Meydan Açılışı
Başlık:
Meydan Açılışı
Kaynak:
Ulus, "Günaydın" ss. 1, 2
Tarih:
1961-01-17
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi, "Günaydın Yazı Dizisi 1960-61"
Metin:
Meydanın açılışı
Demokrat Partinin iktidardaki tutumu, 15 yıllık çok partili demokratik düzeni çıkmaza sokmuştu.
Bundan toplum yapımızı sorumlu saymak; bunu Türk toplumu için demokraside bir yenilgi saymak; haksızlık olur. Tersine, Türk toplumu, çok partili demokratik düzenin çıkmaza sokulmasını ve sona erdirilmesini kabul etmediği içindir ki ihtilâl olmuş ve ihtilâl memlekette o kadar elverişli ve destekleyici bir ortam bulmuştur.
27 Mayıs İhtilâllini, Türkiye'de çok partili demokratik yaşama denemesinin başarısızlığına değil, buna sonra erdirme teşebbüsünün başarısızlığına delil saymak gerekir.
Nitekim, ilk patlama, halktan gelen ve bir ayda sonu ihtilâle varan ilk ayaklanma, 28 Nisanda, demokrasiyi normal yollardan kurtarma umudunun tükendiği gecenin sabahında yer almıştır.
Şimdi, ihtilâlden yedi buçuk ay sonra, siyasal faaliyet yasağı yeni partiler kurulmasına el verecek kadar gevşetilmekle, Türk toplumu kurtarılması için ayaklanmış bulunduğu düzene yeniden kavuşma yolunda bir adım daha atmış oluyor. Önümüzdeki birkaç ayda, bir yandan Kurucu Meclis bu düzenin daha sağlam müesseselere dayanan hukukî teminatını hazırlarken, öte yandan yeni partiler kurulup teşkilânlanmak, kurulu partilerse teşkilâtlarına yeni şartların gerektirdiği yönde düzen vermek fırsatını bulacaklardır. Böylece, 1961 yılı içinde, siyasal hayat, serbest genel seçimleriyle, parlâmentosuyla, partilerarası eşit mücadelesi ve her türlü demokratik denetleme cihazlarıyla, tekrar işlemeğe başlıyacaktır.
Bunun, çok partili düzende bir temiz başlangıç olması için bütün imkânlar vardır.
Türkiye'de bir parti için, iktidardan seçimle inmeyi kabul etmenin bir felâket olmadığını, tersine, o partiye yaşama ve tazelenme gücü katabileceğini, Cumhuriyet Halk Partisi, kendi tecrübesiyle isbat etmiştir. Buna karşılık, Türkiye'de, iktidardan seçimle inmeyi reddetmenin bir partiye ancak felâket getireceğini de Demokrat Parti tecrübesi göstermiştir.
Birbirini tamamlıyan bu iki tecrübe, Türkiye'de kurulu ve kurulacak partilere, hem demokrasiyi yaşatmanın hem de, ister iktidar ister muhalefet partileri olarak, kendileri yaşıyabilmenin basit sırrını vermiş oluyor.
Bu sırrın ötesinde, bir partinin gelişebilme şansı, dayandığı temelin olumluluğuna (müsbetliğine) bağlıdır.
«Dayandığı temelin olumluluğu» derken düşündüğümüz, bu temelin toplum gerçekleri üzerine oturmuş ve devlet yapısını çekebilecek ve yükseltebilecek ilkelerden örülmüş olmasıdır. C.H.P. böyle bir temele dayandığı için, muhalefette de memlekete yararlı olabilmiş, gelişebilmiş ve kendi kendini tazeliyebilmiştir.
Böyle bir temelden yoksun bulunan D.P. ise, memlekete yararlı olabilme ve gelişebilme gücünü kısa zamanda tüketmiş, bir türlü geleceğe yönelememiş, hep geçmişle uğraşmış, gericilerin suyuna giderek memleketi ilerletebileceğini, kendinden önce yapılanları kötüleyip yıkarak yükselebileceğini sanmıştır.
Oysa, Türkiye gibi, her bakımdan süratle ilerleme ihtiyacında olan bir ülkenin geçmişe dönük partilerle harcanacak vakti yoktur.
Meydan, ileri yönelmiş, aralarındaki tartısına, görüş ayrılıkları ve rekabet günün ve geleceğin meseleleri üzerinde toplanmış partilerindir.
Türk demokrasisinin yeni çağı, siyasal mücadele meydanına bu görüş ve yönelişle gelen ve gelecek partilere kutlu olsun!
Demokrat Partinin iktidardaki tutumu, 15 yıllık çok partili demokratik düzeni çıkmaza sokmuştu.
Bundan toplum yapımızı sorumlu saymak; bunu Türk toplumu için demokraside bir yenilgi saymak; haksızlık olur. Tersine, Türk toplumu, çok partili demokratik düzenin çıkmaza sokulmasını ve sona erdirilmesini kabul etmediği içindir ki ihtilâl olmuş ve ihtilâl memlekette o kadar elverişli ve destekleyici bir ortam bulmuştur.
27 Mayıs İhtilâllini, Türkiye'de çok partili demokratik yaşama denemesinin başarısızlığına değil, buna sonra erdirme teşebbüsünün başarısızlığına delil saymak gerekir.
Nitekim, ilk patlama, halktan gelen ve bir ayda sonu ihtilâle varan ilk ayaklanma, 28 Nisanda, demokrasiyi normal yollardan kurtarma umudunun tükendiği gecenin sabahında yer almıştır.
Şimdi, ihtilâlden yedi buçuk ay sonra, siyasal faaliyet yasağı yeni partiler kurulmasına el verecek kadar gevşetilmekle, Türk toplumu kurtarılması için ayaklanmış bulunduğu düzene yeniden kavuşma yolunda bir adım daha atmış oluyor. Önümüzdeki birkaç ayda, bir yandan Kurucu Meclis bu düzenin daha sağlam müesseselere dayanan hukukî teminatını hazırlarken, öte yandan yeni partiler kurulup teşkilânlanmak, kurulu partilerse teşkilâtlarına yeni şartların gerektirdiği yönde düzen vermek fırsatını bulacaklardır. Böylece, 1961 yılı içinde, siyasal hayat, serbest genel seçimleriyle, parlâmentosuyla, partilerarası eşit mücadelesi ve her türlü demokratik denetleme cihazlarıyla, tekrar işlemeğe başlıyacaktır.
Bunun, çok partili düzende bir temiz başlangıç olması için bütün imkânlar vardır.
Türkiye'de bir parti için, iktidardan seçimle inmeyi kabul etmenin bir felâket olmadığını, tersine, o partiye yaşama ve tazelenme gücü katabileceğini, Cumhuriyet Halk Partisi, kendi tecrübesiyle isbat etmiştir. Buna karşılık, Türkiye'de, iktidardan seçimle inmeyi reddetmenin bir partiye ancak felâket getireceğini de Demokrat Parti tecrübesi göstermiştir.
Birbirini tamamlıyan bu iki tecrübe, Türkiye'de kurulu ve kurulacak partilere, hem demokrasiyi yaşatmanın hem de, ister iktidar ister muhalefet partileri olarak, kendileri yaşıyabilmenin basit sırrını vermiş oluyor.
Bu sırrın ötesinde, bir partinin gelişebilme şansı, dayandığı temelin olumluluğuna (müsbetliğine) bağlıdır.
«Dayandığı temelin olumluluğu» derken düşündüğümüz, bu temelin toplum gerçekleri üzerine oturmuş ve devlet yapısını çekebilecek ve yükseltebilecek ilkelerden örülmüş olmasıdır. C.H.P. böyle bir temele dayandığı için, muhalefette de memlekete yararlı olabilmiş, gelişebilmiş ve kendi kendini tazeliyebilmiştir.
Böyle bir temelden yoksun bulunan D.P. ise, memlekete yararlı olabilme ve gelişebilme gücünü kısa zamanda tüketmiş, bir türlü geleceğe yönelememiş, hep geçmişle uğraşmış, gericilerin suyuna giderek memleketi ilerletebileceğini, kendinden önce yapılanları kötüleyip yıkarak yükselebileceğini sanmıştır.
Oysa, Türkiye gibi, her bakımdan süratle ilerleme ihtiyacında olan bir ülkenin geçmişe dönük partilerle harcanacak vakti yoktur.
Meydan, ileri yönelmiş, aralarındaki tartısına, görüş ayrılıkları ve rekabet günün ve geleceğin meseleleri üzerinde toplanmış partilerindir.
Türk demokrasisinin yeni çağı, siyasal mücadele meydanına bu görüş ve yönelişle gelen ve gelecek partilere kutlu olsun!
Koleksiyon
Alıntı
“Meydan Açılışı,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1320 ulaşıldı.