Halkın Meramı Ne, Başbakanın "Kelâm"ı Ne?
Başlık:
Halkın Meramı Ne, Başbakanın "Kelâm"ı Ne?
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", s. 3
Tarih:
1958-02-23
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Halkın meramı ne, Başbakanın "kelâm,,ı ne ?
Bülent ECEVİT
BAŞBAKANIN aklına esecek, meydan meydan, sinema sinema dolaşıp tehditler savuracak, küfür ve hakaret edecek, o zaman hepimiz boynumuzu büküp bu hiddet ve şiddet devresinin sona ermesini bekleyeceğiz; sonra gene Başbakanın aklına esecek veya, hemen her bütçe tartışması sırasında olduğu gibi, işine öyle gelecek, kürsüye çıkıp sağa sola iltifatlar, lâtifeler, tebessümler yağdıracak, o zaman milletçe düğün bayram edeceğiz!
Eğer iktidarın halktan ve muhalefetten beklediği bu ise, boşuna bir bekleyiştir bu! Demokraside halkın huzuru, hakları, hürriyetleri birkaç kişinin keyfine bağlı değildir.
Oysa, iktidar sözcüsü «Zafer» gazetesine göre, Başbakan Mendeıes'in, bütçe tartışmaları sırasında bir «sürpriz» yapıp, aylar süren bir yokluktan sonra belediyecilikten vakit ayırıp, Büyük Millet Meclisini teşrif etmesi, «kelâmın en ince ve lâtif arabeskleri» ni kullanarak, «çoğu henüz masum ve Türk evlâtları oldukları için de temiz vicdanlı muhasım kur'a efradı» nı «teshir» etmesine, onların «gönüllerine girme»ğe muvaffak olmasına yetmiştir!
Eğer, maksadı kendi kendini aldatıp avutmaksa, Başbakan varsın «Zafer»in bu türlü yorumlarını okuyup avunsun! Ama muhalefet ve muhalefeti destekleyen Türk halk çoğunluğu, incik boncukla gönülleri alınıp boyunduruk altına sokulabilen ilkel kabileler kadar safdil değildir.
Daha birkaç ay önce miting meydanlarında - Dr. Suphi Baykam'ın Cuma günü Meclis kürsüsünden hatırlattığı gibi - muhaliflerine «suratına tükürülecek insanlar» diye yakışıksız bir dille hakaret eden, daha birkaç hafta önce bir Demokrat Parti kongresinde, iktidarın değişmesi ihtmalini bir millî «facia» olarak anlatıp, bu ihtimalin pek yakınlaştığı ve anlaşılan pek güçlükle bertaraf edilebildiği son seçimler için «Adlah bir daha göstermesin» diyen; en hafif tenkidler, en zararsız espriler için muhaliflerini aylarca, yıllarca hapse mahkûm ettiren; daha geniş bir hürriyet ve demokrasi rejimi vaadiyle iktidara gelip sonra Türk halkını bir totaliter idare altına sokmak isteyen; «görülmemiş refah» edebiyatıyla ortaya atılıp Türk halkını harb yıllarında bile görülmemiş bir sefalete mahkûm eden; ve sonra bu sefaletle alay edermiş gibi, milletin parasını ve gücünü kendi seçim bölgesinin sözümona «imar» ına harcayan bir kimse, artık bu memlekette hiç bir aklı başında insanin lâfla «gönlüne girme» ğe muvaffak olamaz.
Başbakanın «kelâm»ının «ince ve lâtif arabeskleri» altında, Türk halkının hangi derdine ne çare vadedilmiş, hangi şikâyetine ne cevap verilmiştir?... Seçim Kanununun 1950 Mayısındaki kadar liberal bir şekle iade edileceği mi, Meclis İçtüzüğünün Meclis içi denetlemeye tek parti çağındaki kadar olsun imkân verecek hale getirileceği mi, yargıç teminatının, 1950'deki memur ve işçi haklarının iade edileceği mi, yokluğun, pahalılığın, ilâçsızlığın sona ereceği mi söylenmiştir? Ne gezer!... Sadece tebessüm edilmiş, sadece lâtife ve nükteler yapılmış, sadece muhalefetin «şiddet ve sertlikten» vazgeçmesi istenmiştir!
Çürük malını satmağa uğraşan bir tezgâhtar gayretiyle her bütçe tartışmasında estirilmek istenen bu sahte «bahar havası» na, bu tatlı dil dökmelere, bu «sürpriz» li tebessümlere artık halkın karnı toktur.
Böyle sahte «bahar havası» yaratma gayretleri karşısında Demokrat Parti iktidarı, bugüne kadar gördüğü mukavemetlerin belki en kararlısını, «Zafer» in «henüz masum» dediği ve «kur'a efradı» na benzettiği, politikaya çok partili çağda, hattâ Demokrat Parti iktidarı sırasında atılmış muhaliflerden görecektir. Çünkü bu «masum» ların çoğunluğunu, ötedenberi Cumhuriyet Halk Partili oldukları için bugün tabiatiyle muhalefet şatlarında bulunanlar değil, Demokrat Partiyi iktidarda gördükleri, Demokrat Partinin memleketi ne kadar tehlikeli bir yöne sürüklediğini anladıkları için Cumhuriyet Halk Partili olmuş, C.H.P. nin değerini, üstünlüğünü anlamış muhalifler teşkil etmektedir. Bu «masum» ların C.H.P. li oluşu, sadeee C.H.P. nin ilkelerine ve iyiliğine inançlarından değil, aynı zamanda Demokrat Parti iktidarını affedemeyişlerinden, memleket için zararlı görüşlerinden, bu iktidarın zihniyetiyle ve tutumuyla mutlâka mücadele etmek ihtiyacını duyuşlarındandır.
Demokrat Partililerin bunu bilmelerinde fayda vardır. Bay Adnan Menderes, gene «Zafer» in kullandığı ifadelerle, bu «masum» ların içindeki isyanı «güle okşaya yumuşatma», bu «masum» lar üzerinde «bir kalb yahut dimağ ameliyatı» yapma gayretlerinden, bütçe tartışmalarıyla ciddî buhran devrelerine mahsus tebessümlerinden, tatlı sözlerinden, «kelâmının ince ve lâtif arabeskleri» nden umduğu sonuçları elde edemiyecektir.
Gerek o «masum» ların gerek Türk halk çoğunluğunun beklediği «kalb yahut dimağ ameliyatı», Demokrat Partinin, muhalefet sırasındaki pozuna, görünüşüne, vait ve iddialarına geri dönebilmek için muhtaç bulunduğu «kalb ve dimağ ameliyatı» dır. Bu «ameliyat»a yanaşmadıkça, iktidar partisi liderinin, «karşısındakileri teshir» yoluyla «gönüllere girme» gayreti boşunadır.
Nasıl küfür ve tehditleriyle kimseyi ürkütemiyorsa, nasıl «tedbir» leriyle kimseyi yıldıramıyorsa, tatlı söz ve gülüşleriyle de kimsenin gönlünü alamıyacaktır.
Kendisinden ve Demokrat Partiden beklenen ya iktidara gelmeden önce verdikleri sözleri tutmaları ya da çekilip gitmeleridir.
Halkın meramı ne, Başbakanın "kelâm,,ı ne ?
Bülent ECEVİT
BAŞBAKANIN aklına esecek, meydan meydan, sinema sinema dolaşıp tehditler savuracak, küfür ve hakaret edecek, o zaman hepimiz boynumuzu büküp bu hiddet ve şiddet devresinin sona ermesini bekleyeceğiz; sonra gene Başbakanın aklına esecek veya, hemen her bütçe tartışması sırasında olduğu gibi, işine öyle gelecek, kürsüye çıkıp sağa sola iltifatlar, lâtifeler, tebessümler yağdıracak, o zaman milletçe düğün bayram edeceğiz!
Eğer iktidarın halktan ve muhalefetten beklediği bu ise, boşuna bir bekleyiştir bu! Demokraside halkın huzuru, hakları, hürriyetleri birkaç kişinin keyfine bağlı değildir.
Oysa, iktidar sözcüsü «Zafer» gazetesine göre, Başbakan Mendeıes'in, bütçe tartışmaları sırasında bir «sürpriz» yapıp, aylar süren bir yokluktan sonra belediyecilikten vakit ayırıp, Büyük Millet Meclisini teşrif etmesi, «kelâmın en ince ve lâtif arabeskleri» ni kullanarak, «çoğu henüz masum ve Türk evlâtları oldukları için de temiz vicdanlı muhasım kur'a efradı» nı «teshir» etmesine, onların «gönüllerine girme»ğe muvaffak olmasına yetmiştir!
Eğer, maksadı kendi kendini aldatıp avutmaksa, Başbakan varsın «Zafer»in bu türlü yorumlarını okuyup avunsun! Ama muhalefet ve muhalefeti destekleyen Türk halk çoğunluğu, incik boncukla gönülleri alınıp boyunduruk altına sokulabilen ilkel kabileler kadar safdil değildir.
Daha birkaç ay önce miting meydanlarında - Dr. Suphi Baykam'ın Cuma günü Meclis kürsüsünden hatırlattığı gibi - muhaliflerine «suratına tükürülecek insanlar» diye yakışıksız bir dille hakaret eden, daha birkaç hafta önce bir Demokrat Parti kongresinde, iktidarın değişmesi ihtmalini bir millî «facia» olarak anlatıp, bu ihtimalin pek yakınlaştığı ve anlaşılan pek güçlükle bertaraf edilebildiği son seçimler için «Adlah bir daha göstermesin» diyen; en hafif tenkidler, en zararsız espriler için muhaliflerini aylarca, yıllarca hapse mahkûm ettiren; daha geniş bir hürriyet ve demokrasi rejimi vaadiyle iktidara gelip sonra Türk halkını bir totaliter idare altına sokmak isteyen; «görülmemiş refah» edebiyatıyla ortaya atılıp Türk halkını harb yıllarında bile görülmemiş bir sefalete mahkûm eden; ve sonra bu sefaletle alay edermiş gibi, milletin parasını ve gücünü kendi seçim bölgesinin sözümona «imar» ına harcayan bir kimse, artık bu memlekette hiç bir aklı başında insanin lâfla «gönlüne girme» ğe muvaffak olamaz.
Başbakanın «kelâm»ının «ince ve lâtif arabeskleri» altında, Türk halkının hangi derdine ne çare vadedilmiş, hangi şikâyetine ne cevap verilmiştir?... Seçim Kanununun 1950 Mayısındaki kadar liberal bir şekle iade edileceği mi, Meclis İçtüzüğünün Meclis içi denetlemeye tek parti çağındaki kadar olsun imkân verecek hale getirileceği mi, yargıç teminatının, 1950'deki memur ve işçi haklarının iade edileceği mi, yokluğun, pahalılığın, ilâçsızlığın sona ereceği mi söylenmiştir? Ne gezer!... Sadece tebessüm edilmiş, sadece lâtife ve nükteler yapılmış, sadece muhalefetin «şiddet ve sertlikten» vazgeçmesi istenmiştir!
Çürük malını satmağa uğraşan bir tezgâhtar gayretiyle her bütçe tartışmasında estirilmek istenen bu sahte «bahar havası» na, bu tatlı dil dökmelere, bu «sürpriz» li tebessümlere artık halkın karnı toktur.
Böyle sahte «bahar havası» yaratma gayretleri karşısında Demokrat Parti iktidarı, bugüne kadar gördüğü mukavemetlerin belki en kararlısını, «Zafer» in «henüz masum» dediği ve «kur'a efradı» na benzettiği, politikaya çok partili çağda, hattâ Demokrat Parti iktidarı sırasında atılmış muhaliflerden görecektir. Çünkü bu «masum» ların çoğunluğunu, ötedenberi Cumhuriyet Halk Partili oldukları için bugün tabiatiyle muhalefet şatlarında bulunanlar değil, Demokrat Partiyi iktidarda gördükleri, Demokrat Partinin memleketi ne kadar tehlikeli bir yöne sürüklediğini anladıkları için Cumhuriyet Halk Partili olmuş, C.H.P. nin değerini, üstünlüğünü anlamış muhalifler teşkil etmektedir. Bu «masum» ların C.H.P. li oluşu, sadeee C.H.P. nin ilkelerine ve iyiliğine inançlarından değil, aynı zamanda Demokrat Parti iktidarını affedemeyişlerinden, memleket için zararlı görüşlerinden, bu iktidarın zihniyetiyle ve tutumuyla mutlâka mücadele etmek ihtiyacını duyuşlarındandır.
Demokrat Partililerin bunu bilmelerinde fayda vardır. Bay Adnan Menderes, gene «Zafer» in kullandığı ifadelerle, bu «masum» ların içindeki isyanı «güle okşaya yumuşatma», bu «masum» lar üzerinde «bir kalb yahut dimağ ameliyatı» yapma gayretlerinden, bütçe tartışmalarıyla ciddî buhran devrelerine mahsus tebessümlerinden, tatlı sözlerinden, «kelâmının ince ve lâtif arabeskleri» nden umduğu sonuçları elde edemiyecektir.
Gerek o «masum» ların gerek Türk halk çoğunluğunun beklediği «kalb yahut dimağ ameliyatı», Demokrat Partinin, muhalefet sırasındaki pozuna, görünüşüne, vait ve iddialarına geri dönebilmek için muhtaç bulunduğu «kalb ve dimağ ameliyatı» dır. Bu «ameliyat»a yanaşmadıkça, iktidar partisi liderinin, «karşısındakileri teshir» yoluyla «gönüllere girme» gayreti boşunadır.
Nasıl küfür ve tehditleriyle kimseyi ürkütemiyorsa, nasıl «tedbir» leriyle kimseyi yıldıramıyorsa, tatlı söz ve gülüşleriyle de kimsenin gönlünü alamıyacaktır.
Kendisinden ve Demokrat Partiden beklenen ya iktidara gelmeden önce verdikleri sözleri tutmaları ya da çekilip gitmeleridir.
Koleksiyon
Alıntı
“Halkın Meramı Ne, Başbakanın "Kelâm"ı Ne?,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 25 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/963 ulaşıldı.