İhtilâlin Ulusdan Beklediği
Başlık:
İhtilâlin Ulusdan Beklediği
Kaynak:
Ulus, "Günaydın" ss. 1, 2
Tarih:
1960-12-30
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi / İstanbul Üniversitesi
Metin:
İhtilâlin Ulusdan beklediği
Geçirdiği rahatsızlıktan sonra, Devlet ve Hükümet Başkanı Sayın Cemal Gürsel'in basın yoluyla, ve her zamanki açık kalpliliği ve açık sözlülüğü ile, Türk ulusuna seslenişi, 27 Mayıs Devrimini benimseyen herkese huzur vermiş olmalıdır. Onun bu sıhhat haberi, yeni yıla girerken mutluluğumuzu arttırmıştır.
Yeni yılda, Türkiye için beslediği umutların gerçekleştiğini, 10 yıllık bir kötü idarenin toplum yapımızda bıraktığı hastalıkların süratle giderildiğini görmek de, kendini ulusuna adamış bu insan için, şüphesiz, en etkili şifa kaynağı olacaktır.
Kurulacak demokratik müesseselerin işleyebilmesi, verimli ve kalıcı olabilmesi, her şeyden önce, toplum yapımızdaki bu hastalıkların giderilmesine bağlıdır.
Sayın Gürsel'in «Kim» Dergisine demecinde belirttiği gibi,
«Yıllarca devam eden fena bir idarenin maddî, manevî hayatımızda ciddi boşluklar husûle getirdiğini, ahlâk ve fazilet mefhumlarının yerine hayvanî bir maddeciliğin kaim olduğunu unutmamak lâzımdır. Türk cemiyeti bu münfesih havadan kendini mutlâka ve süratle kurtarmalı, millî birliği kurmalıdır. Bu yapıldıktan sonra diğer meselelerin halli zor olmıyacaktır.»
Yassıada'daki muhakemelerin, bu muhakemeler sonunda verilecek cezaların, Türk toplumunu bu «münfesih hava» dan kurtarmağa yeteceği elbette düşünülemez. Yassıada'da muhakemesi görülenler, hastalığın baş sorumlularıdırlar. Fakat sorumlular hakkında adaletin hükmü uygulanmakla hastalık tedavi edilmiş olmayacaktır. Hastalığı tedavi edecek durumda olan, Yüksek Adalet Divanından da, Millî Birlik İdaresinden de önce, Türk ulusunun kendisidir.
Bazı kimselerin dışarda o «münfesih hava» yı devam ettirmeğe çalıştığını gördükçe, yer yer bazı temiz niyetli yurttaşlar hayal kırıklığına düşmekte, bu hayal kırıklığı ile,
— İhtilâl bizim köyümüze, bizim kasabamıza uğramadı!, demektedirler.
Fakat İhtilâl, gene Cemal Gürsel'in «Kim» e demecinde belirttiği gibi, «herhangi bir şahıs veya zümrenin değil, bütün Türk Milletinin eseridir». Başarılmasındaki kolaylık «bütün Türk Milletinin eseri» oluşundandır.
Şimdi, 27 Mayıs İhtilâli ile gelen temiz havanın yurdumuzda her yere sinmesi, yurdun her köşesinden o «münfesih hava» yı silmesi de İhtilâli benimseyenlerin elbirliğiyle sarfedecekleri gayrete bağlıdır.
Bu, tedavi edici bir gayret olmalıdır. Ulusun kendi gayreti olmalıdır.
10 yıllık kötü bir idarenin telkinlerine kapılmış, etkisinde kalmış, bu etki altında ahlâk ve fazilet yolundan ayrılmış zavallıları, yeniden ahlâk ve fazilet yoluna girmeğe sevkedebilecek kuvvet, bir şahsın veya zümrenin değil, doğrudan doğruya ulusun kuvvetidir.
Bu ödevin kendine düştüğünü bilmek, Türk ulusunun, toplum yapısını süratle tedavi edebilmesine, Türkiye'yi o «münfesih hava» nın bütün izlerinden temizleyebilmesine yetecektir.
Yassıada'da muhakemesi görülenlerin zihniyetini hâlâ aramızda yaşatmağa çalışanlar, artık Türk toplumunun o zihniyete hayat hakkı tanıyan bir ortam olmaktan çıktığını gördükçe, ister istemez, daha iyi insanlar olmağa çalışacaklardır.
Bizim İhtilâlden beklediklerimiz kadar, hattâ daha çok, İhtilâlin de bizden bekledikleri vardır. Kurtarıcı İhtilâlin önderi olarak, Cemal Gürsel, yeni yıla girerken, bunu bir kere daha hatırlatmıştır.
İhtilâlin bizden beklediklerini yapabildiğimiz ölçüde, İhtilâl kendi köyümüze, kasabamıza da gelecektir. Hem çatık kaşlarla değil, güler yüzle gelecektir.
Geçirdiği rahatsızlıktan sonra, Devlet ve Hükümet Başkanı Sayın Cemal Gürsel'in basın yoluyla, ve her zamanki açık kalpliliği ve açık sözlülüğü ile, Türk ulusuna seslenişi, 27 Mayıs Devrimini benimseyen herkese huzur vermiş olmalıdır. Onun bu sıhhat haberi, yeni yıla girerken mutluluğumuzu arttırmıştır.
Yeni yılda, Türkiye için beslediği umutların gerçekleştiğini, 10 yıllık bir kötü idarenin toplum yapımızda bıraktığı hastalıkların süratle giderildiğini görmek de, kendini ulusuna adamış bu insan için, şüphesiz, en etkili şifa kaynağı olacaktır.
Kurulacak demokratik müesseselerin işleyebilmesi, verimli ve kalıcı olabilmesi, her şeyden önce, toplum yapımızdaki bu hastalıkların giderilmesine bağlıdır.
Sayın Gürsel'in «Kim» Dergisine demecinde belirttiği gibi,
«Yıllarca devam eden fena bir idarenin maddî, manevî hayatımızda ciddi boşluklar husûle getirdiğini, ahlâk ve fazilet mefhumlarının yerine hayvanî bir maddeciliğin kaim olduğunu unutmamak lâzımdır. Türk cemiyeti bu münfesih havadan kendini mutlâka ve süratle kurtarmalı, millî birliği kurmalıdır. Bu yapıldıktan sonra diğer meselelerin halli zor olmıyacaktır.»
Yassıada'daki muhakemelerin, bu muhakemeler sonunda verilecek cezaların, Türk toplumunu bu «münfesih hava» dan kurtarmağa yeteceği elbette düşünülemez. Yassıada'da muhakemesi görülenler, hastalığın baş sorumlularıdırlar. Fakat sorumlular hakkında adaletin hükmü uygulanmakla hastalık tedavi edilmiş olmayacaktır. Hastalığı tedavi edecek durumda olan, Yüksek Adalet Divanından da, Millî Birlik İdaresinden de önce, Türk ulusunun kendisidir.
Bazı kimselerin dışarda o «münfesih hava» yı devam ettirmeğe çalıştığını gördükçe, yer yer bazı temiz niyetli yurttaşlar hayal kırıklığına düşmekte, bu hayal kırıklığı ile,
— İhtilâl bizim köyümüze, bizim kasabamıza uğramadı!, demektedirler.
Fakat İhtilâl, gene Cemal Gürsel'in «Kim» e demecinde belirttiği gibi, «herhangi bir şahıs veya zümrenin değil, bütün Türk Milletinin eseridir». Başarılmasındaki kolaylık «bütün Türk Milletinin eseri» oluşundandır.
Şimdi, 27 Mayıs İhtilâli ile gelen temiz havanın yurdumuzda her yere sinmesi, yurdun her köşesinden o «münfesih hava» yı silmesi de İhtilâli benimseyenlerin elbirliğiyle sarfedecekleri gayrete bağlıdır.
Bu, tedavi edici bir gayret olmalıdır. Ulusun kendi gayreti olmalıdır.
10 yıllık kötü bir idarenin telkinlerine kapılmış, etkisinde kalmış, bu etki altında ahlâk ve fazilet yolundan ayrılmış zavallıları, yeniden ahlâk ve fazilet yoluna girmeğe sevkedebilecek kuvvet, bir şahsın veya zümrenin değil, doğrudan doğruya ulusun kuvvetidir.
Bu ödevin kendine düştüğünü bilmek, Türk ulusunun, toplum yapısını süratle tedavi edebilmesine, Türkiye'yi o «münfesih hava» nın bütün izlerinden temizleyebilmesine yetecektir.
Yassıada'da muhakemesi görülenlerin zihniyetini hâlâ aramızda yaşatmağa çalışanlar, artık Türk toplumunun o zihniyete hayat hakkı tanıyan bir ortam olmaktan çıktığını gördükçe, ister istemez, daha iyi insanlar olmağa çalışacaklardır.
Bizim İhtilâlden beklediklerimiz kadar, hattâ daha çok, İhtilâlin de bizden bekledikleri vardır. Kurtarıcı İhtilâlin önderi olarak, Cemal Gürsel, yeni yıla girerken, bunu bir kere daha hatırlatmıştır.
İhtilâlin bizden beklediklerini yapabildiğimiz ölçüde, İhtilâl kendi köyümüze, kasabamıza da gelecektir. Hem çatık kaşlarla değil, güler yüzle gelecektir.
Koleksiyon
Alıntı
“İhtilâlin Ulusdan Beklediği,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 27 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1304 ulaşıldı.