"46 Ruhu"nun Âlicenaplığı
Başlık:
"46 Ruhu"nun Âlicenaplığı
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" No 13046, ss. 1, 5
Tarih:
1959-11-27
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
“46 ruhu,, nun âlicenaplığı
Bülent ECEVİT
Arasıra, biti cesaret ve âlicenaplık timsali olarak bir ad çıkar ortaya. Meclis albümünün sayfalarında solmuş bir yüz, birdenbire, gazete, dergi sayfalarına fırlayıp bir yıldız gibi parıldar. Şeflerin çatık kaşlarını, Meclis Grupunun çelik disiplinini hiçe sayıp, basın suçlarının affı için teklif hazırlamak âlicenaplığını ve cesaretini gösteren bir kahramandır o.
— Baskı yaparlarsa teklifinizi geri alır mısınız?
— Ben, baskı ile sözünden dönecek adam değilim!
Şeflerin baskısına boyun eğmezmiş!.. Sözünden dönmezmiş!.. Olağanüstü bir Demokrat!.. «46 ruhu» nun ta kendisi! Sonra?..
Sonrası hiç, tabiî!
Partisi dışında adını duyurmuş, partisi içinde dikkatleri üzerine çekip, «aman yapma eyleme» diye, «dile bizden ne dilersin» diye ardında koşulan adam olmuştur.
«Âlicenap politikacı», «cesur Demokrat», müşahhas «46 ruhu». böylece, hapishanedeki gazetecinin sırtından, bir hiçken bir şeyler olmuş, hapishanedeki gazetecinin ıstırap ve umudundan, kendisi için hesapladığı kazancı elde etmiş, ve gazeteci gene hapishane köşesinde unutulmuştur.
*
Bir başkası, geniş görüşlü, hür düşünceli, «46» lı bir Demokrat pozundadır.
Ara sıra kokteyl partilerde tarafsız veya yabancı dostları,
— Nedir bu gazetecilere çektirdiğiniz?,
diye sıkıştırırlar onu.
— Ben de tasvib etmiyorum, der; gazetecileri hapse atmak bir iktidar için çıkar yol değildir, der.
— Öyleyse, derler, bir şeyler yapsanıza!
Geniş görüşlü, hür düşünceli, «46» lı Demokrat, salonun öbür köşesindeki muhalif Milletvekiline seslenir,
— Var mısın, der. beraber bir teklif yapalım?
— Varım elbette, ama söz mü?
— Söz!
— Bu kadar insan şahit mi?
— Şahit!
Ve birkaç kadeh kokteyl’in, dostlar tarafından bir köşeye sıkıştırılmış «46 ruhu» na bir kurtuluş yolu olarak ilham ettiği âlicenaplık ve kahramanlık hayalleriyle beraber, verilmiş o söz de, dışarıya çıkılır çıkılmaz unutulur gider.
*
Ara sırada, parti şeflerinin kendi başları sıkışır. Aşırı şiddet ve sertliğin, veya başarısızlıkları yüzünden memlekette yarattıkları sıkıntıların kendilerini düşürdüğü zayıf durumdan bir âlicenaplık gösterisiyle, karanlıkta «46 ruhu» nu geri çağırma oyunuyla, sıyrılmak hevesindedirler. Yahut o sırada demokratik memleketlerden yeni bir yardım bekleniyor veya demokrasiye değer veren bir müttefik ülkeye seyahate hazırlanılıyordur.
Tabiî akla hemen gazeteciler gelir. Hapishanelerde yatan veya hapishane kapısında sıra bekleyen gazeteciler.. Basın için bir af tasarısı hazırlandığı haberi bayram fişeği gibi havaya atılıp memleket birdenbire umut ışıklarına boğulur.
Ama bu «âlicenap» lığın da, geri gelen «46 ruhu» nun da, canlandırılan umutların da ömrü ancak bir havaî fişeğin ömrü kadardır. Şefler günlerini gün etmişler, başlarının sıkıntıda olduğu bir sırada, hapishane duvarları içindeki gazetecinin, hapishane kapısında bekleyen gazetecinin, canlanan umutlarını bir köprü gibi çiğneyip, önlerindeki bir tehlikeli uçurumu daha atlamışlardır.
Varsın arkadaki umutlar, zaten bir geçişlik kurulan eğreti bir köprü gibi yıkılsın gitsin..
*
Varsın gene gazeteci yatsın hapishanede. Yatsın ki, adı unutulmuş politikacı ucuz şöhret sağlamak dostlarının diriltmeğe uğraştığı «46 Demokratı» dostlarını aldatmak ihtiyacını duydukça, gazetecinin sırtından gene bir kahramanlık ve âlicenaplık spekülasyonu yapabilsin!. Şeflerin önüne yeni uçurumlar çıktıkça, gene af umutlarından eğreti köprüler kurulabilsin, kılıfından çıkarılan solmuş bir bayrak gibi «46 ruhu» açılabilsin, o köprülerden böylece şanla şerefle geçilerek tehlike atlatılabilsin!
Ve hapishane köşesinde gazeteci, bir başka ihtiyaç ânına kadar gene unutulabilsin!
“46 ruhu,, nun âlicenaplığı
Bülent ECEVİT
Arasıra, biti cesaret ve âlicenaplık timsali olarak bir ad çıkar ortaya. Meclis albümünün sayfalarında solmuş bir yüz, birdenbire, gazete, dergi sayfalarına fırlayıp bir yıldız gibi parıldar. Şeflerin çatık kaşlarını, Meclis Grupunun çelik disiplinini hiçe sayıp, basın suçlarının affı için teklif hazırlamak âlicenaplığını ve cesaretini gösteren bir kahramandır o.
— Baskı yaparlarsa teklifinizi geri alır mısınız?
— Ben, baskı ile sözünden dönecek adam değilim!
Şeflerin baskısına boyun eğmezmiş!.. Sözünden dönmezmiş!.. Olağanüstü bir Demokrat!.. «46 ruhu» nun ta kendisi! Sonra?..
Sonrası hiç, tabiî!
Partisi dışında adını duyurmuş, partisi içinde dikkatleri üzerine çekip, «aman yapma eyleme» diye, «dile bizden ne dilersin» diye ardında koşulan adam olmuştur.
«Âlicenap politikacı», «cesur Demokrat», müşahhas «46 ruhu». böylece, hapishanedeki gazetecinin sırtından, bir hiçken bir şeyler olmuş, hapishanedeki gazetecinin ıstırap ve umudundan, kendisi için hesapladığı kazancı elde etmiş, ve gazeteci gene hapishane köşesinde unutulmuştur.
*
Bir başkası, geniş görüşlü, hür düşünceli, «46» lı bir Demokrat pozundadır.
Ara sıra kokteyl partilerde tarafsız veya yabancı dostları,
— Nedir bu gazetecilere çektirdiğiniz?,
diye sıkıştırırlar onu.
— Ben de tasvib etmiyorum, der; gazetecileri hapse atmak bir iktidar için çıkar yol değildir, der.
— Öyleyse, derler, bir şeyler yapsanıza!
Geniş görüşlü, hür düşünceli, «46» lı Demokrat, salonun öbür köşesindeki muhalif Milletvekiline seslenir,
— Var mısın, der. beraber bir teklif yapalım?
— Varım elbette, ama söz mü?
— Söz!
— Bu kadar insan şahit mi?
— Şahit!
Ve birkaç kadeh kokteyl’in, dostlar tarafından bir köşeye sıkıştırılmış «46 ruhu» na bir kurtuluş yolu olarak ilham ettiği âlicenaplık ve kahramanlık hayalleriyle beraber, verilmiş o söz de, dışarıya çıkılır çıkılmaz unutulur gider.
*
Ara sırada, parti şeflerinin kendi başları sıkışır. Aşırı şiddet ve sertliğin, veya başarısızlıkları yüzünden memlekette yarattıkları sıkıntıların kendilerini düşürdüğü zayıf durumdan bir âlicenaplık gösterisiyle, karanlıkta «46 ruhu» nu geri çağırma oyunuyla, sıyrılmak hevesindedirler. Yahut o sırada demokratik memleketlerden yeni bir yardım bekleniyor veya demokrasiye değer veren bir müttefik ülkeye seyahate hazırlanılıyordur.
Tabiî akla hemen gazeteciler gelir. Hapishanelerde yatan veya hapishane kapısında sıra bekleyen gazeteciler.. Basın için bir af tasarısı hazırlandığı haberi bayram fişeği gibi havaya atılıp memleket birdenbire umut ışıklarına boğulur.
Ama bu «âlicenap» lığın da, geri gelen «46 ruhu» nun da, canlandırılan umutların da ömrü ancak bir havaî fişeğin ömrü kadardır. Şefler günlerini gün etmişler, başlarının sıkıntıda olduğu bir sırada, hapishane duvarları içindeki gazetecinin, hapishane kapısında bekleyen gazetecinin, canlanan umutlarını bir köprü gibi çiğneyip, önlerindeki bir tehlikeli uçurumu daha atlamışlardır.
Varsın arkadaki umutlar, zaten bir geçişlik kurulan eğreti bir köprü gibi yıkılsın gitsin..
*
Varsın gene gazeteci yatsın hapishanede. Yatsın ki, adı unutulmuş politikacı ucuz şöhret sağlamak dostlarının diriltmeğe uğraştığı «46 Demokratı» dostlarını aldatmak ihtiyacını duydukça, gazetecinin sırtından gene bir kahramanlık ve âlicenaplık spekülasyonu yapabilsin!. Şeflerin önüne yeni uçurumlar çıktıkça, gene af umutlarından eğreti köprüler kurulabilsin, kılıfından çıkarılan solmuş bir bayrak gibi «46 ruhu» açılabilsin, o köprülerden böylece şanla şerefle geçilerek tehlike atlatılabilsin!
Ve hapishane köşesinde gazeteci, bir başka ihtiyaç ânına kadar gene unutulabilsin!
Koleksiyon
Alıntı
“"46 Ruhu"nun Âlicenaplığı,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 3 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1107 ulaşıldı.