Gençliğin Yeniden Yarattığı Bayram
Başlık:
Gençliğin Yeniden Yarattığı Bayram
Kaynak:
Ulus, "Günaydın" No 13226, s. 1
Tarih:
1960-06-27
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi / Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNAYDIN
BÜLENT ECEVİT
Gençliğin yeniden yarattığı bayram
1960 yılının 19 Mayısını kutlayamayışımız... Ne kadar belliydi bunda bir devrin kapanışı!.. Bütün mutluluklarla beraber sanki bayramlar da tükenmişti.
Haklıydılar o karanlık çaçın son 19 Mayısının kutlanmasını yasak etmekte. Millet olarak kutlayacak ne vardı artık?.. Kurşun yaralı fakültelerin, okulların kapılarına kilit vurulduğu, gençliğin bilinen ve bilinmeyen şehitlerine yas tutulduğu bir sırada gençlik bayram mı edecekti? Şeref tribünündeki şerefsizlere selâm mı verecekti?
Gerçekten bu ülkede bayram kutlanamazdı artık. 1960 yılının 19 Mayısında milletçe bayramsız da kalmıştık.
Bayram edileceğine yas tutuldu o gün. Birçok yerlerde Atatürk'ün anıtlarına çelenkler, çiçekler gizlice konuldu. Gömülen bir sevgilinin üzerine bırakılan çiçeklerdi sanki bunlar. Bayramlarımız, sevinçlerimiz gömülüyordu sanki, sessiz, kaçak...
Fakat Türklüğün yaşama gücü öyleydi ki, o gün bitti sanılan her güzel şey, bir hafta sonra, 28 Mayıs sabahında, bütün tazeliğiyle yeniden başlıyordu. Yitirilmiş mutluluklar yeniden bulunuyor, kutlanamaz olmuş bayramlara kavuşuluyordu.
Dün de, o bes hafta önce gömülen, üzeri çelenklerle örtülen bayramın yeniden dirilişini kutladık.
Kendine armağan edilmiş bir bayramı yeniden yaratışıydı bu gençliğin. Öldürülen bayramını gençlik, kanından kan, canından can vererek diriltmişti.
Hangi Gençlik Bayramı son 19 Mayısın 5 hafta sonraki kutlanışı kadar mutlu, hangi bayram mutluluğu dünkü kadar haklı olabilirdi?
19 Mayıs 1919 Türk milleti için bir yeniden doğuşun başladığı gündü. Bu yeniden doğusun sırrını Atatürk gençliğe emanet etmişti.
Neydi bu sır?
19 Mayıs 1919 günü Anadoluya ayak basarken kendi vicdanında taşıdığı bu sırrı, Atatürk, Büyük Nutkunun o güne ait bölümünde şöyle anlatır:
«Ben, milletin vicdanında ve istikbalinde ihtisas ettiğim büyük tekâmül istidadını, bir millî sır gibi vicdanımda taşıyarak peyderpey bütün heyeti içtimaiyemize tatbik ettirmek mecburiyetindeydim.»
Bugün görülüyor ki Atatürk'ü izleyen bütün gençlik o «millî sır» a ermiştir. O «millî sır» a erdiği içindir ki öldürülen bayramını yeniden diriltebilmiştir.
Bu bayram eskiden yalnız Atatürk'ün gençliğe armağanı idi. Ama şimdi bu bayramda, Onu yeniden yaratmış Türk gençliğinin de hissesi var. Bu bayram artık, hem Atatürk'ten gençliğe armağandır, hem de gençlikten Atatürk'e armağan.
BÜLENT ECEVİT
Gençliğin yeniden yarattığı bayram
1960 yılının 19 Mayısını kutlayamayışımız... Ne kadar belliydi bunda bir devrin kapanışı!.. Bütün mutluluklarla beraber sanki bayramlar da tükenmişti.
Haklıydılar o karanlık çaçın son 19 Mayısının kutlanmasını yasak etmekte. Millet olarak kutlayacak ne vardı artık?.. Kurşun yaralı fakültelerin, okulların kapılarına kilit vurulduğu, gençliğin bilinen ve bilinmeyen şehitlerine yas tutulduğu bir sırada gençlik bayram mı edecekti? Şeref tribünündeki şerefsizlere selâm mı verecekti?
Gerçekten bu ülkede bayram kutlanamazdı artık. 1960 yılının 19 Mayısında milletçe bayramsız da kalmıştık.
Bayram edileceğine yas tutuldu o gün. Birçok yerlerde Atatürk'ün anıtlarına çelenkler, çiçekler gizlice konuldu. Gömülen bir sevgilinin üzerine bırakılan çiçeklerdi sanki bunlar. Bayramlarımız, sevinçlerimiz gömülüyordu sanki, sessiz, kaçak...
Fakat Türklüğün yaşama gücü öyleydi ki, o gün bitti sanılan her güzel şey, bir hafta sonra, 28 Mayıs sabahında, bütün tazeliğiyle yeniden başlıyordu. Yitirilmiş mutluluklar yeniden bulunuyor, kutlanamaz olmuş bayramlara kavuşuluyordu.
Dün de, o bes hafta önce gömülen, üzeri çelenklerle örtülen bayramın yeniden dirilişini kutladık.
Kendine armağan edilmiş bir bayramı yeniden yaratışıydı bu gençliğin. Öldürülen bayramını gençlik, kanından kan, canından can vererek diriltmişti.
Hangi Gençlik Bayramı son 19 Mayısın 5 hafta sonraki kutlanışı kadar mutlu, hangi bayram mutluluğu dünkü kadar haklı olabilirdi?
19 Mayıs 1919 Türk milleti için bir yeniden doğuşun başladığı gündü. Bu yeniden doğusun sırrını Atatürk gençliğe emanet etmişti.
Neydi bu sır?
19 Mayıs 1919 günü Anadoluya ayak basarken kendi vicdanında taşıdığı bu sırrı, Atatürk, Büyük Nutkunun o güne ait bölümünde şöyle anlatır:
«Ben, milletin vicdanında ve istikbalinde ihtisas ettiğim büyük tekâmül istidadını, bir millî sır gibi vicdanımda taşıyarak peyderpey bütün heyeti içtimaiyemize tatbik ettirmek mecburiyetindeydim.»
Bugün görülüyor ki Atatürk'ü izleyen bütün gençlik o «millî sır» a ermiştir. O «millî sır» a erdiği içindir ki öldürülen bayramını yeniden diriltebilmiştir.
Bu bayram eskiden yalnız Atatürk'ün gençliğe armağanı idi. Ama şimdi bu bayramda, Onu yeniden yaratmış Türk gençliğinin de hissesi var. Bu bayram artık, hem Atatürk'ten gençliğe armağandır, hem de gençlikten Atatürk'e armağan.
Koleksiyon
Alıntı
“Gençliğin Yeniden Yarattığı Bayram,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1193 ulaşıldı.