Razı mısınız?
Title:
Razı mısınız?
Source:
Ulus, "Günün Işığında", s. 3
Date:
1958-03-14
Location:
Atatürk Kitaplığı
Text:
GÜNÜN IŞIĞINDA
RAZI MISINIZ?
Bülent ECEVİT
İRAK'IN tanınmış devlet adamı, şimdi Dışişleri Bakanı olan sayın Fazıl Cemalî, değerli gazeteci arkadaşımız İzzet Sedes'e Bağdat'ta bir demeç vermiş, ve, Ürdün'e bir tecavüz olursa Türkiye'nin otomatik olarak müdahale edeceğini, Türk devlet adamlarının bunu prensip olarak kabul ettiklerini söylemiş.
Ürdün'le aramızda böyle bir anlaşma bulunduğundan habersiz, bilâkis Ürdün'ün Bağdat Paktına girmeğe Irak'la birleşirken bile razı olmadığını, hattâ ancak Bağdat Paktına içinde herhangi bir sorumluluk yüklenmemek şartiyle bu birleşmeyi kabul ettiğini bilen bir Türk milletvekili olarak biz de, Türk Dışişleri Bakanından, Fazıl Cemalî'nin bu demecine dair ne düşündüğünü sormuşuz.
Şimdi İktidar sözcüsü «Zafer» gazetesinden öğreniyoruz ki, bir milletvekilinin Mecliste Dışişleri Basınına böyle bir «zıpçıktı» soru sorması, meğer ancak «mevcut nizam ile bunun her çeşit selâhiyetini bidayetten itibaren tanımayan totaliter yani taklip gayesi güden bir hareketin mürevviçleri» nin yapacağı işmiş!
Bir yabancı devlet adamının Türkiye'yi, Büyük Meclisimizin bilgisi dışında ağır bir teahhüt altına girmiş gibi gösteren, öyle göstermekte ısrar eden, üstelik Bağdat Paktının kendi üyelerine yüklediği vecibeleri gerçektekinden çok daha ağır ve bağlayıcı bir şekilde yorumlayan bir demecine dair Mecliste bir soru önergesi vermekle nasıl olup da «taklip» gayesi gütmüş olabileceğimizi anlıyabilmekten âciziz.
İsterse «Zafer» in sayın Başyazarı, bizim bu aczimizi, «taklip» veya «totaliter hareket» metodları hakkındaki bilgisizliğimize versin! Bu hususta bilgisiz olmayı kendimiz bir eksiklik sayıp üzülmeğe hiçbir sebep görmeyiz.
Fakat bizim bildiğimiz, Türkiye'deki «mevcut nizam» da, «devletlerle mukavele, muahede ve sulh akdi, harb ilânı» münhasıran Büyük Millet Meclisinin «selâhiyet» içindedir (Anayasa. M. 26).
Onun için, eğer Fazıl Cemalî'nin sözleri doğru ise, yani Türk Hükümeti Meclise danışmaksızın, kendi başına, Türkiye'yi bir harb teahhüdü altına sokmuş bulunuyorsa, «mevcût nizam ile bunun her çeşit selâhiyetini bidayetten itibaren tanımamak» durumuna bizzat Hükümet düşmüş olur.
Öyleyse «Zafer» in anlayışına göre, Hükümetin bu hareketini, «totaliter yani taklip gayesi güden bir hareket» mi saymamız gerekecektir?
Ancak biz, Hükümetin milletimizi böyle bir taahhüt altına Meclisten habersiz sokmuş olabileceğine ihtimal vermek istemeyiz. Sorumuzla, Türk Dışişleri Bakanına, bu hususu açıklama fırsatını verdiğimizi umuyoruz.
Biz bu soruyu sormadan önce, «Akşam» gazetesinde Sayın Fazıl Cemalî'nin söz konusu demeci çıktı. Başka gazete ve dergilerde bu demece dair makaleler yayınlandı. Aradan günler geçti, ve o günler boyunca biz, sabırla, bir resmî açıklamada bulunulmasını, dünya gözünde memleketimizin, Türk Hükümetince «mevcut nizamı ve bunun her çeşit selâhiyetini» aşan bir teahhüt altına sokulmuş gibi görünür bir duruma düşmekten kurtarılmasını bekledik.
Soru önergemizi ancak, bu bekleyişin boşuna olduğunu anladıktan sonradır ki Meclis Başkanlığına verdik.
Bu meselenin daha etraflıca tartışılacağı, karşılıklı görüşlerin daha derinliğine açıklanacağı yer, ortada verilmiş bir sözlü soru önergesi bulunduğuna göre, elbette Büyük Millet Meclisi olmak gerekir.
Fakat bu vesileyle, «Zafer» Başyazarının, dış politika konularında iktidar - muhalefet münasebetlerine dair verdiği demokrasi dersine de biraz ilişmek yerinde olacaktır.
«Zafer» Başyazarına göre gerçek demokratik anlayış onu gerektirirmiş ki, böyle bir meselede, muhalefet veya bir muhalif milletvekili, doğrudan doğruya Meclis Başkanlığına soru önergesi vermek yoluna gidecek yerde, önce Hükümetle temas etsin, böyle bir önerge vermenin «yerinde ve zamanında olup olmayacağını» danışsın, ve «ondan sonra ancak ya sükût veyahut cevaba bağlanması hususunda mutabık kalınarak, sualin muameleye konması kanalından, Devletin dış politikası için elverişli bir açıklamada bulun» ulsun!
Hangi gazete söylüyor bunu?. Son zamanlarda her vesileyle, iktidarın muhalefeti kanunî mecburiyetler dışında tanımadığını, bu mecburiyetler dısında muhalefetle teması kabul edemiyeceğini başyazılarıyla ilân eden iktidar sözcüsü gazete söylüyor!
Kime söylüyor bunu?... Diplomatik kabul resimlerinde bile protokol dısı tutulan ana muhalefet partisinin bir milletvekiline söylüyor!
Nedir o ana muhalefet partisinin dış politika konusunda şimdiye kadar Demokrat Parti Hükümetlerince aslâ itibar edilmeyen bir teklifi?... Şudur ki o teklif, dış siyasetimizin «millî» olabilmesi, dost düşman bütün dünya gözünde bütün milletin görüşünü temsil edebilmesi için, iktidar, dış siyaset konularında muhalefetle, «Zafer» in dünkü başyazısında tarif ettiği tarzda bir işbirliğine razı olsun!
İktidar böyle bir işbirliğine, gerektireceği bütün demokratik şartlarla beraber, artık razı mıdır?
İktidar sözcüsü gazete, ve ondan daha önce iktidar sorumluları, lütfen bize bunu haber versinler!
Bunu haber versinler, ve ilkin böyle bir işbirliğinin kendilerine düşen vecibelerini yerine getirsinler ki, muhalefet de, demokrasinin «iyi teamüller» ini memlekete yerleştirmek hususunda Demokrat Parti iktidarının iyiniyetine inanabilsin!
«Zafer» Başyazarına göre, Cumhuriyet Halk Partisi «demokrasinin ilmiyatına tek başına tesahüp etmek iddiasında» dır!.. Böyle bir iddiada olmak, Cumhuriyet Halk Partisi için, memleket hesabına bir öğünç ve sevinç vesilesi teşkil etmez. Cumhuriyet Halk Partisi ancak, «demokrasi ilmiyatına» iktidarla beraberce «tesahüp» edebildiği ölçüde, memleket hesabına öğünç ve sevinç duyar.
RAZI MISINIZ?
Bülent ECEVİT
İRAK'IN tanınmış devlet adamı, şimdi Dışişleri Bakanı olan sayın Fazıl Cemalî, değerli gazeteci arkadaşımız İzzet Sedes'e Bağdat'ta bir demeç vermiş, ve, Ürdün'e bir tecavüz olursa Türkiye'nin otomatik olarak müdahale edeceğini, Türk devlet adamlarının bunu prensip olarak kabul ettiklerini söylemiş.
Ürdün'le aramızda böyle bir anlaşma bulunduğundan habersiz, bilâkis Ürdün'ün Bağdat Paktına girmeğe Irak'la birleşirken bile razı olmadığını, hattâ ancak Bağdat Paktına içinde herhangi bir sorumluluk yüklenmemek şartiyle bu birleşmeyi kabul ettiğini bilen bir Türk milletvekili olarak biz de, Türk Dışişleri Bakanından, Fazıl Cemalî'nin bu demecine dair ne düşündüğünü sormuşuz.
Şimdi İktidar sözcüsü «Zafer» gazetesinden öğreniyoruz ki, bir milletvekilinin Mecliste Dışişleri Basınına böyle bir «zıpçıktı» soru sorması, meğer ancak «mevcut nizam ile bunun her çeşit selâhiyetini bidayetten itibaren tanımayan totaliter yani taklip gayesi güden bir hareketin mürevviçleri» nin yapacağı işmiş!
Bir yabancı devlet adamının Türkiye'yi, Büyük Meclisimizin bilgisi dışında ağır bir teahhüt altına girmiş gibi gösteren, öyle göstermekte ısrar eden, üstelik Bağdat Paktının kendi üyelerine yüklediği vecibeleri gerçektekinden çok daha ağır ve bağlayıcı bir şekilde yorumlayan bir demecine dair Mecliste bir soru önergesi vermekle nasıl olup da «taklip» gayesi gütmüş olabileceğimizi anlıyabilmekten âciziz.
İsterse «Zafer» in sayın Başyazarı, bizim bu aczimizi, «taklip» veya «totaliter hareket» metodları hakkındaki bilgisizliğimize versin! Bu hususta bilgisiz olmayı kendimiz bir eksiklik sayıp üzülmeğe hiçbir sebep görmeyiz.
Fakat bizim bildiğimiz, Türkiye'deki «mevcut nizam» da, «devletlerle mukavele, muahede ve sulh akdi, harb ilânı» münhasıran Büyük Millet Meclisinin «selâhiyet» içindedir (Anayasa. M. 26).
Onun için, eğer Fazıl Cemalî'nin sözleri doğru ise, yani Türk Hükümeti Meclise danışmaksızın, kendi başına, Türkiye'yi bir harb teahhüdü altına sokmuş bulunuyorsa, «mevcût nizam ile bunun her çeşit selâhiyetini bidayetten itibaren tanımamak» durumuna bizzat Hükümet düşmüş olur.
Öyleyse «Zafer» in anlayışına göre, Hükümetin bu hareketini, «totaliter yani taklip gayesi güden bir hareket» mi saymamız gerekecektir?
Ancak biz, Hükümetin milletimizi böyle bir taahhüt altına Meclisten habersiz sokmuş olabileceğine ihtimal vermek istemeyiz. Sorumuzla, Türk Dışişleri Bakanına, bu hususu açıklama fırsatını verdiğimizi umuyoruz.
Biz bu soruyu sormadan önce, «Akşam» gazetesinde Sayın Fazıl Cemalî'nin söz konusu demeci çıktı. Başka gazete ve dergilerde bu demece dair makaleler yayınlandı. Aradan günler geçti, ve o günler boyunca biz, sabırla, bir resmî açıklamada bulunulmasını, dünya gözünde memleketimizin, Türk Hükümetince «mevcut nizamı ve bunun her çeşit selâhiyetini» aşan bir teahhüt altına sokulmuş gibi görünür bir duruma düşmekten kurtarılmasını bekledik.
Soru önergemizi ancak, bu bekleyişin boşuna olduğunu anladıktan sonradır ki Meclis Başkanlığına verdik.
Bu meselenin daha etraflıca tartışılacağı, karşılıklı görüşlerin daha derinliğine açıklanacağı yer, ortada verilmiş bir sözlü soru önergesi bulunduğuna göre, elbette Büyük Millet Meclisi olmak gerekir.
Fakat bu vesileyle, «Zafer» Başyazarının, dış politika konularında iktidar - muhalefet münasebetlerine dair verdiği demokrasi dersine de biraz ilişmek yerinde olacaktır.
«Zafer» Başyazarına göre gerçek demokratik anlayış onu gerektirirmiş ki, böyle bir meselede, muhalefet veya bir muhalif milletvekili, doğrudan doğruya Meclis Başkanlığına soru önergesi vermek yoluna gidecek yerde, önce Hükümetle temas etsin, böyle bir önerge vermenin «yerinde ve zamanında olup olmayacağını» danışsın, ve «ondan sonra ancak ya sükût veyahut cevaba bağlanması hususunda mutabık kalınarak, sualin muameleye konması kanalından, Devletin dış politikası için elverişli bir açıklamada bulun» ulsun!
Hangi gazete söylüyor bunu?. Son zamanlarda her vesileyle, iktidarın muhalefeti kanunî mecburiyetler dışında tanımadığını, bu mecburiyetler dısında muhalefetle teması kabul edemiyeceğini başyazılarıyla ilân eden iktidar sözcüsü gazete söylüyor!
Kime söylüyor bunu?... Diplomatik kabul resimlerinde bile protokol dısı tutulan ana muhalefet partisinin bir milletvekiline söylüyor!
Nedir o ana muhalefet partisinin dış politika konusunda şimdiye kadar Demokrat Parti Hükümetlerince aslâ itibar edilmeyen bir teklifi?... Şudur ki o teklif, dış siyasetimizin «millî» olabilmesi, dost düşman bütün dünya gözünde bütün milletin görüşünü temsil edebilmesi için, iktidar, dış siyaset konularında muhalefetle, «Zafer» in dünkü başyazısında tarif ettiği tarzda bir işbirliğine razı olsun!
İktidar böyle bir işbirliğine, gerektireceği bütün demokratik şartlarla beraber, artık razı mıdır?
İktidar sözcüsü gazete, ve ondan daha önce iktidar sorumluları, lütfen bize bunu haber versinler!
Bunu haber versinler, ve ilkin böyle bir işbirliğinin kendilerine düşen vecibelerini yerine getirsinler ki, muhalefet de, demokrasinin «iyi teamüller» ini memlekete yerleştirmek hususunda Demokrat Parti iktidarının iyiniyetine inanabilsin!
«Zafer» Başyazarına göre, Cumhuriyet Halk Partisi «demokrasinin ilmiyatına tek başına tesahüp etmek iddiasında» dır!.. Böyle bir iddiada olmak, Cumhuriyet Halk Partisi için, memleket hesabına bir öğünç ve sevinç vesilesi teşkil etmez. Cumhuriyet Halk Partisi ancak, «demokrasi ilmiyatına» iktidarla beraberce «tesahüp» edebildiği ölçüde, memleket hesabına öğünç ve sevinç duyar.
Collection
Citation
“Razı mısınız?,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, accessed November 24, 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/970.