Kurucu Meclis
Başlık:
Kurucu Meclis
Kaynak:
Ulus, "Günaydın"
Tarih:
1960-11-12
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi / İstanbul Üniversitesi
Metin:
GÜNAYDIN
BÜLENT ECEVİT
KURUCU MECLİS
Millî Birlik Komitesi'nin en geç 20 gün içinde bir Kurucu Meclis tasarısı hazırlamakla görevlendirdiği Prof. Turhan Feyzioğlu Başkanlığındaki Kurulun, çalışmalarını bu süre dolmadan bitireceği anlaşılıyor.
Prof. Turhan Feyzioğlu, İstanbul'daki demecinde bu müjdeyi verdi. Çalışmaların hızla ilerliyeceğini söyliyerek, «Müddetin sonundan önce gerekçesiyle birlikte hazırladığımız metni ilgilere sunacağımızdan eminiz» dedi.
Çalışmalar bu kadar ilerlemiş olmakla beraber, Prof. Feyzioğlu, haklı olarak, varılan kararlar hakkında şimdilik bir açıklama yapmamaktadır. Ancak İstanbuldaki demecinde,
«Bu Meclisi sadece istişarî bir Meclis olarak düşünmekten uzağız»
demiştir.
Millî Birlik Komitesi üyelerinden Sayın Muzaffer Özdağ ise, tesadüfen ayni gün Ankara'da verdiği bir demeçte bugün bir seçim yapılamıyacağına göre, kurulacak Meclisin bir «Kurucu Meclis» değil, ancak bir «Danışma Meclisi» olabileceğini söylemiş,
«Türk ve dünya tarihinde tayinle teşekkül etmiş bir Kurucu Meclis hatırlamıyoruz»,
diyerek, kendi görüşünü şöyle belirtmiştir:
«Millî Birlik Komitesi bugün seçimleri yapmayı mümkün görse derhal umumî seçimlere gider. Bu durumda seçimlerin yapılamıyacağı aşikâr olduğundan ve esasen Kurucu Meclis Millî Birlik Komitesi olduğu için, üzerinde çalışılan Kurucu Meclis nihayet bir Danışma Meclisi olarak doğabilir ve ancak bu şekilde mâna ve meşruiyet kazanır»
demiştir.
Prof. Feyzioğlu Başkanlığındaki kurula bir «Kurucu Meclis» tasarısı hazırlama görevini, Sayın Özdağ'ın da Üyesi bulunduğu Millî Birlik Komitesi verdiğine göre, Sayın Özdağ'ın demecinde belirtilen aykırı görüşün kendi şahsî fikri olduğu anlaşılıyor.
Gerçi, Kurucu Meclisin seçimle kurulması elbette ideal yoldur.
Fakat seçimle gelmeyen bir heyetin Kurucu Meclis gibi hareket edemiyeceği, bunun meşru sayılamıyacağı yolundaki mantık sonuna kadar götürülürse tehlikeli bir durum ortaya çıkar: Millî Birlik Komitesi'nin de yetkileri şüphe altına girer. Oysa, ihtilâl mantığı, ihtilâl hukuku çerçevesi içinde düşünen hiç bir hukukçu, Millî Birlik Komitesi'nin meşruluğundan şüphe etmeyi aklından geçirmemektedir.
Millî Birlik Komitesi, kesin olarak meşruiyet dışına çıkmış bir idareyi, başka çaresi kalmadığı için kuvvet kullanarak deviren bir ihtilâl sonunda, ulusun tam destek ve tavsibiyle yapıldığı için kansız başarılan bir ihtilâl sonunda, Türkiye'yi yeniden millî iradeye dayanır bir demokratik rejime kavuşturmak için iş başına gelmiş bir askerî idaredir. Bu idare, ihtilâlin doğuş sebebi olan amaca, yani Türkiye'yi en kısa zamanda sağlam teminatlı bir demokratik rejime kavuşturma amacına bağlı kaldıkça, o yolda çalıştıkça, elbette meşrudur.
Evet, ideal olan, Kurucu Meclisin seçimle kurulmasıdır. Fakat şu sırada bu maksatla bir seçim yapılıp yapılamıyacağını kararlaştırabilecek durumda olan Kurul, Millî Birlik Komitesidir. Millî Birlik Komitesi, Sayın Özdağ'ın belirttiği gibi, şu sırada bir seçime imkân görmüyorsa, Prof. Feyzioğlu Başkanlığındaki bilim Kuruluna düşen ödev, genci seçime gitmeksizin bir Kurucu Meclis meydana getirmenin en demokratik yolunu bulmaktır.
Millî Birlik Komitesi'nin meşruluğundan şüphe edilmediğine göre, Millî Birlik Komitesi'nin, demokratik rejimi bir an önce ve sağlam esaslar üzerinde kurmak üzere teşkiline imkân vereceği ve kendi yetkilerinin hiç değilse bir kısmını devredeceği bir Kurucu Meclisi de gayrımeşru saymamak gerekir. Eğer bu Meclis, demokratik rejimi bir an önce kurma amacına yaklaşmanın değil de bu amaçtan uzaklaşmanın bir belirtisi olsa idi, ancak o zaman meşruluğundan şüphe edilebilirdi.
Öyle umulur ki Prof. Feyzioglu'nun Başkanlığında, Prof. Süheyp Derbil, Prof. Bahri Savcı, Prof. İlhan Arsel, Doçent Muammer Aksoy gibi, bazıları siyaset alanında da tecrübeli, demokrasiye bağlı, değerli hukuk bilginlerinden meydana gelen bir Kurul, şimdilik bir genel seçim yapılmasına imkân görülmese bile, halkoyunu mümkün olduğu kadar sıhhatle yansıtabilecek, ve gerek yeni Anayasanın tesbitinde gerek başka kanunların hazırlanmasında, demokrasi ilkelerini olduğu kadar memleket ihtiyaçlarını ve siyasal gerçekleri de gözönünde tutması beklenebilecek bir Kurucu Meclis için en elverişli bir formülü bulacaklardır.
Bu Kurucu Meclisin, genel seçim yoluyla teşekkül etmemiş olmasındaki sakıncaları asgarî hadde indirmek için şu iki çare vardır:
1. Bu Kurucu Meclisin hazırlayacağı Anayasa metnini de Anayasanın son şekli saymayıp halkoyuna sunmak, yani referanduma gitmek (Bu referandumun, en geç 1961 Ekimine kadar yapılacağı vaad edilen Milletvekili seçimleriyle bir arada yürütülmesi hem mümkündür, hem de zaman ve para israfını önler);
2. Anayasanın ileride değiştirilmesini çok çetin şartlara bağlamaktan kaçınmak... Böylece, genel seçimlerden sonra kurulacak Meclis, gerekirse, halkın vekâletini haiz bir heyet olarak, Anayasada değişiklikler yapmak imkânını bulabilir.
BÜLENT ECEVİT
KURUCU MECLİS
Millî Birlik Komitesi'nin en geç 20 gün içinde bir Kurucu Meclis tasarısı hazırlamakla görevlendirdiği Prof. Turhan Feyzioğlu Başkanlığındaki Kurulun, çalışmalarını bu süre dolmadan bitireceği anlaşılıyor.
Prof. Turhan Feyzioğlu, İstanbul'daki demecinde bu müjdeyi verdi. Çalışmaların hızla ilerliyeceğini söyliyerek, «Müddetin sonundan önce gerekçesiyle birlikte hazırladığımız metni ilgilere sunacağımızdan eminiz» dedi.
Çalışmalar bu kadar ilerlemiş olmakla beraber, Prof. Feyzioğlu, haklı olarak, varılan kararlar hakkında şimdilik bir açıklama yapmamaktadır. Ancak İstanbuldaki demecinde,
«Bu Meclisi sadece istişarî bir Meclis olarak düşünmekten uzağız»
demiştir.
Millî Birlik Komitesi üyelerinden Sayın Muzaffer Özdağ ise, tesadüfen ayni gün Ankara'da verdiği bir demeçte bugün bir seçim yapılamıyacağına göre, kurulacak Meclisin bir «Kurucu Meclis» değil, ancak bir «Danışma Meclisi» olabileceğini söylemiş,
«Türk ve dünya tarihinde tayinle teşekkül etmiş bir Kurucu Meclis hatırlamıyoruz»,
diyerek, kendi görüşünü şöyle belirtmiştir:
«Millî Birlik Komitesi bugün seçimleri yapmayı mümkün görse derhal umumî seçimlere gider. Bu durumda seçimlerin yapılamıyacağı aşikâr olduğundan ve esasen Kurucu Meclis Millî Birlik Komitesi olduğu için, üzerinde çalışılan Kurucu Meclis nihayet bir Danışma Meclisi olarak doğabilir ve ancak bu şekilde mâna ve meşruiyet kazanır»
demiştir.
Prof. Feyzioğlu Başkanlığındaki kurula bir «Kurucu Meclis» tasarısı hazırlama görevini, Sayın Özdağ'ın da Üyesi bulunduğu Millî Birlik Komitesi verdiğine göre, Sayın Özdağ'ın demecinde belirtilen aykırı görüşün kendi şahsî fikri olduğu anlaşılıyor.
Gerçi, Kurucu Meclisin seçimle kurulması elbette ideal yoldur.
Fakat seçimle gelmeyen bir heyetin Kurucu Meclis gibi hareket edemiyeceği, bunun meşru sayılamıyacağı yolundaki mantık sonuna kadar götürülürse tehlikeli bir durum ortaya çıkar: Millî Birlik Komitesi'nin de yetkileri şüphe altına girer. Oysa, ihtilâl mantığı, ihtilâl hukuku çerçevesi içinde düşünen hiç bir hukukçu, Millî Birlik Komitesi'nin meşruluğundan şüphe etmeyi aklından geçirmemektedir.
Millî Birlik Komitesi, kesin olarak meşruiyet dışına çıkmış bir idareyi, başka çaresi kalmadığı için kuvvet kullanarak deviren bir ihtilâl sonunda, ulusun tam destek ve tavsibiyle yapıldığı için kansız başarılan bir ihtilâl sonunda, Türkiye'yi yeniden millî iradeye dayanır bir demokratik rejime kavuşturmak için iş başına gelmiş bir askerî idaredir. Bu idare, ihtilâlin doğuş sebebi olan amaca, yani Türkiye'yi en kısa zamanda sağlam teminatlı bir demokratik rejime kavuşturma amacına bağlı kaldıkça, o yolda çalıştıkça, elbette meşrudur.
Evet, ideal olan, Kurucu Meclisin seçimle kurulmasıdır. Fakat şu sırada bu maksatla bir seçim yapılıp yapılamıyacağını kararlaştırabilecek durumda olan Kurul, Millî Birlik Komitesidir. Millî Birlik Komitesi, Sayın Özdağ'ın belirttiği gibi, şu sırada bir seçime imkân görmüyorsa, Prof. Feyzioğlu Başkanlığındaki bilim Kuruluna düşen ödev, genci seçime gitmeksizin bir Kurucu Meclis meydana getirmenin en demokratik yolunu bulmaktır.
Millî Birlik Komitesi'nin meşruluğundan şüphe edilmediğine göre, Millî Birlik Komitesi'nin, demokratik rejimi bir an önce ve sağlam esaslar üzerinde kurmak üzere teşkiline imkân vereceği ve kendi yetkilerinin hiç değilse bir kısmını devredeceği bir Kurucu Meclisi de gayrımeşru saymamak gerekir. Eğer bu Meclis, demokratik rejimi bir an önce kurma amacına yaklaşmanın değil de bu amaçtan uzaklaşmanın bir belirtisi olsa idi, ancak o zaman meşruluğundan şüphe edilebilirdi.
Öyle umulur ki Prof. Feyzioglu'nun Başkanlığında, Prof. Süheyp Derbil, Prof. Bahri Savcı, Prof. İlhan Arsel, Doçent Muammer Aksoy gibi, bazıları siyaset alanında da tecrübeli, demokrasiye bağlı, değerli hukuk bilginlerinden meydana gelen bir Kurul, şimdilik bir genel seçim yapılmasına imkân görülmese bile, halkoyunu mümkün olduğu kadar sıhhatle yansıtabilecek, ve gerek yeni Anayasanın tesbitinde gerek başka kanunların hazırlanmasında, demokrasi ilkelerini olduğu kadar memleket ihtiyaçlarını ve siyasal gerçekleri de gözönünde tutması beklenebilecek bir Kurucu Meclis için en elverişli bir formülü bulacaklardır.
Bu Kurucu Meclisin, genel seçim yoluyla teşekkül etmemiş olmasındaki sakıncaları asgarî hadde indirmek için şu iki çare vardır:
1. Bu Kurucu Meclisin hazırlayacağı Anayasa metnini de Anayasanın son şekli saymayıp halkoyuna sunmak, yani referanduma gitmek (Bu referandumun, en geç 1961 Ekimine kadar yapılacağı vaad edilen Milletvekili seçimleriyle bir arada yürütülmesi hem mümkündür, hem de zaman ve para israfını önler);
2. Anayasanın ileride değiştirilmesini çok çetin şartlara bağlamaktan kaçınmak... Böylece, genel seçimlerden sonra kurulacak Meclis, gerekirse, halkın vekâletini haiz bir heyet olarak, Anayasada değişiklikler yapmak imkânını bulabilir.
Koleksiyon
Alıntı
“Kurucu Meclis,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 24 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1276 ulaşıldı.