II. Reccal bin Unfuva
Başlık:
II. Reccal bin Unfuva
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" No 13043, ss. 1, 5
Tarih:
1959-11-24
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
II. Reccal bin Unfuva
Bülent ECEVİT
Meğer ne günahlar işlemiş, ne büyük günahkâr olmuşuz!
Bir «Ebu - Leheb» olmuşuz!
Yazılarımız «her gün iymana karşı yeni bir imansızlık vesikası» imiş!
Onun için Ebu - Leheb gibi alevli ateşlerde yanası olmuşuz!
Evet, «Zafer» gazetesinin imzasız başyazarı, şu köşedeki bazı yazılarımızdan ötürü bize «İkinci Ebu - Leheb» diyor.. Ebu - Leheb, yani, «Peygamberin.. ona küfr ve adavet edenlerin basında bulunan amucası». (1)
Yazılarımızda, Peygamber için beslenen duyguları incitecek sözler geçmiş de onun için mi «II. Ebu - Leheb» olmuşuz?
Hayır!
«II. Ebu - Leheb» olmuşuz, çünkü, yazılarımızda «her gün sözü Başvekile getirerek (Milletin kalbi gibi hiç bir elin uzanamıyacağı irtifada tamamiyle mahfuz ve masun bulunduğunu bildiği) miz hâlde, onun itibarına karşı kör bir keserle tevcih edilmiş fukara ve biçare darbeler» indirmeğe cür’et ediyormuşuz!
Bizim, Başbakanı tenkid etmekle bir «Ebu - Leheb» olabilmemiz için, önce Başbakan Menderes’in Peygamberliğini kabul etmek gerekir.
Bilmiyoruz, Diyanet İşleri Başkanı Sayın Hayırlıoğlu, iktidar partisinin sözcüsü durumundaki bir kalem tarafından, Başbakan Adnan Menderes’in böylece Peygamberlik payesine yükseltilme gayreti hakkında ne düşünmektedir?
İktidar partisinin sözcüsü baş yazar, «iman» dı, «an'ane» idi, «istiare» idi derken, bir mantık yapısı kuruyor, ve bu mantık yapısının zirvesinden bizim «siyasi terbiye arıza» mızı hükme bağlıyarak, Başbakan Menderes’e «Evliya» lık, «Peygamber» lik, «İbrahim Peygamber» lik izafe edilmesini «alaya almak» la, bizim hem «bir mütecaviz imansız» olduğumuzu, dine karşı geldiğimizi, hem de lâikliğe aykırı davranarak «dini bal gibi siyasete alet» ettiğimizi ileri sürüyor.
İslâm tarihinin sahte Peygamberlerinden «herkese rüşvet vererek etrafını memnun eden» bir Müseylimetül - Kezzab vardır ki «Zafer» in bize «II. Ebu - Leheb» diyen başyazısını okuyunca, ister istemez, o sahte Peygamberle ilgili bazı hikâyeleri hatırladık. Müseylimetül - Kezzab’ın Nihar ür Reccal bin Unfuva adlı bir akıl hocası ve sözcüsü vardır. Bu Reccal bin Unfuva, hiç de öyle olmadığını bildiği halde «Hazret-i Muhammedin Müsevlimeyi Peygamberlik isinde kendisine ortak yapmış olduğuna tanık» lık eder. Aslında halkın din duygularını istismar ederek kendi siyasi kudret ve nüfuzunu arttırmaktan başka bir düşüncesi olmayan Müseylimetül - Kezzab da, rivayete gere, bu akıl hocasının aklına uyarak. Peygamberliğini isbat için mucizeler yaratmağa kalkışır, ve o yüzden, yardımını uman mucizelerini bekleyen kavimlerin başına felâketler getirir, büsbütün yoksulluk içine düşmelerine sebep olur; çevresindekilerin, yani kendisine «iman» edenlerin yağmacılığını sözde «vahiy» lerle örtbas etmeğe kalkışır, haram olan malları helâl saymak ve halkın mallarını yağma etmek, tahrib etmek haram değil midir?» diye soran ve hırsızlara karşı tedbir almasını istemen masum halkı, çevresindekilerin «temiz» olduğuna dair yeni «vahiy» lerle aldatır. (2)
Türkiye Başbakanını Müeysılmetül - Kezzab’a benzetmek onun sözcüsü bize II. Ebu Leheb demiş olsa bile bizim, haşa, haddimiz değildir. Ama, Başbakan Menderes’i kanunlar çerçevesinde ve hakkımız olduğu ölçüde zaman zaman tenkid ettiğimiz için bizi «II Ebu - Leheb» ilân etmeğe kalkısan imzasız başyazar, böylelikle, kendisi bir Reccal bin Unfuva rolüne geçip, Başbakanı bir sahte Peygamber durumuna düşürmüş olmuyor mu?
Yoksa bu ikinci Reccal bin Unfuva, birincisinden daha mı samimidir? Yani Başbakan Menderes’in gerçekten «Peygamber» olduğuna mı «iman» etmiştir?
Eğer öyle ise, kendisi hakkında verilecek hükmü okuyucuya bırakırız!
Buraya kadar işin şaka tarafı... Ama dünkü «Zafer» in «II. Ebu - Leheb» başlıklı başyazısı, karşılığı sakayla geçiştirilemiyecek kadar korkunç, tehlikeli bir zihniyeti ortaya koymaktadır. Onun için Türkiye’yi toplum olarak medenî âlem gözün de küçük düşürebilecek, bu yakışıksız yazıya gene döneceğiz.
--------------
(1) «Kur'an Dili - Yeni mealli Türkçe tefsir - Muhammed Hamdi Yazır - Cilt 8, sayfa 6256.»
(2) Dr. Bahriye Üçok'un Ankara Üniversitesi İlâhiyet Fakültesine doktora tezi olarak hazırladığı «İslâm Tarihinde ilk sahte Peygamberler» adlı kitabının Müsevlimetül - Kezzab'a dair bölümünden.
II. Reccal bin Unfuva
Bülent ECEVİT
Meğer ne günahlar işlemiş, ne büyük günahkâr olmuşuz!
Bir «Ebu - Leheb» olmuşuz!
Yazılarımız «her gün iymana karşı yeni bir imansızlık vesikası» imiş!
Onun için Ebu - Leheb gibi alevli ateşlerde yanası olmuşuz!
Evet, «Zafer» gazetesinin imzasız başyazarı, şu köşedeki bazı yazılarımızdan ötürü bize «İkinci Ebu - Leheb» diyor.. Ebu - Leheb, yani, «Peygamberin.. ona küfr ve adavet edenlerin basında bulunan amucası». (1)
Yazılarımızda, Peygamber için beslenen duyguları incitecek sözler geçmiş de onun için mi «II. Ebu - Leheb» olmuşuz?
Hayır!
«II. Ebu - Leheb» olmuşuz, çünkü, yazılarımızda «her gün sözü Başvekile getirerek (Milletin kalbi gibi hiç bir elin uzanamıyacağı irtifada tamamiyle mahfuz ve masun bulunduğunu bildiği) miz hâlde, onun itibarına karşı kör bir keserle tevcih edilmiş fukara ve biçare darbeler» indirmeğe cür’et ediyormuşuz!
Bizim, Başbakanı tenkid etmekle bir «Ebu - Leheb» olabilmemiz için, önce Başbakan Menderes’in Peygamberliğini kabul etmek gerekir.
Bilmiyoruz, Diyanet İşleri Başkanı Sayın Hayırlıoğlu, iktidar partisinin sözcüsü durumundaki bir kalem tarafından, Başbakan Adnan Menderes’in böylece Peygamberlik payesine yükseltilme gayreti hakkında ne düşünmektedir?
İktidar partisinin sözcüsü baş yazar, «iman» dı, «an'ane» idi, «istiare» idi derken, bir mantık yapısı kuruyor, ve bu mantık yapısının zirvesinden bizim «siyasi terbiye arıza» mızı hükme bağlıyarak, Başbakan Menderes’e «Evliya» lık, «Peygamber» lik, «İbrahim Peygamber» lik izafe edilmesini «alaya almak» la, bizim hem «bir mütecaviz imansız» olduğumuzu, dine karşı geldiğimizi, hem de lâikliğe aykırı davranarak «dini bal gibi siyasete alet» ettiğimizi ileri sürüyor.
İslâm tarihinin sahte Peygamberlerinden «herkese rüşvet vererek etrafını memnun eden» bir Müseylimetül - Kezzab vardır ki «Zafer» in bize «II. Ebu - Leheb» diyen başyazısını okuyunca, ister istemez, o sahte Peygamberle ilgili bazı hikâyeleri hatırladık. Müseylimetül - Kezzab’ın Nihar ür Reccal bin Unfuva adlı bir akıl hocası ve sözcüsü vardır. Bu Reccal bin Unfuva, hiç de öyle olmadığını bildiği halde «Hazret-i Muhammedin Müsevlimeyi Peygamberlik isinde kendisine ortak yapmış olduğuna tanık» lık eder. Aslında halkın din duygularını istismar ederek kendi siyasi kudret ve nüfuzunu arttırmaktan başka bir düşüncesi olmayan Müseylimetül - Kezzab da, rivayete gere, bu akıl hocasının aklına uyarak. Peygamberliğini isbat için mucizeler yaratmağa kalkışır, ve o yüzden, yardımını uman mucizelerini bekleyen kavimlerin başına felâketler getirir, büsbütün yoksulluk içine düşmelerine sebep olur; çevresindekilerin, yani kendisine «iman» edenlerin yağmacılığını sözde «vahiy» lerle örtbas etmeğe kalkışır, haram olan malları helâl saymak ve halkın mallarını yağma etmek, tahrib etmek haram değil midir?» diye soran ve hırsızlara karşı tedbir almasını istemen masum halkı, çevresindekilerin «temiz» olduğuna dair yeni «vahiy» lerle aldatır. (2)
Türkiye Başbakanını Müeysılmetül - Kezzab’a benzetmek onun sözcüsü bize II. Ebu Leheb demiş olsa bile bizim, haşa, haddimiz değildir. Ama, Başbakan Menderes’i kanunlar çerçevesinde ve hakkımız olduğu ölçüde zaman zaman tenkid ettiğimiz için bizi «II Ebu - Leheb» ilân etmeğe kalkısan imzasız başyazar, böylelikle, kendisi bir Reccal bin Unfuva rolüne geçip, Başbakanı bir sahte Peygamber durumuna düşürmüş olmuyor mu?
Yoksa bu ikinci Reccal bin Unfuva, birincisinden daha mı samimidir? Yani Başbakan Menderes’in gerçekten «Peygamber» olduğuna mı «iman» etmiştir?
Eğer öyle ise, kendisi hakkında verilecek hükmü okuyucuya bırakırız!
Buraya kadar işin şaka tarafı... Ama dünkü «Zafer» in «II. Ebu - Leheb» başlıklı başyazısı, karşılığı sakayla geçiştirilemiyecek kadar korkunç, tehlikeli bir zihniyeti ortaya koymaktadır. Onun için Türkiye’yi toplum olarak medenî âlem gözün de küçük düşürebilecek, bu yakışıksız yazıya gene döneceğiz.
--------------
(1) «Kur'an Dili - Yeni mealli Türkçe tefsir - Muhammed Hamdi Yazır - Cilt 8, sayfa 6256.»
(2) Dr. Bahriye Üçok'un Ankara Üniversitesi İlâhiyet Fakültesine doktora tezi olarak hazırladığı «İslâm Tarihinde ilk sahte Peygamberler» adlı kitabının Müsevlimetül - Kezzab'a dair bölümünden.
Koleksiyon
Alıntı
“II. Reccal bin Unfuva,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1104 ulaşıldı.