"İsmet Paşa Yalan Söylemez"
Başlık:
"İsmet Paşa Yalan Söylemez"
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", s. 2
Tarih:
1957-10-18
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/36
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
"ismet Paşa yalan söylemez,,
Bülent Ecevit
YAKINLARININ etrafa yaydıklarına göre, Bay Adnan Menderes, - Kendime sabık Başbakan dedirtmiyeceğim? dermiş.
Bay Menderes'e «sabık Başbakan» denilip denilmiyeceği Türk Milletinin bileceği iştir.
Fakat önemli olan, bir şeyin «sabık» ı olup olmamak değildir. Önemli olan, bir kimsenin «sabık» olduktan sonra hakkında neler dedirtip dedirtmiyeceğidir.
İşte meselâ bugün İnönü «sabık Cumhurbaşkanı», Günaltay «sabık Başbakan» dır. Daha uzaklara gidersek, Truman «sabık Başkan», Churchill «sabık Başbakan» dır.
Eski ünvanlarının başına eklenen «sabık» sözü, hiç birinin itibarından, büyüklüğünden bir şey eksiltmemiştir. Hattâ büyüklüğü bir mevkie sarılmak saymadıklarının delilini verdikleri ve mevkilerinden ayrıldıktan sonra en kötü düşmanları bile kendileri hakkında adlarını lekeliyecek açıklamalarda bulunamadıkları için, daha da çok şeref ve itibar, sevgi ve saygı kazanmışlardır.
Buna son defa bizzat Bay Menderes Görele'de şahit olmuştur. Görele'nin bir meydanında seçim konuşması yaparken,
— İsmet Paşa yalan söylüyor! sözü ağzından çıkar çıkmaz, meydanda bulunan halkın,
— İSMET PAŞA YALAN SÖYLEMEZ, YALAN SÖYLİYEN BAŞKASIDIR: diye haykırışlarıyla susturulmuş, ve sözünü yanda bırakıp Görele'den ayrılmak zorunda kalmıştır.
İşte Bay Menderes'in, iktidardan düştükten, «sabık Başbakan» olduktan sonra, kendisi hakkında hiç bir zaman dedirtemiyeceği sözlerden biri budur.
Bay Menderes'e, hem belki de pek yakında, ister istemez «sabık Başbakan» denilecektir. Bay Menderes bir defa «sabık Başbakan» olduktan sonra siyaset mücadelelerine kazara gene adı karışıp ta, gene böyle bir seçim kampanyası sırasında bir rakibi, Görele'nin veya herhangi bir başka şehrin meydanında,
— Menderes yalan söylüyor! diyecek olursa, herhâlde hiç kimseden çıt çıkmıyacaktır.
Bir insan için acı olan, göz korkutucu olan işte budur, «sabık Başbakan» olmak değil..
Menderes de zaten, bir defa «sabık Başbakan» olduktan sonra hakkında neler denilip neler denilmiyeceğini pek iyi bildiği içindir ki, kendisine «sabık Başbakan» dedirtmemek için böylesine çırpınıyor, özel kanunlar çıkarıyor, yetmeyince o kanunları da çiğniyor olsa gerektir.
İnönü, nice iftiralara uğrayıp iktidardan düştükten, «sabık Cumhurbaşkanı» olduktan sonra, açık alınla Meclis kürsüsüne çıkıp, tarihe geçecek şu sözü söyliyebilmiştir:
«İnsanlar düşündükleri zamanlarda şerefle, vicdan huzuru ile vatandaş arasında göğsünü gere gere dolaşacak vaziyette olmalıdır. İnsanlar iktidara geldikleri zamanki şaşaalariyle ölçülmez, düştükleri zamanki itibarlariyle ölçülürler.»
İktidardan düşmüş bir kimsenin böyle bir söz söyliyebilecek durumda olması, ona, en yüksek mevkilerin getirebileceğinden daha büyük şeref getirir.
Bay Menderes de, iktidardan düştükten sonra, İnönü'nün bu sözünü tekrarlıyabilecek durumda olacağına, veya kendisi hakkında vatandaşların, Görele'de İnönü için konuştukları gibi konuşacaklarına inanabilse idi, «sabık Başbakan» denilmekle itibarından hiç bir şey eksilmeyeceğini herhâlde düşünebilir ve bu ihtimalden o kadar ürkmezdi.
İnönü'nün son Karadeniz gezisinde söylediği gibi, 7 buçuk yıllık D.P. iktidarı sırasında Türk Milleti, başka bütün kayıplarının da üstünde, «itimad edilecek hükümet sözünü» kaybetmiştir.
Bir iktidar partisinin memlekete sağlamış olabileceği hiç bir kazanç böyle bir kaybın zararını karşılıyacak kadar büyük olamaz.
Bu kaybın zararından memleketi kurtarabilecek olanlar, ancak, haklarında milletin «Yalan söylemez» hükmünü verebildiği kimselerdir.
Devlet yapısını 7 buçuk yılda temelinden sarsmış olan itimat buhranı, milletten bu hükmü alabilmiş kimselerin yeniden iktidara gelmesiyle düzelecektir.
"ismet Paşa yalan söylemez,,
Bülent Ecevit
YAKINLARININ etrafa yaydıklarına göre, Bay Adnan Menderes, - Kendime sabık Başbakan dedirtmiyeceğim? dermiş.
Bay Menderes'e «sabık Başbakan» denilip denilmiyeceği Türk Milletinin bileceği iştir.
Fakat önemli olan, bir şeyin «sabık» ı olup olmamak değildir. Önemli olan, bir kimsenin «sabık» olduktan sonra hakkında neler dedirtip dedirtmiyeceğidir.
İşte meselâ bugün İnönü «sabık Cumhurbaşkanı», Günaltay «sabık Başbakan» dır. Daha uzaklara gidersek, Truman «sabık Başkan», Churchill «sabık Başbakan» dır.
Eski ünvanlarının başına eklenen «sabık» sözü, hiç birinin itibarından, büyüklüğünden bir şey eksiltmemiştir. Hattâ büyüklüğü bir mevkie sarılmak saymadıklarının delilini verdikleri ve mevkilerinden ayrıldıktan sonra en kötü düşmanları bile kendileri hakkında adlarını lekeliyecek açıklamalarda bulunamadıkları için, daha da çok şeref ve itibar, sevgi ve saygı kazanmışlardır.
Buna son defa bizzat Bay Menderes Görele'de şahit olmuştur. Görele'nin bir meydanında seçim konuşması yaparken,
— İsmet Paşa yalan söylüyor! sözü ağzından çıkar çıkmaz, meydanda bulunan halkın,
— İSMET PAŞA YALAN SÖYLEMEZ, YALAN SÖYLİYEN BAŞKASIDIR: diye haykırışlarıyla susturulmuş, ve sözünü yanda bırakıp Görele'den ayrılmak zorunda kalmıştır.
İşte Bay Menderes'in, iktidardan düştükten, «sabık Başbakan» olduktan sonra, kendisi hakkında hiç bir zaman dedirtemiyeceği sözlerden biri budur.
Bay Menderes'e, hem belki de pek yakında, ister istemez «sabık Başbakan» denilecektir. Bay Menderes bir defa «sabık Başbakan» olduktan sonra siyaset mücadelelerine kazara gene adı karışıp ta, gene böyle bir seçim kampanyası sırasında bir rakibi, Görele'nin veya herhangi bir başka şehrin meydanında,
— Menderes yalan söylüyor! diyecek olursa, herhâlde hiç kimseden çıt çıkmıyacaktır.
Bir insan için acı olan, göz korkutucu olan işte budur, «sabık Başbakan» olmak değil..
Menderes de zaten, bir defa «sabık Başbakan» olduktan sonra hakkında neler denilip neler denilmiyeceğini pek iyi bildiği içindir ki, kendisine «sabık Başbakan» dedirtmemek için böylesine çırpınıyor, özel kanunlar çıkarıyor, yetmeyince o kanunları da çiğniyor olsa gerektir.
İnönü, nice iftiralara uğrayıp iktidardan düştükten, «sabık Cumhurbaşkanı» olduktan sonra, açık alınla Meclis kürsüsüne çıkıp, tarihe geçecek şu sözü söyliyebilmiştir:
«İnsanlar düşündükleri zamanlarda şerefle, vicdan huzuru ile vatandaş arasında göğsünü gere gere dolaşacak vaziyette olmalıdır. İnsanlar iktidara geldikleri zamanki şaşaalariyle ölçülmez, düştükleri zamanki itibarlariyle ölçülürler.»
İktidardan düşmüş bir kimsenin böyle bir söz söyliyebilecek durumda olması, ona, en yüksek mevkilerin getirebileceğinden daha büyük şeref getirir.
Bay Menderes de, iktidardan düştükten sonra, İnönü'nün bu sözünü tekrarlıyabilecek durumda olacağına, veya kendisi hakkında vatandaşların, Görele'de İnönü için konuştukları gibi konuşacaklarına inanabilse idi, «sabık Başbakan» denilmekle itibarından hiç bir şey eksilmeyeceğini herhâlde düşünebilir ve bu ihtimalden o kadar ürkmezdi.
İnönü'nün son Karadeniz gezisinde söylediği gibi, 7 buçuk yıllık D.P. iktidarı sırasında Türk Milleti, başka bütün kayıplarının da üstünde, «itimad edilecek hükümet sözünü» kaybetmiştir.
Bir iktidar partisinin memlekete sağlamış olabileceği hiç bir kazanç böyle bir kaybın zararını karşılıyacak kadar büyük olamaz.
Bu kaybın zararından memleketi kurtarabilecek olanlar, ancak, haklarında milletin «Yalan söylemez» hükmünü verebildiği kimselerdir.
Devlet yapısını 7 buçuk yılda temelinden sarsmış olan itimat buhranı, milletten bu hükmü alabilmiş kimselerin yeniden iktidara gelmesiyle düzelecektir.
Koleksiyon
Alıntı
“"İsmet Paşa Yalan Söylemez",” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 13 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/902 ulaşıldı.