"Basın-Yayın ve Turizm"
Başlık:
"Basın-Yayın ve Turizm"
Kaynak:
Ulus, "Günaydın" No 13225, ss. 1, 5
Tarih:
1960-06-26
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi / Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNAYDIN
BÜLENT ECEVİT
"Basın - Yayın ve Turizm,,
Basın — Yayın ve Turizm Bakanlığının durumu ne olacak?
Bu Bakanlığın gerçekten bir Bakanlık sayılabilmesi için gerekli hukukî formaliteler geçen iktidar zamanında tamamlanmamıştı. Yıllardır işleyen bu Bakanlık için bir türlü bir teşkilât kanunu hazırlanıp da Meclise sunulmamıştı. Şimdi Millî Birlik İdaresi, bir çok önemli işler arasında bu konu ile de ilgileniyor, bazı görevleri doğrudan doğruya rejim dâvası içine giren bu Bakanlığın teşkilât meselesi üzerinde de duruyor olsa gerektir.
Fakat henüz Millî Birlik İdaresinin bu konudaki politikası açıklanmış değildir. Belirli bir politika üzerinde karar kılınmadan da teşkilât kanunu çalışmalarının yönlendirilemiyeceği, verimli olamıyacağı bellidir.
Politika tespit edilirken, en başta ad üzerinde durulmalıdır. Çünkü teşkilâtın maksadı ve çalışma alanı, bir bakıma, adıyla sınırlanacaktır. Adında «basın» kelimesi olan bir bakanlığa veya genel müdürlüğe demokratik rejimde yer var mıdır?.. Bizim görüşümüzce bu sorunun cevabı, ancak kesin bir «hayır» olabilir. Bu ad, tek partili çağın kalıntılarındandır. Mutlaka değişmesi, içinden «basın» kelimesinin silinmesi gerekir. Tabii, kelime silinirken, şimdiye kadar teşkilâtın adında o kelimeyi alıkoymağa sebep olan görevler de hükümet sorumluluğu dışında bırakılmalıdır.
Basınla ilgili görevler bırakılınca, geriye, radyo, tanıtma ve turizm ile ilgili görevler kalır.
Radyo, bir bakanlık veya devlet dairesi tarafından yönetildikçe, ne kadar iyiniyetli davranmak istenirse istensin, hükümet organı, hattâ iktidar partisi organı olmaktan kurtarılamıyacaktır. Radyo ile ilgili kanun hükümleri hayal edilebileceği kadar demokratik olabilir; radyo tarafsızlığı Anayasada en geniş teminat altına alınabilir; fakat bir noktada kendimizi aldatmamalıyız: Hükümet adamlarının ve hükümete bağlı memurların elinde bir radyo, hükümete hâkim olan zihniyet ve kanunlar ne kadar liberal olursa olsun, bir ölçünün üstünde tarafsız kalamaz. Tarafsız kalabilmesi, hükümetin ve memurluğun tabiatına aykırıdır. Yurttaşa davranışında yüzde yüz tarafsız kalabilen hükümetler ve memurlar bile, radyo gibi bir yayın ve propaganda vasıtasının kendilerine karşı da kullanılabilmesine bir ölçünün üstünde âlet olamazlar.
Onun için, radyonun tarafsız olması, millet radyosu olması, yurttaşların haberleşme serbestliğini, düşünce hürlüğünü dengeli olarak yansıtması gerektiğine gerçekten inanılıyorsa, radyo yönetimi de hükümetin görevleri dışına çıkarılmalıdır! (Hükümete bağlı bulunmayan bir millet radyosu nasıl olabilir, buna bir başka yazımızda ilişeceğiz.)
Bu görüş de benimsenirse, geriye yalnız tanıtma ve turizmle ilgili görevler kalıyor demektir.
O halde durumu söyle özetliyebiliriz:
Basın — Yayın ve Turizm Bakanlığının teşkilât kanunu meselesini ele alırken, yeni idare, şüphesiz, önce bu konudaki politikasını tespit edecektir. Politika tespit edilebilmek için de en başta şu şuraların cevaplandırılması gerekecektir:
1. Bazı basın işleri hükümet görevleri arasında, hükümetin sorumluluğunda kalacak mıdır?
2. Radyo bir iktidar organı olarak kalacak mıdır?
3. Birinci ve ikinci soruların cevabı — dilediğimiz ve umduğumuz gibi — «hayır» olacaksa, geriye kalan tanıtına ve turizm işleri için bir Bakanlığa lüzum var mıdır? Yoksa, tanıtma ve turizm işleri nasıl yürütülmelidir?
Bu üçüncü soru hakkında görüslerimizi bir başka yazıda belirteyeceğiz.
BÜLENT ECEVİT
"Basın - Yayın ve Turizm,,
Basın — Yayın ve Turizm Bakanlığının durumu ne olacak?
Bu Bakanlığın gerçekten bir Bakanlık sayılabilmesi için gerekli hukukî formaliteler geçen iktidar zamanında tamamlanmamıştı. Yıllardır işleyen bu Bakanlık için bir türlü bir teşkilât kanunu hazırlanıp da Meclise sunulmamıştı. Şimdi Millî Birlik İdaresi, bir çok önemli işler arasında bu konu ile de ilgileniyor, bazı görevleri doğrudan doğruya rejim dâvası içine giren bu Bakanlığın teşkilât meselesi üzerinde de duruyor olsa gerektir.
Fakat henüz Millî Birlik İdaresinin bu konudaki politikası açıklanmış değildir. Belirli bir politika üzerinde karar kılınmadan da teşkilât kanunu çalışmalarının yönlendirilemiyeceği, verimli olamıyacağı bellidir.
Politika tespit edilirken, en başta ad üzerinde durulmalıdır. Çünkü teşkilâtın maksadı ve çalışma alanı, bir bakıma, adıyla sınırlanacaktır. Adında «basın» kelimesi olan bir bakanlığa veya genel müdürlüğe demokratik rejimde yer var mıdır?.. Bizim görüşümüzce bu sorunun cevabı, ancak kesin bir «hayır» olabilir. Bu ad, tek partili çağın kalıntılarındandır. Mutlaka değişmesi, içinden «basın» kelimesinin silinmesi gerekir. Tabii, kelime silinirken, şimdiye kadar teşkilâtın adında o kelimeyi alıkoymağa sebep olan görevler de hükümet sorumluluğu dışında bırakılmalıdır.
Basınla ilgili görevler bırakılınca, geriye, radyo, tanıtma ve turizm ile ilgili görevler kalır.
Radyo, bir bakanlık veya devlet dairesi tarafından yönetildikçe, ne kadar iyiniyetli davranmak istenirse istensin, hükümet organı, hattâ iktidar partisi organı olmaktan kurtarılamıyacaktır. Radyo ile ilgili kanun hükümleri hayal edilebileceği kadar demokratik olabilir; radyo tarafsızlığı Anayasada en geniş teminat altına alınabilir; fakat bir noktada kendimizi aldatmamalıyız: Hükümet adamlarının ve hükümete bağlı memurların elinde bir radyo, hükümete hâkim olan zihniyet ve kanunlar ne kadar liberal olursa olsun, bir ölçünün üstünde tarafsız kalamaz. Tarafsız kalabilmesi, hükümetin ve memurluğun tabiatına aykırıdır. Yurttaşa davranışında yüzde yüz tarafsız kalabilen hükümetler ve memurlar bile, radyo gibi bir yayın ve propaganda vasıtasının kendilerine karşı da kullanılabilmesine bir ölçünün üstünde âlet olamazlar.
Onun için, radyonun tarafsız olması, millet radyosu olması, yurttaşların haberleşme serbestliğini, düşünce hürlüğünü dengeli olarak yansıtması gerektiğine gerçekten inanılıyorsa, radyo yönetimi de hükümetin görevleri dışına çıkarılmalıdır! (Hükümete bağlı bulunmayan bir millet radyosu nasıl olabilir, buna bir başka yazımızda ilişeceğiz.)
Bu görüş de benimsenirse, geriye yalnız tanıtma ve turizmle ilgili görevler kalıyor demektir.
O halde durumu söyle özetliyebiliriz:
Basın — Yayın ve Turizm Bakanlığının teşkilât kanunu meselesini ele alırken, yeni idare, şüphesiz, önce bu konudaki politikasını tespit edecektir. Politika tespit edilebilmek için de en başta şu şuraların cevaplandırılması gerekecektir:
1. Bazı basın işleri hükümet görevleri arasında, hükümetin sorumluluğunda kalacak mıdır?
2. Radyo bir iktidar organı olarak kalacak mıdır?
3. Birinci ve ikinci soruların cevabı — dilediğimiz ve umduğumuz gibi — «hayır» olacaksa, geriye kalan tanıtına ve turizm işleri için bir Bakanlığa lüzum var mıdır? Yoksa, tanıtma ve turizm işleri nasıl yürütülmelidir?
Bu üçüncü soru hakkında görüslerimizi bir başka yazıda belirteyeceğiz.
Koleksiyon
Alıntı
“"Basın-Yayın ve Turizm",” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1192 ulaşıldı.