine şantajcıdır.
Fakat, yalancı, şantajcı olduğu kadar da düşüncesizdir: Eğer Türkiye'de «Bizim Radyo» adındaki Komünist yabancı radyosu dinlenir ve dinleyenleri etkiler hale gelmiş ise, bundan en başta kendisinin, kendi idaresinin sorumlu sayılacağını düşünemiyecek kadar düşüncesiz...
Demokrat Parti iktidarı, Türk Devlet Radyosunu o kadar güvenilmez, inanılmaz, tahammül edilmez bir yalan, iftira, hakaret âleti, o kadar çirkin bir parti organı haline getirmişti ki. hemen kimsede Türk Devlet Radyosunu dinleme isteği kalmamıştı. Türk Devlet Radyosu adetâ Türk dinleyicileri yabancı radyoların kucağına itmekte idi. Hele sınır bölgelerimizde, Menderes'in söylevleri, Radyo Gazetesinin küfürleri, «Vatan Cephesi» ne katılış, listeleri okunmağa başlar başlamaz, radyo düğmesini, dost olsun olmasın, en yakın yabancı ülkelerden birinin radyo istasyonuna çevirmek, birçok yurttaşlarda önlenmez bir refleks olmuştu. 28 Nisan - 27 Mayıs arasında Türkiye'de olup bitenleri, Türk halkı, ancak yabancı radyolardan öğrenebilmiştir.
Türk radyosu kendi dinleyicisini yabancı radyoların kucağına böylesine iterse, elbette bu durumu istismar edecek kötüniyetli devletler de çıkardı, ve çıkmıştır; ve Türkçe yayın yapan yabancı radyolar, bu durumdan yararlanarak, bir kısım Türk dinleyicileri kendilerine alıştırmak fırsatını bulmuştur.
Bu alışkanlık maalesef şimdi de yer yer devam etmektedir. Yedeksubay öğretmenler, «Bizim Radyo» nun bazı köylerde hâlâ dinleyici bulabildiğinden şikâyetçidirler.
10 yıllık D.P. iktidarının kurtulmamız gereken kötü miraslarından biri de bu alışkanlıktır.
Demokratik ülkeler radyolarının yayınlarına alışkanlıkta elbette çekinilecek bir yön yoktur. Hele bunlar arasında doğrudan doğruya hükümet kontrolü altında olmayanlar tamamen objektif yayın yapmaktadırlar.
Fakat «Bizim Radyo» öyle değil... «Bizim Radyo», Türkiye'de iler tutar ne varsa, Türkiye'yi, demokratik ve bağımsız bir ülke olarak ayakta tutan kuvvetler ve değerler nelerse, bunları sarsmağa Türk halkının bütün yapıcı inançlarını yıkmağa, kısacası, Türk toplumunu temelinden çökertmeğe çalışmaktadır.
Bu mesele üzerinde iki yönden durulmak gerekir :
1. Komşumuz Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği, şimdi Türkiye'ye karşı bir yaklaşma ve dostluk siyaseti güder görümektedir. Ama, kendi kendine «Bizim Radyo» diyen radyonun Türkiye'ye karşı böylesine düşmanca, böylesine yıkıcı yayınları devam ettikçe, bütün iyiniyet gösterilerine rağmen, Sovyetlerin bize karşı dostluk iddialarında samimiliklerine inanmamız beklenmiyeceği, resmî yollardan kendilerine kesin olarak anlatılmalıdır. Sovyetler, gerçi, «Bizim Radyo» nun bir Sovyet radyosu olmadığını söyliyebilirler. Doğrudur. Bilindiği kadar bu radyo, Doğu Almanya'dan —veya Sovyetlerin yakın müttefiki bir başka Doğu Avrupa ülkesinden- yayın yapmaktadır. Ama, Sovyetlerle ittifak halinde bulunan herhangi bir Doğu Avrupa ülkesinin, Sovyetler tarafından tasvib, hattâ teşvik edilmedikçe, Türkiye'ye karşı bu türlü yayınlar yapamıyacağı da muhakkaktır. Bu ülkelerden hiç birinde radyo, örneğin B.B.C. gibi, bir bağımsız müessese değildir. Hepsin de radyolar, doğrudan doğruya hükümet radyolarıdır. Bu radyoların. hele dışarı yönelmiş yayınlarında, Sovyetler Birliğince tasvib, hattâ teşvik edilmeyen bir politika benimsenebileceği tasavvur bile edilemez. İngiliz Hükümetinin, B.B.C. yayınlarından şikâyet eden bir yabancı hükümete, «biz radyo yayınlarına karışamayız» demeğe hakkı vardır ama, Sovyet blokuna dahil Doğu Avrupa ülkelerinden herhangi birinin yabancı dillerdeki radyo yayınları için böyle bir mazeret öne sürülemez.
2. Sovyetler Birliği Hükümeti nezdinde yapılacak bir teşebbüs müsbet sonuç verir mi vermez mi bilemeyiz. Fakat bu arada biz, kendi radyomuzu, kendi kendine «Bizim Radyo» adını veren radyoya her bakımdan üstün hale getirmeliyiz. Bu radyoyu dinleten, elbette, propagan dası değildir. Zaten Türk halkının büyük çoğunluğu bu yayınlardaki propaganda unsurlarını bulup ayıklayabilecek kadar uyanıktır. Bu radyoyu dinleten, halka halkın diliyle seslenmesidir, bir; tıpkı popüler bir gazete gibi, halka, kendi çevresinin günlük hayatından alınmış haberler de vermesidir. İki...
Bunları, hattâ daha başarılı şekilde, Türk radyolarının da yapamaması için sebep yoktur. Komşulardan, söylev çekme, öğüt ve ders verme üslûbunun, kötü anlamda «edebiyat» çılığın kaldırılması; haber bültenlerinin hazırlanışına da gerçek ve serbest bir gazetecilik zihniyetinin hâkim kılınması bu sonucu sağlamaya yeter.
Halk kendi radyosunun, bağımsız ve yeterli bir gazete gibi, iyi kötü her haberi kendisine ulaştırdığına ve ulaştıracağına inanır, dünyadaki ve memleketteki önemli gelişmeler dışında, kendi günlük hayatını ilgilendiren küçük haberleri de. kendi mütevazi çevresinde olup bitenleri de kendi radyosundan dinleyebilir hale geline, sıkıcı, ağdalı lâf kalabalığından ibaret ve aktüaliteyle ilgisiz konuşmalara tamamen son verildiğini görürse, elbette hiç bir yabancı radyonun Türkçe yayınlarıyla ilgilenmez; kendi radyosunu dinlemeyi tercih eder.
Fakat bunun için radyoya bir an önce bağımsızlık vermek şarttır. Radyo devlet yönetiminde kaldıkça, radyo yayınlarını veya haber bültenlerini hazırlayanlar devlet memuru oldukça, radyonun başında Cihat Baban kadar hür düşünceli bir Bakan, Cihat Baban kadar iyi ve tecrübeli bir gazeteci bile bulunsa, o radyodan bir bağımsız gazetenin objektifliği, çekiciliği, haber çeşitliliği beklenemez.
Bu gerçeği hiç şüphesiz Sayın Cihat Baban da görüyor olmalıdır. Bu gerçeği kendisi de gördüğü içindir ki, bir sözlü soru vesilesiyle, Temsilciler Meclisinden, radyo bağımsızlığının bir an önce gerçekleştirilmesini istemiştir.
Temsilciler Meclisi de, öyle inanıyoruz ki, radyoya bağımsızlık vereceği bildirilen kanun tasarısının Hükümetçe bir an önce Meclise getirilmesini beklemektedir. Hürriyet mücadelesi içinden gelmiş bir gazetecinin Bakan olarak radyo başında bulunduğu sıra, böyle bir tasarının Meclisten en liberal bir kanun olarak çıkabilmesi için en iyi zamandır.
BÜLENT ECEVİT
"Bizim Radyo,, ve Bizim Radyo
«Menderes: Bizim Radyo iki yıldır tahrik ediyordu.
Başkan Başol: Sizin radyo sizin elinizde...
Menderes: O değil, Beyefendi, Rus Radyosu..»
(Yassıada duruşmaları G + 77)
Kendi kendine «Bizim Radyo» adını vererek, adını ananlara, bir kelime oyunu ile kendini mal etmeğe çalışan yabancı radyosu, yukarıdaki konuşma üzerine Yassıada tutanaklarına da geçmiş oldu.
Düşük Başbakan Menderes, bu sözleriyle, 28 Nisandan 27 Mayısa kadar Demokrat Parti iktidarına karşı ayaklanan aydın Türk Gençliğini, aklı sıra, Komünist propagandasına, Komünist tahrik ve telkinlerine kapılmış olmakla suçlandırmak istemiştir. Yalanla düzenle 10 yıl Hükümet başında kalan bu kimse, yargıç karşısında bile böylesine yalancı, Yassıada'da bile böylesine şantajcıdır.
Fakat, yalancı, şantajcı olduğu kadar da düşüncesizdir: Eğer Türkiye'de «Bizim Radyo» adındaki Komünist yabancı radyosu dinlenir ve dinleyenleri etkiler hale gelmiş ise, bundan en başta kendisinin, kendi idaresinin sorumlu sayılacağını düşünemiyecek kadar düşüncesiz...
Demokrat Parti iktidarı, Türk Devlet Radyosunu o kadar güvenilmez, inanılmaz, tahammül edilmez bir yalan, iftira, hakaret âleti, o kadar çirkin bir parti organı haline getirmişti ki. hemen kimsede Türk Devlet Radyosunu dinleme isteği kalmamıştı. Türk Devlet Radyosu adetâ Türk dinleyicileri yabancı radyoların kucağına itmekte idi. Hele sınır bölgelerimizde, Menderes'in söylevleri, Radyo Gazetesinin küfürleri, «Vatan Cephesi» ne katılış, listeleri okunmağa başlar başlamaz, radyo düğmesini, dost olsun olmasın, en yakın yabancı ülkelerden birinin radyo istasyonuna çevirmek, birçok yurttaşlarda önlenmez bir refleks olmuştu. 28 Nisan - 27 Mayıs arasında Türkiye'de olup bitenleri, Türk halkı, ancak yabancı radyolardan öğrenebilmiştir.
Türk radyosu kendi dinleyicisini yabancı radyoların kucağına böylesine iterse, elbette bu durumu istismar edecek kötüniyetli devletler de çıkardı, ve çıkmıştır; ve Türkçe yayın yapan yabancı radyolar, bu durumdan yararlanarak, bir kısım Türk dinleyicileri kendilerine alıştırmak fırsatını bulmuştur.
Bu alışkanlık maalesef şimdi de yer yer devam etmektedir. Yedeksubay öğretmenler, «Bizim Radyo» nun bazı köylerde hâlâ dinleyici bulabildiğinden şikâyetçidirler.
10 yıllık D.P. iktidarının kurtulmamız gereken kötü miraslarından biri de bu alışkanlıktır.
Demokratik ülkeler radyolarının yayınlarına alışkanlıkta elbette çekinilecek bir yön yoktur. Hele bunlar arasında doğrudan doğruya hükümet kontrolü altında olmayanlar tamamen objektif yayın yapmaktadırlar.
Fakat «Bizim Radyo» öyle değil... «Bizim Radyo», Türkiye'de iler tutar ne varsa, Türkiye'yi, demokratik ve bağımsız bir ülke olarak ayakta tutan kuvvetler ve değerler nelerse, bunları sarsmağa Türk halkının bütün yapıcı inançlarını yıkmağa, kısacası, Türk toplumunu temelinden çökertmeğe çalışmaktadır.
Bu mesele üzerinde iki yönden durulmak gerekir :
1. Komşumuz Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği, şimdi Türkiye'ye karşı bir yaklaşma ve dostluk siyaseti güder görümektedir. Ama, kendi kendine «Bizim Radyo» diyen radyonun Türkiye'ye karşı böylesine düşmanca, böylesine yıkıcı yayınları devam ettikçe, bütün iyiniyet gösterilerine rağmen, Sovyetlerin bize karşı dostluk iddialarında samimiliklerine inanmamız beklenmiyeceği, resmî yollardan kendilerine kesin olarak anlatılmalıdır. Sovyetler, gerçi, «Bizim Radyo» nun bir Sovyet radyosu olmadığını söyliyebilirler. Doğrudur. Bilindiği kadar bu radyo, Doğu Almanya'dan —veya Sovyetlerin yakın müttefiki bir başka Doğu Avrupa ülkesinden- yayın yapmaktadır. Ama, Sovyetlerle ittifak halinde bulunan herhangi bir Doğu Avrupa ülkesinin, Sovyetler tarafından tasvib, hattâ teşvik edilmedikçe, Türkiye'ye karşı bu türlü yayınlar yapamıyacağı da muhakkaktır. Bu ülkelerden hiç birinde radyo, örneğin B.B.C. gibi, bir bağımsız müessese değildir. Hepsin de radyolar, doğrudan doğruya hükümet radyolarıdır. Bu radyoların. hele dışarı yönelmiş yayınlarında, Sovyetler Birliğince tasvib, hattâ teşvik edilmeyen bir politika benimsenebileceği tasavvur bile edilemez. İngiliz Hükümetinin, B.B.C. yayınlarından şikâyet eden bir yabancı hükümete, «biz radyo yayınlarına karışamayız» demeğe hakkı vardır ama, Sovyet blokuna dahil Doğu Avrupa ülkelerinden herhangi birinin yabancı dillerdeki radyo yayınları için böyle bir mazeret öne sürülemez.
2. Sovyetler Birliği Hükümeti nezdinde yapılacak bir teşebbüs müsbet sonuç verir mi vermez mi bilemeyiz. Fakat bu arada biz, kendi radyomuzu, kendi kendine «Bizim Radyo» adını veren radyoya her bakımdan üstün hale getirmeliyiz. Bu radyoyu dinleten, elbette, propagan dası değildir. Zaten Türk halkının büyük çoğunluğu bu yayınlardaki propaganda unsurlarını bulup ayıklayabilecek kadar uyanıktır. Bu radyoyu dinleten, halka halkın diliyle seslenmesidir, bir; tıpkı popüler bir gazete gibi, halka, kendi çevresinin günlük hayatından alınmış haberler de vermesidir. İki...
Bunları, hattâ daha başarılı şekilde, Türk radyolarının da yapamaması için sebep yoktur. Komşulardan, söylev çekme, öğüt ve ders verme üslûbunun, kötü anlamda «edebiyat» çılığın kaldırılması; haber bültenlerinin hazırlanışına da gerçek ve serbest bir gazetecilik zihniyetinin hâkim kılınması bu sonucu sağlamaya yeter.
Halk kendi radyosunun, bağımsız ve yeterli bir gazete gibi, iyi kötü her haberi kendisine ulaştırdığına ve ulaştıracağına inanır, dünyadaki ve memleketteki önemli gelişmeler dışında, kendi günlük hayatını ilgilendiren küçük haberleri de. kendi mütevazi çevresinde olup bitenleri de kendi radyosundan dinleyebilir hale geline, sıkıcı, ağdalı lâf kalabalığından ibaret ve aktüaliteyle ilgisiz konuşmalara tamamen son verildiğini görürse, elbette hiç bir yabancı radyonun Türkçe yayınlarıyla ilgilenmez; kendi radyosunu dinlemeyi tercih eder.
Fakat bunun için radyoya bir an önce bağımsızlık vermek şarttır. Radyo devlet yönetiminde kaldıkça, radyo yayınlarını veya haber bültenlerini hazırlayanlar devlet memuru oldukça, radyonun başında Cihat Baban kadar hür düşünceli bir Bakan, Cihat Baban kadar iyi ve tecrübeli bir gazeteci bile bulunsa, o radyodan bir bağımsız gazetenin objektifliği, çekiciliği, haber çeşitliliği beklenemez.
Bu gerçeği hiç şüphesiz Sayın Cihat Baban da görüyor olmalıdır. Bu gerçeği kendisi de gördüğü içindir ki, bir sözlü soru vesilesiyle, Temsilciler Meclisinden, radyo bağımsızlığının bir an önce gerçekleştirilmesini istemiştir.
Temsilciler Meclisi de, öyle inanıyoruz ki, radyoya bağımsızlık vereceği bildirilen kanun tasarısının Hükümetçe bir an önce Meclise getirilmesini beklemektedir. Hürriyet mücadelesi içinden gelmiş bir gazetecinin Bakan olarak radyo başında bulunduğu sıra, böyle bir tasarının Meclisten en liberal bir kanun olarak çıkabilmesi için en iyi zamandır.
Koleksiyon
Alıntı
“"Bizim Radyo" ve Bizim Radyo,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1340 ulaşıldı.