Tito'nun Londra Ziyareti
Title:
Tito'nun Londra Ziyareti
Source:
Son Havadis, "Dünya Politikası"
Date:
1953-03-11
Location:
Rahşan Ecevit Arşivi
Text:
Dünya Politikası
Tito'nun Londra ziyareti
11/3/1953
Yazan: Bülent ECEVİT
Yugoslav Cumhurbaşkanı Tito'nun Londra’yı ziyareti, Türk-Yunan-Yugoslav Andlaşmasının imzalanmasını hemen takip ettiği için zaten özel bir önem taşıyordu. Stalin’in ölümü ise, ziyarete büsbütün önem katmaktadır.
Stalin’in ölümü üzerine Mareşal Tito’nun Londra ziyaretini bir hafta önceye almak istemesi, Yugoslav Cumhurbaşkanının, Londra görüşmeleri sırasında, bu olaydan sonra ortaya çıkan durum üzerinde de geniş ölçüde durmaya hazırlandığını göstermektedir.
Ayrıca Tito, yeni durum karşısında takip edeceği yolu bir an önce kararlaştırmak istediğinden, Batı ile münasebetlerine, vakit kaybetmeksizin, daha kesin bir hüviyet vermek gereğini de duymuş olsa gerektir.
Bilindiği gibi, Mareşal Tito, Kremlinle ilişiğini kestikten sonra, Yugoslavya’nın hiç bir memleketle yazılı anlaşmalara girmeyeceğini söylemiş, ve son zamana kadar bu sözüne bağlı kalmıştır.
O bakımdan, Türkiye ve Yunanistan’la bir andlaşma imzalaması, Yugoslavya’nın siyasetinde bir dönüm noktası teşkil etmiştir.
Mareşal Tito, birkaç gün önce, Londra’da çıkan "Observer" gazetesinde verdiği demeçle, bu anlaşmanın Yugoslavya için bir istisna teşkil etmediğini, bundan böyle Yugoslavya’nın başka memleleketlerle de aynı şekilde anlaşmalar yapabileceğini açıklamıştır.
Bu açıklama, Tito’nun, İngiltere ile bir anlaşma imzalamak üzere teklifde bulunacağına dair son zamanlarda Yugoslavya’dan çıkan yarı resmî haberleri doğrulamaktadır.
İngilizlerse, şimdilik böyle bir anlaşmaya yanaşmayacaklarını açığa vurmuşlardır.
Yakın zamana kadar, Batı memlektleri arasında Yugoslavya’ya en çok yakınlık gösterenlerden biri İngiltere idi; onun için, İngiltere’nin, kendiliğinden, Yugoslavya ile anlaşma yapmayı ileri sürmesi beklenebilirdi.
Fakat, İngiltere yakın zamana kadar böyle bir istek beslemiş olsa bile, son günlerde bu isteğin gerçekleştirilmesi güçleşmiştir.
İngiltere’nin Yugoslavya ile bir anlaşma imzalamaktan kaçınmasında belki baş sebep İtalya’dır.
Böyle bir anlaşma imzalanacak olursa, İtalya ile Yugoslavya arasında en büyük anlaşmazlık konusu olan Trieste meselesinde Yugoslavya'nın durumu çok kuvvetlenmiş olacaktır. İtalyan Hükümeti bu yüzden, memleket içinde müşkil duruma düşmüş, yaklaşan genel seçimlerde kazanma ihtimali zayıflamış olacak, buna karşılık, Faşistlerle Komünistlerin şansı kuvvetlenecektir. İngilizler, İtalya’da böyle tehlikeli bir gelişmeye imkân vermek istememektedirler.
İngiltere’nin çekimserliğinde ikinci bir sebep, halk oyunun hissıyatı olsa gerektir. Mareşal Tito’nun Katolik Klisesine karşı takındığı tavır, Vatikan’la arasını açmış, bunun üzerine Papa, bütün Katolik dünyasında Tito aleyhdarı tahriklere başlamıştır.
Bu tahrikler İngiltere’de de tesirini göstermiştir. Her ne kadar İngiltere’de Katolikler azınlıkta ise de, İngiliz Katolikleri arasında bir çok eli kalem tutan aydınların, tanınmış fikir adamlarının bulunması, bu azınlığın, küçümsenemeyecek ölçüde bir Tito aleyhdarlığı yaratabilmesini mümkün kılmıştır.
İngiltere’nin, Yugoslavya ile tek başına bir anlaşma imzalamak istemeyişinde bir üçüncü âmilin de Yugoslavyayı ilerde, şartlar elverdiği zaman, NATO’ya alabilme arzusu olduğu düşünülebilir.
Tito, NATO’ya girmek istemediğini, "Observer" gazetesine son verdiği demeçte bir kerre daha belirtmiş, ancak münferit memleketlerle anlaşmalar yapmaya razı olabileceğini söylemiştir. Yugoslavya’nın Batı memleketlerile ayrı ayrı anlaşmalar yapması, şüphesiz, kendi güvenliğini çok kuvvetlendirecek, fakat Batı memleketlerinin güvenliğine fazla bir şey eklemiş olmayacaktır. Yugoslavya’nın Batı savunmasına tam iştirâki, şimdiki halde, ancak NATO’ya girmesile sağlanabilir. İlerde, Trieste analşmazlığının ortaya çıkardığı engel kaldırıldıktan sonra, Batı memleketlerinin bu yolda teşebbüse geçecekleri beklenebilir. Esasen, Türk-Yunan-Yugoslav anlaşmasının da müessir bir hale gelmesi, Batı savunmasıyla koordine edilebilmesi, geniş ölçüde, Yugoslavya’nın NATO’ya girmesine bağlıdır. Aksi halde, zaman zaman, Üçlü Andlaşma ile Kuzey Atlantik Paktı Andlaşmasım tenakuz haline düşürecek durumlar ortaya çıkabilir.
Stalin'in ölümünden sonra gerek İngitere’nin gerek Yugoslavya’nın düşünce tarzlarında bir değişiklik olup olmadığını, ve demirperde arkasında böyle bir değişikliği gerektirecek gelişmeler beklenip beklenmediğini henüz bilmiyoruz.
Tito'nun Londra ziyareti
11/3/1953
Yazan: Bülent ECEVİT
Yugoslav Cumhurbaşkanı Tito'nun Londra’yı ziyareti, Türk-Yunan-Yugoslav Andlaşmasının imzalanmasını hemen takip ettiği için zaten özel bir önem taşıyordu. Stalin’in ölümü ise, ziyarete büsbütün önem katmaktadır.
Stalin’in ölümü üzerine Mareşal Tito’nun Londra ziyaretini bir hafta önceye almak istemesi, Yugoslav Cumhurbaşkanının, Londra görüşmeleri sırasında, bu olaydan sonra ortaya çıkan durum üzerinde de geniş ölçüde durmaya hazırlandığını göstermektedir.
Ayrıca Tito, yeni durum karşısında takip edeceği yolu bir an önce kararlaştırmak istediğinden, Batı ile münasebetlerine, vakit kaybetmeksizin, daha kesin bir hüviyet vermek gereğini de duymuş olsa gerektir.
Bilindiği gibi, Mareşal Tito, Kremlinle ilişiğini kestikten sonra, Yugoslavya’nın hiç bir memleketle yazılı anlaşmalara girmeyeceğini söylemiş, ve son zamana kadar bu sözüne bağlı kalmıştır.
O bakımdan, Türkiye ve Yunanistan’la bir andlaşma imzalaması, Yugoslavya’nın siyasetinde bir dönüm noktası teşkil etmiştir.
Mareşal Tito, birkaç gün önce, Londra’da çıkan "Observer" gazetesinde verdiği demeçle, bu anlaşmanın Yugoslavya için bir istisna teşkil etmediğini, bundan böyle Yugoslavya’nın başka memleleketlerle de aynı şekilde anlaşmalar yapabileceğini açıklamıştır.
Bu açıklama, Tito’nun, İngiltere ile bir anlaşma imzalamak üzere teklifde bulunacağına dair son zamanlarda Yugoslavya’dan çıkan yarı resmî haberleri doğrulamaktadır.
İngilizlerse, şimdilik böyle bir anlaşmaya yanaşmayacaklarını açığa vurmuşlardır.
Yakın zamana kadar, Batı memlektleri arasında Yugoslavya’ya en çok yakınlık gösterenlerden biri İngiltere idi; onun için, İngiltere’nin, kendiliğinden, Yugoslavya ile anlaşma yapmayı ileri sürmesi beklenebilirdi.
Fakat, İngiltere yakın zamana kadar böyle bir istek beslemiş olsa bile, son günlerde bu isteğin gerçekleştirilmesi güçleşmiştir.
İngiltere’nin Yugoslavya ile bir anlaşma imzalamaktan kaçınmasında belki baş sebep İtalya’dır.
Böyle bir anlaşma imzalanacak olursa, İtalya ile Yugoslavya arasında en büyük anlaşmazlık konusu olan Trieste meselesinde Yugoslavya'nın durumu çok kuvvetlenmiş olacaktır. İtalyan Hükümeti bu yüzden, memleket içinde müşkil duruma düşmüş, yaklaşan genel seçimlerde kazanma ihtimali zayıflamış olacak, buna karşılık, Faşistlerle Komünistlerin şansı kuvvetlenecektir. İngilizler, İtalya’da böyle tehlikeli bir gelişmeye imkân vermek istememektedirler.
İngiltere’nin çekimserliğinde ikinci bir sebep, halk oyunun hissıyatı olsa gerektir. Mareşal Tito’nun Katolik Klisesine karşı takındığı tavır, Vatikan’la arasını açmış, bunun üzerine Papa, bütün Katolik dünyasında Tito aleyhdarı tahriklere başlamıştır.
Bu tahrikler İngiltere’de de tesirini göstermiştir. Her ne kadar İngiltere’de Katolikler azınlıkta ise de, İngiliz Katolikleri arasında bir çok eli kalem tutan aydınların, tanınmış fikir adamlarının bulunması, bu azınlığın, küçümsenemeyecek ölçüde bir Tito aleyhdarlığı yaratabilmesini mümkün kılmıştır.
İngiltere’nin, Yugoslavya ile tek başına bir anlaşma imzalamak istemeyişinde bir üçüncü âmilin de Yugoslavyayı ilerde, şartlar elverdiği zaman, NATO’ya alabilme arzusu olduğu düşünülebilir.
Tito, NATO’ya girmek istemediğini, "Observer" gazetesine son verdiği demeçte bir kerre daha belirtmiş, ancak münferit memleketlerle anlaşmalar yapmaya razı olabileceğini söylemiştir. Yugoslavya’nın Batı memleketlerile ayrı ayrı anlaşmalar yapması, şüphesiz, kendi güvenliğini çok kuvvetlendirecek, fakat Batı memleketlerinin güvenliğine fazla bir şey eklemiş olmayacaktır. Yugoslavya’nın Batı savunmasına tam iştirâki, şimdiki halde, ancak NATO’ya girmesile sağlanabilir. İlerde, Trieste analşmazlığının ortaya çıkardığı engel kaldırıldıktan sonra, Batı memleketlerinin bu yolda teşebbüse geçecekleri beklenebilir. Esasen, Türk-Yunan-Yugoslav anlaşmasının da müessir bir hale gelmesi, Batı savunmasıyla koordine edilebilmesi, geniş ölçüde, Yugoslavya’nın NATO’ya girmesine bağlıdır. Aksi halde, zaman zaman, Üçlü Andlaşma ile Kuzey Atlantik Paktı Andlaşmasım tenakuz haline düşürecek durumlar ortaya çıkabilir.
Stalin'in ölümünden sonra gerek İngitere’nin gerek Yugoslavya’nın düşünce tarzlarında bir değişiklik olup olmadığını, ve demirperde arkasında böyle bir değişikliği gerektirecek gelişmeler beklenip beklenmediğini henüz bilmiyoruz.
Collection
Citation
“Tito'nun Londra Ziyareti,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, accessed December 21, 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/113.