"Ya O Ya Ben"
Başlık:
"Ya O Ya Ben"
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" No 13040, ss. 1, 5
Tarih:
1959-11-21
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
"YA O YA BEN,,
Bülent ECEVİT
Gazeteler yazmışlardı: Sıtkı Yırcalı’nın Meclis Başkanlığına aday seçilme şansı artınca, Başbakan Menderes, Demokrat Partili milletvekillerine, «ya o ya ben» demiş!
Ne demek «ya o ya ben»?.. Sıtkı Yırcalı Meclis Başkanı seçilse idi, Adnan Menderes bu yüzden arkadaşlarına güceneceği için mi Demokrat Parti Genel Başkanlığından ve Başbakanlıktan çekilecekti?
Bay Menderes’in sırf küskünlük veya alınganlık yüzünden o mevkileri bırakabileceğini düşünmek için pek sâf olmak gerekir.
Bay Menderes [...] Meclis Başkanlığına Sıtkı Yırcalı — veya kendi istemediği [...] herhangi başka biri — seçilirse, kendisini ister istemez o mevkilerden inmek zorunda bırakacak durumlar ortaya çıkabileceğinden korkmuş olmalıdır ki böyle bir sözü söylemiş olsun!
Tıpkı, 27 Ekim 1957 gecesi için söylediği «Allah bir daha o geceyi göstermesin» sözü gibi, «ya o ya ben» sözünü de Bay Menderes, bastıramadığı, saklıyamadığı bir duygunun etkisiyle ağzından kaçırmış olmalıdır.
Yırcalı Başkan seçilse idi, Menderes sayesinde değil, Menderes’e rağmen seçilecekti. Menderes’e rağmen seçilmiş ve, Sıtkı Yırcalı gibi, bugüne kadar karar ve hareket serbestliğini az çok koruyabilmiş bir kimsenin başkanlığında ise, Hükümeti denetleme yollarının kapalı kalacağına, C.H.P. soruşturma önergelerinin gündeme alınmayacağına güvenilemezdi.
Oysa bu önergeler, hele bu önergelerin can ve mal güvenliğiyle, İnönü’ye karşı suikast tertipleriyle ilgili olan sonuncusu, Meclis gündemine alınıp görüşülürse, C.H.P. Grupunun nasıl açıklamalarla, ne gibi delil ve vesikalarla kürsüye çıkabileceğini, Bay Menderes herhalde, en az bu önergeyi hazırlayanlar kadar iyi biliyor, hakkında bu açıklamalar yapıldıktan sonra Başbakanlıkta artık kolay kolay tutunamıyacağım tahmin edebiliyor olmalı idi.
Buna göre, «ya o ya ben» sözündeki «o», Yırcalı’nın şahsı değil, Yırcalı’nın Başkanlığı yüzünden Meclis kürsüsüne gelebilecek can ve mal güvenliği ile ilgili soruşturma önergesi idi demektir. Bu önerge Meclis kürsüsüne gelirse, Menderes, ister istemez, Başbakanlıktan olabileceğini düşünmüş bulunmalıdır.
Başbakanın bu önergeyi Meclis kürsüsünde görüştürmek istemeyişi, güya C.H.P. nın isteklerine boyun eğmemiş olmak içinmiş! Liderlik mevkiinden D. P. milletvekillerine, D.P. çevrelerine yayılan bu tevil tarzını her yerde duyuyor, iktidar organlarında okuyoruz. Oysa mesele, C.H.P. nin bir isteğine değil, Anayasanın bir emrine boyun eğip eğmemek meselesidir. Soruşturma önergesi, C.H.P. öyle istediği için değil, Anayasa öyle emrettiği için Meclis kürsüsüne getirilmek zorundadır.
D.P. liderlerinin bu tevil tarzı, Uşak istasyon olayı hakkında Demokrat Partili milletvekillerine anlatan hikâye kadar gülünçtür. «Zafer» başyazarının kullandığı tabirle bu «plaster hikâyesi» ne göre, İnönü’ye taş atıldığı yalan, İnönü’nün başında plaster yapıştırılan yara sahte imiş! Garp Cephesi Kumandanı, Lozan Kahramanı İnönü, bunu kendine yalandan şöhret sağlamak için yapmış imiş!
Bu hikâyeyi köy kahvelerinde anlatığımız zaman kahkahalarla gülüyorlar. Köy kahvesindeki dinleyiciyi ancak güldüren bir hikâyeye D.P. Meclis Grupunun üyeleri gerçekten inanmışlar mıdır?
İnanmışlarsa neden meselenin Meclis kürsüsüne gelmesinden çekinirler?.. İnanmamışlarsa neden inanmış gibi görünüp de milleti güldürürler ?
Mesele Başbakanın isteğıne bırakılırsa, Meclis Başkanlığının, can ve mal güvenliğiyle ilgili soruşturma önergesini bu toplantı yılında da gündeme almayacağı anlaşılıyor.
Oysa bu önerge gündeme alınıp görüşülmedikçe, Anayasa işlemez halde, Meclis ödevini yapamaz halde kalacak, ve Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri, suikast tertiplerinin Mecliste anlatamadıkları teferrüatını, yurdun her köşesinde yurttaşlara anlatmağa devam edeceklerdir.
Sırf C.H.P. Meclis Grupuna inat olsun diye, böyle bir duruma katlanmak, Demokrat Parti için akıl kârı mıdır, çıkar yol mudur?
Kendi hakkındaki bir soruşturma önergesinin Meclis kürsüsüne gelmesi ihtimali, bir Başbakana «ya o ya ben» sözünü söyletebiliyorsa, yani, önerge Mecliste görüşüldüğü takdirde kendisinin artık Başbakan kalamıyacağı endişesini açığa vurdurtabiliyorsa, o kimse zaten artık partisi için bir kuvvet olmaktan çıkmış demektir.
Demokrat Partili milletvekilileri, bu gerçeği göremiyecek kadar mı gözleri bağlanmış, ya da, görseler bile çaresiz kalacak kadar mı hareket serbestliklerini kaybetmiş haldedirler?
"YA O YA BEN,,
Bülent ECEVİT
Gazeteler yazmışlardı: Sıtkı Yırcalı’nın Meclis Başkanlığına aday seçilme şansı artınca, Başbakan Menderes, Demokrat Partili milletvekillerine, «ya o ya ben» demiş!
Ne demek «ya o ya ben»?.. Sıtkı Yırcalı Meclis Başkanı seçilse idi, Adnan Menderes bu yüzden arkadaşlarına güceneceği için mi Demokrat Parti Genel Başkanlığından ve Başbakanlıktan çekilecekti?
Bay Menderes’in sırf küskünlük veya alınganlık yüzünden o mevkileri bırakabileceğini düşünmek için pek sâf olmak gerekir.
Bay Menderes [...] Meclis Başkanlığına Sıtkı Yırcalı — veya kendi istemediği [...] herhangi başka biri — seçilirse, kendisini ister istemez o mevkilerden inmek zorunda bırakacak durumlar ortaya çıkabileceğinden korkmuş olmalıdır ki böyle bir sözü söylemiş olsun!
Tıpkı, 27 Ekim 1957 gecesi için söylediği «Allah bir daha o geceyi göstermesin» sözü gibi, «ya o ya ben» sözünü de Bay Menderes, bastıramadığı, saklıyamadığı bir duygunun etkisiyle ağzından kaçırmış olmalıdır.
Yırcalı Başkan seçilse idi, Menderes sayesinde değil, Menderes’e rağmen seçilecekti. Menderes’e rağmen seçilmiş ve, Sıtkı Yırcalı gibi, bugüne kadar karar ve hareket serbestliğini az çok koruyabilmiş bir kimsenin başkanlığında ise, Hükümeti denetleme yollarının kapalı kalacağına, C.H.P. soruşturma önergelerinin gündeme alınmayacağına güvenilemezdi.
Oysa bu önergeler, hele bu önergelerin can ve mal güvenliğiyle, İnönü’ye karşı suikast tertipleriyle ilgili olan sonuncusu, Meclis gündemine alınıp görüşülürse, C.H.P. Grupunun nasıl açıklamalarla, ne gibi delil ve vesikalarla kürsüye çıkabileceğini, Bay Menderes herhalde, en az bu önergeyi hazırlayanlar kadar iyi biliyor, hakkında bu açıklamalar yapıldıktan sonra Başbakanlıkta artık kolay kolay tutunamıyacağım tahmin edebiliyor olmalı idi.
Buna göre, «ya o ya ben» sözündeki «o», Yırcalı’nın şahsı değil, Yırcalı’nın Başkanlığı yüzünden Meclis kürsüsüne gelebilecek can ve mal güvenliği ile ilgili soruşturma önergesi idi demektir. Bu önerge Meclis kürsüsüne gelirse, Menderes, ister istemez, Başbakanlıktan olabileceğini düşünmüş bulunmalıdır.
Başbakanın bu önergeyi Meclis kürsüsünde görüştürmek istemeyişi, güya C.H.P. nın isteklerine boyun eğmemiş olmak içinmiş! Liderlik mevkiinden D. P. milletvekillerine, D.P. çevrelerine yayılan bu tevil tarzını her yerde duyuyor, iktidar organlarında okuyoruz. Oysa mesele, C.H.P. nin bir isteğine değil, Anayasanın bir emrine boyun eğip eğmemek meselesidir. Soruşturma önergesi, C.H.P. öyle istediği için değil, Anayasa öyle emrettiği için Meclis kürsüsüne getirilmek zorundadır.
D.P. liderlerinin bu tevil tarzı, Uşak istasyon olayı hakkında Demokrat Partili milletvekillerine anlatan hikâye kadar gülünçtür. «Zafer» başyazarının kullandığı tabirle bu «plaster hikâyesi» ne göre, İnönü’ye taş atıldığı yalan, İnönü’nün başında plaster yapıştırılan yara sahte imiş! Garp Cephesi Kumandanı, Lozan Kahramanı İnönü, bunu kendine yalandan şöhret sağlamak için yapmış imiş!
Bu hikâyeyi köy kahvelerinde anlatığımız zaman kahkahalarla gülüyorlar. Köy kahvesindeki dinleyiciyi ancak güldüren bir hikâyeye D.P. Meclis Grupunun üyeleri gerçekten inanmışlar mıdır?
İnanmışlarsa neden meselenin Meclis kürsüsüne gelmesinden çekinirler?.. İnanmamışlarsa neden inanmış gibi görünüp de milleti güldürürler ?
Mesele Başbakanın isteğıne bırakılırsa, Meclis Başkanlığının, can ve mal güvenliğiyle ilgili soruşturma önergesini bu toplantı yılında da gündeme almayacağı anlaşılıyor.
Oysa bu önerge gündeme alınıp görüşülmedikçe, Anayasa işlemez halde, Meclis ödevini yapamaz halde kalacak, ve Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri, suikast tertiplerinin Mecliste anlatamadıkları teferrüatını, yurdun her köşesinde yurttaşlara anlatmağa devam edeceklerdir.
Sırf C.H.P. Meclis Grupuna inat olsun diye, böyle bir duruma katlanmak, Demokrat Parti için akıl kârı mıdır, çıkar yol mudur?
Kendi hakkındaki bir soruşturma önergesinin Meclis kürsüsüne gelmesi ihtimali, bir Başbakana «ya o ya ben» sözünü söyletebiliyorsa, yani, önerge Mecliste görüşüldüğü takdirde kendisinin artık Başbakan kalamıyacağı endişesini açığa vurdurtabiliyorsa, o kimse zaten artık partisi için bir kuvvet olmaktan çıkmış demektir.
Demokrat Partili milletvekilileri, bu gerçeği göremiyecek kadar mı gözleri bağlanmış, ya da, görseler bile çaresiz kalacak kadar mı hareket serbestliklerini kaybetmiş haldedirler?
Koleksiyon
Alıntı
“"Ya O Ya Ben",” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1102 ulaşıldı.