Uzmanlar Ne Yapsın?
Başlık:
Uzmanlar Ne Yapsın?
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", s. 3
Tarih:
1958-03-28
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Uzmanlar ne yapsın?
Bülent ECEVİT
GAZETELER yeni bazı iktisadî tedbirlerin alınmak üzere olduğunu, ticaret hayatının yeniden düzenleneceğini, tahsis ve terzi işlerinin yeni ve âdilâne bir düzene bağlanacağını, bunlar için yabancı uzmanlara danışılacağını bildiriyor.
İktisadî durumumuzda ciddî buhran belirtileri başladığındanberi, zaman zaman böyle davranışlar olmuş, fakat milletçe hepsinden hayal kırıklığına uğranılmıştır. Onun için alınacak yeni iktisadi tedbirlerle ilgili haberlere sevinmekte acele göstermiyenler hoş görülmelidirler. Şimdilik ancak yeni tedbirlerin memleket için hayırlı olmasını dileyip sonuçları beklemekle yetinilebilir.
Birbirleriyle çelişen «tedbirler» in, kararnamelerin, sirkülerlerin bombardımanı altında ne yapacağını, ne yola sapacağını bilmez, yeni teşebbüslere kalkışamaz duruma düşen iş adamları, piyasaya ve paraya bütün güvenini yitiren müstehlikler, bu düzensizlik, huzursuzluk ve güvensizliğin zararını belki herkesten çok çeken işçiler, yeni düşünülen tedbirleri umutla olduğu kadar kaygı ile de beklemekten kendilerini alamıyacaklardır.
Yeni tedbirlerin, bize yardımda bulunabilmek, kredi açabilmek, bizimle, ticari münasebetlerini normalleştirmek isteyen bazı dost ve müttefiklerce ileri sürülmüş şartlardan mülhem bulunduğu söyleniyor.
Bu tedbirler kâğıt üzerinde mükemmel olabilir; en yetkili iktisatçıların, en tecrübeli iş adamlarının görüşlerini yansıtabilir. Fakat nasıl plâna, hesap ve kitaba inanmıyan bir kalfanın elinde en güzel, en ince hesaplı bir ev plânından, plândaki şekle hiç benzemez, çürük bir yapı çıkarsa, tasarlanan yeni tedbirler manzumesi de, ne kadar mükemmel, ne kadar realist olursa olsun, iktidarda, daha doğrusu Başbakanda, bir zihniyet değişikliği meydana gelmezse, iktisadi durumumuza faydadan çok zarar verebilir.
Yetkili yabancı veya Türk iktisatçılar, iş adamları, iktidara, iktisadi hayatımızı düzene kavuşturacak, canlandıracak tedbirleri, yolları gösterebilirler ama, bu tedbirlerden yararlanabilmek, bu yollarda sendelemeden, sağa sola sapmadan yürüyebilmek için gerekli zihniyet değişikliğini sağlıyamazlar.
Doktorun yapabileceği, reçete yazmaktan ibarettir. Reçetedeki ilâcın gereği gibi kullanılması, hastaya veya hastanın başındakilere düşer. Hastanın başındaki kimse, uzman doktorlardan reçeteyi alıp, hastasına gene kendi bildiği kocakarı ilâçlarını içirmeğe devam ederse, o reçetenin hasta bünyeye elbette bir faydası dokunmaz.
Onun için önemli olan, iktidarda, daha doğrusu Demokrat Parti iktidarını bir şahıs idaresi durumuna getiren Başbakan Menderes'te, bir zihniyet değişikliği meydana gelmesidir. Böyle bir zihniyet değişikliği meydana geldiğini veya gelmekte olduğunu gösterir en küçük bir belirti ise henüz ortada yoktur.
Tersine, Bay Menderes, kendi şahıs hâkimiyetini pekiştirmek için şimdi her zamankinden daha çok gayret sarf etmekte, daha ince usuller aramaktadır. Zaman zaman kullandığı tatlı dil, takındığı güler yüz bile, millete böyle bir oldubittiyi daha kolaylıkla kabul ettirebilmek içindir.
Memurundan tüccarına, politikacısından işçisine, profesöründen üniversite öğrencisine kadar herkese, her zümreye, meselelerinin ancak Bay Menderes isterse, Bay Menderes «emir buyur» ursa halledilebileceği, ihtiyaçlarıyla ancak Bay Menderes'in dikkati çekilebildiğl ölçüde ilgilenileceği telkin edilmek istenmektedir.
Batan gemiler onun izniyle çıkarılmakta, yok olan koyunlar onun emriyle kasaplara gelmektedir. Onun dudakları arasından çıkacak bir çift sözle profesörler kürsülerinden uzaklaştırılmakta veya arsalara kavuşturulmaktadır. Yıkılsın dediği yapılar yıkılmakta, insin dediği yollar inmekte, sökülsün dediği ağaçlar sökülmektedir. Geçsin dediği kanunlar geçip, geçmesin dediği kanunlar geçmemektedir. İhmalcilikten gemiler batsa Bay Menderes'e bağlılık, batan gemilerden cesetler çıkarılsa Bay Menderes'e teşekkür telgrafları çekilmektedir.
Devlet öylesine odur ki, onun canı nerede oturmak isterse başkent sanki orası olmaktadır. Hükümet öylesine odur ki, halk arasında, bakanların kendi istifalarını radyodan haber aldıkları rivayet olunmaktadır.
İstanbul Valisinin daha geçen gün açıkladığına göre, câmiler bile «onun senakârı», sokaklar bile «onun duakârı» dır.
Geçim zorluğu, o «var» derse var, «yok» derse yoktur. Yokluk, o «var» derse var, «yok» derse yoktur.
Çünkü onun sezişleri uzmanların bilgisinden üstündür. Çünkü zekâ onda, deha ondadır.!
İşte bu zihniyet ve bu zihniyetin doğurduğu tutum devam ettikçe, uzmanların salık vereceği, yetkililerin uygulamak istiyeceği hiç bir tedbir memleketin iktisadî meselelerini çözemez.
Bu zihniyet, ve bu zihniyetin doğurduğu tutum değiştiği takdirde ise, yalnız iktisadî meselelerimiz değil, rejim meselelerimiz de, zaten kendiliğinden çözülüverir.
Uzmanlar ne yapsın?
Bülent ECEVİT
GAZETELER yeni bazı iktisadî tedbirlerin alınmak üzere olduğunu, ticaret hayatının yeniden düzenleneceğini, tahsis ve terzi işlerinin yeni ve âdilâne bir düzene bağlanacağını, bunlar için yabancı uzmanlara danışılacağını bildiriyor.
İktisadî durumumuzda ciddî buhran belirtileri başladığındanberi, zaman zaman böyle davranışlar olmuş, fakat milletçe hepsinden hayal kırıklığına uğranılmıştır. Onun için alınacak yeni iktisadi tedbirlerle ilgili haberlere sevinmekte acele göstermiyenler hoş görülmelidirler. Şimdilik ancak yeni tedbirlerin memleket için hayırlı olmasını dileyip sonuçları beklemekle yetinilebilir.
Birbirleriyle çelişen «tedbirler» in, kararnamelerin, sirkülerlerin bombardımanı altında ne yapacağını, ne yola sapacağını bilmez, yeni teşebbüslere kalkışamaz duruma düşen iş adamları, piyasaya ve paraya bütün güvenini yitiren müstehlikler, bu düzensizlik, huzursuzluk ve güvensizliğin zararını belki herkesten çok çeken işçiler, yeni düşünülen tedbirleri umutla olduğu kadar kaygı ile de beklemekten kendilerini alamıyacaklardır.
Yeni tedbirlerin, bize yardımda bulunabilmek, kredi açabilmek, bizimle, ticari münasebetlerini normalleştirmek isteyen bazı dost ve müttefiklerce ileri sürülmüş şartlardan mülhem bulunduğu söyleniyor.
Bu tedbirler kâğıt üzerinde mükemmel olabilir; en yetkili iktisatçıların, en tecrübeli iş adamlarının görüşlerini yansıtabilir. Fakat nasıl plâna, hesap ve kitaba inanmıyan bir kalfanın elinde en güzel, en ince hesaplı bir ev plânından, plândaki şekle hiç benzemez, çürük bir yapı çıkarsa, tasarlanan yeni tedbirler manzumesi de, ne kadar mükemmel, ne kadar realist olursa olsun, iktidarda, daha doğrusu Başbakanda, bir zihniyet değişikliği meydana gelmezse, iktisadi durumumuza faydadan çok zarar verebilir.
Yetkili yabancı veya Türk iktisatçılar, iş adamları, iktidara, iktisadi hayatımızı düzene kavuşturacak, canlandıracak tedbirleri, yolları gösterebilirler ama, bu tedbirlerden yararlanabilmek, bu yollarda sendelemeden, sağa sola sapmadan yürüyebilmek için gerekli zihniyet değişikliğini sağlıyamazlar.
Doktorun yapabileceği, reçete yazmaktan ibarettir. Reçetedeki ilâcın gereği gibi kullanılması, hastaya veya hastanın başındakilere düşer. Hastanın başındaki kimse, uzman doktorlardan reçeteyi alıp, hastasına gene kendi bildiği kocakarı ilâçlarını içirmeğe devam ederse, o reçetenin hasta bünyeye elbette bir faydası dokunmaz.
Onun için önemli olan, iktidarda, daha doğrusu Demokrat Parti iktidarını bir şahıs idaresi durumuna getiren Başbakan Menderes'te, bir zihniyet değişikliği meydana gelmesidir. Böyle bir zihniyet değişikliği meydana geldiğini veya gelmekte olduğunu gösterir en küçük bir belirti ise henüz ortada yoktur.
Tersine, Bay Menderes, kendi şahıs hâkimiyetini pekiştirmek için şimdi her zamankinden daha çok gayret sarf etmekte, daha ince usuller aramaktadır. Zaman zaman kullandığı tatlı dil, takındığı güler yüz bile, millete böyle bir oldubittiyi daha kolaylıkla kabul ettirebilmek içindir.
Memurundan tüccarına, politikacısından işçisine, profesöründen üniversite öğrencisine kadar herkese, her zümreye, meselelerinin ancak Bay Menderes isterse, Bay Menderes «emir buyur» ursa halledilebileceği, ihtiyaçlarıyla ancak Bay Menderes'in dikkati çekilebildiğl ölçüde ilgilenileceği telkin edilmek istenmektedir.
Batan gemiler onun izniyle çıkarılmakta, yok olan koyunlar onun emriyle kasaplara gelmektedir. Onun dudakları arasından çıkacak bir çift sözle profesörler kürsülerinden uzaklaştırılmakta veya arsalara kavuşturulmaktadır. Yıkılsın dediği yapılar yıkılmakta, insin dediği yollar inmekte, sökülsün dediği ağaçlar sökülmektedir. Geçsin dediği kanunlar geçip, geçmesin dediği kanunlar geçmemektedir. İhmalcilikten gemiler batsa Bay Menderes'e bağlılık, batan gemilerden cesetler çıkarılsa Bay Menderes'e teşekkür telgrafları çekilmektedir.
Devlet öylesine odur ki, onun canı nerede oturmak isterse başkent sanki orası olmaktadır. Hükümet öylesine odur ki, halk arasında, bakanların kendi istifalarını radyodan haber aldıkları rivayet olunmaktadır.
İstanbul Valisinin daha geçen gün açıkladığına göre, câmiler bile «onun senakârı», sokaklar bile «onun duakârı» dır.
Geçim zorluğu, o «var» derse var, «yok» derse yoktur. Yokluk, o «var» derse var, «yok» derse yoktur.
Çünkü onun sezişleri uzmanların bilgisinden üstündür. Çünkü zekâ onda, deha ondadır.!
İşte bu zihniyet ve bu zihniyetin doğurduğu tutum devam ettikçe, uzmanların salık vereceği, yetkililerin uygulamak istiyeceği hiç bir tedbir memleketin iktisadî meselelerini çözemez.
Bu zihniyet, ve bu zihniyetin doğurduğu tutum değiştiği takdirde ise, yalnız iktisadî meselelerimiz değil, rejim meselelerimiz de, zaten kendiliğinden çözülüverir.
Koleksiyon
Alıntı
“Uzmanlar Ne Yapsın?,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/975 ulaşıldı.