Eisenhower'in Demeci
Başlık:
Eisenhower'in Demeci
Kaynak:
Son Havadis, "Dünya Politikası"
Tarih:
1953-02-03
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
Dünya Politikası
3 Şubat 1953
Eisenhower'in demeci
Yazan: Bülent ECEVİT
Birleşik Amerika’nın yeni Başkanı Eisenhower, Kongre önünde beklenen demecini dün verdi. Başkanın, Batı Avrupa’ya karşı, Dışişleri Bakanı Foster Dulles’den daha yumuşak bir dil kullanmış olması, herhâlde iyi karşılanacaktır.
Ancak Uzak Doğuda güdülecek siyasete dair verdiği haberlerin, Batı Avrupa’da büyük kaygılar uyandıracağına şüphe yoktur. Bu bahiste tepkilerin ne kadar şiddetli olacağı, daha demeç verilmeden sızan haberler karşısındaki yorumlardan anlaşılabilir.
Eisenhower’in demeci üzerine, İngiliz ve Fransız devlet adamları, şimdi Avrupa’da bulunan Foster Dulles’le, Uzak Doğu meselesini herhâlde geniş ölçüde ele alacaklardır.
Başkan Eisenhower’e göre Kore’deki tecavüz, “mütecavizin, ayni zamanda ve plânlı bir şekilde Hindiçini ve Malaya’da yaptığı tecavüzlerin ve Formoza adası ile oradaki Milliyetçi Çin kuvvetlerini içine alan stratejik durumun bir parçasıdır.” Buna göre, “Kore harbinin askerî bakımdan hâlledilmesi, hâli ile, bütün bu sahalara tesir edecektir.”
Bu son cümleden, Amerika’nın, Uzak Doğu meselesini halletmek uğrunda, Kore harbini genişletmeyi göze aldığı açıkca ortaya çıkıyor.
Churchill, Amerika’ya gittiği zaman. Kore, Hindiçinî ve Malaya’daki Komünist hareketlerinin, mahiyet itibarile ayni olsalar bile, ayrı ayrı ele alınmaları gerektiğini ileri sürmüştü. Bu İngiliz görüsünün kabul edilmediği, ve, Uzak Doğuda Komünistlere karşı bütün mücadelelerin birleştirilmesine gidileceği artık anlaşılmış bulunuyor.
Formoza hakkında üç gün önce şayî olan, ve 1 şubat tarihli makalemizin konusunu teşkil eden haberler, Eisenhower’in demecile doğrulanmıştır. Kore harbinin başlamasının ikinci gününden itibaren Pasifikteki Yedinci Amerikan Filosuna verilen görev sona ermiştir. Artık, bu filo, ne Komünist Çin’in Formoza’ya ne de Formoza’daki Milliyetçilerin kıt’aya taarruzuna karışmayacaktır.
Bu konuda, Eisenhower, şöyle diyor:
“Artık Birleşmiş Milletler Deniz Kuvvetlerinin Komünist Çinliler namına tedafüî mesuliyetler yüklenmesinde ve böylece bu Komünitlerin daha büyük bir masuniyetle gerek kendi askerlerimizi gerek müttefiklerimizin askerlerini öldürmelerine müsaade edilmesinde bir manâ veya mantık yoktur.
“Bundan ötürü, Yedinci Filonun artık Komünist Çin’i muhafaza etmemesi emrini veriyorum. Bu emir bizim herhangi bir tecavüzkâr niyetimizi ifade etmemektedir. Fakat, tabiatile, Kore’de bize karşı çarpışan bir milleti müdafaaya mecbur değiliz.”
Bu sözlerin manâsı açıktır. Formoza’daki Milliyetçi Çin kuvvetlerinin Komünist Çin’e karşı harekete geçeceğini ifade etmektedir. Birleşmiş Milletler zaviyesinden, böyle bir askerî hareket, saldırganlık manâsına gelemez. Çünkü. Birleşmiş Milletler hâlâ Milliyetçi Çin’i tanıdığına göre, böyle bir hareket, ancak Çinlilerin, asîllerden topraklarını geri almak için giriştikleri meşru bir mücadele sayılır.
Fakat, İngiltere ve Hindistan’ın Komünist Çin’i tanımış olmaları, Birleşmiş Milletlerin kesin bir tavır takınmasını güçleştirecek, hattâ imkânsız kılacaktır.
Başkan Eisenhower, Formoza hakkındaki kararını Kore harbine bağlıyor. Kore Harbini ise, Amerika değil, Birleşmis Milletler yapıyor durumdadır. Buna göre. Formoza meselesi karsısında Birleşmiş Milletlerin bir vaziyet alması ne kadar güçse, hiç bir vaziyet almaması da o derece garip düşecektir.
Üstelik Eisenhower, yalnız Formoza'yı değil, Hindiçinî ve Malaya’yı da Kore harbi cercevesi içinde düşünüyor. Öbür taraftan, geçen yıl sonu toplanan Kuzev Atlantik Paktı Konseyi de Hindiçinî savaşları ile ilgilenmeyi kabul etmişti.
Bövlece Uzak Doğu durumu ile. hem Amerika, hem Birleşmis Milletler, hem Fransa, hem İngiltere, hem de NATO ilgili olmaktadır. Hâlbuki, kararları veren sadece Amerika’dır.
Batılılar tarafından Uzak Doğuda güdülen sivasetin koordinasyondan ne kadar mahrum olduğu. bu suretle ortaya çıkmış oluyor.
Amerika, “Asyalıların harbini Asvalılara yaptırmak” iddiasındadır. Bunun için, Güney Kore Cumhurivetinin kuvvetleri takviye edilecek, ve cephenin ağır yükü bu kuvvetler üstüne devredilecektir. Formoza’dan kıt’aya karşı girisilecek bir hareketi de Çinli askerler yapacaktır.
İngiltere ve Fransa’nın Uzak Doğuda harbi genişletmek istememeleri Avrupa’daki kuvvetlerini dağıtmamak kaygısından ileri geldiğine göre, ilk bakısta, bu Amerikan formülünün pek uvgun olduğu düsünülebilir. Fakat bu formülün uygunluk derecesi. Güney Kore ve Milliyetci Çin kuvvetlerinin, ne kadar iyi eğitim görmüş ve techiz edilmiş olurlarsa olsunlar, Uzak Doğuda Komünist kuvvetlerine karşı mücadeleyi tek başlarına devam ettirip ettiremeveceklerine bağlıdır. Komünist Cin’in kendi elinde muazzam bir insan kavnağı, arkasında ise Sovyet Rusya’nın askerî malzeme kaynağı vardır. Bu kavnaklara karsı, Batılılar tarafındaki Asyalıların gücü dayanamazsa ne olacaktır? Neticede. Batılılar üstüne, Uzak Doğuda. şimdikinden çok daha büyük mükellefiyetler yüklenmeveceğinden emin olunabilir mi? Böyle bir durum ortaya çıkarsa. Avrupa cephesinin sağlamlaştırılması yolundaki gayretler büsbütün zayıflamaz mı? Ve nasıl Amerika, Komünist Çinlilerin Asyalılar tarafından oyalanmasını düşünüyorsa, Sovyetler de, Batıda, Avrupalıların Komünist Avrupalılar tarafından oyalanmasını istihdaf eden bir plân akıl edemezler mi?
Yeni Amerikan İdaresinin Uzak Doğuda gütmeye hazırlandığı siyasetten endise duyan Batı Avrupalı devlet adamlarının zihnini, bu ve bunlara benzer bir takım sualler kurcalıyor olsa gerektir.
Yoksa, “Avrupa ve Amerika’da muhafaza ve müdafaa edilen hürriyetin Asya’da baltalanan hürriyetten başka bir şey” olmadığında. hürriyete inanmış bütün Batı Avrupalı devlet adamları Eisenhower’le hemfikirdirler.
3 Şubat 1953
Eisenhower'in demeci
Yazan: Bülent ECEVİT
Birleşik Amerika’nın yeni Başkanı Eisenhower, Kongre önünde beklenen demecini dün verdi. Başkanın, Batı Avrupa’ya karşı, Dışişleri Bakanı Foster Dulles’den daha yumuşak bir dil kullanmış olması, herhâlde iyi karşılanacaktır.
Ancak Uzak Doğuda güdülecek siyasete dair verdiği haberlerin, Batı Avrupa’da büyük kaygılar uyandıracağına şüphe yoktur. Bu bahiste tepkilerin ne kadar şiddetli olacağı, daha demeç verilmeden sızan haberler karşısındaki yorumlardan anlaşılabilir.
Eisenhower’in demeci üzerine, İngiliz ve Fransız devlet adamları, şimdi Avrupa’da bulunan Foster Dulles’le, Uzak Doğu meselesini herhâlde geniş ölçüde ele alacaklardır.
Başkan Eisenhower’e göre Kore’deki tecavüz, “mütecavizin, ayni zamanda ve plânlı bir şekilde Hindiçini ve Malaya’da yaptığı tecavüzlerin ve Formoza adası ile oradaki Milliyetçi Çin kuvvetlerini içine alan stratejik durumun bir parçasıdır.” Buna göre, “Kore harbinin askerî bakımdan hâlledilmesi, hâli ile, bütün bu sahalara tesir edecektir.”
Bu son cümleden, Amerika’nın, Uzak Doğu meselesini halletmek uğrunda, Kore harbini genişletmeyi göze aldığı açıkca ortaya çıkıyor.
Churchill, Amerika’ya gittiği zaman. Kore, Hindiçinî ve Malaya’daki Komünist hareketlerinin, mahiyet itibarile ayni olsalar bile, ayrı ayrı ele alınmaları gerektiğini ileri sürmüştü. Bu İngiliz görüsünün kabul edilmediği, ve, Uzak Doğuda Komünistlere karşı bütün mücadelelerin birleştirilmesine gidileceği artık anlaşılmış bulunuyor.
Formoza hakkında üç gün önce şayî olan, ve 1 şubat tarihli makalemizin konusunu teşkil eden haberler, Eisenhower’in demecile doğrulanmıştır. Kore harbinin başlamasının ikinci gününden itibaren Pasifikteki Yedinci Amerikan Filosuna verilen görev sona ermiştir. Artık, bu filo, ne Komünist Çin’in Formoza’ya ne de Formoza’daki Milliyetçilerin kıt’aya taarruzuna karışmayacaktır.
Bu konuda, Eisenhower, şöyle diyor:
“Artık Birleşmiş Milletler Deniz Kuvvetlerinin Komünist Çinliler namına tedafüî mesuliyetler yüklenmesinde ve böylece bu Komünitlerin daha büyük bir masuniyetle gerek kendi askerlerimizi gerek müttefiklerimizin askerlerini öldürmelerine müsaade edilmesinde bir manâ veya mantık yoktur.
“Bundan ötürü, Yedinci Filonun artık Komünist Çin’i muhafaza etmemesi emrini veriyorum. Bu emir bizim herhangi bir tecavüzkâr niyetimizi ifade etmemektedir. Fakat, tabiatile, Kore’de bize karşı çarpışan bir milleti müdafaaya mecbur değiliz.”
Bu sözlerin manâsı açıktır. Formoza’daki Milliyetçi Çin kuvvetlerinin Komünist Çin’e karşı harekete geçeceğini ifade etmektedir. Birleşmiş Milletler zaviyesinden, böyle bir askerî hareket, saldırganlık manâsına gelemez. Çünkü. Birleşmiş Milletler hâlâ Milliyetçi Çin’i tanıdığına göre, böyle bir hareket, ancak Çinlilerin, asîllerden topraklarını geri almak için giriştikleri meşru bir mücadele sayılır.
Fakat, İngiltere ve Hindistan’ın Komünist Çin’i tanımış olmaları, Birleşmiş Milletlerin kesin bir tavır takınmasını güçleştirecek, hattâ imkânsız kılacaktır.
Başkan Eisenhower, Formoza hakkındaki kararını Kore harbine bağlıyor. Kore Harbini ise, Amerika değil, Birleşmis Milletler yapıyor durumdadır. Buna göre. Formoza meselesi karsısında Birleşmiş Milletlerin bir vaziyet alması ne kadar güçse, hiç bir vaziyet almaması da o derece garip düşecektir.
Üstelik Eisenhower, yalnız Formoza'yı değil, Hindiçinî ve Malaya’yı da Kore harbi cercevesi içinde düşünüyor. Öbür taraftan, geçen yıl sonu toplanan Kuzev Atlantik Paktı Konseyi de Hindiçinî savaşları ile ilgilenmeyi kabul etmişti.
Bövlece Uzak Doğu durumu ile. hem Amerika, hem Birleşmis Milletler, hem Fransa, hem İngiltere, hem de NATO ilgili olmaktadır. Hâlbuki, kararları veren sadece Amerika’dır.
Batılılar tarafından Uzak Doğuda güdülen sivasetin koordinasyondan ne kadar mahrum olduğu. bu suretle ortaya çıkmış oluyor.
Amerika, “Asyalıların harbini Asvalılara yaptırmak” iddiasındadır. Bunun için, Güney Kore Cumhurivetinin kuvvetleri takviye edilecek, ve cephenin ağır yükü bu kuvvetler üstüne devredilecektir. Formoza’dan kıt’aya karşı girisilecek bir hareketi de Çinli askerler yapacaktır.
İngiltere ve Fransa’nın Uzak Doğuda harbi genişletmek istememeleri Avrupa’daki kuvvetlerini dağıtmamak kaygısından ileri geldiğine göre, ilk bakısta, bu Amerikan formülünün pek uvgun olduğu düsünülebilir. Fakat bu formülün uygunluk derecesi. Güney Kore ve Milliyetci Çin kuvvetlerinin, ne kadar iyi eğitim görmüş ve techiz edilmiş olurlarsa olsunlar, Uzak Doğuda Komünist kuvvetlerine karşı mücadeleyi tek başlarına devam ettirip ettiremeveceklerine bağlıdır. Komünist Cin’in kendi elinde muazzam bir insan kavnağı, arkasında ise Sovyet Rusya’nın askerî malzeme kaynağı vardır. Bu kavnaklara karsı, Batılılar tarafındaki Asyalıların gücü dayanamazsa ne olacaktır? Neticede. Batılılar üstüne, Uzak Doğuda. şimdikinden çok daha büyük mükellefiyetler yüklenmeveceğinden emin olunabilir mi? Böyle bir durum ortaya çıkarsa. Avrupa cephesinin sağlamlaştırılması yolundaki gayretler büsbütün zayıflamaz mı? Ve nasıl Amerika, Komünist Çinlilerin Asyalılar tarafından oyalanmasını düşünüyorsa, Sovyetler de, Batıda, Avrupalıların Komünist Avrupalılar tarafından oyalanmasını istihdaf eden bir plân akıl edemezler mi?
Yeni Amerikan İdaresinin Uzak Doğuda gütmeye hazırlandığı siyasetten endise duyan Batı Avrupalı devlet adamlarının zihnini, bu ve bunlara benzer bir takım sualler kurcalıyor olsa gerektir.
Yoksa, “Avrupa ve Amerika’da muhafaza ve müdafaa edilen hürriyetin Asya’da baltalanan hürriyetten başka bir şey” olmadığında. hürriyete inanmış bütün Batı Avrupalı devlet adamları Eisenhower’le hemfikirdirler.
Koleksiyon
Alıntı
“Eisenhower'in Demeci,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 24 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/93 ulaşıldı.