Derdin Çoğu Şehirdedir
Başlık:
Derdin Çoğu Şehirdedir
Kaynak:
Ulus, "Günaydın" s. 1
Tarih:
1960-07-27
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
GÜNAYDIN
BÜLENT ECEVİT
Derdin çoğu şehirdedir
Köylüyü yakından tanımayan bir çok aydınlarımız, Demokrat Partinin 10 yıl iktidarda kalmasından geniş ölçüde köylüyü sorumlu bilirler. Köylünün, ya bilgisizliği yüzünden tutulması imkânsız sözlere kanmış, ya taassubu yüzünden D.P. nin din istismarcılığına kapılmış, ya da menfaat karşılığında oy vermiş, siyasal davranışını bencil hesaplarla kararlaştırmış olduğunu sanırlar.
Bu sanıların doğru olduğu durumlar da yanlış olduğu durumlar da vardır. Fakat, şüphe edilmesin ki bu sanıların yanlış olduğu durumlar, doğru olduğu durumlardan daha çoktur, ve bu türlü kanmalar, kapılmalar, oy satmalar, köylerden çok şehirlerle kasabalarda olmuştur.
Genel olarak köylü, okuma yazma bilmediği halde, siyasal olayları şehir ve kasabalardaki ortalama halktan daha iyi izler. Bu satırların yazarı, 1957 — 60 arasında politikacı olarak en istifadeli saatlerini, günlerini köylerde geçirmiş, en çetin sınavlardan köylü karşısında geçmiştir. Köylünün, siyasal gelişmeleri, sorularına cevap vermekte yer yer güçlük çekilecek kadar yakından bildiğini; nice şehir ve kasabalarda kolayca alkış toplayabilen demagojik konuşmalar, tutulması imkânsız sözler karşısında köylünün ya duvar gibi soğuk kaldığını ya da o ince espirisiyle alay ettiğini görmüştür.
D.P. nin din istismarcılığı da, köyleri, kasaba ve şehirlerden daha az etkilemiştir. Belirli bazı taassup bölgeleri dışında, siyasal temaslar için gidilen köylerin pek azında din konusu açılır. Buna karşılık, dinle siyaset arasında bulunması gerekli sınır nice şehir ve kasabalarda henüz pek belirsizdir.
Menfaat karşılığında köylünün D. P. ye oy verdiği sanısı ise büsbütün mübalâğalıdır. 1957 de D.P. nin bir çok büyük, uyanık şehirlerde işleyen seçim hileleri köylerde hemen hiç işlememiştir. Bunun da başlıca sebebi, o seçim hilelerinden pek çoğunun anahtarı olan menfaat karşılığında oy satma hastalığının çoğu köylerde elverişli zemin bulamamasıdır.
Şimdi bu gözlemlerimizi belirtmekten maksadımız şudur: 27 Mayıs Devriminin izahını yapmak, nedenlerini anlatmak ve gerek sıhhatli bir demokratik anlayış ve davranışı gerek Cumhuriyet devrimlerini halka daha iyi benimsetebilmek için girişilecek faaliyet, köylü kadar şehirliye de yöneltilmelidir Siyasetle ilgisizlik gibi, demokrasiyi ve devrimleri benimseyememek gibi, taassup gibi, siyasal davranışını küçük bencil hesaplara göre ayarlamak gibi hastalıkların yuvaları daha çok şehir ve kasabalardadır. Bu hastalıkların köylerdeki belirtileri de kaynaklarına kadar izlenecek olursa, şehir ve kasabalardaki o yuvalara varılacak, hastalık tohumlarının köylere de o yuvalardan dağıldığı görülecektir.
Bu yuvalara ışık tutulup temiz hava getirilmedikçe, köylerde girişilecek aydınlatma ve uyarma çabaları yeteri kadar etkili olamıyacaktır.
Bu yuvalara ışık tutulup temiz hava getirilebilmesi için alınması gerekli birinci tedbir de, demokrasi ve devrim düşmanı, gerici bazı yayın organlarının o hastalıkları körükleyici, o yuvaları besleyici yayınlarına karşı uyanık davranmaktır. Fakat ne yazık ki bu türlü yayın organları gerici telkinlerinin ölçüşünü günden güne arttırırken, basın hürriyetini zedelemeksizin alınması mümkün engelleyici tedbirlerin hiç biriyle karşılaşmamaktadırlar. Öğretmenlerin ve üniversitelilerin, köy köy dolaşarak, büyük zahmetler çekerek, devrimleri ve demokrasiyi yayma ve benimsetme yolunda yapacakları hizmet, 26 Mayıs akşamına kadar D.P. ye desteklik etmiş bu yayın organlarından bazısının, bulundukları yerden rahatça yürütebildikleri baltalayıcı faaliyet yüzünden geniş ölçüde faydasız kalabilir.
BÜLENT ECEVİT
Derdin çoğu şehirdedir
Köylüyü yakından tanımayan bir çok aydınlarımız, Demokrat Partinin 10 yıl iktidarda kalmasından geniş ölçüde köylüyü sorumlu bilirler. Köylünün, ya bilgisizliği yüzünden tutulması imkânsız sözlere kanmış, ya taassubu yüzünden D.P. nin din istismarcılığına kapılmış, ya da menfaat karşılığında oy vermiş, siyasal davranışını bencil hesaplarla kararlaştırmış olduğunu sanırlar.
Bu sanıların doğru olduğu durumlar da yanlış olduğu durumlar da vardır. Fakat, şüphe edilmesin ki bu sanıların yanlış olduğu durumlar, doğru olduğu durumlardan daha çoktur, ve bu türlü kanmalar, kapılmalar, oy satmalar, köylerden çok şehirlerle kasabalarda olmuştur.
Genel olarak köylü, okuma yazma bilmediği halde, siyasal olayları şehir ve kasabalardaki ortalama halktan daha iyi izler. Bu satırların yazarı, 1957 — 60 arasında politikacı olarak en istifadeli saatlerini, günlerini köylerde geçirmiş, en çetin sınavlardan köylü karşısında geçmiştir. Köylünün, siyasal gelişmeleri, sorularına cevap vermekte yer yer güçlük çekilecek kadar yakından bildiğini; nice şehir ve kasabalarda kolayca alkış toplayabilen demagojik konuşmalar, tutulması imkânsız sözler karşısında köylünün ya duvar gibi soğuk kaldığını ya da o ince espirisiyle alay ettiğini görmüştür.
D.P. nin din istismarcılığı da, köyleri, kasaba ve şehirlerden daha az etkilemiştir. Belirli bazı taassup bölgeleri dışında, siyasal temaslar için gidilen köylerin pek azında din konusu açılır. Buna karşılık, dinle siyaset arasında bulunması gerekli sınır nice şehir ve kasabalarda henüz pek belirsizdir.
Menfaat karşılığında köylünün D. P. ye oy verdiği sanısı ise büsbütün mübalâğalıdır. 1957 de D.P. nin bir çok büyük, uyanık şehirlerde işleyen seçim hileleri köylerde hemen hiç işlememiştir. Bunun da başlıca sebebi, o seçim hilelerinden pek çoğunun anahtarı olan menfaat karşılığında oy satma hastalığının çoğu köylerde elverişli zemin bulamamasıdır.
Şimdi bu gözlemlerimizi belirtmekten maksadımız şudur: 27 Mayıs Devriminin izahını yapmak, nedenlerini anlatmak ve gerek sıhhatli bir demokratik anlayış ve davranışı gerek Cumhuriyet devrimlerini halka daha iyi benimsetebilmek için girişilecek faaliyet, köylü kadar şehirliye de yöneltilmelidir Siyasetle ilgisizlik gibi, demokrasiyi ve devrimleri benimseyememek gibi, taassup gibi, siyasal davranışını küçük bencil hesaplara göre ayarlamak gibi hastalıkların yuvaları daha çok şehir ve kasabalardadır. Bu hastalıkların köylerdeki belirtileri de kaynaklarına kadar izlenecek olursa, şehir ve kasabalardaki o yuvalara varılacak, hastalık tohumlarının köylere de o yuvalardan dağıldığı görülecektir.
Bu yuvalara ışık tutulup temiz hava getirilmedikçe, köylerde girişilecek aydınlatma ve uyarma çabaları yeteri kadar etkili olamıyacaktır.
Bu yuvalara ışık tutulup temiz hava getirilebilmesi için alınması gerekli birinci tedbir de, demokrasi ve devrim düşmanı, gerici bazı yayın organlarının o hastalıkları körükleyici, o yuvaları besleyici yayınlarına karşı uyanık davranmaktır. Fakat ne yazık ki bu türlü yayın organları gerici telkinlerinin ölçüşünü günden güne arttırırken, basın hürriyetini zedelemeksizin alınması mümkün engelleyici tedbirlerin hiç biriyle karşılaşmamaktadırlar. Öğretmenlerin ve üniversitelilerin, köy köy dolaşarak, büyük zahmetler çekerek, devrimleri ve demokrasiyi yayma ve benimsetme yolunda yapacakları hizmet, 26 Mayıs akşamına kadar D.P. ye desteklik etmiş bu yayın organlarından bazısının, bulundukları yerden rahatça yürütebildikleri baltalayıcı faaliyet yüzünden geniş ölçüde faydasız kalabilir.
Koleksiyon
Alıntı
“Derdin Çoğu Şehirdedir,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 23 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1209 ulaşıldı.