Gaf mı İtiraf mı?
Başlık:
Gaf mı İtiraf mı?
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", s. 3
Tarih:
1958-02-11
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/38
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
GAF MI İTİRAF MI?
Bülent ECEVİT
BİR parti kongresinde veya gazetede, bir muhalif yurttaş, «Demokrat Partinin iktidarda kalması Türk milleti için bir facia olmuştur, milletimizi bu iktidardan Allah kurtarsın» diyecek olsa Savcılıklar hemen harekete geçebilirdi, bu sözleri söyleyen veya yazanlar ağır ceza tehditleriyle karşılaşabilirdi
Oysa Başbakan, Bursa'da Pazar günü yapılan Demokrat Parti kongresinde, 27 yıl memleketi idare etmiş olan, bugün de kanuni bir muhalefet partisi durumunda bulunan Cumhuriyet Halk Partisi için şöyle demiştir:
«Son seçimlerde davul zurna çalınarak hattâ üçte iki ekseriyetle iktidarı kazanıyoruz diye ortalığa velvele ve dehşet salmak istediler. Filhakika onların iktidar devrine ait hepimizin ve Türk milletnin zihninde bir takım hatıralar yaşamaktadır. Bunlar Demokrat Parti gibi devrî sabık yaratmıyacağız demez, gelirlerse kim bilir nasıl gelirler diye de bir endişe vardı. O seçim gecesini Allah bir daha göstermesin, Türk milletini bir faciadan kurtardı.»
Türk milleti «facia» sözüyle anlatılabilecek bir duruma, en son, Birinci Dünya Harbi üzerine yurdun büyük kısmı yabancı işgali altına girdiği zaman düşmüştü. Cumhuriyet Halk Partisi, işte o zaman, Türk milletinin bu gerçek faciadan kurtarılmasına ön ayak olmuş siyasal kurulun adıdır.
Türk milleti ikinci büyük facia ihtimalinden, yurdumuzu her yandan kuşatmış İkinci Dünya Harbinin dışında kalmakla kurtulmuştur. Cumhuriyet Halk Partisi, iktidarı sırasında Türk milletini o faciadan da kurtarmış partidir .
l945'e kadar faal bîr C.H.P. üyesi ve milletvekili olan Bay Adnan Menderes'in «zihninde» bu «hatıralar» artık yaşamaz mı olmuştur?.. Gerek Kurtuluş Savaşı yıllarındaki oluş devresinde, gerek Kurtuluş Savaşından sonraki 27 yıllık iktidarı sırasında, Türk milletini ancak bir takım facialardan, hem de varlığını söndürebilecek kadar büyük facialardan kurtarmış bir siyasal kurulun. serbest seçimler yoluyla, yani yurttaş iradesiyle, yeniden iktidara gelmesi ihtimalini Türk milleti için, bazı kimselere korkulu rüyalar gördüren bir «facia» olarak anlatmağa kalkışmak, olsa olsa.
1. hoş görülemiyecek bir değer bilmezliktir.
2. son seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisine oy vermiş milyonlarca yurttaşa karşı büyük bir saygısızlıktır
3. bugünkü iktidar partisinin başında bulunan bazı kimselerin günü gelip hesap verse ihtimalini kendileri için bir «facia» sayacak, bu ihtimal kendilerine bir kâbus gibi görünecek halde bulunduklarına ve böyle bir «facia» yı önlemek için her tedbire baş vurmağı göze aldıklarına işarettir.
Bir yanda bir iktidar lideri vardır, partisinin iktidardan düşmesine ramak kalmış bir gece için.
«Allah o seçim gecesini bir daha göstermesin. Türk milletini bir faciadan kurtardı.» diyerek, iktidardan düşme ihtimali karşısında nasıl soğuk terler döktüğünü itiraf eder!.. Öte yanda ise bir muhalefet partisi vardır, memleketin istilâdan kurtarılmasına ve Cumhuriyet Türkiye'sinin kurulmasında, bir siyasal kurul olarak baş rolü oynamış, 27 yıl memleketi tek başına idare ettikten sonra kendi isteğiyle çok partili demokratik idare çağını açmış ve serbest seçimler sonunda iktidarı bir başka partiye, beni de «husumet andı» içmiş bir partiye, gözünü bile kırpmadan bırakmıştır!
İki partinin iktidardan ayrılma düşüncesi karşısındaki davranışları arasında bu fark, yurttaşlar tarafından önemle tahlil edilmek, nedenleri araştırılmak gerektir!
Cumhuriyet Halk Partisi, «husumet andı» içmiş bir partiye iktidarı bırakırken hesap vermeğe hazırdı. Hesap vermekte güçlük çekebilecek olanlar, hesap verme ihtimalinden çekinebilecek durumda bulunanlar, zaten ya 1950 den önce ya da 1950 seçimlerinden hemen sonra, Demokrat Parti saflarına katılmışlardı. Bu durumda «Devrî sabık» yaratma teşebbüslerini fazla ileri götürmek Demokrat Parti iktidarının elbette işine gelmezdi.
C.H.P. ise, muhalefette seçim mücadeleleri yaparken, ne «husumet andı» içmiş, ne de iktidara geri gelince hesap soracağını söylemiştir. Tersine, birçok seçim bölgelerinde birçok tarafsız yurttaşların.
— Ancak yapılan yolsuzluklar, kanunsuzluklar için hesap soracağınızı vadederseniz size oy veririz,! tarzındaki ısrarlı hitaplarına ellerinden geldiği kadar karşı koymuş, hesap sormanın rejimi yeniden çıkmazlara sürükleyebileceğini söyleyerek yer yer bu yüzden oy kaybetmeyi bile göze almıştır.
Fakat, D.P, sorumluları, C.H. P nin, iktidara gelince hesap sormayı bir siyaset olarak reddetmesine rağmen, bazı konularda hesap sormasının kaçınılmaz bir kanuni, zorunluk olabileceği ihtimalinden bile ürküyorlarsa, onlar aslında CH.P, nin iktidara gelmesinden değil, kendi iktidarları sırasında yaptıkları, teşvik ettikleri veya göz yumdukları bazı hareketlerin kanunî sorumluluklarından kaygı duyuyorlar demektir.
Bütün bu dkşünceler bir yana, Başbakan, «O seçim gecesini Allah bir daha göstermesin, Türk milletini bir faciadan kurtardı», demekle, gerek 1957 seçimleri gerek bundan sonraki seçimler hakkında beslenen bazı şüpheleri de desteklemiş olmaktadır. Çünkü eğer Başbakan, C.H.P. nin iktidara gelmesini gerçekten bir «facia» sayıyorsa, öyle bir «facia» dan Türk milletini - veya kendisini ve çevresini - sakınmak bahanesiyle, seçimlerin CH.P. lehine sonuçlanmasını önleyici bazı tedbirler almış veya ilerde almağı tasarlaması da akla pek yakın gelir.
Kısacası, ne yönden bakılırsa bakılsın, Başbakanın Bursa'da söylediği sözler, ya bir büyük siyasi gaf, ya da bir hazin itiraftır.
GAF MI İTİRAF MI?
Bülent ECEVİT
BİR parti kongresinde veya gazetede, bir muhalif yurttaş, «Demokrat Partinin iktidarda kalması Türk milleti için bir facia olmuştur, milletimizi bu iktidardan Allah kurtarsın» diyecek olsa Savcılıklar hemen harekete geçebilirdi, bu sözleri söyleyen veya yazanlar ağır ceza tehditleriyle karşılaşabilirdi
Oysa Başbakan, Bursa'da Pazar günü yapılan Demokrat Parti kongresinde, 27 yıl memleketi idare etmiş olan, bugün de kanuni bir muhalefet partisi durumunda bulunan Cumhuriyet Halk Partisi için şöyle demiştir:
«Son seçimlerde davul zurna çalınarak hattâ üçte iki ekseriyetle iktidarı kazanıyoruz diye ortalığa velvele ve dehşet salmak istediler. Filhakika onların iktidar devrine ait hepimizin ve Türk milletnin zihninde bir takım hatıralar yaşamaktadır. Bunlar Demokrat Parti gibi devrî sabık yaratmıyacağız demez, gelirlerse kim bilir nasıl gelirler diye de bir endişe vardı. O seçim gecesini Allah bir daha göstermesin, Türk milletini bir faciadan kurtardı.»
Türk milleti «facia» sözüyle anlatılabilecek bir duruma, en son, Birinci Dünya Harbi üzerine yurdun büyük kısmı yabancı işgali altına girdiği zaman düşmüştü. Cumhuriyet Halk Partisi, işte o zaman, Türk milletinin bu gerçek faciadan kurtarılmasına ön ayak olmuş siyasal kurulun adıdır.
Türk milleti ikinci büyük facia ihtimalinden, yurdumuzu her yandan kuşatmış İkinci Dünya Harbinin dışında kalmakla kurtulmuştur. Cumhuriyet Halk Partisi, iktidarı sırasında Türk milletini o faciadan da kurtarmış partidir .
l945'e kadar faal bîr C.H.P. üyesi ve milletvekili olan Bay Adnan Menderes'in «zihninde» bu «hatıralar» artık yaşamaz mı olmuştur?.. Gerek Kurtuluş Savaşı yıllarındaki oluş devresinde, gerek Kurtuluş Savaşından sonraki 27 yıllık iktidarı sırasında, Türk milletini ancak bir takım facialardan, hem de varlığını söndürebilecek kadar büyük facialardan kurtarmış bir siyasal kurulun. serbest seçimler yoluyla, yani yurttaş iradesiyle, yeniden iktidara gelmesi ihtimalini Türk milleti için, bazı kimselere korkulu rüyalar gördüren bir «facia» olarak anlatmağa kalkışmak, olsa olsa.
1. hoş görülemiyecek bir değer bilmezliktir.
2. son seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisine oy vermiş milyonlarca yurttaşa karşı büyük bir saygısızlıktır
3. bugünkü iktidar partisinin başında bulunan bazı kimselerin günü gelip hesap verse ihtimalini kendileri için bir «facia» sayacak, bu ihtimal kendilerine bir kâbus gibi görünecek halde bulunduklarına ve böyle bir «facia» yı önlemek için her tedbire baş vurmağı göze aldıklarına işarettir.
Bir yanda bir iktidar lideri vardır, partisinin iktidardan düşmesine ramak kalmış bir gece için.
«Allah o seçim gecesini bir daha göstermesin. Türk milletini bir faciadan kurtardı.» diyerek, iktidardan düşme ihtimali karşısında nasıl soğuk terler döktüğünü itiraf eder!.. Öte yanda ise bir muhalefet partisi vardır, memleketin istilâdan kurtarılmasına ve Cumhuriyet Türkiye'sinin kurulmasında, bir siyasal kurul olarak baş rolü oynamış, 27 yıl memleketi tek başına idare ettikten sonra kendi isteğiyle çok partili demokratik idare çağını açmış ve serbest seçimler sonunda iktidarı bir başka partiye, beni de «husumet andı» içmiş bir partiye, gözünü bile kırpmadan bırakmıştır!
İki partinin iktidardan ayrılma düşüncesi karşısındaki davranışları arasında bu fark, yurttaşlar tarafından önemle tahlil edilmek, nedenleri araştırılmak gerektir!
Cumhuriyet Halk Partisi, «husumet andı» içmiş bir partiye iktidarı bırakırken hesap vermeğe hazırdı. Hesap vermekte güçlük çekebilecek olanlar, hesap verme ihtimalinden çekinebilecek durumda bulunanlar, zaten ya 1950 den önce ya da 1950 seçimlerinden hemen sonra, Demokrat Parti saflarına katılmışlardı. Bu durumda «Devrî sabık» yaratma teşebbüslerini fazla ileri götürmek Demokrat Parti iktidarının elbette işine gelmezdi.
C.H.P. ise, muhalefette seçim mücadeleleri yaparken, ne «husumet andı» içmiş, ne de iktidara geri gelince hesap soracağını söylemiştir. Tersine, birçok seçim bölgelerinde birçok tarafsız yurttaşların.
— Ancak yapılan yolsuzluklar, kanunsuzluklar için hesap soracağınızı vadederseniz size oy veririz,! tarzındaki ısrarlı hitaplarına ellerinden geldiği kadar karşı koymuş, hesap sormanın rejimi yeniden çıkmazlara sürükleyebileceğini söyleyerek yer yer bu yüzden oy kaybetmeyi bile göze almıştır.
Fakat, D.P, sorumluları, C.H. P nin, iktidara gelince hesap sormayı bir siyaset olarak reddetmesine rağmen, bazı konularda hesap sormasının kaçınılmaz bir kanuni, zorunluk olabileceği ihtimalinden bile ürküyorlarsa, onlar aslında CH.P, nin iktidara gelmesinden değil, kendi iktidarları sırasında yaptıkları, teşvik ettikleri veya göz yumdukları bazı hareketlerin kanunî sorumluluklarından kaygı duyuyorlar demektir.
Bütün bu dkşünceler bir yana, Başbakan, «O seçim gecesini Allah bir daha göstermesin, Türk milletini bir faciadan kurtardı», demekle, gerek 1957 seçimleri gerek bundan sonraki seçimler hakkında beslenen bazı şüpheleri de desteklemiş olmaktadır. Çünkü eğer Başbakan, C.H.P. nin iktidara gelmesini gerçekten bir «facia» sayıyorsa, öyle bir «facia» dan Türk milletini - veya kendisini ve çevresini - sakınmak bahanesiyle, seçimlerin CH.P. lehine sonuçlanmasını önleyici bazı tedbirler almış veya ilerde almağı tasarlaması da akla pek yakın gelir.
Kısacası, ne yönden bakılırsa bakılsın, Başbakanın Bursa'da söylediği sözler, ya bir büyük siyasi gaf, ya da bir hazin itiraftır.
Koleksiyon
Alıntı
“Gaf mı İtiraf mı?,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/957 ulaşıldı.