Yunanistan Notları V: Turkiye'nin Balığı

Başlık: 
Yunanistan Notları V: Turkiye'nin Balığı 
Kaynak: 
Ulus, "Günaydın" ss. 1, ? 
Tarih: 
1960-11-03 
Lokasyon: 
Rahşan Ecevit Arşivi 
Metin: 
GÜNAYDIN

BÜLENT ECEVİT

Yunanistan notları : V

Türkiye'nin balığı

Yunanlılara göre, Kıbrıs dâvası kapandıktan sonra da, Türkiye ile Yunanistan arasında halli gerekli bazı «meseleler» vardır. Fakat, önceki yazılarımızdan birinde (1) belirttiğimiz gibi. Yunan basını tarafından üzerinde israrla durulmakla beraber Yunan Hükümetinin bu «meseleleri» o kadar ivedi saymadığı. iki memleket arasında dostluk münasebetleri gelişmekte olduğuna göre,bu ihtilâl rejiminin sona ermesini beklemeyi daha uygun gördüğü, gene Yunan basınındaki yorumlardan anlaşılıyor.

Ancak bizim bu «meseleleri bilmemizde fayda olsa gerek.

«Meseleler» in başında, Türk karasularının balıkları geliyor. Aslında Türk karasularındaki balıkların Yunanlıları ilgilendirmemesi beklenirdi. Fakat «yemeyenin malını yerler» sözü sanki Türk karasularının balıkları için söylenmiştir. Egedeki Türk karasularının balıkları, Oniki Adalardaki Yunanlıların, ellerini uzatsalar o balıkları tutabilecek durumda olan Adalar halkının, gözleri önünde başıboş dolaşıp durdukça, geçim durumları hiç de iyi olmayan bu halkın o balıklarda gözü kalacaktır.

Gerçi, dünkü yazımızda belirttiğimiz gibi. Yunan ekonomisi şimdi. Türk karasularındaki balıklara muhtaç olmaktan kurtulmuştur. Yunanlılar, en modern usullerden, araçlardan yararlanarak, Akdenizde, Atlas Okyanusunda, diledikleri kadar balık avlıyabilmektedirler. Fakat, gene dünkü yazımızda belirttiğimiz üzere, aşılması güç bazı engellerden ötürü Yunanistan'da gereken ölçüde bir sosyal denge kurulamadığı, gelir dağılışında sıhhatlii bir ahenk sağlanamadığı için olacak, Atlas Okyanusunda avlanan balığın Oniki Adalardaki Yunanlılara yeteri kadar faydası dokunamıyor. O yüzden, Egededeki Türk karasularında balıkların başıboş dolaşmaları, hâlâ Yunanlılar için mahallî bir «mesele» olmakta devam ediyor.

Aslında o balıklara bizim herkesten çok ihtiyacımız olduğuna şüphe yok. Gıda ihtiyacını gereği gibi karşılıyamıyan, hayvancılığı gerileyen Türkiye için, karasularımızdaki balıklar, bir hazinedir, bir büyük nimettir. Fakat ne yazık ki Türkiye'de bu nimetin değeri bilinmiyor. Egede, Akdenizde Türk balıkçılığı bir türlü geliştirilemiyor. Et ve Balık Kurumunun kuruluş amaçlarından biri balıkçılığı geliştirmek olduğu halde, geçen yıllarda bu Kurum da, perakende kasaplık yapmaktan, süt tozu, peynir, yağ ithal etmekten, tutulacak balıklar için kurulmuş buzhaneleri sayfiye evlerine buz yetiştirmek için kullanmaktan (bunun pek acıklı bir örneği Çeşme'dedir), balıkçılığı geliştirmeğe emek ve para ayıramamıştır.

Balıkçılığı geliştirmek için pek az yatırıma ve emeğe ihtiyaç vardır. Buna rağmen balıkçılığımız gerilikten, ilkellikten kurtarılamamıştır, ve bildiğimiz kadar, kurtarılması yolunda da bir adım atılmamıştır. Fırsat düştükçe bu köşede bu dertten bahsederiz (2), fakat nedense yetkili makamlar en küçük bir ilgi göstermezler.

Söylentilere, bazı balıkçıların iddialarına göre, Türk balıkçılığının gelişmesini önleyen, birkaç kişinin monopolcülügüdür. Bu iddia doğru mudur, bilmeyiz! Eğer doğru ise, etki alanları zaten pek daralmış, nüfuzları zaten oldukça kırılmış toprak ağalarından önce veya hiç değilse onlar kadar, «deniz ağaları» meselesi üzerinde durulmak gerekir.

Egedeki, Akdenizdeki Türk karasularının balıklarını Türkler tutup değerlendirmedikçe, bu balıkların başıboş dolaştığını, ancak ecelleriyle öldüğünü görebilecek ve onları kolaylıkla tutabilecek durumda olan yabancıların, bu balıklar üzerinde gözü kalması önlenemez.

Yunan Hükümeti tasvip etmese bile, Adalardaki Yunanlı balıkçılar, bu başıboş balıkları tutma hattâ, büyük tahribat bahasına da olsa, balık yuvalarını dinamitleyerek kolay yoldan balık avlama hevesinden kendilerini kurtaramazlar. Bu yüzden zaman zaman bir çok Yunanlı, hattâ ara sıra da bir kaç İsrailli balıkçı yakalanarak Türkiye'de hapsedilmekte. bunların durumu da, kendi ülkeleri için bir dert, bir üzüntü kaynağı olmaktadır.

Bu meseleye Türkiye bakımından en doğru hal çaresi, sık sık Yunanlıların öne sürdüğü gibi, Türk karasularında beraberce balıkçılık yapmamız, veya Yunanlılara imtiyaz tanıyıp kazançtan bir hisse almamız olmasa gerektir. Bu meseleye en doğru, en basit, en tabii hal çaresi, o balıkları Türklerin avlamalarıdır. O balıklara Türklerin ihtiyacı. komşularımızınkinden daha az değil, daha çoktur.

Eğer. toprağı çok verimli olan Ege ve Akdeniz bölgelerimizde yeteri kadar balıkçı yoksa bunun da çaresi vardır. Doğu Karadeniz kıyılarımızdaki geçim şartlarının ağırlığı yüzünden her yıl binlerce Doğu Karadenizli Türk, büyük şehirlere göç eder. Asıl tecrübeleri denizcilik ve balıkçılık olduğu halde, büyük şehirlerde, ister istemez, gelişigüzel işler tutar, alışık ve tecrübeli olmadıkları alanlarda iş tutmak zorunda kaldıkları için de, çoğu zaman, bedbaht olurlar. Ancak çok zeki ve kabiliyetli insanlar oldukları içindir ki ekmeklerini taştan da olsa çıkarma yolunu bulabilirler. Onları Ege ve Akdeniz kıyılarımızda yerleşmeğe teşvik edip. Ege ve Akdeniz bölgelerinin kendi balıkçıları ile beraber sermaye ve malzeme ile techiz ederek. verimli bir şekilde balıkçılık yapma imkânına kavuşturmak mümkündür. Böylelikle Doğu Karadeniz bölgesinde barınamıyan yurttaşlarımıza en yatkın bir iş alanı açılmış olacağı gibi, bu çalışkan halkın emeği de en iyi bir şekilde değerlendirilmiş olur.

İnanıyorum ki Türk karasularının balığını kendimiz tutsak ve değerlendirsek, hem Türkiye büyük bir gıda ve döviz kaynağına kavuşmuş, hem bir kısım halkımız işsizlikten kurtulmuş olacak, hem de hiç bir komşu memleket halkının bu balıklarda gözü kalmıyacaktır. karasularının balığının başka Böylelikle Türkiye de, kendi ülkeler tarafından «mesele» yapılması gibi bir garip durumdan hali ile kurtulmuş olacaktır.

(1) — YUNANİSTAN NOTLARI II», ULUS, 27 Ekim 1960.

(2) — Son olarak, 1 Ağustos 1960 günü çıkan «Balık» başlıklı yazımızda.

DÜZELTME : Dünkü yazımızın, ikinci sütununda ikinci paragrafın üçüncü cümlesinden itibaren bir kısım, satırların karışması yüzünden yanlış çıkmıştır. Doğrusunu veriyoruz:

«Yunanistan'ın bu yönden talihi dışarda yerleşip zengin olan Yunanlıların anayurtlarını unutamayışı ona daima geniş ölçüde yardım edişi, kazançlarının bir kısmını daima Yunanistan'a yatırışıdır.

«Hele son yıllarda, gerek siyasal gerek ekonomik bakımdan Yunanistan'ın istikrara kavuşmuş...» 

Dosyalar

1960.11.03.RE_B1.jpg
1960.11.03.RE_B2.jpg
1960.11.03.RE_B.txt

Koleksiyon

Alıntı

“Yunanistan Notları V: Turkiye'nin Balığı,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 19 Nisan 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1270 ulaşıldı.