Bir Dert ki!..

Başlık: 
Bir Dert ki!.. 
Kaynak: 
Ulus, "Günün Işığında" No 12963, ss. 1, 5 
Tarih: 
1959-09-05 
Lokasyon: 
Atatürk Kitaplığı 
Metin: 
GÜNÜN IŞIĞINDA

BİR DERTKİ!..

Bülent ECEVİT

Dert üstüne dert görmüş, yakılıp yıkılmış, yoksullukla, bakımsızlıkla, savaşlarla kırılmış Anadolu, şimdi, bunların hiç birine benzemeyen, hepsinin acısını unutturan bir dertle inildiyor.

Haysiyete, şerefe, ahlâka tüneyen bir kötü hırsın yarattığı derttir bu.

İnsanın üstüne «ya şerefin ya ekmeğin» diye inen bir baskının derdi...

Birkaç gündür Batı Anadolunun bir küçük kasabasındayım. Biraz unutup dinlenebilmek umuduyla geldiğim bu sayfiyede bile, sabah akşam, kasaba ve yakın köyler halkının, «Vatan Cephesi» denen bu dertten çektiklerini dinliyorum. Denizin de havanın da tadını duyamıyorum.

Ne borçlu köylüye ne kahveciye ne fırıncıya ne ekmekçiye rahat huzur var artık. Hepsi o derdin içinde. «Vatan Cephesi» nin insafsız kılıcı hepsinin başı üstünde.

— Ya bizden olursunuz, diyor onlara «Vatan Cephesi» nin ajalnarı, ya geçiminizden!.. Ya bizden olursunuz ya tarlanızdan dükkânınızdan!.. Ya bizden olursunuz ya evinizden barkınızdan!.. Ya bizden olursunuz ya da yaşama hakkınızdan!..

Şerefli, onurlu, dürüst insanlar için, inandığından başkasına inandığını söyleyemeyecek kadar doğru insanlar için, en zalim bir düşman istilâsı bundan acı, bundan ağır olamazdı.

Bu acı, bu ağır benzetişi bugün Anadolunun her köşesinde duyarsınız.

Bir yandan «Vatan Cephesi» ajanlarının;

— İnansan da inanmasan da «Vatan Cephesi» ne gireceksin! tehdidi; öbür yandan, mert bir toplumun sağlam ahlâkının, dürüstlük ve haysiyet anlayışının ihtarı:

— Ya her türlü yoksunluğu göze alıp «Vatan Cephesi» tehditlerine göğüs gerersin, ya da toplum dışı bir insan olursun... Ya bu tehditlere dayanırsın, ya da sokaktan başın önüne eğik geçmeğe, dostlarının karının, çoluk çocuğunun yüzüne bakamadan yaşamağa katlanırsın!

Yurdun her köşesinde nice insan bugün, böyle, geçim ve yaşama hakkı ile şeref ve haysiyeti arasında bir seçme yapmağa zorlanmaktadır.

Yurdun her köşesinde, Vatan Cephesi» hançeri, insanların şerefiyle ekmeği arasındaki can alıcı noktaya dayanmıştır.

Bir memlekete gerçekten hizmet edebilmek, ancak o memleket halkının iyi vasıflarından yararlanmakla, o memleket halkına, sağlam ahlâklı, dürüst, insanlar olarak yaşayıp geçinme imkânını sağlamakla mümkündür. «Vatan Cephesi» baskısıyla bu memlekette hâkimiyet kurmak isteyenlerse, olanca güçlerini, zekâlarını, maddî imkânlarını seferber ederek, bu memleket halkının iyi ve temiz vasıflarına karşı, sağlam ahlâkına karşı amansız bir savaş açmışlardır.

Bir menfaat tertibinin örtüsünden ibaret olan sahte «Vatan Cephesi» ni, ancak, bütün topluma yaygın bir ahlâk yıkıntısı, bir mânevi çöküntü üzerine kurabileceklerini görmekte ve o yıkıntıyı, o çöküntüyü sağlamak için ellerinden geleni yapmaktadırlar.

Acı gerçeğin kendisiyle fert fert yurttaş hayatında karşı karşıya gelmek, «Vatan Cephesi» zorlamalarını gazetelerde okumağa benzemiyor. Anadoluda köy kasaba bolaşıp, tertemiz, şerefli, dürüst bir halkın «Vatan Cephesi» zorlamalarından çektiklerini kendi gözleriyle görüp kulaklarıyla dinlemenin insana verdiği ıstırap, ne dile getirilebilir ne tarife sığar.

Koltuk cakası, otomobil sefası veya kooperatif kredisi uğrunda, yani eksikliği bir kimsenin insanlığından hiç bir şey eksiltmeyecek bir takım rahatlık veya payeler uğrunda, sahnede rol ve kıyafet değiştirme kolaylığı ile «Vatan Cephesi» aktörlüğüne çıkıveren bir takım sahte aydınları görüp işittikten sonra, insan, kasaba ve köy kahvelerinde, «Vatan Cephesi» boyunduruğuna girmektense aç kalmayı tercih eden, yoksul da okuyup yazmamış da olsa olgun ve ergin kimselerin, kendilerince yalnız bir dert yanış olarak dile getirilen kahramanlarını dinledikçe, sanki bir ahlâk yıkanmasından geçiyor, insanlığına, Türklüğüne saygısı yenileniyor.

Bir büyük çoğunluk var ki Anadoluda, «Vatan Cephesi» basıncının ahlâk kıran fırtınasında, insanlığına tutunabilmek, kendi kendine saygılı kalabilmek, eşinin dostunun gözlerine gözlerini kaçırmadan bakabilmek için, her çileye, her yoksunluğa göğüs germiş.

İnsan, onların çektiklerini görüp dinlemekten üzgün de düşse, onların şerefinden şeref, inancından inanç, gücünden güç kazanıyor.

Bir köşede kıstırılıp «Vatan Cephesi» baskısına lânet ederek boyun eğmiş, «Vatan Cephesi» kartını, içi kan ağlıyarak, alnının kara yazısı gibi, cebinde, ama Cumhuriyet Halk Partisinin, asıl partisinin, 6 okunu, bir gün doğacağına inandığı bir umut güneşi gibi yüreğinde taşıyan niceleri de var ki, insanın gözlerine, kendi kendinden af dileyen, kaçamak bakışlarla bakıyor.

Onların utançla karışık ıstırabı ise, bu onurlu, bu doğru halk için ıstırapların en büyüğü, en dayanılmazı, en yürekler acısı...

Velhasıl bir dert ki Anadoluda «Vatan Cephesi», bir eşi daha bu vatanda görülmemiş ve görülmeyesi! 

Dosyalar

1959.09.05.jpg
1959.09.05_B1.jpg
1959.09.05_A.jpg
1959.09.05_B2.jpg
1959.09.05_B.txt

Koleksiyon

Alıntı

“Bir Dert ki!..,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1064 ulaşıldı.