Aydınların Günahı
Başlık:
Aydınların Günahı
Kaynak:
Ulus, "Günaydın" s. 1
Tarih:
1960-10-30
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
GÜNAYDIN
BÜLENT ECEVİT
Aydınların günahı
27 Mayıs sabahı her şey düzeldi, Türk ulusunun bahtı açıldı diye düşünmüştük.
Demek ki daha çilesi dolmamış bu ulusun.
«Çile doldurmak» güzel söz!.. Kişi de toplum da, çile doldura doldura kusurunu öğrenip erginleşiyor.
Belli ki daha toplum olarak erginleşmemiz tamamlanmamış. Böyle kırıcı, böyle acı dersler ala ala erginleşeceğiz.
Bugün, üniversiteye vurulan darbe karşısında kara kara düşünen, yarın nereye nasıl bir darbe ineceğini bilememenin şaşkınlığı içinde kalan aydınlar: Zihinlerinizi biraz geriye götürüp, ya kendinizin ya da çevrenizden bazılarının, daha bir kaç ay, bir kaç hafta, belki de bir kaç gün önceye kadar neler düşündüğünü, nasıl düşündüğünü, neler yazıp söylediğini, hangi sözleri alkışladığını düşünün!.. «Politika çamurdur» diyenler, particilik yurda zarardır» diyenler, «demokrasi daha bize yaramaz» diyenler, «Millî Birlik Komitesi bir parti olup daha bir kaç yıl bizi yönetmeli» diyenler, ocakların bucakların kapatılıp geniş bir yurttaş çoğunluğunun siyasal faaliyet dışı bırakılması karşısında «oh olsun» diyenler, İnönü'nün buna karşı, uyarıcı sözlerini alay konusu edenler, seçimlerin gecikmemesini isteyenlere, tereddütsüz, «muhteris politikacı» damgasını vuranlar, sizlerin aranızdan çıkmıştı.
Bazı Millî Birlik Komitesi üyelerinin, bütün iyiniyetlerine rağmen, demokrasiye, yani 27 Mayıs ihtilâlinin oluş sebebine, taban tabana aykırı düşüncelerini alkışlayanlar gene aydınlar arasından; bu düşüncelerin bazısına ilim kalıbını basanlar üniversite hocaları arasından çıkmıştı.
Her topluluğun bir takım dertleri, iç meseleleri, çekişmeleri olur. Hele, az çok rekabet bulunan her meslekte, hizipçilik olur. Bunları büyük memleket meseleleri seviyesinde görüp, öğretmenine arkadaşını şikâyet eden ilkokul çocukları gibi, Millî Birlik Komitesine, kendi topluluğunun kendi içinde halli gereken meseleleri hakkında olur olmaz şikâyetler, raporlar yağdıranlar, üniversite içindeki hizipçiliklere bile Millî Birlik Komitesinden çare umanlar, aydınlar arasından çıkmıştı.
Şüphesiz bir kısım aydınların bu davranışı, Millî Birlik Komitesinin üniversiteye indirdiği darbeyi affettirmez, mazur göstermez. Bu darbenin kötülüğü, yakışıksızlığı, tehlikeleri için söyliyeceklerimizi dünkü yazımızda söyledik.
Ama kendi kusurumuzu, kendi günahımızı da bilmeliyiz! Gerçi kürsülerinden uzaklaştıranlar arasında, bu kusurlardan, bu günahlardan ayrı, nice ergin, nice olgun kişiler biliyoruz. Onlara da, heyhat, çevrelerinin günahının kefaretini ödemek düştü.
Yalnız hükümetler halkı idare etmez. Bu iş iki yönlüdür. Hükümetler halkı idare ettiği gibi, hükümetleri de halk idare eder. Geniş ölçüde aydınlardan kuvvet alan bir hükümet, şimdi o kuvvetle aydınları çarpmışsa, aydınlar biraz da günahını kendilerinde aramalıdırlar!
BÜLENT ECEVİT
Aydınların günahı
27 Mayıs sabahı her şey düzeldi, Türk ulusunun bahtı açıldı diye düşünmüştük.
Demek ki daha çilesi dolmamış bu ulusun.
«Çile doldurmak» güzel söz!.. Kişi de toplum da, çile doldura doldura kusurunu öğrenip erginleşiyor.
Belli ki daha toplum olarak erginleşmemiz tamamlanmamış. Böyle kırıcı, böyle acı dersler ala ala erginleşeceğiz.
Bugün, üniversiteye vurulan darbe karşısında kara kara düşünen, yarın nereye nasıl bir darbe ineceğini bilememenin şaşkınlığı içinde kalan aydınlar: Zihinlerinizi biraz geriye götürüp, ya kendinizin ya da çevrenizden bazılarının, daha bir kaç ay, bir kaç hafta, belki de bir kaç gün önceye kadar neler düşündüğünü, nasıl düşündüğünü, neler yazıp söylediğini, hangi sözleri alkışladığını düşünün!.. «Politika çamurdur» diyenler, particilik yurda zarardır» diyenler, «demokrasi daha bize yaramaz» diyenler, «Millî Birlik Komitesi bir parti olup daha bir kaç yıl bizi yönetmeli» diyenler, ocakların bucakların kapatılıp geniş bir yurttaş çoğunluğunun siyasal faaliyet dışı bırakılması karşısında «oh olsun» diyenler, İnönü'nün buna karşı, uyarıcı sözlerini alay konusu edenler, seçimlerin gecikmemesini isteyenlere, tereddütsüz, «muhteris politikacı» damgasını vuranlar, sizlerin aranızdan çıkmıştı.
Bazı Millî Birlik Komitesi üyelerinin, bütün iyiniyetlerine rağmen, demokrasiye, yani 27 Mayıs ihtilâlinin oluş sebebine, taban tabana aykırı düşüncelerini alkışlayanlar gene aydınlar arasından; bu düşüncelerin bazısına ilim kalıbını basanlar üniversite hocaları arasından çıkmıştı.
Her topluluğun bir takım dertleri, iç meseleleri, çekişmeleri olur. Hele, az çok rekabet bulunan her meslekte, hizipçilik olur. Bunları büyük memleket meseleleri seviyesinde görüp, öğretmenine arkadaşını şikâyet eden ilkokul çocukları gibi, Millî Birlik Komitesine, kendi topluluğunun kendi içinde halli gereken meseleleri hakkında olur olmaz şikâyetler, raporlar yağdıranlar, üniversite içindeki hizipçiliklere bile Millî Birlik Komitesinden çare umanlar, aydınlar arasından çıkmıştı.
Şüphesiz bir kısım aydınların bu davranışı, Millî Birlik Komitesinin üniversiteye indirdiği darbeyi affettirmez, mazur göstermez. Bu darbenin kötülüğü, yakışıksızlığı, tehlikeleri için söyliyeceklerimizi dünkü yazımızda söyledik.
Ama kendi kusurumuzu, kendi günahımızı da bilmeliyiz! Gerçi kürsülerinden uzaklaştıranlar arasında, bu kusurlardan, bu günahlardan ayrı, nice ergin, nice olgun kişiler biliyoruz. Onlara da, heyhat, çevrelerinin günahının kefaretini ödemek düştü.
Yalnız hükümetler halkı idare etmez. Bu iş iki yönlüdür. Hükümetler halkı idare ettiği gibi, hükümetleri de halk idare eder. Geniş ölçüde aydınlardan kuvvet alan bir hükümet, şimdi o kuvvetle aydınları çarpmışsa, aydınlar biraz da günahını kendilerinde aramalıdırlar!
Koleksiyon
Alıntı
“Aydınların Günahı,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1267 ulaşıldı.