Türk Basınının Hastalık Yuvaları
Başlık:
Türk Basınının Hastalık Yuvaları
Kaynak:
Ulus, "Günaydın" ss. 1, 5
Tarih:
1960-07-12
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
GÜNAYDIN
BÜLENT ECEVİT
Türk basınının hastalık yuvaları
26 Mayıs 1960 tarihli sayılarına kadar, Anayasayı işlemez hale getirenlerle, demokrasiyi ve hukuk düzenini yıkanlarla, basının şerefli üyelerini hapse atanlar ve susturanlarla, devlet hazinesini kıyasıya soyanlarla, yol kesenlerle, muhalefet önderine pusu kuranlarla, gençliğin üstüne ateş açtıranlarla birlik olan, onların sözcüsü, alkışçısı, hattâ teşvikçisi olan bazı gazeteler vardır ki, 27 Mayıs sabahı, sanki 10 yıllık geçmişlerinin bütün günahlarından arınmış durumda ortaya çıkmışlardır.
Dün nasıl «gazete» diye yaşıyabilmelerinin tek sebebi Devlet Hazinesi idi ise, bugün de öyledir. Sütunları, belki eskisinden daha geniş ölçüde, resmî ilânla doludur. Sözcülüğünü, teşvikçiliğini yapmış oldukları bir devrin hesabını vermeğe çağırılanlar arasında bulunmayışlarını, onlardan daha az sorumlu olmalarına değil, ancak, patronlarının veya bazı yazarlarının daha sönük şahsiyetli oluşlarına borçludurlar.
İşte bunlar şimdi, Millî Birlik idaresinin sözcüleri, hattâ felsefecileri tavrını takınmakta, ve Yassıadada hesap verme günlerini bekleyen eski efendilerine karşı 10 yıl ahlâk ve demokrasi savaşı yapmış olanlara bugün ahlâk ve demokrasi dersleri vermeğe kalkışmaktadırlar.
Şimdi bütün umutlarını, Millî Birlik idaresi ile Cumhuriyet Halk Partisini biribirine düşürmeğe; C.H.P. nin D.P iktidarı suçlularıyla bir muamele görmesine; demokratik düzenin yeniden kurulmasından vazgeçilmesine; ve böylece kendilerinin en makbûl gazeteler sayılabilecekleri bir rejim kurulmasına bağlamışlardır. Bu umutladır ki, bir ülküye bağlı insanlar arasında ifade edilmesi en medenî ödev olan küçük görüş ayrılıklarına zehirli sarmaşıklar gibi sokulup büyük çatlaklar meydana getirmeğe veya büyük çatlaklar varmış gibi göstermeğe, öylece göze girmeğe, makbûl ve gerekli kişiler sayılmağa çalışmaktadırlar.
Evet, basın kendi kendini kontrol edecektir. Fakat Türk basınına Demokrat Parti iktidarının bıraktığı bu hastalık yuvaları Devlet Hazinesinden beslenmeğe devam ettikçe, basın kendi içinde gerekli temizliği nasıl yapabilir
Halkın nefretine, itişine rağmen bunların zorla yaşatılmasında, milletin ödediği vergilerle beslenmesinde, basının, Devletin, toplumun kazancı nedir? Bugüne kadar Türk siyaset veya kültürüne hangi düşünce unsurunu getirmişlerdir? Sözcüsü pozunu takınmağa kalkıştıkları Millî Birlik idaresine hangi yapıcı teklif veya açıklama ile en küçük bir hizmette bulunmuşlardır?
Artık iyice anlaşılıyor ki resmî ilân dağıtımı, ne kadar âdil ölçülere bağlanırsa bağlansın, Türk basını için, Türk toplumu için ve Türk demokrasisi için zararlı bir unsur olmaktan kurtarılamıyacaktır. Resmî ilân dağıtımına son verilmekle, belki, yaşamayı hak eden gerçek gazeteler arasında da kapananlar olacaktır. Ama yaşamayı hak etmeyenlerin basına, topluma ve demokrasiye zarardan başka bir şey getirmeyenlerin, Devlet desteğinden yoksun kalıp kapanmak zorunda kalmalarıyla sağlanacak faydalar o kadar büyüktür ki, bu tedbiri almakta bir gün bile tereddüt edilmemelidir.
Resmi ilân dağıtımı Devlete yılda 20 milyon liraya geliyor. Bu ilanların Devletçe çıkarılacak bir resmi ilân gazetesinde toplanması, hem işadamlarının onları izleyebilmesini kolaylaştıracak, hem Devleti, Maliyenin şu dar zamanında bir büyük malî yükten kurtaracak, hem de basını, gerçek gazeteciliği yabancı ve zararlı unsurlardan temizleyecektir.
Yaşamağa lâyık gazetelere hak ettikleri yardım, kâğıt fiyatları normal seviyesine indirilmekle de yapılabilir.
BÜLENT ECEVİT
Türk basınının hastalık yuvaları
26 Mayıs 1960 tarihli sayılarına kadar, Anayasayı işlemez hale getirenlerle, demokrasiyi ve hukuk düzenini yıkanlarla, basının şerefli üyelerini hapse atanlar ve susturanlarla, devlet hazinesini kıyasıya soyanlarla, yol kesenlerle, muhalefet önderine pusu kuranlarla, gençliğin üstüne ateş açtıranlarla birlik olan, onların sözcüsü, alkışçısı, hattâ teşvikçisi olan bazı gazeteler vardır ki, 27 Mayıs sabahı, sanki 10 yıllık geçmişlerinin bütün günahlarından arınmış durumda ortaya çıkmışlardır.
Dün nasıl «gazete» diye yaşıyabilmelerinin tek sebebi Devlet Hazinesi idi ise, bugün de öyledir. Sütunları, belki eskisinden daha geniş ölçüde, resmî ilânla doludur. Sözcülüğünü, teşvikçiliğini yapmış oldukları bir devrin hesabını vermeğe çağırılanlar arasında bulunmayışlarını, onlardan daha az sorumlu olmalarına değil, ancak, patronlarının veya bazı yazarlarının daha sönük şahsiyetli oluşlarına borçludurlar.
İşte bunlar şimdi, Millî Birlik idaresinin sözcüleri, hattâ felsefecileri tavrını takınmakta, ve Yassıadada hesap verme günlerini bekleyen eski efendilerine karşı 10 yıl ahlâk ve demokrasi savaşı yapmış olanlara bugün ahlâk ve demokrasi dersleri vermeğe kalkışmaktadırlar.
Şimdi bütün umutlarını, Millî Birlik idaresi ile Cumhuriyet Halk Partisini biribirine düşürmeğe; C.H.P. nin D.P iktidarı suçlularıyla bir muamele görmesine; demokratik düzenin yeniden kurulmasından vazgeçilmesine; ve böylece kendilerinin en makbûl gazeteler sayılabilecekleri bir rejim kurulmasına bağlamışlardır. Bu umutladır ki, bir ülküye bağlı insanlar arasında ifade edilmesi en medenî ödev olan küçük görüş ayrılıklarına zehirli sarmaşıklar gibi sokulup büyük çatlaklar meydana getirmeğe veya büyük çatlaklar varmış gibi göstermeğe, öylece göze girmeğe, makbûl ve gerekli kişiler sayılmağa çalışmaktadırlar.
Evet, basın kendi kendini kontrol edecektir. Fakat Türk basınına Demokrat Parti iktidarının bıraktığı bu hastalık yuvaları Devlet Hazinesinden beslenmeğe devam ettikçe, basın kendi içinde gerekli temizliği nasıl yapabilir
Halkın nefretine, itişine rağmen bunların zorla yaşatılmasında, milletin ödediği vergilerle beslenmesinde, basının, Devletin, toplumun kazancı nedir? Bugüne kadar Türk siyaset veya kültürüne hangi düşünce unsurunu getirmişlerdir? Sözcüsü pozunu takınmağa kalkıştıkları Millî Birlik idaresine hangi yapıcı teklif veya açıklama ile en küçük bir hizmette bulunmuşlardır?
Artık iyice anlaşılıyor ki resmî ilân dağıtımı, ne kadar âdil ölçülere bağlanırsa bağlansın, Türk basını için, Türk toplumu için ve Türk demokrasisi için zararlı bir unsur olmaktan kurtarılamıyacaktır. Resmî ilân dağıtımına son verilmekle, belki, yaşamayı hak eden gerçek gazeteler arasında da kapananlar olacaktır. Ama yaşamayı hak etmeyenlerin basına, topluma ve demokrasiye zarardan başka bir şey getirmeyenlerin, Devlet desteğinden yoksun kalıp kapanmak zorunda kalmalarıyla sağlanacak faydalar o kadar büyüktür ki, bu tedbiri almakta bir gün bile tereddüt edilmemelidir.
Resmi ilân dağıtımı Devlete yılda 20 milyon liraya geliyor. Bu ilanların Devletçe çıkarılacak bir resmi ilân gazetesinde toplanması, hem işadamlarının onları izleyebilmesini kolaylaştıracak, hem Devleti, Maliyenin şu dar zamanında bir büyük malî yükten kurtaracak, hem de basını, gerçek gazeteciliği yabancı ve zararlı unsurlardan temizleyecektir.
Yaşamağa lâyık gazetelere hak ettikleri yardım, kâğıt fiyatları normal seviyesine indirilmekle de yapılabilir.
Koleksiyon
Alıntı
“Türk Basınının Hastalık Yuvaları,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 27 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1204 ulaşıldı.