Türk Köylüsü ile Nasıl Konuşmalı?

Başlık: 
Türk Köylüsü ile Nasıl Konuşmalı? 
Kaynak: 
Ulus, "Günaydın" ss. 1, 5 
Tarih: 
1960-08-07 
Lokasyon: 
Rahşan Ecevit Arşivi 
Metin: 
GÜNAYDIN

BÜLENT ECEVİT

Türk köylüsü ile nasıl konuşmalı?

27 Mayıs Devrimini yapanlar, demokrasiye bağlılıklarını, yalnız, Devrim gününden beri, demokrasiyi sağlam temeller üzerinde yeniden kurmak, Devlet yönetimine meşruluğu geri getirmek, milleti egemenliğine yeniden kavuşturmak için giriştikleri ciddî hazırlıklarla, başlattıkları bilimsel çalışmalarla değil, Devrimin nedenlerini ve amaçlarını halka anlatmağa verdikleri önemle de göstermişlerdir.

Orduya dayanan ve iş başında kalacağı geçici devreye büyük hizmetler sığdırmağa çalışan bir ihtilâl idaresi, halkoyuna bu ölçüde önem verir, saygılı davranırsa, onun demokrasi ülküsüne bağlılığından şüphe edilemez.

Halkoyunu aydınlatmak, böylece, atılan adımlarda halkın bilinçli desteğini sağlıyabilmek için baş vurulan tedbirlerden biri, türlü alanlardan devrimci aydınların kurduğu ekiplerle yurdun köy köy taranmasıdır.

Birkaç yıllık bir aktif politika hayatında hem politikacı hem gazeteci olarak edindiğim gözlemlere dayanarak, bu devrimci aydınlatma ekiplerinin köylü ile konuşmalarında nasıl davranmaları gerektiğine dair bazı düşüncelerimi kısaca belirtmeyi borç sayarım:

1 — Köylüye asla nutuk çekilmemelidir!. Bilgisiz de olsa çoğunluğu sağduyulu ve pek serin kanlı olan Türk köylüsünün, bizde yerleşmiş nutuk edebiyatı üslûbuna kulağı toktur. Türk köylüsünün, aydınlık bir sağduyu, derin bir sezgi üstüne kurulu, özlü bir konuşma üslûbu vardır. Bu üslûbun yanında, en coşturucu nutuk üslûbu bile, çocuksu, gülünç, basit kalır. Bu yüzden, hele 10 — 15 yıldır nutuk, köylünün eğlenceliği olmuştur. Köylüye nutuk çekilmemeli, köylü ile sohbet edilmelidir!

2 — Sohbet karşılıklı olur. Karşıdakinin de sohbete bütün benliği ile, gerçek düşünceleri ile katılabilmesi için, ona güven verebilmek gerekir. Sohbet sırasında köylüye bu güveni verebilmek için, birincisi, ona, kafasında yerleşmiş şüphe ve yargıları çekinmeden açıklıyabileceği, aklına gelen soruları ürkmeden sorabileceği telkin edilmeli, köylü, bu yüzden başının derde girmeyeceğine inandırılabilmelidir. İkincisi, köylü, karşısındakinin doğru söylediğine, olayları, sayıları şişirmediğine inanç getirebilmelidir. «Köylü cahildir, her söylenene kanar» düşüncesiyle, mübalâğalı dedikoduları, henüz delilleri açıklanamıyacak söylentileri ona anlatmak çok tehlikelidir. Köylü, karşısındakinin bir tek açığını yakalarsa hiç bir sözüne inanmayacak kadar şüphecidir. Bu kadar şüpheci olmasını haklı gösterecek de pek çok tarihî sebep vardır. Üçüncüsü, köylü ile konuşurken temiz bir dil kullanılmalıdır. En kötü bilinen kişilerden bile, bir çok şehirli çevrelerde hoşa gidebilecek, alkış toplayabilecek ağır, galiz deyimlerle söz etmek, köylüyü konuğundan soğutabilir. Türk köylüsü, en ağır suçlamaları en ince bir ifadeye bürüyecek görgüde ve ustalıktadır. Onun saygısını çekebilmek için onun bu ustalığına erişebilmeli, onun bu görgüsüne saygı gösterilmelidir

Herhangi bir köy kahvesinde bu şartlara uyularak yapılacak bir sohbetin bir seminer kadar istifadeli, doyurucu olduğu görülecektir.

Bu şartların yerine getirilip getirilemediğini anlamanın bir ölçüsü vardır: Köylünün konuşup konuşmaması, soru sorup sormaması!.. Eğer, bütün ısrarlara rağmen, konuşmağa, baş sallayıp «haklısın» demenin ötesinde bir tepki göstermeğe, soru sormağa veya soruları cevaplandırmağa başlamamışsa, henüz kendisine aradığı, gözettiği güven verilememiş demektir. Bu güveni veremedikten sonra da, köylüye çekilecek en parlak nutuklar bile etkisiz kalmağa mahkûmdur, zaman ve soluk israfıdır.

3 — Bazı yerlerde köylünün, hâlâ D.P li düşüklere bağlı kalmasının bir sebebi, onurudur. Böyleleriyle, onurları kollanarak tartışılmalıdır. En hafif bir tehdit kokusu onurlarını büsbütün sertleştirebilir.

4 — Köylünün rejim dâvasını anlıyamayacağı, Anayasa meselelerini, demokrasinin hukukî temellerini kavrıyamayacağı sanısı, tümüyle yanlıştır. Köylü bunları anlıyamaz, kavrıyamaz diye, Devrimin nedenlerini, yalnız bir takım sansasyonel yolsuzluk, hırsızlık olaylarına, sefahat âlemlerine bağlıyanlar, Devrimi de kendilerini de köylünün gözünde küçük düşürebilirler. Köylünün kavrıyamıyacağı rejim dâvası yoktur. Yeter ki bu dâvalar, iyi seçilmiş örneklerle, benzetmelerle müşahhaslaştırılarak, basitleştirilerek anlatılabilsin! Rejim dâvalarını köylüye anlatmıyan kimse, bu dâvaları kendisi de yeteri kadar anlıyamamış demektir.

Kaldı ki köylüye 27 Mayıs Devrimini bir rejim dâvası olarak anlatamadıktan sonra, devrimci aydınlatma ekiplerinin emekleri, Türkiye'de demokrasiyi yerleştirmeğe hiç bir hizmette bulunmamış olacaktır.

En karışık, anlaşılması en güç gibi görünen bazı konuları halka anlatabilmek için, geçici Hükümet üyelerinden Sayın Amil Artus, Şefik İnan, Cihat irenin bazı konuşmalarından çok ders alınabilir.

5 — Din ve lâiklik konusunda köylünün, makûl konuşmada- anlamıyacağı sanısı kadar, rüşvet-i ikelama kanacağı sanısı da yanlıştır. Köylü ile her şey korkmadan tartışılabilir. Yeter ki onun duyguları, onuru incitilmesin!.. Din konusunda, lâiklik konusunda köylü ile makûl ve açık konuşmak, şehir ve kasabalardaki mutaassıp zümre ile bu konularda makûl ve açık konuşmaktan çok daha kolay ve verimlidir. Bazı köylülerin bu konular tartışılırken sağduyuya karşı direnişi, D.P. propagandacılarının çıkardığı bazı boş ve beylik klişeleri inatla tekrarlayışı, anlayışsızlıktan değil, D.P. ye bağlı kalışlarının — ister onur, ister menfaat olsun — asıl sebeplerini izah edemedikleri veya izah etmek istemedikleri için, bu konularda hücuma geçerek kendilerini savunmağa, kendi kendilerine ve çevrelerine haklı görünmeğe uğraşmalarındandır. Öyle ki, bir köy sohbetinde D.P li müfritler, din lâiklik konusunu açıp devrimcilere o yönden hücuma geçtiler mi, bu, güç durumda kaldıklarının, Demokrat Partiyi siyaset plânında savunamaz duruma düştüklerinin kesin bir belirtisi sayılabilir.

Devrimci aydınlatma ekipleri, köylü ile konuşmalarında bu şartlara uymak, bu hususları gözönünde tutmakla, emeklerini daha verimli hale getirebilecekleri gibi, siyasal hayatın seviyesinin yükseltilmesine de yardım etmiş olacaklardır. 

Dosyalar

1960.08.07.RE_B1.jpg
1960.08.07.RE_B2.jpg
1960.08.07.RE_B.txt

Koleksiyon

Alıntı

“Türk Köylüsü ile Nasıl Konuşmalı?,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 28 Mart 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1217 ulaşıldı.