Malenkof Barış İstiyor mu?
Title:
Malenkof Barış İstiyor mu?
Source:
Son Havadis, "Dünya Politikası"
Date:
1953-03-21
Location:
Rahşan Ecevit Arşivi
Text:
Dünya Politikası
Malenkof barış istiyor mu ?
Yazan: Bülent ECEVİT
Yeni Sovyet Başbakanı Malenkof, 16 mat prazar günü, Moskova'da, Sovyetler Birliği Yüksek Şûrası toplantısında yaptığı konuşmada, uzun zamandan beri Sovyet liderlerinden işitmedik derecede barışa istekli bir dil kullanmıştır. Gelen haberlerden, bu konuşmanın Amerika’da çekingen bir ümit uyandırdığı anlaşılmaktadır.
Malenkof, demecinin dış siyasetle ilgili bölümünde şöyle demiştir:
"Hali hazırda, ilgili memleketlerin karşılıklı anlayışı esasına dayanılarak barışçı yollardan halledilmiyecek muvazaalı yahut muallâkta tek bir mesele yoktur. Bizim, aralarında Amerika Birleşik Devletleri de olmak üzere, bütün memleketlere karşı durumumuz budur.
Barışın korunmasıyla ilgilenen devletler, halihazırda ve gelecekte Sovyetlerin sebatkâr barışçı siyasetinden emin olabilirler.”
Malenkof’un demeci, baska bakımlardan da dikkate değer. Bu demeçte, ne Amerika’yı ne de başka herhangi bir Batı devletlerini kötüleyici hiç bir söz söylenmemiş, ve Sovet Rusya'nın başka memleketlerdeki işçilerle ilgilenmeye devam edeceğine dair hiç bir cümle sarfedilmemiştir. Tersine, Malenkof, Sovyet Rusya’nın yalnız kendi gelişmesi ve güvenliğile ilgilenmek kararında olduğunu üstüste bir kac defa belirtmiştir.
Ayrıca Malenkof, Stalin’in cenaze törenindeki konuşmasında olduğu gibi, bu son demecinde de, Sovyet Rusya’nın bütün memleketlerle, karşılıklı menfaat esasına dayanan normal ticaret münasebetlerini gelistirmek istedi üzerinde israrla durmuştur.
Bu, şu bakımdan önemlidir: Son zamanlarda Sovyet Rusya, ekonomik bakımdan demirperde arkası memleketlerin kendi kendine yeter bir duruma gelmesini gaye edinmiş görünüyordu. Demirperde dışı memleketlerle ticarî münasebetler, imkân bulunduğu nisbette kısılmak yoluna girmişti. Böylelikle, demirperde gerisi memleketlerin dış dünya ile, siyasî bağları gibi, ticarî bağları da kesilmiş, ve dünya kesin olarak iki kampa ayrılmış olacaktı. (7 ocak 1953 tarihli Son Havadis’deki “Ekonomik Bölünme” başlıklı yazımızda Sovyet Rusya’nın bu yoldaki ekonomik siyaseti izaha çalışılmıştı.)
Şimdi Malenkof, Sovyet Rusya’nın bu düşünceyi bıraktığını ima etmiş olmaktadır.
Son günlerde. Batı Almanya’da ve Kamçatka açıklarında İngiliz ve Amerikan ucaklarına yapılan hücumları, Malenkof’un bu barışçı sözlerile telif etmekte güçlük çekiliyordu.
Fakat dün gece gelen bir haber, uçak hâdiselerinden doğan gergin durumu da gevşetecek mahiyettedir. Amanyadaki Sovyet kuvvetleri başkomutanı General Çuikof, İngiliz Yüksek Komiserine bir mektup göndererek, bir İngiliz bombardıman uçağı mürettebatının ölümü ile neticelenen hadise karşısında teessürünü bildirmiş, ve yeni uçak hadiselerinin vukuunu önlemek için tedbirler almak üzere İngiliz ve Sovyet askerî uzmanlarından müteşekkil bir komisyon toplanmasını teklif etmiştir.
Gene dün gece gelen bir başka habere göre de, Rusya, Kuzev Kore ordularının Güney Kore’yi işgal ettikleri sırada esir ettikleri sivil İngiliz vatandaşlarının serbest bırakılması için Kuzev Kore nezdinde nüfuzunu kullanacağını bildirmiştir. Bu husustaki Sovyet notası, Eden’in, Sovyet Hükümetinden, bahis konusu İngilizlerin kurtarılmasını sağlayarak iyi niyetini isbat eden bir harekette bulunması yolundaki isteğine cevap teşkil etmektedir.
Öbür, yandan, Birleşik Amerika Başkanı Eisenhower de, 19 mart günü tertiplediği basın konfransında, Malenkof tarafından verilen demecin, haftanın en önemli olayı olduğunu belirtmiş, ve, “Amerikan Hükümeti, Sovyet barış tekliflerini karşılamak için gerekirse yarı yola kadar gitmeye hazırdır; Kremlinin barış teklifleri, samimiyet dereceleri nisbetinde memnuniyetle karşılanacaktır,” demiştir.
Bütün bu olaylar, Amerika, İngiltere ve Rusaya arasında yeni bir buluşma tertiplenmesi için gerekli zemini hazırlamış olmaktadır. Şimdiden İngiltere ve Amerika’da böyle bir buluşma için elverişli bir hava yaratılmıştır.
Yukarıda saydığımız son iki olayın dikkati çeken bir tarafı, Sovyetlerin, bilhassa İugilizleri tatmin edici bazı teşebbüslerde bulunmalarıdır. Bilindiği gibi, İngiltere, öteden beri, Amerika ile Rusya arasında bir mutavassıt rolü oynamaya istekli görünüyordu. Rusya, bu teşebbüsleriyle , İngiltere’yi, aracılık rolünde teşvik etmek hedefini güdüyor olsa gerektir.
Bütün bunlardan sonra, akla şu soru geliyor: Malenkof gerçekten barış istiyor mu?
İstediği barış mıdır, yoksa zaman kazanmak mıdır? Malenkof’un zaman kazanmaya şiddetle ihtiyaç duyuyor olması akla yakın geliyor. Çünkü, Stalin’in ölümünden sonra gerek Sovyet Rusya’nın içinde gerek Komünist Çin ve peyk memleketlerle münasebetlerinde bir aksaklık çıkmaması icin, simdi bütün gayretlerin, birliği pekiştirmek ve Komünit rejimini sağlamlaştırmak üzerinde teksifi gerekecektir.
Aynı zamanda, Sovyet Rusya'nın barışçı bir kılığa bürünmesi, Batının zaten isteksizlikle yürüyen silâhlanma hareketine bir gevseklik getirmeye de yarayabilir.
Eğer Malenkof, bu gibi düşüncelerle değil de gerçekten barış isteği ile böyle barışçı bir hamle yapıyorsa, Batı dünyasını buna inandırmak için elinde bir çok fırsatlar vardır. Bunların başında, Kore meselesinde uzlaşıcı bir tavır takınması, ve atom silâhları imâlinin müsbet bir şekilde kontrolünü kabul etmesi gelir.
Malenkof barış istiyor mu ?
Yazan: Bülent ECEVİT
Yeni Sovyet Başbakanı Malenkof, 16 mat prazar günü, Moskova'da, Sovyetler Birliği Yüksek Şûrası toplantısında yaptığı konuşmada, uzun zamandan beri Sovyet liderlerinden işitmedik derecede barışa istekli bir dil kullanmıştır. Gelen haberlerden, bu konuşmanın Amerika’da çekingen bir ümit uyandırdığı anlaşılmaktadır.
Malenkof, demecinin dış siyasetle ilgili bölümünde şöyle demiştir:
"Hali hazırda, ilgili memleketlerin karşılıklı anlayışı esasına dayanılarak barışçı yollardan halledilmiyecek muvazaalı yahut muallâkta tek bir mesele yoktur. Bizim, aralarında Amerika Birleşik Devletleri de olmak üzere, bütün memleketlere karşı durumumuz budur.
Barışın korunmasıyla ilgilenen devletler, halihazırda ve gelecekte Sovyetlerin sebatkâr barışçı siyasetinden emin olabilirler.”
Malenkof’un demeci, baska bakımlardan da dikkate değer. Bu demeçte, ne Amerika’yı ne de başka herhangi bir Batı devletlerini kötüleyici hiç bir söz söylenmemiş, ve Sovet Rusya'nın başka memleketlerdeki işçilerle ilgilenmeye devam edeceğine dair hiç bir cümle sarfedilmemiştir. Tersine, Malenkof, Sovyet Rusya’nın yalnız kendi gelişmesi ve güvenliğile ilgilenmek kararında olduğunu üstüste bir kac defa belirtmiştir.
Ayrıca Malenkof, Stalin’in cenaze törenindeki konuşmasında olduğu gibi, bu son demecinde de, Sovyet Rusya’nın bütün memleketlerle, karşılıklı menfaat esasına dayanan normal ticaret münasebetlerini gelistirmek istedi üzerinde israrla durmuştur.
Bu, şu bakımdan önemlidir: Son zamanlarda Sovyet Rusya, ekonomik bakımdan demirperde arkası memleketlerin kendi kendine yeter bir duruma gelmesini gaye edinmiş görünüyordu. Demirperde dışı memleketlerle ticarî münasebetler, imkân bulunduğu nisbette kısılmak yoluna girmişti. Böylelikle, demirperde gerisi memleketlerin dış dünya ile, siyasî bağları gibi, ticarî bağları da kesilmiş, ve dünya kesin olarak iki kampa ayrılmış olacaktı. (7 ocak 1953 tarihli Son Havadis’deki “Ekonomik Bölünme” başlıklı yazımızda Sovyet Rusya’nın bu yoldaki ekonomik siyaseti izaha çalışılmıştı.)
Şimdi Malenkof, Sovyet Rusya’nın bu düşünceyi bıraktığını ima etmiş olmaktadır.
Son günlerde. Batı Almanya’da ve Kamçatka açıklarında İngiliz ve Amerikan ucaklarına yapılan hücumları, Malenkof’un bu barışçı sözlerile telif etmekte güçlük çekiliyordu.
Fakat dün gece gelen bir haber, uçak hâdiselerinden doğan gergin durumu da gevşetecek mahiyettedir. Amanyadaki Sovyet kuvvetleri başkomutanı General Çuikof, İngiliz Yüksek Komiserine bir mektup göndererek, bir İngiliz bombardıman uçağı mürettebatının ölümü ile neticelenen hadise karşısında teessürünü bildirmiş, ve yeni uçak hadiselerinin vukuunu önlemek için tedbirler almak üzere İngiliz ve Sovyet askerî uzmanlarından müteşekkil bir komisyon toplanmasını teklif etmiştir.
Gene dün gece gelen bir başka habere göre de, Rusya, Kuzev Kore ordularının Güney Kore’yi işgal ettikleri sırada esir ettikleri sivil İngiliz vatandaşlarının serbest bırakılması için Kuzev Kore nezdinde nüfuzunu kullanacağını bildirmiştir. Bu husustaki Sovyet notası, Eden’in, Sovyet Hükümetinden, bahis konusu İngilizlerin kurtarılmasını sağlayarak iyi niyetini isbat eden bir harekette bulunması yolundaki isteğine cevap teşkil etmektedir.
Öbür, yandan, Birleşik Amerika Başkanı Eisenhower de, 19 mart günü tertiplediği basın konfransında, Malenkof tarafından verilen demecin, haftanın en önemli olayı olduğunu belirtmiş, ve, “Amerikan Hükümeti, Sovyet barış tekliflerini karşılamak için gerekirse yarı yola kadar gitmeye hazırdır; Kremlinin barış teklifleri, samimiyet dereceleri nisbetinde memnuniyetle karşılanacaktır,” demiştir.
Bütün bu olaylar, Amerika, İngiltere ve Rusaya arasında yeni bir buluşma tertiplenmesi için gerekli zemini hazırlamış olmaktadır. Şimdiden İngiltere ve Amerika’da böyle bir buluşma için elverişli bir hava yaratılmıştır.
Yukarıda saydığımız son iki olayın dikkati çeken bir tarafı, Sovyetlerin, bilhassa İugilizleri tatmin edici bazı teşebbüslerde bulunmalarıdır. Bilindiği gibi, İngiltere, öteden beri, Amerika ile Rusya arasında bir mutavassıt rolü oynamaya istekli görünüyordu. Rusya, bu teşebbüsleriyle , İngiltere’yi, aracılık rolünde teşvik etmek hedefini güdüyor olsa gerektir.
Bütün bunlardan sonra, akla şu soru geliyor: Malenkof gerçekten barış istiyor mu?
İstediği barış mıdır, yoksa zaman kazanmak mıdır? Malenkof’un zaman kazanmaya şiddetle ihtiyaç duyuyor olması akla yakın geliyor. Çünkü, Stalin’in ölümünden sonra gerek Sovyet Rusya’nın içinde gerek Komünist Çin ve peyk memleketlerle münasebetlerinde bir aksaklık çıkmaması icin, simdi bütün gayretlerin, birliği pekiştirmek ve Komünit rejimini sağlamlaştırmak üzerinde teksifi gerekecektir.
Aynı zamanda, Sovyet Rusya'nın barışçı bir kılığa bürünmesi, Batının zaten isteksizlikle yürüyen silâhlanma hareketine bir gevseklik getirmeye de yarayabilir.
Eğer Malenkof, bu gibi düşüncelerle değil de gerçekten barış isteği ile böyle barışçı bir hamle yapıyorsa, Batı dünyasını buna inandırmak için elinde bir çok fırsatlar vardır. Bunların başında, Kore meselesinde uzlaşıcı bir tavır takınması, ve atom silâhları imâlinin müsbet bir şekilde kontrolünü kabul etmesi gelir.
Collection
Citation
“Malenkof Barış İstiyor mu?,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, accessed December 22, 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/116.