İstatik ve İktidar
Title:
İstatik ve İktidar
Source:
Ulus, "Günün Işığında" No 13041, ss. 1, 5
Date:
1959-11-22
Location:
Atatürk Kitaplığı
Text:
GÜNÜN IŞIĞINDA
İstatistik ve iktidar
Bülent ECEVİT
Nerede o güzel rakamlar, o «konuşan» rakamlar, devlet radyosunda cıvıl cıvıl öten rakamlar?.. Kilometre yerine metreyle, ton yerine kiloyla yazıldıkça göz alabildiğine uzayan, hanelerine haneler eklendikçe baş döndüren rakamlar?
Rakamlar da mı «müfterî», rakamlar da mı «itibar kırıcı», rakamlar da mı muhalif oldu ki, hapsedilen gazeteciler, kapatılan gazeteler gibi susturuluyor?
Rakamlar da mı devlet otoritesine karşı geldi ki yayınlanması yasak ediliyor?
Hesapsız, bilgisiz bir tutum, yolsuzluğu dinamizm sayan bir anlayış hükmünü yürütüp de, istihsal artışı, millî gelir yükselişi hayalleri yıkıldıkça, kalkınmna serapları silindikçe, iktidarda istatistik rakamlarına karşı bir sinirlilik başladı. İlkin iktisadî, malî teşekküllerin yayınladıkları resmî hesaplardan yer yer sütunlar, cetveller çıkarıldı; derken denetleme raporları uzmanlardan, gazetelerden kaçırıldı; sonra İstatistik Genel Müdürlüğü üzerinde baskılara, baskılardan sonuç alınamayınca İstatistik Genel Müdürlüğünün hazırladıklarından ayrı hayalî istatistiklere, bunlarla da kimse kandırılamayınca İstatistik Genel Müdürlüğünde personel değişiklerine başvuruldu. Hiç biri umulan faydayı vermeyi, rakamların dili dost sözü gibi acılaşmağa devam edince de iktidar nihayet düşünüp bulabildiği en kesin tedbiri aldı: İstatistik bültenlerinin yayınlanmasını yasak etti!
Yani ekonomik ve sosyal hayatın resmî rakamlarla ifadesini milletten tamamı ile saklamağa karar verdi.
Gazetelerin yazdığına göre, şimdi aylık İstatistik Bültenleri, müşavere kabul etmediği bilinen Başbakanın «İktisat Müşavirliği» ne gönderilecek, ancak o «müşavirlik» çe onaylandıktan veya sansür edildikten sonra dağıtılacak, uygun görülmezse de hiç dağıtılmayacakmış!
Tatbikatta bu usûl, gerçek istatistiklerin yalnız milletten değil, Başbakandan da saklanması sonucunu doğuracaktır. Çünkü ancak, acı gerçekleri kendisine söyleyip de gazabını üzerlerine çekmekten kaçınanlardır ki Başbakanın «İktisat Müşavirliği» nde tutunabileceklerdir. Doğru yu kulağa bile fısıldamağa cür’et edenlerin «çevre» de yeri olamıyacağı, birçoklarının tecrübeleriyle belli olmuştur.
Böylece, Türkiye’de istatistiksiz bir devlet idaresi başlıyor demektir.
Oysa «istatistik» kelimesının kökü bile «devlet» (statüs) dür. İstatistik, devlet idaresınin öylesine temelindedir, öylesine kaçınılmaz bir şartıdır:.. «Devlet nayatının aynası, benlik duygusunun kaynağı, hattâ vicdanı, butün kanun ve tedbirlerın mihenk taşıdır.» (1)
Hele demokratik devlet idaresiyle, istatistikte doğruluk ve açıklık birbirinden hiç ayrılamaz. Yeryüzünde «halkın istatistik araştırmalara güvensizliği idarenin demokratikleşmesiyle ortadan kalkmış» ve «istatıstik bilgilerinin devlet sırrı telâkki edilmesinden vazgeçilip geniş ölçüde yayılması» iledir ki istatistiğin «pratik faydaları artmıştır.» (2).
İstatistikler bir iktidarın aleyhin de ise, bunda istatistik rakamlarının, o rakamları toplayıp cetveller hâlinde dizen uzmanların, okuyanların, kullananların suçu ne?
İstatistiklere kızmanın, istatistikleri yırtıp atmanın, gözden saklamanın, doğru istatistik hazırlayan uzmanları işlerinden sürmenin, kendi yüzünü görmeğe tahammül edemeyip de aynaları parçalamaktan farkı ne?
İstatistik rakamları kötüden kötüye gidiyorsa, devlet işleri kötüden kötüye gidiyor demektir... İstatistikleri hazırlayanlar değil, istatistiklerin o hâle gelmesine sebep olan devlet idarecileri kabahatli veya yetersiz demektir.
Modern ve demokratik devletin kaçınılmaz unsurlarından biri olarak istatistik, Türkiye’de, Cumhuriyetten sonra gelişmiş, hükümetler için güvenilir bir gösterge olmuştu. Fakat, Cumhuriyetin bir çok müesseselerinden sonra, sıra şimdi istatistik müessesesinin de tahribine gelmiştir.
Bundan kim ne kazanacaktır? Kendilerine ekonomik ve sosyal hayatımız hakkında güvenilir istatistikler verilmezse, yardımlarına muhtaç hâle geldiğimiz dostlar bize daha mı çok yardım edeceklerdir?
Güvenilir ve açık istatistikler olmadan iktisadî işler nasıl düzenlenecek, kalkınma nasıl plânlanacak, sanayici, tüccar nasıl iş görebilecektir?
İstatistik rakamlarının yayınlanması yasak edildi: Ya o rakamların yansıttığı gerçekleri, vatandaşın, kendi günlük hayatında, kendi yaşama çabasında, bütün acılığı ile duyması nasıl yasak edilecektir?
Bunlar tarih boyunca denenmiş ve hiç bir kimseye hiç bir faydası olmadığı görülmüş usûller!..
Rakamların dile getirdiği tehlikelerden, tehlike karşısında başını kuma sokan devekuşu davranışıyla kurtulunamaz.
Rakamların dayandığı gerçekler, baskıyla, gizlilik kararları, yayın yasakları ile örtülemez!
(1) Bruno Hidebrandt’ın sözü: Prof. Ömer Celâl Sarç’ın «İstatistik Teorisi ve Tekniği» kitabının Önsözünden.
(2) Encyclopedia of Scoial Sciences, Cilt 14, Sayfa 359.
İstatistik ve iktidar
Bülent ECEVİT
Nerede o güzel rakamlar, o «konuşan» rakamlar, devlet radyosunda cıvıl cıvıl öten rakamlar?.. Kilometre yerine metreyle, ton yerine kiloyla yazıldıkça göz alabildiğine uzayan, hanelerine haneler eklendikçe baş döndüren rakamlar?
Rakamlar da mı «müfterî», rakamlar da mı «itibar kırıcı», rakamlar da mı muhalif oldu ki, hapsedilen gazeteciler, kapatılan gazeteler gibi susturuluyor?
Rakamlar da mı devlet otoritesine karşı geldi ki yayınlanması yasak ediliyor?
Hesapsız, bilgisiz bir tutum, yolsuzluğu dinamizm sayan bir anlayış hükmünü yürütüp de, istihsal artışı, millî gelir yükselişi hayalleri yıkıldıkça, kalkınmna serapları silindikçe, iktidarda istatistik rakamlarına karşı bir sinirlilik başladı. İlkin iktisadî, malî teşekküllerin yayınladıkları resmî hesaplardan yer yer sütunlar, cetveller çıkarıldı; derken denetleme raporları uzmanlardan, gazetelerden kaçırıldı; sonra İstatistik Genel Müdürlüğü üzerinde baskılara, baskılardan sonuç alınamayınca İstatistik Genel Müdürlüğünün hazırladıklarından ayrı hayalî istatistiklere, bunlarla da kimse kandırılamayınca İstatistik Genel Müdürlüğünde personel değişiklerine başvuruldu. Hiç biri umulan faydayı vermeyi, rakamların dili dost sözü gibi acılaşmağa devam edince de iktidar nihayet düşünüp bulabildiği en kesin tedbiri aldı: İstatistik bültenlerinin yayınlanmasını yasak etti!
Yani ekonomik ve sosyal hayatın resmî rakamlarla ifadesini milletten tamamı ile saklamağa karar verdi.
Gazetelerin yazdığına göre, şimdi aylık İstatistik Bültenleri, müşavere kabul etmediği bilinen Başbakanın «İktisat Müşavirliği» ne gönderilecek, ancak o «müşavirlik» çe onaylandıktan veya sansür edildikten sonra dağıtılacak, uygun görülmezse de hiç dağıtılmayacakmış!
Tatbikatta bu usûl, gerçek istatistiklerin yalnız milletten değil, Başbakandan da saklanması sonucunu doğuracaktır. Çünkü ancak, acı gerçekleri kendisine söyleyip de gazabını üzerlerine çekmekten kaçınanlardır ki Başbakanın «İktisat Müşavirliği» nde tutunabileceklerdir. Doğru yu kulağa bile fısıldamağa cür’et edenlerin «çevre» de yeri olamıyacağı, birçoklarının tecrübeleriyle belli olmuştur.
Böylece, Türkiye’de istatistiksiz bir devlet idaresi başlıyor demektir.
Oysa «istatistik» kelimesının kökü bile «devlet» (statüs) dür. İstatistik, devlet idaresınin öylesine temelindedir, öylesine kaçınılmaz bir şartıdır:.. «Devlet nayatının aynası, benlik duygusunun kaynağı, hattâ vicdanı, butün kanun ve tedbirlerın mihenk taşıdır.» (1)
Hele demokratik devlet idaresiyle, istatistikte doğruluk ve açıklık birbirinden hiç ayrılamaz. Yeryüzünde «halkın istatistik araştırmalara güvensizliği idarenin demokratikleşmesiyle ortadan kalkmış» ve «istatıstik bilgilerinin devlet sırrı telâkki edilmesinden vazgeçilip geniş ölçüde yayılması» iledir ki istatistiğin «pratik faydaları artmıştır.» (2).
İstatistikler bir iktidarın aleyhin de ise, bunda istatistik rakamlarının, o rakamları toplayıp cetveller hâlinde dizen uzmanların, okuyanların, kullananların suçu ne?
İstatistiklere kızmanın, istatistikleri yırtıp atmanın, gözden saklamanın, doğru istatistik hazırlayan uzmanları işlerinden sürmenin, kendi yüzünü görmeğe tahammül edemeyip de aynaları parçalamaktan farkı ne?
İstatistik rakamları kötüden kötüye gidiyorsa, devlet işleri kötüden kötüye gidiyor demektir... İstatistikleri hazırlayanlar değil, istatistiklerin o hâle gelmesine sebep olan devlet idarecileri kabahatli veya yetersiz demektir.
Modern ve demokratik devletin kaçınılmaz unsurlarından biri olarak istatistik, Türkiye’de, Cumhuriyetten sonra gelişmiş, hükümetler için güvenilir bir gösterge olmuştu. Fakat, Cumhuriyetin bir çok müesseselerinden sonra, sıra şimdi istatistik müessesesinin de tahribine gelmiştir.
Bundan kim ne kazanacaktır? Kendilerine ekonomik ve sosyal hayatımız hakkında güvenilir istatistikler verilmezse, yardımlarına muhtaç hâle geldiğimiz dostlar bize daha mı çok yardım edeceklerdir?
Güvenilir ve açık istatistikler olmadan iktisadî işler nasıl düzenlenecek, kalkınma nasıl plânlanacak, sanayici, tüccar nasıl iş görebilecektir?
İstatistik rakamlarının yayınlanması yasak edildi: Ya o rakamların yansıttığı gerçekleri, vatandaşın, kendi günlük hayatında, kendi yaşama çabasında, bütün acılığı ile duyması nasıl yasak edilecektir?
Bunlar tarih boyunca denenmiş ve hiç bir kimseye hiç bir faydası olmadığı görülmüş usûller!..
Rakamların dile getirdiği tehlikelerden, tehlike karşısında başını kuma sokan devekuşu davranışıyla kurtulunamaz.
Rakamların dayandığı gerçekler, baskıyla, gizlilik kararları, yayın yasakları ile örtülemez!
(1) Bruno Hidebrandt’ın sözü: Prof. Ömer Celâl Sarç’ın «İstatistik Teorisi ve Tekniği» kitabının Önsözünden.
(2) Encyclopedia of Scoial Sciences, Cilt 14, Sayfa 359.
Collection
Citation
“İstatik ve İktidar,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, accessed November 22, 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1103.