Bir Yolun Yolcuları
Başlık:
Bir Yolun Yolcuları
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", s. 3
Tarih:
1958-01-03
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/38
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
BİR YOLUN YOLCULARI
Bülent Ecevit
SON zamanlarda bazı Hürriyet Partililer hemen bütün mücadele silâhlarını Cumhuriyet Halk Partisine çevirdiler. Bir «iktidar buhranı»ndan çok bir «muhalefet buhranı» olduğunu, memleket meselelerinin hal yoluna giremeyişinden bu «muhalefet buhranı» nın sorumlu bulunduğu ileri sürüyorlar. «Muhalefet buhranı» dedikleri şeye de C. H. P. yi sebep gösteriyorlar.
Birçok yurttaşlar, bazı Hürriyet Partilerin bu davranışını olduğu kadar, Cumhuriyet Halk Partisinin böyle hücumları karşılıksız bırakışını da hayretle karşılıyor olabilirler.
Oysa ikisinin de izahı mümkündür: Nasıl bir yarışta üçüncü veya dördüncü kalan koşucu ,ilkin en önde bulunanı değil de ikinciyi geçmeğe uğraşır, kendine asıl ikinciyi rakip sayarsa, bazı Hürriyet Partililer de Demokrat Partiden önce, ana muhalefet partisi olan Cumhuriyet Halk Partisini kendilerine rakip sayıyor olmalıdırlar. Gene nasıl bir yarışta ikinci durumda bulunan koşucu, geriden, hele bir hayli geriden gelenlerin haykırış ve hareketleriyle fazla ilgilenmez, gayretini önündeki rakiple mücadeleye teksif ederse, Cumhuriyet Halk Partisi, de, aynı şekilde, bazı Hürriyet Partililerin kendisiyle mücadele gayretlerini karşılıksız bırakmakta bir sakınca görmemektedir.
Bazı Hürriyet Partililer, genç partilerinin son seçimlerde uğradığı ağır yenildiden sonra, şimdi, kendi kendilerine karşı, iktidara geçebilecek bir parti durumunda bulundukları faraziyesinden daha önce, muhalefet yapabilecek bir parti durumunda bulunduklarını ispat etmek ihtiyacını duyuyor olmalıdırlar. Bir başka deyişle, partilerinin, iktidardan önce muhalefete lâyık olduğunu ispata uğraşır görünmektedirler.
Ağır bir yenilgiden çıkmış bir parti üyelerinden bazısının böyle duygular içinde bocalamaları anlayışla karşılanabilir. Ancak, birkaçını şahsen tanıdığımız ve sevip saydığımız, çok değerli insanlar, çok değerli düşünürler olarak bildiğimiz bu siyaset adamları, partilerinin son seçimlerde uğradığı yenilgi hakkında yargılar verirken fazla kötümser davranıyor, yanlış yorumlarda bulunuyor olsalar gerektir.
Son genel seçimlerden, Türk halkının, Hürriyet Partisini henüz bir muhalefet partisi olarak bile kabul etmediği, kaale almadığı sonucunu çıkarmak, bu partiye karşı haksızlık olur. Hiç şüphesiz halk çoğunluğu bu partinin seçimlerden önce demokrasi mücadelesindeki idealizmini, samimiliğini takdirle karşılamış, bu parti ileri gelenlerinden bir kısmının siyasal dâvalarımızı, memleket meselelerine tuttuğu ışıktan istifade etmiştir.
Hürriyet Partisinin toplayabildiği oylar, elbette, Türk halkının bu partiye beslediği takdir duygularının gerçek ifadesi, bu parti çalışmalarından ettiği istifadenin tam karşılığı sayılamıyacak kadar yetersizdir.
Ancak ne var ki Türk halkı, bugün memleketimizde devam etmekte olan siyasal mücadeleyi, bir kısım müfrit Hürriyet Partililerin gözüyle görememekte mazurdur.
Onlar, ne olduğunu henüz kendilerinin de pek anlatamadıkları müphem bir «üçüncü yol» un öncülüğünü yapmak istemektedirler. Bu «üçüncü yol» un, C.H.P. nin yolundan faklı olduğunu iddia etmekle beraber, niçin ve ne bakımlardan farklı olduğunu henüz izah edememişlerdir.
Basiretli Türk halk çoğunluğu ise, şimdilik karşısında sadece iki yol görmektedir. Bunlardan biri diktatörlük, biri de demokrasi yoludur .Birincisinde Demokrat Parti, ikincisinde de Cumhuriyet Halk Partisi öncülük etmektedir.
Demokrasi ülküsüne bağlanmış yurttaşların, şimdi, bu ülkü uğrunda bir hayatî mücadele devam ederken, henü tarifi bile yapılmamış «üçüncü yol» gibi, «dördüncü yol» gibi fantezilerle vakit öldürmek istemeyişleri, demokrasi mücadelesini ne kadar ciddiye aldıklarını göstermek bakımından öğünç verici sayılmalıdır.
Hürriyet Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisi arasında gerçekten ciddî bir yol ayrılığı bulunsa bile (ki biz şahsen bu ayrılığın ne olduğunu görebilmek hususundaki aczimizi itiraf etmek zorundayız), bu yollar arasında bir seçme yapma vakti henüz gelmemiş olsa gerektir.
Demokrasi ülküsüne bağlanmış bir halk, ancak, bu ülkü uğrundaki mücadele müspet bir sonuca varıp demokratik rejim teminat altına alındıktan sonradır ki, böyle, ne olduğu bir bakışta anlaşılamıyacak kadar ince görüş farkları arasında bir seçme yapmak ihtiyacını duyabilir.
Kaldı ki, Cumhuriyet Halk Partisi statik değil, devrimci bir partidir. Eğer Hürriyet Partisindeki değerli fikir adamlarından bazısı, bu memleket için, C.H.P. nin bugünkü yolundan daha elverişli bir yol biliyorlarsa, o yolun ayırıcı niteliklerini, meziyetlerini, üstünlüğünü şimdiye kadar olduğundan daha belirli bir şekilde izah etmekle, gayelerini belki C H.P. ye de benimsetmek imkânını bulabilirler. Öylelikle, hayallerinde mütemadiyen körükledikleri C H. P. — Hür. P. ikiliği de belki en tatlı, en kestirme, memleket için en hayırlı bir hal şekline bağlanabilir.
Bazı müfrit Hyrriyet Partili dostlarımızın iddia ettikleri gibi, bu partiyi destekliyen birçok yurttaşlar son seçimlerde oylarını Cumhuriyet Halk Partisine vermişlerse, bu, Hürriyet Partisini destekleyenler arasında büyük bir kütlenin de yukarıda belirttiğimiz gibi düşündüklerine delil sayılabilir.
Türkiye'de rejim meselelerinin kısa zamanda halledilip demokrasinin tam teminata kavuşmasını, öylelikle, demokrasi dâvasının üstünde bazı küçük veya büyük görüş ayrılıklarına göre saflara ayrılmanın Türk milleti için zararlı bir zaman ve irade israfı olmaktan çıkmasını dileriz.
O zaman Cumhuriyet Halk Partililer de, karşılarında gerçek rakip olarak, Demokrat Parti yerine Hürriyet Partisi kadar olgun ve seviyeli bir parti, hattâ partiler görmekten memleket hesabına ancak kıvanç duyacaklardır.
Fakat memleketimizde bu şartlar kuruluncaya kadar, Cumhuriyet Halk Partililerin, genç Hürriyet Partisini, kendileriyle bir yolun yolcusu saymaları ve bu partideki bir gruptan gelen rekabet tahriklerini karşılamak üzere gayretlerini demokrasi mücadelesi yönünden başka yönlere dağıtmağa razı olmamaları, bazı müfrit Hür. P. li dostlarımızca hoş görülmelidir.
BİR YOLUN YOLCULARI
Bülent Ecevit
SON zamanlarda bazı Hürriyet Partililer hemen bütün mücadele silâhlarını Cumhuriyet Halk Partisine çevirdiler. Bir «iktidar buhranı»ndan çok bir «muhalefet buhranı» olduğunu, memleket meselelerinin hal yoluna giremeyişinden bu «muhalefet buhranı» nın sorumlu bulunduğu ileri sürüyorlar. «Muhalefet buhranı» dedikleri şeye de C. H. P. yi sebep gösteriyorlar.
Birçok yurttaşlar, bazı Hürriyet Partilerin bu davranışını olduğu kadar, Cumhuriyet Halk Partisinin böyle hücumları karşılıksız bırakışını da hayretle karşılıyor olabilirler.
Oysa ikisinin de izahı mümkündür: Nasıl bir yarışta üçüncü veya dördüncü kalan koşucu ,ilkin en önde bulunanı değil de ikinciyi geçmeğe uğraşır, kendine asıl ikinciyi rakip sayarsa, bazı Hürriyet Partililer de Demokrat Partiden önce, ana muhalefet partisi olan Cumhuriyet Halk Partisini kendilerine rakip sayıyor olmalıdırlar. Gene nasıl bir yarışta ikinci durumda bulunan koşucu, geriden, hele bir hayli geriden gelenlerin haykırış ve hareketleriyle fazla ilgilenmez, gayretini önündeki rakiple mücadeleye teksif ederse, Cumhuriyet Halk Partisi, de, aynı şekilde, bazı Hürriyet Partililerin kendisiyle mücadele gayretlerini karşılıksız bırakmakta bir sakınca görmemektedir.
Bazı Hürriyet Partililer, genç partilerinin son seçimlerde uğradığı ağır yenildiden sonra, şimdi, kendi kendilerine karşı, iktidara geçebilecek bir parti durumunda bulundukları faraziyesinden daha önce, muhalefet yapabilecek bir parti durumunda bulunduklarını ispat etmek ihtiyacını duyuyor olmalıdırlar. Bir başka deyişle, partilerinin, iktidardan önce muhalefete lâyık olduğunu ispata uğraşır görünmektedirler.
Ağır bir yenilgiden çıkmış bir parti üyelerinden bazısının böyle duygular içinde bocalamaları anlayışla karşılanabilir. Ancak, birkaçını şahsen tanıdığımız ve sevip saydığımız, çok değerli insanlar, çok değerli düşünürler olarak bildiğimiz bu siyaset adamları, partilerinin son seçimlerde uğradığı yenilgi hakkında yargılar verirken fazla kötümser davranıyor, yanlış yorumlarda bulunuyor olsalar gerektir.
Son genel seçimlerden, Türk halkının, Hürriyet Partisini henüz bir muhalefet partisi olarak bile kabul etmediği, kaale almadığı sonucunu çıkarmak, bu partiye karşı haksızlık olur. Hiç şüphesiz halk çoğunluğu bu partinin seçimlerden önce demokrasi mücadelesindeki idealizmini, samimiliğini takdirle karşılamış, bu parti ileri gelenlerinden bir kısmının siyasal dâvalarımızı, memleket meselelerine tuttuğu ışıktan istifade etmiştir.
Hürriyet Partisinin toplayabildiği oylar, elbette, Türk halkının bu partiye beslediği takdir duygularının gerçek ifadesi, bu parti çalışmalarından ettiği istifadenin tam karşılığı sayılamıyacak kadar yetersizdir.
Ancak ne var ki Türk halkı, bugün memleketimizde devam etmekte olan siyasal mücadeleyi, bir kısım müfrit Hürriyet Partililerin gözüyle görememekte mazurdur.
Onlar, ne olduğunu henüz kendilerinin de pek anlatamadıkları müphem bir «üçüncü yol» un öncülüğünü yapmak istemektedirler. Bu «üçüncü yol» un, C.H.P. nin yolundan faklı olduğunu iddia etmekle beraber, niçin ve ne bakımlardan farklı olduğunu henüz izah edememişlerdir.
Basiretli Türk halk çoğunluğu ise, şimdilik karşısında sadece iki yol görmektedir. Bunlardan biri diktatörlük, biri de demokrasi yoludur .Birincisinde Demokrat Parti, ikincisinde de Cumhuriyet Halk Partisi öncülük etmektedir.
Demokrasi ülküsüne bağlanmış yurttaşların, şimdi, bu ülkü uğrunda bir hayatî mücadele devam ederken, henü tarifi bile yapılmamış «üçüncü yol» gibi, «dördüncü yol» gibi fantezilerle vakit öldürmek istemeyişleri, demokrasi mücadelesini ne kadar ciddiye aldıklarını göstermek bakımından öğünç verici sayılmalıdır.
Hürriyet Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisi arasında gerçekten ciddî bir yol ayrılığı bulunsa bile (ki biz şahsen bu ayrılığın ne olduğunu görebilmek hususundaki aczimizi itiraf etmek zorundayız), bu yollar arasında bir seçme yapma vakti henüz gelmemiş olsa gerektir.
Demokrasi ülküsüne bağlanmış bir halk, ancak, bu ülkü uğrundaki mücadele müspet bir sonuca varıp demokratik rejim teminat altına alındıktan sonradır ki, böyle, ne olduğu bir bakışta anlaşılamıyacak kadar ince görüş farkları arasında bir seçme yapmak ihtiyacını duyabilir.
Kaldı ki, Cumhuriyet Halk Partisi statik değil, devrimci bir partidir. Eğer Hürriyet Partisindeki değerli fikir adamlarından bazısı, bu memleket için, C.H.P. nin bugünkü yolundan daha elverişli bir yol biliyorlarsa, o yolun ayırıcı niteliklerini, meziyetlerini, üstünlüğünü şimdiye kadar olduğundan daha belirli bir şekilde izah etmekle, gayelerini belki C H.P. ye de benimsetmek imkânını bulabilirler. Öylelikle, hayallerinde mütemadiyen körükledikleri C H. P. — Hür. P. ikiliği de belki en tatlı, en kestirme, memleket için en hayırlı bir hal şekline bağlanabilir.
Bazı müfrit Hyrriyet Partili dostlarımızın iddia ettikleri gibi, bu partiyi destekliyen birçok yurttaşlar son seçimlerde oylarını Cumhuriyet Halk Partisine vermişlerse, bu, Hürriyet Partisini destekleyenler arasında büyük bir kütlenin de yukarıda belirttiğimiz gibi düşündüklerine delil sayılabilir.
Türkiye'de rejim meselelerinin kısa zamanda halledilip demokrasinin tam teminata kavuşmasını, öylelikle, demokrasi dâvasının üstünde bazı küçük veya büyük görüş ayrılıklarına göre saflara ayrılmanın Türk milleti için zararlı bir zaman ve irade israfı olmaktan çıkmasını dileriz.
O zaman Cumhuriyet Halk Partililer de, karşılarında gerçek rakip olarak, Demokrat Parti yerine Hürriyet Partisi kadar olgun ve seviyeli bir parti, hattâ partiler görmekten memleket hesabına ancak kıvanç duyacaklardır.
Fakat memleketimizde bu şartlar kuruluncaya kadar, Cumhuriyet Halk Partililerin, genç Hürriyet Partisini, kendileriyle bir yolun yolcusu saymaları ve bu partideki bir gruptan gelen rekabet tahriklerini karşılamak üzere gayretlerini demokrasi mücadelesi yönünden başka yönlere dağıtmağa razı olmamaları, bazı müfrit Hür. P. li dostlarımızca hoş görülmelidir.
Koleksiyon
Alıntı
“Bir Yolun Yolcuları,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/940 ulaşıldı.