"Ulus" Ceza ve "Islah"
Başlık:
"Ulus" Ceza ve "Islah"
Kaynak:
Ulus, "Günaydın" ss. 1, 5
Tarih:
1960-07-28
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
«ULUS» CEZA ve «ISLAH»
Medenî toplumlarda adlî cezanın başlıca maksadı ıslahtır. Buna göre, «Ulus» a verilen cezalardan da «ıslah» maksadı güdülmek gerekir.
3 aylık kapanma cezaları bugün sona eren, kapalı kaldığı bu 3 ayda yüz binlerce liralık zarara giren, gelmesi mümkün yeni kapanma cezaları bekleyen, bir Yazı İşleri Müdürü hapishanede bulunan, başka sorumluları, yazarları da ya hapishaneden yeni çıkmış ya hapishaneye girme hazırlığı içinde olan, yani bir gazeteye verilebilecek cezaların en ağırlarını üst üste yüklenen «Ulus» gazetesi acaba «ıslah» olunmuş veya olunacak mıdır?
Bu sorunun cevabını doğru olarak verebilmek için, önce başka birkaç soru cevaplandırılmalıdır!
Verilen cezalarla «Ulus» un nesi «ıslah» edilmek istenmiştir? Sayfa tertibi mi, dili mi, gazetecilik tekniği içine giren şu veya bu kusuru mu?
Hayır! Kanunlar bu konularla ilgilenmez.
«Islah» edilmek istenen, «Ulus» un gazetecilik anlayışı veya siyasal davranışıdır.
«Ulus» un gazetecilik anlayışında «ıslah» edilmek istenen ne olabilir? «Ulus» un gazetecilik anlayışında yalan habere mi değer verilir? Bunu ileri sürmek imkânsızdır; çünkü «Ulus» yalan haber verdiğinden ötürü cezalandırılmış değildir! Kaldı ki iktidar büyükleri ile ilgili bir haber veya iddianın yalan olmadığını ispat etmek Türkiye'de yasak olduğuna göre, böyle bir haber veya iddianın yalan olup olmadığı mahkemeler önünde zaten tartışılmaz.
Üstelik «Ulus», bir anlam da, doğru haber verebilme, doğru bildiğini yazabilme ve ispat edebilme hak ve hürriyeti için mücadele eden bir gazetedir.
«Ulus», şeref ve haysiyet kinci bir üslûp kullanmayı mubah gören bir gazetecilik anlayışına mı bağlıdır? Bu bir telâkki meselesidir: İktidarın maddî ve mânevi destek ve himayesiyle yayınlanan «Köylü», «Hür adam» gazetelerini, «Büyük Doğu» dergisini, hattâ Devlet Radyosu bülten ve konuşmalarını bu bakımdan ıslaha muhtaç görmeyen bir zihniyetin «şeref ve haysiyet» telâkkisiyle «Ulus» un şeref ve haysiyet telâkkisi arasında elbette bir derin ayrılık olacaktır!
«Ulus», bir anlamda, iktidar organlarının, iktidar sözcülerinin, vatandaş şeref ve haysiyetini hiçe sayabilme imtiyazına karşı mücadele eden bir gazetedir.
Bu durumda «Ulus», kendisine verilen cezalarla, gazetecilik anlayışında hangi kusurun «ıslah» edilmek istendiğini anlamakta mazurdur.
«Ulus» un siyasal davranışını «ıslah» a muhtaç görebilmek içinse, bu davranışın Anayasaya ve genel olarak Cumhuriyet esaslarına aykırı bulunması gerekir.
Nedir «Ulus» un siyasal davranışında bu aykırılıklar?
«Ulus», Anayasanın birinci maddesinde belirtildiği üzere, Türkiye Devletinin bir Cumhuriyet olmasına mı aleyhdardır? Cumhuriyetin kurucusu Atatürk tarafından kurulmuş bir gazetenin Cumhuriyete aleyhdar olması elbette düşünülemez! Tersine, «Ulus» bugünkü iktidarın destek ve himayesiyle Cumhuriyeti temelinden sarsmak isteyenlere karşı mücadele etmektedir.
«Ulus» Anayasanın ikinci maddesindeki cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, lâiklik, devrimcilik ilkelerine karşı mı cephe almıştır.? Bu nasıl mümkün olur ki, «Ulus», bu ilkeleri Anayasaya koydurmuş olan ve kendi bayrağında taşıyan bir partinin sözcüsüdür ve iktidar himayesinde bu ilkelere karşı cephe alanlarla mücadele hâlindedir!
Gene Anayasanın ikinci maddesi devletin «resmî dili Türkçedir» der. «Ulus» ise iktidarın, resmî dili Osmanlıcaya geri götürmek isteyen zihniyetiyle de mücadelededir.
Ayni Anayasa maddesi, hükümet merkezinin Ankara olduğunu söyler. Ankara'da yayınlanan «Ulus» un C.H.P sözcüsü olarak muhalefet ettiği iktidar başındaki sorumlular ise eski payitaht İstanbulda, İstanbul'un eski padişah saraylarında veya turistik otellerinde icrayıhükümet eylemektedirler.
Anayasanın 3. maddesindeki «hâkimiyet bilâkaydüşart milletindir» hükmünü ise «Ulus» öylesine benimsemiştir ki, millî hâkimiyeti yıkmak isteyenlerle mücadele uğrunda göze almadığı ve almayacağı tehlike yoktur.
«Ulus», Anayasanın 4. maddesinde belirtildiği gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ancak «millet namına hakkı hâkimiyeti istimal» edebileceğine inanır, ve daima, Türkiye Büyük Millet Meclisini millet çoğunluğuna karşı bir zümre hâkimiyeti altına almak isteyenlerin karşısındadır.
Nihayet «Ulus», gene Anayasanın belirttiği mahkeme bağımsızlığı, Türklerin hür doğup hür yaşaması, kanun karşısında eşit tutulması, basın, söz, toplantı, gezi hürriyetleri, ve Anayasa teminatı altındaki başka bütün hak ve hürriyetler uğrunda mücadele etmektedir.
«Ulus» un siyasal davranışı işte bundan ibarettir!
«Ulus» un bunca ağır ceza bu davranışını «ıslah» etmek için verilmekte ise, bu da boşuna gayrettir.
«Ulus» gazetesini yok etmek, hiç çıkamaz hâle getirmek belki mümkündür ama «Ulus» gazetesinin bu davranışını, akla gelebilecek en ağır cezalarla da «ıslah» etmek mümkün değildir. Çünkü «Ulus», bu davranışı, «ıslah» edilse, okuyucusunun beklediği «Ulus» olmaktan, kurucusu Atatürk'ün istediği «Ulus» olmaktan çıkar. Hattâ demokratik anlamda bir gazete olmaktan çıkar.
«Ulus» un elinden bütün hürriyetler alınabilir, fakat hürriyet uğrunda her cezaya katlanma ve gene de «ıslah» olmama hürriyeti alınamaz.
Bugün sona eren 3 aylık kapanma cezaları, ve verilen veya verilmesi beklenen bütün başka cezalar, «Ulus» u, iktidarın düşündüğü anlamda «ıslah» etmek şöyle dursun, kendi gazetecilik anlayışının ve siyasal davranışının çizdiği yönde mücadelesine daha çok hız vermek gerekliliğine inandırmıştır.
Üst üste 3 ay kapatılmak «Ulus» un, Türkiye'yi gazete kapatılabilir bir memleket olmaktan çıkarmak uğrunda her fedakârlığa katlanma azmini kuvvetlendirmeğe yaramıştır.
«Ulus», sayfalarında, sütunlarında, haber ve yazılarında, ancak, kendi gazetecilik anlayışını ve siyasal davranışını benimseyen okurlarının kendisinden bu yönde bekleyebilecekleri ıslahatı, yapmağa çalışacaktır; yoksa, bugünkü iktidarın «hak» ve «hukuk» anlayışından kendi nasibine düşen bazı cezaların gözettiği «ıslahat» ı değil!
Bu hususta, 3 aydır ayrı kaldığımız, özlediğimiz «Ulus» okurlarına teminat veririz.
Mahkeme kararlarına saygımız tamdır. Ama kendi inancımıza, kendi bağlı bulunduğumuz ilkelere de saygımız tamdır. Bu iki saygı çatıştıkça, zaman zaman böyle, «Ulus» un, okurlarından «Ulus» yazar ve sorumlularının da eş ve dostlarından aynı kalmalarını önleyebilmek elimizde değildir.
ULUS
Medenî toplumlarda adlî cezanın başlıca maksadı ıslahtır. Buna göre, «Ulus» a verilen cezalardan da «ıslah» maksadı güdülmek gerekir.
3 aylık kapanma cezaları bugün sona eren, kapalı kaldığı bu 3 ayda yüz binlerce liralık zarara giren, gelmesi mümkün yeni kapanma cezaları bekleyen, bir Yazı İşleri Müdürü hapishanede bulunan, başka sorumluları, yazarları da ya hapishaneden yeni çıkmış ya hapishaneye girme hazırlığı içinde olan, yani bir gazeteye verilebilecek cezaların en ağırlarını üst üste yüklenen «Ulus» gazetesi acaba «ıslah» olunmuş veya olunacak mıdır?
Bu sorunun cevabını doğru olarak verebilmek için, önce başka birkaç soru cevaplandırılmalıdır!
Verilen cezalarla «Ulus» un nesi «ıslah» edilmek istenmiştir? Sayfa tertibi mi, dili mi, gazetecilik tekniği içine giren şu veya bu kusuru mu?
Hayır! Kanunlar bu konularla ilgilenmez.
«Islah» edilmek istenen, «Ulus» un gazetecilik anlayışı veya siyasal davranışıdır.
«Ulus» un gazetecilik anlayışında «ıslah» edilmek istenen ne olabilir? «Ulus» un gazetecilik anlayışında yalan habere mi değer verilir? Bunu ileri sürmek imkânsızdır; çünkü «Ulus» yalan haber verdiğinden ötürü cezalandırılmış değildir! Kaldı ki iktidar büyükleri ile ilgili bir haber veya iddianın yalan olmadığını ispat etmek Türkiye'de yasak olduğuna göre, böyle bir haber veya iddianın yalan olup olmadığı mahkemeler önünde zaten tartışılmaz.
Üstelik «Ulus», bir anlam da, doğru haber verebilme, doğru bildiğini yazabilme ve ispat edebilme hak ve hürriyeti için mücadele eden bir gazetedir.
«Ulus», şeref ve haysiyet kinci bir üslûp kullanmayı mubah gören bir gazetecilik anlayışına mı bağlıdır? Bu bir telâkki meselesidir: İktidarın maddî ve mânevi destek ve himayesiyle yayınlanan «Köylü», «Hür adam» gazetelerini, «Büyük Doğu» dergisini, hattâ Devlet Radyosu bülten ve konuşmalarını bu bakımdan ıslaha muhtaç görmeyen bir zihniyetin «şeref ve haysiyet» telâkkisiyle «Ulus» un şeref ve haysiyet telâkkisi arasında elbette bir derin ayrılık olacaktır!
«Ulus», bir anlamda, iktidar organlarının, iktidar sözcülerinin, vatandaş şeref ve haysiyetini hiçe sayabilme imtiyazına karşı mücadele eden bir gazetedir.
Bu durumda «Ulus», kendisine verilen cezalarla, gazetecilik anlayışında hangi kusurun «ıslah» edilmek istendiğini anlamakta mazurdur.
«Ulus» un siyasal davranışını «ıslah» a muhtaç görebilmek içinse, bu davranışın Anayasaya ve genel olarak Cumhuriyet esaslarına aykırı bulunması gerekir.
Nedir «Ulus» un siyasal davranışında bu aykırılıklar?
«Ulus», Anayasanın birinci maddesinde belirtildiği üzere, Türkiye Devletinin bir Cumhuriyet olmasına mı aleyhdardır? Cumhuriyetin kurucusu Atatürk tarafından kurulmuş bir gazetenin Cumhuriyete aleyhdar olması elbette düşünülemez! Tersine, «Ulus» bugünkü iktidarın destek ve himayesiyle Cumhuriyeti temelinden sarsmak isteyenlere karşı mücadele etmektedir.
«Ulus» Anayasanın ikinci maddesindeki cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, lâiklik, devrimcilik ilkelerine karşı mı cephe almıştır.? Bu nasıl mümkün olur ki, «Ulus», bu ilkeleri Anayasaya koydurmuş olan ve kendi bayrağında taşıyan bir partinin sözcüsüdür ve iktidar himayesinde bu ilkelere karşı cephe alanlarla mücadele hâlindedir!
Gene Anayasanın ikinci maddesi devletin «resmî dili Türkçedir» der. «Ulus» ise iktidarın, resmî dili Osmanlıcaya geri götürmek isteyen zihniyetiyle de mücadelededir.
Ayni Anayasa maddesi, hükümet merkezinin Ankara olduğunu söyler. Ankara'da yayınlanan «Ulus» un C.H.P sözcüsü olarak muhalefet ettiği iktidar başındaki sorumlular ise eski payitaht İstanbulda, İstanbul'un eski padişah saraylarında veya turistik otellerinde icrayıhükümet eylemektedirler.
Anayasanın 3. maddesindeki «hâkimiyet bilâkaydüşart milletindir» hükmünü ise «Ulus» öylesine benimsemiştir ki, millî hâkimiyeti yıkmak isteyenlerle mücadele uğrunda göze almadığı ve almayacağı tehlike yoktur.
«Ulus», Anayasanın 4. maddesinde belirtildiği gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ancak «millet namına hakkı hâkimiyeti istimal» edebileceğine inanır, ve daima, Türkiye Büyük Millet Meclisini millet çoğunluğuna karşı bir zümre hâkimiyeti altına almak isteyenlerin karşısındadır.
Nihayet «Ulus», gene Anayasanın belirttiği mahkeme bağımsızlığı, Türklerin hür doğup hür yaşaması, kanun karşısında eşit tutulması, basın, söz, toplantı, gezi hürriyetleri, ve Anayasa teminatı altındaki başka bütün hak ve hürriyetler uğrunda mücadele etmektedir.
«Ulus» un siyasal davranışı işte bundan ibarettir!
«Ulus» un bunca ağır ceza bu davranışını «ıslah» etmek için verilmekte ise, bu da boşuna gayrettir.
«Ulus» gazetesini yok etmek, hiç çıkamaz hâle getirmek belki mümkündür ama «Ulus» gazetesinin bu davranışını, akla gelebilecek en ağır cezalarla da «ıslah» etmek mümkün değildir. Çünkü «Ulus», bu davranışı, «ıslah» edilse, okuyucusunun beklediği «Ulus» olmaktan, kurucusu Atatürk'ün istediği «Ulus» olmaktan çıkar. Hattâ demokratik anlamda bir gazete olmaktan çıkar.
«Ulus» un elinden bütün hürriyetler alınabilir, fakat hürriyet uğrunda her cezaya katlanma ve gene de «ıslah» olmama hürriyeti alınamaz.
Bugün sona eren 3 aylık kapanma cezaları, ve verilen veya verilmesi beklenen bütün başka cezalar, «Ulus» u, iktidarın düşündüğü anlamda «ıslah» etmek şöyle dursun, kendi gazetecilik anlayışının ve siyasal davranışının çizdiği yönde mücadelesine daha çok hız vermek gerekliliğine inandırmıştır.
Üst üste 3 ay kapatılmak «Ulus» un, Türkiye'yi gazete kapatılabilir bir memleket olmaktan çıkarmak uğrunda her fedakârlığa katlanma azmini kuvvetlendirmeğe yaramıştır.
«Ulus», sayfalarında, sütunlarında, haber ve yazılarında, ancak, kendi gazetecilik anlayışını ve siyasal davranışını benimseyen okurlarının kendisinden bu yönde bekleyebilecekleri ıslahatı, yapmağa çalışacaktır; yoksa, bugünkü iktidarın «hak» ve «hukuk» anlayışından kendi nasibine düşen bazı cezaların gözettiği «ıslahat» ı değil!
Bu hususta, 3 aydır ayrı kaldığımız, özlediğimiz «Ulus» okurlarına teminat veririz.
Mahkeme kararlarına saygımız tamdır. Ama kendi inancımıza, kendi bağlı bulunduğumuz ilkelere de saygımız tamdır. Bu iki saygı çatıştıkça, zaman zaman böyle, «Ulus» un, okurlarından «Ulus» yazar ve sorumlularının da eş ve dostlarından aynı kalmalarını önleyebilmek elimizde değildir.
ULUS
Koleksiyon
Alıntı
“"Ulus" Ceza ve "Islah",” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 23 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1210 ulaşıldı.