Tehlikeli Tasarı

Başlık: 
Tehlikeli Tasarı 
Kaynak: 
Ulus, "Günaydın" ss. 1, 2 
Tarih: 
1960-11-13 
Lokasyon: 
Rahşan Ecevit Arşivi 
Metin: 
GÜNAYDIN

BÜLENT ECEVİT

TEHLİKELİ TASARI

Bu yazıda günün konusu olan Ülkü ve Kültür Birliği Teşkilatı tasarısının geniş özeti verilmekte ve tahlili yapılmaktadır

Millî Birlik Komitesi'ne sunulan «Türkiye Ülkü ve Kültür Birliği Teşkilâtı» tasarısı kanunlaşacak olursa, kurtarılması ve daha sağlam bir yapı ile yeniden canlandırılabilmesi uğruna bir ihtilâl yapılan Türk demokrasisi, ameliyat masasında iken ölecektir.

Bu teşkilâtın sözü ortaya çıktığından beri, artık ne Anayasanın, ne Kurucu Meclisin, ne serbest seçimlerin önemi vardır. Çünkü böyle bir teşkilâtın yanında, demokrasi, parlâmentosundan basınına, serbest seçimlerine, siyasal partilerine kadar, herşeyi ile, her kurumu ile, Amerika'daki öğretici çocuk «Cumhuriyet» lerinden daha etkisiz, daha hükümsüz bir süsden ibaret kalacaktır.

«Ülkü Birliği» gibi «Kültür Birliği» gibi deyimlerin aldatıcı parıltısına karşı Türk aydınları uyanık olmalıdırlar!.. Bu deyimlerin, bir devlet teşkilâtına, zorlamasına dayandığı zaman, kulağa ne kadar antidemokratik, ne kadar tehlikeli geldiğini bir başka yazımızda belirtmeğe çalışmıştık. Tasarının tam metnini ve teşkilât şemasını gördükten, gerekçesini okuduktan sonra, bu ilk intibaın hiç de yanlış olmadığını, hattâ tasarının korktuğumuzdan çok daha tehlikeli olduğunu anladık.

Kurulması düşünülen teşkilât, her yönü ile, millet egemenliğine aykırıdır. Bütün toplum hayatına hâkim, bütün fikir ve sanat hayatını tekelden düzenleyici bir teşkilât olacaktır. Bu teşkilât, devlet üstünde devlet olacak, ve hiç bir denetlemeye bağlı bulunmayacaktır.

Bakanlık halinden çıkarılacak olan Millî Eğitim teşkilâtı ile beraber, bütün Basın - Yayın Genel Müdürlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı, Beden Eğitimi Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü, ve yeni kurulacak «Ülkü Birliği Başkanlığı» teşkilâtı, bu tasarıyla kurulması istenen Türkiye Ülkü ve Kültür Birliği Genel Başkanlığına bağlanacaktır.

Teşkilâtın Genel Başkanı, sözde Başbakanlığa bağlı... Fakat bu bağlılık sözden ibarettir. Aslında bu Genel Başkan hiç bir yere bağlı değil, fakat her şey bu Genel Başkanlığa bağlıdır. Elinde sonsuz siyasal ve idarî kudret toplayan ve hiç bir şekil de denetlenmesi mümkün olmayan bu Genel Başkanı, 15 kişilik bir kurul seçecek, ve ancak bu 15 kişilik kurulun üçte ikisi, o da ancak «Ahlâkî zaaf veya idarî yetersizlik» sebebiyle, emekliye ayırabilecektir.

Genel Başkanı seçecek olan 15 kişilik kurul, Genel Başkanın emrinde olan Başkanlar veya Genel Müdürlerle Müşterek Genel Sekreterden, ve Genel Kurmay, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, Askerî Yargıtay Başkanları ile 3 Üniversite Rektöründen mürekkep olacaktır. Bu kurulun seçtiği Genel Başkanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı kararname ile 6 yıl için tayin etmek zorundadırlar. İlk tayini ise doğrudan doğruya Millî Birlik Komitesi yapacaktır.

Bu şekilde tayin edilen Genel Başkan, milletten yetki ve vekâlet almadığı halde, milletten yetki ve vekâlet almamış kimseler tarafından seçildiği halde, Bakanlar Kurulu'nun «tabii üye» si olacak, Bakanların bütün özlük haklarından yararlanacaktır. Üstelik teşkilâtının hükmî şahsiyeti bulunacaktır.

Kendisini ancak «Ahlâkî zaaf veya idarî yetersizlik» sebebiyle emekliye ayırabilecek 15 kişilik kurulun 7 üyesi (Yani Genel Başkanlığa bağlı Başkanlar, Genel Müdürler ve Genel Sekreter) ancak Genel Başkanın tensibiyle tayin edilebilecek kimselerdir. Onun için, bu kurulun, her ne sebeple olursa olsun Genel Başkanı emekliye ayırabilecek üçte iki çoğunluğu sağlıyabileceğini sanmak boş bir hayaldir. 6 yıl sonunda yeniden seçilmek isterse, bu Genel Başkanın, Kurulda gerekli çoğunluğu sağlıyabilmesi de pek güç olmayacaktır.

Tarihte hangi kıral, hangi imparator, mevkiinden bu kadar emin olabilmiştir?

Türkiye 12 müfettişliğe ayrılacak, Genel Başkanlık emrindeki bütün teşkilât, bu müfettişlikler yoluyla doğrudan doğruya Genel Başkana bağlanacaktır. İdarî bakımdan da, inzibatî bakımdan da, bu teşkilât, milleti temsil eden devlet teşkilâtına, hükümete, hiç bir şekilde bağlı olmayacaktır. Yani, Genel Başkanlığın bütün yurttaki bütün memurları, bir mutlâk hükümdarın aile fertleri kadar imtiyazlı olacaktır. Buna karşılık, milleti, millet iradesini temsil eden devlet teşkilâtı, hükümet daireleri, bütün imkân ve araçlarıyla, millet iradesini temsil etmeyen ve hiç bir şekilde denetlenemeyen bu Genel Başkanlığın en uzak köydeki en küçük temsilcisinin hizmetinde bulunacaktır.

Genel Başkanlık, bütçesini kendisi hazırlıyacak, «Umumî Bütçe Kanunu ile tevhid edilmek üzere» Maliye Bakanlığına gönderecektir.

Ayrıca, tasarıya ekli teşkilât şemasından anlaşıldığına göre, Genel Başkanlığın, bütün Bakanlıklarda, bütün Üniversitelerde, Güzel Sanatlar Akademisinde, bütün kurumlarda, her türlü sosyal teşekküllerde, sanat, gençlik, öğrenci teşekküllerinde, sinema ve tiyatro teşekküllerinde, bankalarda, İş ve İşçi Bulma Kurumunda, Kültür Derneklerinde, temsilcileri bulunacaktır. Orduda bile temsilcisi bulunacaktır. Askerî gösterileri bile bu teşkilât tertipleyecektir. Üniversitelere, gençliğe, fikir hayatına, sanattan keşif ve icatlara kadar her türlü yaratıcı faaliyete, bu teşkilât yön verecektir. Bu teşkilâtın bir «Dış Türkler Masası», bir «Azınlıklar Masası», bir «MİM» i (Yani «Muzır İdeolojiler Masası») bile bulunacaktır.

Yani her şeyin içinde ve üstünde bu teşkilât... ne millet iradesini temsil eden ne milletçe denetlenebilen, devlete bağlı olmaksızın devleti bir ağ gibi sarıp kontrol edebilen bu teşkilât...

Bir de tasarının son maddesi,

«Bu kanunu Bakanlar Kurulu yürütür»,

diyor.

Bu son madde olsa olsa acı bir şakadır!..

Daha önce siyasal partilerin ocak, bucak teşkilâtları budanmış, partilerin idaresinin geniş halk çevreleriyle ilişiği büyük ölçüde kesilmişti. Şimdi kurulmak istenen bu Ülkü ve Kültür Birliği Teşkilâtı ise, bir bakıma, köy ve bucak temsilcilikleri yoluyla, ocak ve bucak teşkilâtını monopolü altına almış bir parti teşkilâtına da benzeyecektir. Fakat öyle bir parti teşkilâtı ki devletin parasıyla devletin üstüne çıkarak devleti sımsıkı kavramakta, hiç bir şekilde milletten kuvvet ve yetki almadığı halde. devletin bütün kuvvetini, bütün imkânlarını kullanarak, millete yön vermeyi, kafaların, ruhların içine girmeyi tasarlamaktadır.

Hayır!.. Bu teşkilâtın kurulacağı yerde demokrasi kurulamaz... Bu teşkilâtın yaşadığı yerde demokrasi yaşıyamaz...

Tehlike çok büyüktür... Tasarıyı imzalayanlar da dahil, Sayın Millî Birlik Komitesi Üyelerinin bu tehlikeyi görmüş, kendilerine böyle bir kanun telkininin ne zihniyette kimselerden gelmiş olabileceğini farketmiş olacaklarına inanıyoruz. Bu tasarıyı, daha fazla üstünde durmağa bile lüzum görmeksizin (Çünkü tasarının demokrasiyle bağdaştırılabilecek bir şekilde ıslâha elverişli bir tek noktası yoktur) reddedeceklerine inanıyoruz. Çünkü demokrasiye inandıklarına inanıyoruz. Çünkü 27 Mayıs İhtilâli'ni, bu ihtilâlde canlarıyla, başlarıyla kendilerini desteklemiş bütün hürriyetçiler ve devrimciler gibi, demokrasi uğruna, hürriyet uğruna, fikir hürriyeti uğruna yapmış olduklarına inanıyoruz. 

Dosyalar

1960.11.13.RE_B1.jpg
1960.11.13.RE_B2.jpg
1960.11.13.RE_B.txt

Koleksiyon

Alıntı

“Tehlikeli Tasarı,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 24 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1277 ulaşıldı.