Nâsır'ın Eksiklikleri

Başlık: 
Nâsır'ın Eksiklikleri 
Kaynak: 
Ulus, "Günaydın" ss. 1, 5 
Tarih: 
1960-07-30 
Lokasyon: 
Rahşan Ecevit Arşivi 
Metin: 
GÜNAYDIN

BÜLENT ECEVİT

Nâsır'ın eksiklikleri

Arap ülkelerinde bağımsızlık veya devrim hareketlerine önderlik yapanlar, Türk Kurtuluş Savaşını, Cumhuriyet devrimlerini, Atatürk'ü örnek tutmağa çalışırlar. Birleşik Arap Cumhuriyeti Başkanı Nâsır da o önderlerden biridir.

Fakat örnekleri yeterince inceleyememiş, iyice anlıyamamış, ya da Mısır'la Suriye'de bu örnekleri gereği gibi değerlendirebilmesine kendi kişiliği elvermemiş olmalıdır.

Türk Kurtuluş savaşının Türk ulusu için temelli, kalıcı bir başarıya varmasını sağlayan başlıca bir niteliği, hedefinin, bağımsız bir Türkiye için gözettiği sınırların, daha savaş başlarken, kesin olarak fakat makûl ölçülerle belirtilmiş, ve bütün dünyaya, hem dönülmez bir şart hem de bozulmaz bir taahhüt olarak açıklanmış bulunması idi.

Birleşik Arap Cumhuriyeti Başkanı Nâsır, Türk Kurtuluş Savaşının bu çok önemli niteliğini ya gözden kaçırmıştır ya da ihtirasının aşırılığı yüzünden benimseyememiştir. Başında bulunduğu devletin sınırlarını nerelere kadar genişletmek istediği, nerelerde durdurmağa razı olabileceği, ne zaman «İşte benim yurt yüzeyim şudur» deyip devleti yerine oturtacağı, kendisi iş başına geleli yıllar geçtiği halde, hâlâ bilinememektedir. Bu yüzden B.A.C. bütün komşuları için, hattâ Tunus, Fas gibi sınır komşusu olmayan bazı ülkeler için, sürekli bir kaygı ve huzursuzluk kaynağı olarak kalmaktadır.

B.A.C, o arada Hatay bölgesine de göz dikmeğe, bu bölge üzerinde de hak iddiasına cüret etmektedir. Türkiye, böyle bir cüretkârlıktan kaygı ve huzursuzluk duymuyacak kadar güçlü ve güvençlidir. Ama Türk toprakları üzerinde gözü olduğunu açıklamayı marifet sayan bir Birleşik Arap Cumhuriyeti ile, dilediği, özlediği gibi komşuluk bağlantıları kuramıyacağı da bellidir. Bunun T.C. için mi yoksa B.A.C. için mi daha büyük bir yoksunluk olduğunu söylemek bize düşmez.

Türk Cumhuriyet devrimlerinin hem uygulanmasını kolaylaştırıp hem bütün dünyada saygı uyandıran bir önemli niteliği ise, ırk ve din mülâhazalarına saplanmamış olmasıdır. Onun için de, Türkiye Cumhuriyeti, bütün Türklüğe veya bütün İslâm âlemine hükmetmek gibi hayallere kapılmamıştır.

B.A.C. Başkanı Nâsır, Türk devrimlerine özenirken bu niteliği de gözden kaçırmış, yahut, bu niteliğinden ayrılarak da o devrimlerin uygulanabileceği gibi, çok yanlış bir sanıya kapılmıştır. Irk ve din mülâhazalarını, bir bakıma, kendi yurdunda başlattığı devrim hareketine temel olarak almış, bu temelle, üzerine kurmağa çalıştığı devrimler yapısı arasındaki çelişmeyi anlıyamamıştır. Bu yüzden, dünya Araplarını birleştirme, hattâ belki bütün İslâm âlemine hükmetme gibi hayaller ardında koşa gelmiştir. Öyle olunca da, ne Türk devrimlerinin insaniyetçiliğini benimseyebilmiş, ne bu devrimlerin uygulanabilmesi için şart olan lâikliğe gereken önemi verebilmiş, ne de gözlerini dışardan, ihtirasının dışardaki ufuklarından hayalciliğinin bu ufuklarda gördüğü seraplardan çekip, kendi ülkesinin toplum meseleleri, devrim hareketleri üzerine gereken ölçüde eğilebilmiştir. Dış münasebetlerde, Türkiye Cumhuriyetinin daha kuruluş günlerinde bile, kendi güvenliğinden ve dünya barışından başka bir amaç gözetmemesini, öylelikle halkın bütün mânevi gücünü yapıcı bir yönde ve devrimleri gerçekleştirme yolunda kullanabilmesini mümkün kılan realizmini, B.A.C. bir türlü benimseyememiştir, İsrail konusunda realist bir politika izleyememesi de, bir çok Arap dostlarını bile gücendirmesi de bu yüzdendir.

Devrimci önderlerde bulunması şart olan bir nitelik de topluma ve devrimlere zararı dokunabilecek tavizler vermeyecek; halk oyunu yanıltan ve istismar eden demagogların bu yoldaki baskılarına boyun eğmeyecek kadar kararlı ve kendine güvenir olmaktır. Atatürk'te bu nitelik de en geniş ölçüde vardı.

Fakat Nâsır, İsrail şöyle dursun, Hatay konusunda bile bu önderlik niteliğini, asgarî ölçüde olsun gösterememiştir. Hiç şüphesiz Nâsır, değil yalnız Mısır ve Suriye'nin, bütün Arap âleminin bile, Hatayı Türkiye'den koparmağa gücü yetmeyeceğini bilecek kadar akıllıdır. Ona rağmen Suriye'deki bir takim şovenlerin veya demagogların «Hatayı isteriz» yaygaralarına boyun eğmekten ya da boyun eğer görünmekten kendini alamıyacak kadar zaaf içinde veya güvençsiz olduğunu göstermiştir. Böylesine hayalci ve haksız, böylesine demagojik baskılara bile mukavemet edecek cesaret ve gücü kendinde bulamayan bir kimsenin, Atatürk benzeri bir önder olmak şöyle dursun, sıradan bir önder sayılabilmek için bile gerekli nitelikleri taşıdığından ne kadar şüphe edilse yeridir. 

Dosyalar

1960.07.30.RE_B1.jpg
1960.07.30.RE_B2.jpg
1960.07.30.RE_B.txt

Koleksiyon

Alıntı

“Nâsır'ın Eksiklikleri,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 20 Nisan 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1211 ulaşıldı.