Yunanistan Notları II: Atina Görüşmeleri
Başlık:
Yunanistan Notları II: Atina Görüşmeleri
Kaynak:
Ulus, "Günaydın" ss. 1, 3
Tarih:
1960-10-27
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
GÜNAYDIN
BÜLENT ECEVİT
Yunanistan Notları: II
Atina görüşmeleri
Türk Dışişleri Bakanı Selim Sarper'le Yunan Dışişleri Bakanı Evangelos Averoff - Tossizza'nın Atinadaki görüşmeleri hissedilir bir yakınlık ve anlayış havası içinde geçti. İki tecrübeli diplomat, hem biribirlerini yakından tanımanın, sert mücadeleler sırasında birebirlerinin karakterini, davranışını, açık sözlülüğünü tartmış olmanın, hem de biribirlerinin Hükümetinin iyiniyetine inanmanın verdiği bir karşılıklı güvenle konuştuklarını, dışarıya, basına ve halkoyuna, her halleriyle, her sözleriyle belli ettiler.
Soğuk ve renk vermeyen protokol kalıplarının sık sık dışına çıktılar. Dâvetlerde, açık toplantılarda, zaman zaman yazılı metinleri bırakıp, içlerinden geldiği gibi konuştular. Topluluk içinde biribirlerine, Dışişleri Bakanları arasında alışılmamış bir samimiyet göstererek, ilk adlarıyla hitab ettiler. Kendine güvenen bir devlet adamı olduğu kadar alçak gönüllü de olan Yunan Dışişleri Bakanı Averoff, Yunanistan içindeki otomobil gezilerimizde, Türk Dışişleri Bakanı Selim Sarper'in ve konuk Türk gazetecilerinin bindiği resmî otomobili kendisi kullanacak kadar resmiyet dışına çıktı.
Türk Dışişleri Bakanı ile eşini, Kral ve Kraliçe bir yemekte ağırladılar. Türkiye Büyükelçisi Adnan Kural'ın tertiplediği Dışişleri Bakanı ile, yurt dışında mükemmel bir temsilci olan sayın esinin verdikleri kabul resmine, böyle toplantılarda pek seyrek bulunduğu söylenen Başbakan Karamanlis de katıldı. Toplantının sonuna kadar kaldı. Türk gazetecilerine büyük ilgi gösterdi. Hemen bir saatini, toplantı salonunun bir köşesinde Türk gazetecilerine ayırarak, iki komşu ülkeyi ilgilendiren meselelere, Yunanistan'ın kendi meselelerine ve Milletlerarası duruma dair görüşlerini, bir yabancı hükümet başkanından umabileceğimizin ötesinde bir açık sözlülükle anlattı.
Resmî görüşmelerde nelerin söz konusu edildiğini, ne kararlara varıldığı bilinmiyor. Çoğu diplomatik bildiriler gibi, Atina görüşmelerinden sonra yayınlanan bildiri de, çok şey söyler gibi görünüp hiç bir şey söylemiyen bir bildiri... Ancak, ifadesiyle, üslûbuyla, bu bildiri, kapalı kapılar ardındaki resmî görüşmelerin de açıktaki temaslar, karşılıklı davranış ve hitaplar kadar dostça ve samimî geçtiğini, dünya meseleleri karşısında iki devletin tam bir görüş, anlayış ve davranış beraberliği içinde olduğunu belli ediyor.
Yıllarca iki ülke arasındaki münasebetlerin gerginliğinde başrolü oynamış bulunan Kıbrıs meselesi kapandıktan sonra, zaten dostluğun ve işbirliğinin gelişmesi çok kolaylaşmış oluyordu.
Gerçi Yunan basını, kimi sert kimi yumuşak bir üslûpla, henüz iki ülke arasında halli gereken bazı meseleler olduğunu öne sürmektedir. Basın, bilhassa balıkçılık meselesi, Türkiye'deki Rum azınlığının ve Yunanlı iş adamlarının durumu, ve son zamanlarda sıklaşan sınır hâdiseleri üzerinde durmaktadır.
Bununla beraber, genel olarak Yunanlıların ve - basındaki yorum ve haberlerden anlaşıldığına göre Yunan hükümetinin, bu «mesele»leri o kadar ivedi de saymadığı, hattâ şimdilik bu gibi meseleler üzerende etraflıca durulmasını gereksiz bulduğu anlaşılmaktadır.
Bunun iki sebebi var:
Birincisi, 27 Mayıs Devriminden beri Yunanistan, Türkiye'yi, çok daha güvenilir bir komşu, inanılır bir dost olarak görmektedir. Yunan basını, 6 - 7 Eylül sorumlularını ortaya çıkarmak üzere Türkiye'de ciddî bir teşebbüse geçilmesini Yunanistan'a karşı büyük bir dostluk belirtisi saymakta, Sarper'in ziyaretinin 6 - 7 Eylül dâvasıyla aynı zamana rastlamasını da bu açıdan yorumlamaktadır. Bu hava içinde Yunanlılar, pürüzlü gördükleri, «mesele» telâkki ettikleri bazı konuların şu sırada israrla üstüne yürünmesini mevsimsiz sayar gibidirler.
İkincisi de, Türkiye'de geçici bir idare bulunduğunu, geçici bir idarenin dış meselelerde teferruata inmekten kaçınmak isteyebileceğini düşünmekte; münferit meseeller ve teferruat illerinde üzerinde kesin anlaşmalar için, Türkiye'de seçimler yapılıp bir teşriî meclis kurulmasını beklemenin daha doğru olacağına inanmakta; iki ülke arasındaki münasebetlere karşılıklı dostluk ve anlayış havasının yeniden hakim olmasını bu geçici devre için yeter bulmaktadırlar.
BÜLENT ECEVİT
Yunanistan Notları: II
Atina görüşmeleri
Türk Dışişleri Bakanı Selim Sarper'le Yunan Dışişleri Bakanı Evangelos Averoff - Tossizza'nın Atinadaki görüşmeleri hissedilir bir yakınlık ve anlayış havası içinde geçti. İki tecrübeli diplomat, hem biribirlerini yakından tanımanın, sert mücadeleler sırasında birebirlerinin karakterini, davranışını, açık sözlülüğünü tartmış olmanın, hem de biribirlerinin Hükümetinin iyiniyetine inanmanın verdiği bir karşılıklı güvenle konuştuklarını, dışarıya, basına ve halkoyuna, her halleriyle, her sözleriyle belli ettiler.
Soğuk ve renk vermeyen protokol kalıplarının sık sık dışına çıktılar. Dâvetlerde, açık toplantılarda, zaman zaman yazılı metinleri bırakıp, içlerinden geldiği gibi konuştular. Topluluk içinde biribirlerine, Dışişleri Bakanları arasında alışılmamış bir samimiyet göstererek, ilk adlarıyla hitab ettiler. Kendine güvenen bir devlet adamı olduğu kadar alçak gönüllü de olan Yunan Dışişleri Bakanı Averoff, Yunanistan içindeki otomobil gezilerimizde, Türk Dışişleri Bakanı Selim Sarper'in ve konuk Türk gazetecilerinin bindiği resmî otomobili kendisi kullanacak kadar resmiyet dışına çıktı.
Türk Dışişleri Bakanı ile eşini, Kral ve Kraliçe bir yemekte ağırladılar. Türkiye Büyükelçisi Adnan Kural'ın tertiplediği Dışişleri Bakanı ile, yurt dışında mükemmel bir temsilci olan sayın esinin verdikleri kabul resmine, böyle toplantılarda pek seyrek bulunduğu söylenen Başbakan Karamanlis de katıldı. Toplantının sonuna kadar kaldı. Türk gazetecilerine büyük ilgi gösterdi. Hemen bir saatini, toplantı salonunun bir köşesinde Türk gazetecilerine ayırarak, iki komşu ülkeyi ilgilendiren meselelere, Yunanistan'ın kendi meselelerine ve Milletlerarası duruma dair görüşlerini, bir yabancı hükümet başkanından umabileceğimizin ötesinde bir açık sözlülükle anlattı.
Resmî görüşmelerde nelerin söz konusu edildiğini, ne kararlara varıldığı bilinmiyor. Çoğu diplomatik bildiriler gibi, Atina görüşmelerinden sonra yayınlanan bildiri de, çok şey söyler gibi görünüp hiç bir şey söylemiyen bir bildiri... Ancak, ifadesiyle, üslûbuyla, bu bildiri, kapalı kapılar ardındaki resmî görüşmelerin de açıktaki temaslar, karşılıklı davranış ve hitaplar kadar dostça ve samimî geçtiğini, dünya meseleleri karşısında iki devletin tam bir görüş, anlayış ve davranış beraberliği içinde olduğunu belli ediyor.
Yıllarca iki ülke arasındaki münasebetlerin gerginliğinde başrolü oynamış bulunan Kıbrıs meselesi kapandıktan sonra, zaten dostluğun ve işbirliğinin gelişmesi çok kolaylaşmış oluyordu.
Gerçi Yunan basını, kimi sert kimi yumuşak bir üslûpla, henüz iki ülke arasında halli gereken bazı meseleler olduğunu öne sürmektedir. Basın, bilhassa balıkçılık meselesi, Türkiye'deki Rum azınlığının ve Yunanlı iş adamlarının durumu, ve son zamanlarda sıklaşan sınır hâdiseleri üzerinde durmaktadır.
Bununla beraber, genel olarak Yunanlıların ve - basındaki yorum ve haberlerden anlaşıldığına göre Yunan hükümetinin, bu «mesele»leri o kadar ivedi de saymadığı, hattâ şimdilik bu gibi meseleler üzerende etraflıca durulmasını gereksiz bulduğu anlaşılmaktadır.
Bunun iki sebebi var:
Birincisi, 27 Mayıs Devriminden beri Yunanistan, Türkiye'yi, çok daha güvenilir bir komşu, inanılır bir dost olarak görmektedir. Yunan basını, 6 - 7 Eylül sorumlularını ortaya çıkarmak üzere Türkiye'de ciddî bir teşebbüse geçilmesini Yunanistan'a karşı büyük bir dostluk belirtisi saymakta, Sarper'in ziyaretinin 6 - 7 Eylül dâvasıyla aynı zamana rastlamasını da bu açıdan yorumlamaktadır. Bu hava içinde Yunanlılar, pürüzlü gördükleri, «mesele» telâkki ettikleri bazı konuların şu sırada israrla üstüne yürünmesini mevsimsiz sayar gibidirler.
İkincisi de, Türkiye'de geçici bir idare bulunduğunu, geçici bir idarenin dış meselelerde teferruata inmekten kaçınmak isteyebileceğini düşünmekte; münferit meseeller ve teferruat illerinde üzerinde kesin anlaşmalar için, Türkiye'de seçimler yapılıp bir teşriî meclis kurulmasını beklemenin daha doğru olacağına inanmakta; iki ülke arasındaki münasebetlere karşılıklı dostluk ve anlayış havasının yeniden hakim olmasını bu geçici devre için yeter bulmaktadırlar.
Koleksiyon
Alıntı
“Yunanistan Notları II: Atina Görüşmeleri,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1264 ulaşıldı.