Vergi Sisteminde Değişiklik
Başlık:
Vergi Sisteminde Değişiklik
Kaynak:
Ulus, "Günaydın" ss. 1, 2
Tarih:
1961-02-04
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi, "Günaydın Yazı Dizisi 1960-61"
Metin:
GÜNAYDIN
BÜLENT ECEVİT
Vergi sisteminde değişiklik
Kurucu Meclisin açılışından hemen önce çıkarılan kanunlar arasında en çok tepkiyi, vergilerle ve servet açıklaması ile ilgili kanunlar uyandırdı. Basınla ilgili iki kanun üzerine kopan gürültü sabun köpüğü gibi dağılıp gittiği halde, vergilerle ve servet açıklaması ile ilgili kanunlara karşı tepki, ölçüsünü gitgide arttırarak devam etmektedir. Bu kanunların iş âleminde ve çiftçiler arasında doğurduğu huzursuzluk ve şikâyetler şimdiden kaygı verici bir hal almıştır. Piyasadaki, iş hahatındaki durgunluğun artma tehlikesi belirmiştir. Özel yatırımların azalacağı, yeni teşebbüslerden kaçınılacağı öne sürülmektedir. Tarım işletmelerinin parçalanacağı, gelişemez duruma düşeceği söylenmektedir. Servet açıklaması ile ilgili kanun üzerine ise, altın fiyatlarında ve dolarda belirli yükselmeler olmuştur. Sanayiciler, tüccarlar, büyük çiftçiler, Devrim idaresinin tolerans ve hürriyet havası içinde, itiraz ve şikâyetlerini, şimdiye kadar toplumumuzun bu zümrelerde görmeğe alışık olmadığı sıhhatli bir açıklıkla ortaya dökmekte, ilgili Balkanlara söylemekte, basına ulaştırmaktadırlar.
Bu itiraz ve şikâyetleri, bir sınıra kadar, olağan saymak gerekir. Bazı zümrelere yeni mükellefiyetler yükleyen herhangi bir yeni vergi kanununun, ne kadar haklı ve âdil olursa olsun, o zümrelerde hoş karşılanması, hoşnutsuzluk ve tepki uyandırmaması elbette beklenemezdi. Fakat itiraz ve şikâyetlerin, yalnız, bu vergilerle çıkarları etkilenebilecek zümrelerden gelmediği, vergi konusunda yetkili kimselerin de, genel olarak, bu şikâyet ve itirazları doğru bulduğu göz önünde tutulursa, uyanan tepkileri, menfî havayı, olağan sayılabilecek bir sınır içinde görmeğe imkân bulunamaz.
Herhalde bu kanunların, bütün vergi sistemimizle birlikte, yeniden gözden geçirilmesi gerekir.
*
Tasarıların Kurucu Meclise bırakılmayıp da, daha önce halkoyu önünde tartışılmasına imkân verilmeksizin kapalı oturumlarda kanunlaştırılması, zaten bir taktik hata idi. Böyle, ekonomik hayatı süratle ve geniş ölçüde etkileyebilecek nitelik ve önemde kanunların, serbest bir düzende müspet sonuçlar verebilmesi için, halkoyunca benimsenmesi şarttır. Halkoyunca benimsenebilmesi için de önceden halkoyu önünde tartışılmış, mahiyetlerinin iyice anlaşılması sağlanmış ve genel bir tasvip kazanmış olması şarttır. Fakat bu biribirine bağlı iki şart, kanunların hazırlanıp yürürlüğe konuluşunda yerine getirilmemiştir.
Vergi sistemimiz, hiç şüphesiz, düzeltilmeğe muhtaçtı. Yurdumuzda vergi yükü, büyük ölçüde, bu yükü en güç kaldırabilecek dar gelirli zümrelerin omuzlarında idi. Tam bir sosyalizme gitmeksizin, yurdumuzda, gerek toplumun esenliği gerek demokrasinin güvenliği bakımından gerekli sayılabilecek ölçüde sosyal ve ekonomik adalet sağlıyabilmek için baş vurulabilecek tedbirlerin başında, elbette, vergi sistemimizin daha adil bir duruma getirilmesi gelirdi. Türkiye'de, çok kazananların, gelirlerine oranla, en az vergi ödeyenler olduğu bir gerçekti; bu eşitsizliği giderici bir denge kurulmalı idi.
Ayrıca, dar gelirli zümreler arasında bulunan subay ve memurlara, son yıllardaki enflasyonun yiyip bitirdiği satınalma güçleri, işlerinde verimli olmalarına yetecek ölçüde olsun iade edilmek üzere, zam verilmek gerekirdi. Yüksek gelirli zümrelerden alınan vergileri arttırmak, subay ve memur maaşlarına yapılan bu zamların memleketteki genel tüketim hacmini büyülterek enflâsyonu yeniden kırbaçlamasını önleyici bir tedbir olması bakımından da şarttı.
Bütün bu düşünceler kabul edilirse, yüksek gelirlilerin ödedikleri vergiler oranının yükseltilmesini prensip olarak doğru bulmamak imkânsızdır.
*
Ancak, yeni vergi kanunları hazırlanırken göz önünde tutulması gerekli başka bir gerçek de vardı: Bu gerçek, memleketimizin süratle kalkınmağa, üretimini arttırmağa, endüstrisini geliştirmeğe muhtaç bulunuşudur. Vergide sadece adalet, bu ihtiyacı karşılamağa elbette yetmez, Vergi, âdil olduğu kadar, aşırı servet farklılaşmalarını önleyici olduğu kadar, özel kesimdeki yatırımları ve üretimi teşvik edici de olmalıdır. Bir karma ekonomi sistemini kendi yapısına ve dünya görüşüne en uygun sistem olarak benimseyen Türk toplumu, karma ekonominin faydasını görebilmek için, bir çerçeve içinde de olsa özel sermaye birikmesine, ve gelirin, tüketimden veya dondurulmuş artırımdan çok, yeni ve verimli yatırımlara yönelmesine imkan ve hız verecek şartları ve ortamı hazırlamak zorundadır.
Yeni vergi kanunları ve servet açıklaması kanunu, bu şartların ve ortamın hazırlanmasına yardım edecek midir?
İşte burası şüphelidir!.. Hattâ, «şüpheli» sözü belki çok hafif kalır. Bir çok uzmanlar, yeni vergi kanunlarının özel sermayeyi ürküteceğine, yatırıma yönelmekten alıkoyup kabuğuna çekilmeğe zorlayacağına, bu yüzden iş hacminin ve ekonomik gelişme ve kalkınma hızının azalacağına inanmaktadırlar. Servet açıklaması kanununun ise, bir kısım gelirlerin, işletilecek yerde, altına çevrilerek dondurulmasına, veya daha kötüsü, yurt dışına kaçırılmasına yol açacağından korkulmaktadır. Altın ve dolar fiyatlarındaki yükseliş de bu korkuyu doğrulamaktadır.
Bütçe Encümeninin dünkü oturumunda, Maliye Bakanı Sayın Kemal Kurdaş'ın kullandığı ifade ve yaptığı bazı açıklamalar, yeni vergi kanunlarını ister istemez savunmasına rağmen, kendisinin de bütün bu tehlikeleri gördüğü intibaını veriyordu.
*
Sayın Kurdaş, bir çok bakımlardan talihsiz bir Bakan... Bir kere, bütçe tasarısının çoktan hazırlanıp basılmış olması gereken bir tarihte Maliye Bakanlığına getirildiği halde, hazır bir bütçe tasarısı bulamadığı anlaşılmaktadır. Bütçe tasarısı, olağanüstü bir gecikme ile, hâlâ basılmamış haldedir. Gerekçesi bile ancak dün dağıtılmıştır. Kemal Kurdaş'dan önceki Maliye Bakanı Sayın Ekrem Alican, istifa ettiği sırada, bütçe hazırlığını, zamanı çoktan gelip geçmiş olmasına rağmen, tamamlamamıştı. Bu, Sayın Kurdaş'ın birinci talihsizliğidir.
İkinci talihsizliği ise, kendi Bakanlığından önce hazırlanmış çok önemli bazı kanunları, belki - hattâ galiba — tasvip etmediği halde, savunmak zorunda kalışıdır.
Fakat Bakanın Bütçe Komisyonunda dün yaptığı bir açıklama, bu ikinci talihsizliğini olsun yenebilecek bir imkan aradığı intibaını yaratsa gerektir. Sayın Kemal Kurdaş, bütün vergi kanunlarımızın, ve genel olarak vergi sistemimizin, süratle, bir - iki ay içinde, ciddî bir incelemeden geçirileceğini; bunun için dışardan da, bazıları memleketimizi çok iyi tanıyan ünlü uzmanlar getirileceğini müjdelemiştir. Bu müjde, tartışma konusu ve huzursuzluk kaynağı olan yeni vergi kanunlarının ve bunlarla balğantılı olarak servet açıklaması kanununun da değiştirilebileceği; ve değiştirilmeleri ihtimaline dayanılarak, uygulanmalarının ileriye bırakılacağı umudunu besleme hakkını bizlere verse gerektir.
Vergi sistemimiz gözden geçirilip değiştirilir, vergi politikamıza yeni bir yön verilirken, herhalde, Devlet Plânlama Teşkilâtı ile işbirliği yapılması da ihmal edilmemelidir. Karma ekonomi sistemini benimseyen, onun için de kalkınma gayretlerinde ve piyasanın düzenlenmesinde en çok vergi mekanizmasından yararlanmak zorunda bulunan bir ülkede, bir Devlet Plânlama Teşkilatı, vergi politikası tayin edilirken söz sahibi olmazsa, ne zaman söz sahibi olacaktır?
BÜLENT ECEVİT
Vergi sisteminde değişiklik
Kurucu Meclisin açılışından hemen önce çıkarılan kanunlar arasında en çok tepkiyi, vergilerle ve servet açıklaması ile ilgili kanunlar uyandırdı. Basınla ilgili iki kanun üzerine kopan gürültü sabun köpüğü gibi dağılıp gittiği halde, vergilerle ve servet açıklaması ile ilgili kanunlara karşı tepki, ölçüsünü gitgide arttırarak devam etmektedir. Bu kanunların iş âleminde ve çiftçiler arasında doğurduğu huzursuzluk ve şikâyetler şimdiden kaygı verici bir hal almıştır. Piyasadaki, iş hahatındaki durgunluğun artma tehlikesi belirmiştir. Özel yatırımların azalacağı, yeni teşebbüslerden kaçınılacağı öne sürülmektedir. Tarım işletmelerinin parçalanacağı, gelişemez duruma düşeceği söylenmektedir. Servet açıklaması ile ilgili kanun üzerine ise, altın fiyatlarında ve dolarda belirli yükselmeler olmuştur. Sanayiciler, tüccarlar, büyük çiftçiler, Devrim idaresinin tolerans ve hürriyet havası içinde, itiraz ve şikâyetlerini, şimdiye kadar toplumumuzun bu zümrelerde görmeğe alışık olmadığı sıhhatli bir açıklıkla ortaya dökmekte, ilgili Balkanlara söylemekte, basına ulaştırmaktadırlar.
Bu itiraz ve şikâyetleri, bir sınıra kadar, olağan saymak gerekir. Bazı zümrelere yeni mükellefiyetler yükleyen herhangi bir yeni vergi kanununun, ne kadar haklı ve âdil olursa olsun, o zümrelerde hoş karşılanması, hoşnutsuzluk ve tepki uyandırmaması elbette beklenemezdi. Fakat itiraz ve şikâyetlerin, yalnız, bu vergilerle çıkarları etkilenebilecek zümrelerden gelmediği, vergi konusunda yetkili kimselerin de, genel olarak, bu şikâyet ve itirazları doğru bulduğu göz önünde tutulursa, uyanan tepkileri, menfî havayı, olağan sayılabilecek bir sınır içinde görmeğe imkân bulunamaz.
Herhalde bu kanunların, bütün vergi sistemimizle birlikte, yeniden gözden geçirilmesi gerekir.
*
Tasarıların Kurucu Meclise bırakılmayıp da, daha önce halkoyu önünde tartışılmasına imkân verilmeksizin kapalı oturumlarda kanunlaştırılması, zaten bir taktik hata idi. Böyle, ekonomik hayatı süratle ve geniş ölçüde etkileyebilecek nitelik ve önemde kanunların, serbest bir düzende müspet sonuçlar verebilmesi için, halkoyunca benimsenmesi şarttır. Halkoyunca benimsenebilmesi için de önceden halkoyu önünde tartışılmış, mahiyetlerinin iyice anlaşılması sağlanmış ve genel bir tasvip kazanmış olması şarttır. Fakat bu biribirine bağlı iki şart, kanunların hazırlanıp yürürlüğe konuluşunda yerine getirilmemiştir.
Vergi sistemimiz, hiç şüphesiz, düzeltilmeğe muhtaçtı. Yurdumuzda vergi yükü, büyük ölçüde, bu yükü en güç kaldırabilecek dar gelirli zümrelerin omuzlarında idi. Tam bir sosyalizme gitmeksizin, yurdumuzda, gerek toplumun esenliği gerek demokrasinin güvenliği bakımından gerekli sayılabilecek ölçüde sosyal ve ekonomik adalet sağlıyabilmek için baş vurulabilecek tedbirlerin başında, elbette, vergi sistemimizin daha adil bir duruma getirilmesi gelirdi. Türkiye'de, çok kazananların, gelirlerine oranla, en az vergi ödeyenler olduğu bir gerçekti; bu eşitsizliği giderici bir denge kurulmalı idi.
Ayrıca, dar gelirli zümreler arasında bulunan subay ve memurlara, son yıllardaki enflasyonun yiyip bitirdiği satınalma güçleri, işlerinde verimli olmalarına yetecek ölçüde olsun iade edilmek üzere, zam verilmek gerekirdi. Yüksek gelirli zümrelerden alınan vergileri arttırmak, subay ve memur maaşlarına yapılan bu zamların memleketteki genel tüketim hacmini büyülterek enflâsyonu yeniden kırbaçlamasını önleyici bir tedbir olması bakımından da şarttı.
Bütün bu düşünceler kabul edilirse, yüksek gelirlilerin ödedikleri vergiler oranının yükseltilmesini prensip olarak doğru bulmamak imkânsızdır.
*
Ancak, yeni vergi kanunları hazırlanırken göz önünde tutulması gerekli başka bir gerçek de vardı: Bu gerçek, memleketimizin süratle kalkınmağa, üretimini arttırmağa, endüstrisini geliştirmeğe muhtaç bulunuşudur. Vergide sadece adalet, bu ihtiyacı karşılamağa elbette yetmez, Vergi, âdil olduğu kadar, aşırı servet farklılaşmalarını önleyici olduğu kadar, özel kesimdeki yatırımları ve üretimi teşvik edici de olmalıdır. Bir karma ekonomi sistemini kendi yapısına ve dünya görüşüne en uygun sistem olarak benimseyen Türk toplumu, karma ekonominin faydasını görebilmek için, bir çerçeve içinde de olsa özel sermaye birikmesine, ve gelirin, tüketimden veya dondurulmuş artırımdan çok, yeni ve verimli yatırımlara yönelmesine imkan ve hız verecek şartları ve ortamı hazırlamak zorundadır.
Yeni vergi kanunları ve servet açıklaması kanunu, bu şartların ve ortamın hazırlanmasına yardım edecek midir?
İşte burası şüphelidir!.. Hattâ, «şüpheli» sözü belki çok hafif kalır. Bir çok uzmanlar, yeni vergi kanunlarının özel sermayeyi ürküteceğine, yatırıma yönelmekten alıkoyup kabuğuna çekilmeğe zorlayacağına, bu yüzden iş hacminin ve ekonomik gelişme ve kalkınma hızının azalacağına inanmaktadırlar. Servet açıklaması kanununun ise, bir kısım gelirlerin, işletilecek yerde, altına çevrilerek dondurulmasına, veya daha kötüsü, yurt dışına kaçırılmasına yol açacağından korkulmaktadır. Altın ve dolar fiyatlarındaki yükseliş de bu korkuyu doğrulamaktadır.
Bütçe Encümeninin dünkü oturumunda, Maliye Bakanı Sayın Kemal Kurdaş'ın kullandığı ifade ve yaptığı bazı açıklamalar, yeni vergi kanunlarını ister istemez savunmasına rağmen, kendisinin de bütün bu tehlikeleri gördüğü intibaını veriyordu.
*
Sayın Kurdaş, bir çok bakımlardan talihsiz bir Bakan... Bir kere, bütçe tasarısının çoktan hazırlanıp basılmış olması gereken bir tarihte Maliye Bakanlığına getirildiği halde, hazır bir bütçe tasarısı bulamadığı anlaşılmaktadır. Bütçe tasarısı, olağanüstü bir gecikme ile, hâlâ basılmamış haldedir. Gerekçesi bile ancak dün dağıtılmıştır. Kemal Kurdaş'dan önceki Maliye Bakanı Sayın Ekrem Alican, istifa ettiği sırada, bütçe hazırlığını, zamanı çoktan gelip geçmiş olmasına rağmen, tamamlamamıştı. Bu, Sayın Kurdaş'ın birinci talihsizliğidir.
İkinci talihsizliği ise, kendi Bakanlığından önce hazırlanmış çok önemli bazı kanunları, belki - hattâ galiba — tasvip etmediği halde, savunmak zorunda kalışıdır.
Fakat Bakanın Bütçe Komisyonunda dün yaptığı bir açıklama, bu ikinci talihsizliğini olsun yenebilecek bir imkan aradığı intibaını yaratsa gerektir. Sayın Kemal Kurdaş, bütün vergi kanunlarımızın, ve genel olarak vergi sistemimizin, süratle, bir - iki ay içinde, ciddî bir incelemeden geçirileceğini; bunun için dışardan da, bazıları memleketimizi çok iyi tanıyan ünlü uzmanlar getirileceğini müjdelemiştir. Bu müjde, tartışma konusu ve huzursuzluk kaynağı olan yeni vergi kanunlarının ve bunlarla balğantılı olarak servet açıklaması kanununun da değiştirilebileceği; ve değiştirilmeleri ihtimaline dayanılarak, uygulanmalarının ileriye bırakılacağı umudunu besleme hakkını bizlere verse gerektir.
Vergi sistemimiz gözden geçirilip değiştirilir, vergi politikamıza yeni bir yön verilirken, herhalde, Devlet Plânlama Teşkilâtı ile işbirliği yapılması da ihmal edilmemelidir. Karma ekonomi sistemini benimseyen, onun için de kalkınma gayretlerinde ve piyasanın düzenlenmesinde en çok vergi mekanizmasından yararlanmak zorunda bulunan bir ülkede, bir Devlet Plânlama Teşkilatı, vergi politikası tayin edilirken söz sahibi olmazsa, ne zaman söz sahibi olacaktır?
Koleksiyon
Alıntı
“Vergi Sisteminde Değişiklik,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 12 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1333 ulaşıldı.